31 Ağustos 2009 Pazartesi

PS (Pazartesi Sendromu)

Yarın 1 Eylül ve Dünya Barış Günü. Sarıyer Belediyesi bu anlamlı günü gelenekselleştirecek ve her sene bir coşku ile kutlayacak. Adı ‘’Barışa Çağrı’’ olan bu festivalin ilk yılında Bulgaristan’dan Nedyolko Nedyolkov, Almanya’danTerrel Woodbury, Yunanistan’dan Cafe Aman İstanbul, İran’dan Banu Maryam Akhondy, Ermenistan’dan dünyaca ünlü sanatçı Djian Gasparyan, Türkiye’den ise Yavuz Bingöl katılacak ve barış için kendi dillerinde şarkılar -türküler söyleyecek. Hayatımızdan hiç eksilmesin bu güzellik.

‘’Düm Tek Tek’’ macerası devam ediyor ve bu kez Japonya’ya uzanıyor Eurovision 2009 şarkımız Hadise ülkenin müzik listelerinde hızlı bir yükselişe geçince durumu hemen değerlendirmek düşüyor elbette. Kendisi bugünden itibaren bir haftalık Japonya seyahatinde ve bu süre içerisinde altı şov programına, üç radyo programına konuk olacakmış, bir de minik konser verecekmiş. Ayrıca Kasım ayındaki Japon - Türk haftasında da yeniden ülkede bulunacakmış.

Ve MTV. 1994 yılından beri düzenlenen Avrupa Müzik Ödülleri’ne artık biz de dahil haldeyiz ki; geçen sene Emre Aydın ile ödül aldığımızı da hatırlatalım. Bu sene 05 Kasım’da Berlin’de düzenlenecek gece için MTV Türkiye’de kıyasıya bir yarış için start veriliyor. 01 Eylül - 11 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek oylama ve işte adaylar Atiye, Bedük, Kenan Doğulu, Nil Karaibrahimgil, Manga. Gönlünüzden peki kim geçiyor?


4 Eylül tarihinde ülkemizde bir konser verecek olan özellikle şarkılarında dini ve toplumsal konuları dile getiren dünyaca ünlü Sami Yusuf’un bu sahnesinde bir de sürprizi var. Bestesi kendisine ait olan ‘’Without You’’ isimli şarkıyı Türkçe sözlerle ‘’Giz’’ olarak yorumlayacak Yusuf. Sözler kimin dersiniz; Sezen Aksu. İşte o şarkının sözleri: ‘’Eser bir yel dağılır sis - Ne iz bırakır ne bir giz - Yine o derin, dipsiz - O şefkatle affeden / Evvelim şimdim ahirim - Benim sevgili sahibim - Bir okula misafirim - Mezuniyeti bekleyen’’

Yıllardır sessiz kaldılar tam olarak dağıldılar mı, ne oldular pek de anlamadık ama ve Kargo grubu cephesinden pek sağlıklı haberler alamadık derken bir anda sessizlik bozuldu. Grup yeniden bir araya geliyormuş ve de bakın kim gruba dahil oluyormuş: Mirkelam. Sanatçının menajeri bunu bir tür Barış Manço - Kurtalan Ekspres ya da Cem Karaca - Moğollar işbirliği gibi düşünebilirsiniz demiş. Bence biz hiçbir şey düşünmeyelim, direk olacaksa bir şeyler o şekilde görelim, dinleyelim, kararımızı verelim.

Ve yaz ayları boyunca Bodrum’da dinleyicileri ile buluşan Vedat Sakman yeniden İstanbul’da. Geçtiğimiz Cuma yenilendiğini de duyduğum Sakman Bar’da ilk programına başladı bile. Bu hafta sonu yolumuzu mutlaka düşürmeli o halde ve gitarından ve sesinden dökülen hüznü yudum yudum içmeli bir de.

- Müziğin sustuğu yerden alternatifler

Büyük bir keyif alarak takip ettiğim ve geçtiğimiz aylarda söyleşi konukları da olduğum ‘’Her Şeye Karşın’’ dergisi duruyor duruyor ama yapacağını yapıyor. Bu kez üç sayı olarak buluştu okurlarla ve yine dopdolu yine şiirden denemelere, söyleşilere geniş bir yelpazede. 12-13-14’ncü sayıları raflarda olan bu dergiyi kaçırmamanızı önerirken web adreslerini bir kere daha hatırlatmakta fayda görüyorum. http://herseyekarsin.com Ve son birkaç sayısını özellikle kaçırmıyorum takip ettiğim bir diğer dergi Son İstasyon. Dergi geçtiğimiz günlerde yayınladığı sayısı ile ikinci yılını kutluyor. Edebiyat, sinema, müzik, eleştiri, gezi, inceleme başlıkları altında ilginizi çekeceğini düşündüğüm çok şey var. www.sonistasyon.net ise bu derginin web adresi ayrıca Facebook gruplarından da her iki dergiyi daha yakından takip edebilirsiniz.
Eğer okumadı iseniz hâlâ yayındaki son günü zira yarın yenileniyor sitemiz. Sevgili Muhammed’in ‘’Sine-Star’’ köşesinde yazdığı filmleri özellikle takip ederim ki yine öyle yaptım, biraz geç de olsa bu kez bu ay kaleme aldığı ‘’Başkalarının Hayatı’’nı izledim geçen hafta. Uzun süredir böylesi keyif alacağım bir film izlememiştim, çok iyi geldi. Nicedir elimde duran ‘’Tehlikeli Aklın İtirafları’’ ve ‘’Şeytanın Öpücüğü’’ bu hafta izlediğim diğer filmler arasında kötü olmasa da seyirlik olanlardandı. Ve dizilere gelince geçen haftaki yazının yorumlarında da karşılaşınca ‘’Supernatural’’e başlayabilirim dedim ama daha ilk bölüm bitti ve biz böyle kalmalıyız dedim, özetinde başarılı bir dizi gibi görünüyor ama benim seyredebileceğim bir konuda değil. İlk üç bölümünü izlediğim yeni dizilerden olan ‘’ The Philanthropist’’ sizlere tavsiyem. Türkçe adı ile ‘’Hayırsever’’ olarak yansıyan bu dizide başrolde ‘’Rome’’den tanıdık sürpriz bir isim göze çarpıyor. Dizinin konusu adından anlaşılıyor, ortada iyi niyetli bir adamımız var ama işin sürprizi her bölümünde dizi bir başka ülkede geçiyor ve çok başarılı çekimler, bir filme sığdırılabilecek şeyler bir bölüm ile adeta karşınızda bu dizide. Sanırım şu ana kadar 8 bölüm yayınlandı, bir göz atmanızı dilerim. Bu arada diziler demişken Eylül sayısında CNBC-E dergisinin bir sürpriz CD hediyesi var. Kanalın bünyesinde yayınlanan sekiz dizinin sekiz jenerik müziği (ki hepsi birbirinden nefis) yer alıyor bu çalışmada, hoş bir güzellik. Keşke bu dergi sadece yer verdikleri diziler ile sınırlı kalmasaydı diye düşünüyorum bazen, işte o zaman keyfine doyum olmazdı.

Hiç yorum yok: