29 Kasım 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu

‘’Güldünya Şarkıları’’ isimli albümü anımsarsınız. Sezen Aksu’dan Ajda Pekkan’a, Nazan Öncel’den Rojin’e ve daha nicesine. Bir töre cinayetine kurban giden Güldünya ve niceleri için hazırlanan bu özel albüm geçen senenin en önemli projelerindendi. Konserleri de oldu ki ikincisinde de erkek vokaller bir araya geldi ve ‘’Güldünya - Erkekler Kadınlar İçin Söylüyor’’ ismi ile yola devam edildi. Tüm gelirinin Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı’na aktarılacağı albümde ilkinde gösterilen hassasiyetten çok kolay bir yola kaçış olsa da amacı uğrunda elbette alkışlanılası. Ama enteresan düetler ya da yorumlar olmamış değil. Örneğin Kenan Doğulu ile Yalın ‘’Ünzile’’yi, Cihan Okan ile Mustafa Ceceli ‘’Huysuz ve Tatlı Kadın’’ı yorumlamış. Ferhat Göçer her albümde olma istikrarını bu kez ‘’Kadınım’’ ile süslemiş. Ötesinde Mirkelam, Yüksek Sadakat, Enbe Orkestrası seçkileri mevcut. DMC imzalı DVD - CD müzik marketlerde.
Haftanın en çok ses getiren albümü son yılların en çok ses getiren isimlerinden biri olsa gerek ki üçüncü albümü Sıla’nın geçtiğimiz günlerde yayınlandı ve hemen bizi kendisine bağladı. Sıla evet; çıkışını ikinci albümde korumuştu ki bunu üçüncü albümü ‘’Konuşmadığımız Şeyler Var’’ ile de devam ettirecek hatta çıtasını belki bir adım öteye çıkartacak gibi görünüyor. Fatih Akıskalı’nın ud taksimi ile açılan albümü peşinden 11 şarkı izliyor. Sözlerin bir ortak çalışma dışında tamamı Sıla’ya ait. Bir şarkı Efe Bahadır’ın diğer şarkılar yine Bahadır ile Sıla’nın ortak çalışması ki bir tanesine Kerem Türkaydın da dahil olmuş. Albümün çıkış şarkısı ‘’Acısa da Öldürmez’’ olarak seçilmiş ki son yıllarda kadınların şarkılarında çok ciddi benzer temalar hakim, kadınlar atağa geçiyor beyler ve öyle eskisi gibi pes eden taraf olmuyor bilesiniz :) Velhasıl ilk dinlediğinizde sizi içine çeken şarkılar var ki; ‘’Kafa’’, ‘’Oluruna Bırak’’, ‘’Boş Yere’’ gibi şarkılar kesinlikle öne çıkacakmış gibi ard arda sıralanmış mesela albümde. Albümün sürprizi daha önce Ferhat Göçer’in yorumladığı ‘’Vur Kadehi Ustam’’ ki nasıl derler sahibinin sesinden versiyon yer almış. İddialı olmasına rağmen albümün kapak fotoğrafını beğenmedim demezsem kendimi kötü hissedeceğim, dedim rahat hissettim mi bir şey değişmedi aslında :)

Haftanın Sürprizi: Nükhet Ruacan - TRT Arşiv Serisi 108

Caz müziğinin ülkemizdeki önemli temsilcilerinden Nükhet Ruacan aramızdan 2007 yılında ayrılmıştı. Sesi ile en son Bülent Ortaçgil için hazırlanan tribute albümde karşılaşmıştık ki ne güzel bir yorumdu ‘’Her Şey Sevgiyle Başlar’’. TRT Müzik arşivinden sanatçının yorumu ile dinleyebileceğimiz çok özel bir seçki ile bizleri buluşturdu ki biri Türkçe olmak üzere on şarkı dinliyoruz bu albümde ve sanatçıyı bir kere daha anıyoruz.


Yetmedi ‘’Daha Az Renk’’ diyorsanız Melis Danişmend şarkıları ile soluk aldıracağa benziyor. Bir süre muhabirlik, editörlük vs. yaptıktan sonra müzikle yoluna devam etmeye karar veren ve üçnoktabir isimli grupla çalışan Danişmend uzun zamandır solo bir albüm hazırlığı içindeydi, bekliyordu, bekleniyordu. Tüm sözler ve müzikler kendisine ait albümde, düzenlemeleri Deniz Ilgar, Tansu Kaner, Barış Ertunç (Malt, üçnoktabir), Sertaç Özgümüş (Multitap), Harun İyicil ve Erman Seven yapmış. Klip olarak ‘’Bin Doz Öfke’’ seçilmiş ve ortaya başarılı da bir çalışma çıkmış. We Play etiketi ile yayınlanan albüm dinledikçe içine çekecek sizi.

‘’Sana Tebrikler’’ isimli ilk albümü ile dikkatleri üzerine çekecek bir isim Serdar Şenel. Tüm şarkıların sözleri ve müzikleri kendisine ait, düzenlemeler ise Erhan Bayrak, Erdem Yörük, Levent Demirbaş, Ödül Erdoğan imzalı. Radyoların ve TV kanallarının son gözdesi ‘’Dünya’’ isimli şarkı ki sağlıklı bir seçim. Müzik koordinatörlüğünü Cihan Okan’ın yaptığı albümde bir de feat. durum var ki Sibel Gürsoy. Hani nerelerde diyenler için ama keşke bir yeni albümde dinlesek onu da orada burada sesini duymak, ismini görmek için heyecanlanmaktan vazgeçsek hani. Velhasıl Şenel’in albümü sevilebilir.

Tüm bu hareketliliğin ve renkliliğin içinde bir de usta bir isimle karşılaşıyoruz ki Erol Evgin altı yıl aradan sonra iki yeni şarkı ve iki versiyon ile karşımıza çıkıyor. ‘’Yeni Yıla Sensiz Giriyorum’’ sözleri Selma Çuhacı ile Murat Evgin’e diğer şarkı ‘’Sensiz Olmuyor’’ sözleri ile Erol Evgin’e ait, müzikler ise Murat Evgin imzalı. Sensizliğin ve maalesef sessizliğin hakim olduğu iki çalışma ile yeniden karşılaşmanın sevincine maalesef biraz hüzün eşlik ediyor ki içine çekmiyor bu şarkılar beni, belki biraz daha farklı bir şeyler denemek lazım. Kaldı ki Erol Evgin birçoğumuz için gerçekten ayrı bir değer, ayrı bir sevgi.

Haftanın notları:

Serap Yenici ilk albümü ile sitemizde konuğumuz olmuştu. Kendisi Cine5 ekranlarında bir programa başlamış ki haberim yoktu. Pazartesi günü 14:30’da konuğu bir diğer konuğumuz ve site dostumuz Akın Vardar olacak ki bu vesile ile haberimiz oldu. İzleyelim, dinleyelim.

Bir diğer sevgili dostumuz Birsen Tezer’in Bursa sürprizi. 01 Aralık günü Bursa Hayal Kahvesi’nde şarkılarını sevenleri ile buluşturacak sanatçı ki İstanbul ayağındaki durağı bu hafta MASK, tarihi de 02 Aralık. Aralık ayında kendisi ile ilgili çok büyük sürprizlerimiz olacak.

01 Aralık günü Haymatlos’ta Efkan Şeşen konseri gerçekleşecek. Şeşen’i uzun zamandır sahne almadı diye biliyorum, güzel bir alternatif olabilir. Aynı mekanda 03 Aralık günü ise Bajar grubu bir konser verecek. Haymatlos’u seviyorum ve oradaki her konserde olmak istiyorum.

Bir sonraki gün yani Perşembe günü Nar-ı Mekan’da olacağız. Yelda Karataş’ın sunumu ile her hafta bir şairin konukluğu ile devam edecek gecenin ismini şu an için bilmiyorum ama şunu diyebilirim ki çok güzel geçiyor geceler, sımsıcak bir mekan, sımsıcak yüzler, sımsıcak şiirler; yolunuz düşebilir.

Cumartesi günü de bir aksilik olmazsa Taxim Live’a uğruyorum. Çünkü nicedir Olcay Tanberken ve Deniz Değerli’nin DJ’liğinde gerçekleşen şu partilere katılmak istiyordum ki bir türlü denk gelemiyordum. 90’lar Türkçe Pop partisi 21’den sabahın ilk ışıklarına kadar sürecek.

Ve bir de not. Sitemiz için bu ay maalesef çok fazla coşamadık. Araya giren bayram tatili ile birlikte biraz oraya buraya dağıldık sonra konuklarımız ile uygun zamanları yakalayamadık falan filan ama yine de boş geçmeyeceğiz, küçük bir renk düşeceğiz elbette ama asıl enerjimizi Ocak ayına, yeni bir yıla saklayalım istedik. Bu ara kafamda - kafamızda çok şey dönüyor bilesiniz.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Öncelikle bazı dizilerin bu hafta yayınına ara verdiğini gördüm. ‘’Desperate Housewives’’ ve ‘’Nikita’’ bir süre bekleyedursun ‘’Dexter’’da bu hafta heyecan yine doruktaydı. ‘’The Mentalist’’ ise bu sezon sürprizler ile devam ediyor ki izlediğim son birkaç bölümünde çok sürpriz oyuncular vardı ki ‘’Heroes’’un iki büyük oyuncusu ayrı ayrı iki bölüme konuk oldu, güzel bir renk oldu. ‘’Castle’’a biraz ara verirken ‘’Brother’s & Sister’s’’ın ara süreci bitti, kaldığım yerden yeniden dahil oldum. ‘’The Event’’ yine son favorilerimden olmaya devam ederken ‘’24’’ün de ilk sezonunun son bölümlerine yaklaşmaktayım.
Bu hafta izlediğim filmlere gelince. ‘’Die Fremde - Ayrılık’’ uzun bir süredir izlemek istediğim filmlerdendi. DVD’sine kavuşunca artık uygun zamandı ve bir güzel kuruldum ekranın karşısına. Feo Aladağ’ın yönettiği film bildiğiniz üzere Sibel Kekilli’ye ödül de getirmişti ki çok yerinde, ayrıca film dilerim aday adayı olmaktan kurtulur ve resmen adayı olur Oscar’ın. Derya Alabora’dan Settar Tanrıöğen’e, küçük oyuncusundan diğer oyunculara herkesin adeta harikalar yarattığı film ile ilgili yazılanları okuyunca bende mi bir tuhaflık var diye düşünmedim değil. Film öyle ya da böyle şahane arkadaşlar; hakkını veren bir dram. Kasıldım, gerildim, sinirlendim, vs. hallere girdim film boyunca ayrı konusuna gelince aynı mı aynı diğerleri gibi, ama aslında biraz da farklı. Evliliğinden kaçan bir kadın, Berlin’de sığındığı ailesi; yeniden hayata tutunma çabası karşısında ailesinin üzerinde baskısı. Hani düşününce bu devirde böyle bir şey gerçekten yaşanıyor mu diyoruz ya biliyoruz uzak olmadığını, biliyoruz elimizden bir şey gelmediğini. Özetinde Umay’ın yaşadığı ne ilk ne de son, bir ‘’Ayrılık’’, sımsıkı tutunmaya gerçekten ihtiyacımız var.

Bu film beni bu hafta yeterince sarstığı için hemen gittim ve meleklerden yardım istedim. Dedim biraz yakılsın, yıkılsın ortalık; kötülükler cezasız kalmasın :) Kadronun şahaneliği aşikar zira hepimizin hayatında önemli filmleri olan nice aktör burada bir araya gelmiş, kolay da bir şey değil hani. Sylvester Stallone filmin yönetmeni ve başrol oyuncusu. Jason Statham, Dolph Lundgren, Jet Li, Mickey Rourke, Bruce Willis, Arnold Schwarzenegger, Steve Austin, David Zayas yan yana gelmiş daha ne isteyelim değil mi :) Bu beyler bir tim efendim ve son görevleri bir adaya gitmek ve oranın acımasız diktatörünü devirmek. Ama bu pek de öyle kolay değil. Film konu olarak sıradan gibi dursa da izlerken sıkılmıyorsunuz eğer bu tarz filmleri seviyorsanız. Bir de düşünün eğer aynı kuşaktansak bu isimlerin hepimiz için çok özel bir yeri var. Böylesi bir bir arada bir adada durumuna kimin nasıl itirazı olabilir ki? ‘’The Expendables - Cehennem Melekleri’’ benden sınıfı geçti. Siz kesin şimdi bunu da beğenmezsiniz ya neyse bunlar benim tercihim :)

Yönetmen dostumuz ve sevdiğim bir ağabeyimiz olan Hasan Karcı’nın 2007 yapımı filmi ‘’İki Koca Adam’’ bu hafta DVD olarak piyasaya çıkıyor. Ali Başar ve Kadim Yaşar’ın başrollerini paylaştığı filmi arşivimize katalım.

Geçtiğimiz hafta genç ve başarılı bir tiyatro - TV oyuncusu olan Onur Bayraktar elim bir kaza sonucu hayata veda etti. Öncelikle sevenlerinin ve camianın başı sağolsun. Yine geçen hafta üç ayrı ölüm haberi aldım ki bir tanesi bir uzak akrabamızdı, diğerleri ise bulunduğum çevremin insanları. Sonra dün bir yangın haberi ki Haydarpaşa Gar’ının alev alev yanması, yarı yolda varamadan yön değiştirmem ki sonra dönüşünde sahil yolunda denk geldiğim kaza, of of kötü bir haftaydı ya. Velhasıl böyle bir şekilde son vermek istemesem de sendroma bunun da hayatın gerçeği olduğunu hepimiz biliyoruz ve eklemeden geçemiyorum işte. Hepimize güzel bir hafta olsun, acılar, sancılar vs. haller bir yana dursun diliyorum.

28 Kasım 2010 Pazar

Pazar'lık - Bahar Şarkıları

Kasım ayının son günlerindeyiz ama maşallah çok güzel bir ay yaşadık. Araya giren bayram tatilinde de havaların güzel olmasını fırsat bilip bir güzel yaşadıktan sonra bekleyeceğiz ve Aralık nasıl geçecek göreceğiz. Bugün dışarıda sımsıcak bir hava yok belki ama ben bahar şarkıları seçtim sizlere; istedim ki öylesi renkli bir gün olsun, diledim ki bahar coşkusu yüreklerimizden hiç eksilmesin. Nica bahar Pazar’lara.

Ali Riza Binboğa - Baharım Sensin
Alpay - Gönüllerde Bahar
Atilla Atasoy - Bir Bahar Akşamı
Candan Erçetin - Bahar
Ceyhun Çelikten - Bahar
Düşbaz - Bahar
Ercüneyt Özdemir - Bahar Gelecek
Levent Yüksel & Seyran Orman Kurt - İkinci Bahar
Özlem Tekin - Bahar
Selçuk Alagöz - Bahçelere Geldi Bahar
Yeliz - Hoşgeldin Bahar
Yılmaz Erdoğan - Bu Bahar Aşka Hazır

21 Kasım 2010 Pazar

Pazar'lık - İstanbul


İstanbul bugünlerde bir başka. Kasım ayı içerisinde bahardan kalma günlerin renginde kendimizi dışarılara atıyoruz ve sokaklarında çocuklar gibi eğleniyoruz. Bu Pazar günü de adıma böylesi bir coşku yaşayacağım ve yol boyunca bu şehrin şarkılarını mırıldanacağım, belki aynı notalarda ve aynı duraklarında buluşabiliriz şehrin. İstanbul’u anlatan o kadar çok şarkı ve türkü var ki birbirinden ayıramayacağım için adı sadece ‘’İstanbul’’ olan şarkılardan bir seçki yaptım sizlere. Tadı İstanbul olan nicesinde görüşmek üzere iyi bir gün dileklerimle.


Birsen Tezer
Fahir Atakoğlu & Sertab Erener
İhtiyaç Molası
İlham Gencer
Levent Yüksel
Marc Aryan
Nefret
Özer Arkun
Pamela
Umay Umay
Vedat Sakman
Zafer Cımbıl
MP3

19 Kasım 2010 Cuma

Bayram Sendromu - 04

Bayramın Konseri: Birsen Tezer

Dinlemeye doyamadığımız o özel ses Birsen Tezer bu ayın ikinci konserini Haymatlos’ta gerçekleştiriyor. 22:00 itibari ile sahne alacak olan sanatçının bu ve bundan sonra izleyeceğimiz konserlerinde sürprizleri de olacak ve kendisine sahnede özel dostları da eşlik edecek. Bu konserinin konuk müzisyeni ise Birol Ağırbaş. Bir bayramı, son saatlerini nefis bir müzik ziyafeti ile noktalamaya ne dersiniz?

Ayrıca Vedat Sakman - Sakman Bar, MFÖ - Jolly Joker Balans, Aylin Aslım - Beyoğlu Hayal Kahvesi, Serkan Çağrı - Ghetto günün kaçırılmaması gereken performansları.

Bayramın Sürprizi: Ciguli

Hani bir ‘’Binnaz’’ ile tanıdık onu ki çok sevdik. Belki başka bir şarkısı o kadar ses getirmedi ama bir dönem ondan hiç vazgeçemedik. Ciguli küçük yaşlardan beri müziğin içinde, asıl adı Ahmet olan Bulgaristan doğumlu müzisyen uzun zamandır yoktu ortalarda ama şimdi dinleyicisi ile hem de çok özel bir mekanda Babylon’da buluşuyor. Bakalım kendisini dinlemeye gelenlere nasıl bir sürpriz yapacak.

Bayramın ‘’Hoş Bir Seda’’sı: Sevim Tanürek

1998 yılında elim (!) bir trafik kazası sonucu aramızdan ayrılan Tanürek yaşamı boyunca sayısız şarkıya imza atmıştı. 1961 yılında ilk 45’liğini yayınlayan sanatçı daha sonra hız kesmemiş ve ardı ardıya yayınladığı bu çalışmaları ile bir dönemin unutulmazları arasında yer almıştır. Anadolu Müzik onu sevenlere, onu yeniden dinlemek isteyenlere güzel bir sürpriz yapmış ve 20 şarkısını 2 CD olarak tek bir albüm çatısı altında bir araya getirmiş.

Bayramın Barış Abi’si: Barış Manço - Bugün Bayram

Barış Manço’nun 1985 yılında yayınladığı ‘’24 Ayar Manço’’ albümünün en güzel şarkılarından biri. Halbuki her bayram gelmeden aklıma düşen ve yine bu bayram da dilime dolanmasından kaçamadığım bu şarkıyı neden son günün sendromuna sakladım bilmiyorum, yoksa unutmadım asla.

Bayramın Twitleri: YLMZMRGL

Pek fazla dahili olamasam da yine de içinde olduğum Twitter ortamında Yılmaz Morgül’ü keşfettim. Kendisini ekleyin ve lütfen gün içinde eklediği mesajlar ile kendinize gelin, yeri göğü inletin; büyük bir olay :) İşte sizin için seçtiğim bazı twitleri :) Aşkın işaret fişeğiyim / Testere 7 hepimizi 7 / Mamutların Asteroidiyim / Kalbimi sit alanı ilan ediyorum / Açtırma pandoramı söyletme scrabblemi / Ne kadar ironiksin o kadar kroniksin / En büyük gerçek hamiline açık çek / Tarihin Arka Odası out yatak odası in / Doğarken nesil ölürken fosil / Alın yazım altyazısız / Asteriks’ten sonra hepimiz Boşverdiks / Artık mesela tip değil çiptir

Bayramın Eurovision’u: Ya da erozyon’u mu demeliydim :)

TRT bu sene Eurovision’a göndermek için seçtiği ya da seçeceği ismi bekleterek bizi delirtmeye devam ediyor. Birçok ülke yine her zamanki gibi isimlerini belirledi, belirlemeye devam ediyor. Geçenlerde bir yerde Ayna grubunun kuvvetli adaylardan olduğunu duydum ki aman ağızlardan yel alsın. Kaldı ki kuvvetli birçok aday gönüllü olarak bu yarıştayken Ayna’da neyin nesi. Bu arada eurovision-turkey.com sitesinin düzenlediği anket sonuçlandı. Birinciliği az farkla Atiye alırken ikinci Hande Yener üçüncü Hayko Cepkin oldu. Ayna grubu mu bu üç isimden biri mi derlerse bu üç isimden biri, bu üç isimden peki hangisi derlerse Hande Yener elbette.

Bayramın Dergisi: Orman Şehir

‘’Gitmekle Kalmak Arasında O Hassas Çizgide’’ isimli şiirimi derginin ikinci sayısında okuyabilirsiniz. Ayrıca Cezmi Ersöz, Yelda Karataş, Zeki Çelik, Semih Özgenel, Ferhad Gülsün gibi usta kalemlerin de satırlarına dokunabilirsiniz.

Bayramın Filmi: Vantage Point - Bakış Açısı

2008 yapımı filmi daha önce izlemiştim ama D&R’da indirimli bir şekilde DVD’sini görünce almadan ve tekrar izlemeden geçemedim. Suikaste kurban giden bir başkan ve görgü tanıklarının ifadelerinden yola çıkılarak olayın çözülmeye çalışılması sizi bir heyecanın içine sürükleyiveriyor. Film özellikle kadrosu ile ilgi çekiyor ki LOST’umuzun Jack’i Matthew Fox’u, Dennis Quaid, Forest Whitaker, William Hurt ve Sigourney Weaver kadroda olursa zaten kötü bir film izleme şansımız var mıdır? Ayrıca DVD’nin seçenekleri de zengin ki izlemeyenler için kaçırılmaması gerekli.


‘’Bayram Sendromu’’ sona erdi. Hayata kaldığımız yerden devam :)

18 Kasım 2010 Perşembe

Bayram Sendromu - 03

Bayramın Şiiri: Şiir Aşkına

Yelda Karataş’ın hazırladığı ve sunduğu, Akın Vardar’ın gitarı ve şarkıları ile yer aldığı ve geçtiğimiz hafta benim de konuk olduğum ‘’Şiir Aşkına’’ etkinliği de bayram tatiline çıkmıyor ve kaldığı yerden devam ediyor. Bu haftanın konuğu şair - yazar Cezmi Ersöz. Beyoğlu’nda Rumeli Han’ın içinde yer alan Nar-ı Mekan’da 21:30 itibari ile gerçekleşecek etkinliği şiir sevenler özellikle kaçırmamalı.

Bayramın Ekranı: Kimler Geldi Kimler Geçti
Eski heyecanı var mıdır yok mudur tartışmaya bile gerek yoktur. TRT’nin bayram olsun gerek yılbaşı özel programlarına hiç kimse laf söyleyemezdi. Ailece TV karşısına geçilirdi ve saatlerce keyfi sürdürülürdü. Şimdilerde diziler ya da TV’de ilk kez filmler dışında pek bir hareket yok ya da var mı bilmiyorum ama ilk gününün sabahı TV’de ‘’Ah Nerede’’yi seyrettim belki bir yerlerde de ‘’Gırgıriye’’ serisi yayınlanmaktadır, ayrı heyecanlar. Velhasıl iki gündür CNN Türk ekranlarında (20:00 - 22:00) Naim Dilmener ve Nefise Karatay’ın sunduğu ‘’Kimler Geldi Kimler Geçti’’ isimli bir özel program var. İlk gün 60’lı ikinci gün 70’li yılları konuk eden programda bu gece 80’li yıllar (Fuat Güner, Özdemir Erdoğan, Yeliz, Emel) yarın gece de 90’lı yıllar (Soner Arıca, Burak Kut, Deniz Arcak, Aşkın Nur Yengi) solunacak. Keyifle izliyorum, dinliyorum ve tavsiye ediyorum.

Bayramın Özlemi: Bulutsuzluk Özlemi - Cezaevinde Bayram Görüşmesi

Gazetelerde bu sabah bir fotoğraf var / Cezaevinde bayram görüşmesi / Analar, babalar, çocuklar sarmaş dolaş / Gülerken ağlayan bir yüz, bir sevgili ya da bir eş / Elinde bir tutam çiçek tutan küçük kız...

Nasıl güzel bir şarkıdır öyle değil mi, her bayram birileri için gözyaşıdır da biraz.


Yıl olarak hatırlamıyorum ama yazlardan birinde Ereğli günlerinin en renkli zamanlarındayız. Bir klip çekmek için Kader gelmiş evimizin karşısına. Kader o zaman iyi kötü kendine göre bir dinleyici yaratmış bir genç kız. Hani ekipçe gidip kendisine misafirperverliğimizi de göstermekte gecikmedik. Mesela bu şarkının klibini bulamıyorum şu an halbuki tanıdık yüzlerimiz var orada, çıkar bir gün karşıma.


Bayramın Konseri: Özgür Akkuş

Geçtiğimiz aylarda ilk albümü ‘’Özgürüm’’ü yayınlayan ve yine kendisi ile bir söyleşi de gerçekleştirdiğim Özgür Akkuş sahnede nice zamandır dinlemek istediğim isimlerden. Bu akşam kaçabilir miyim bilemiyorum ama 22:30 gibi Salsanat’a yolunuzu düşürün ve kendisini canlı canlı dinlemenin tadını çıkartın diyebilirim gönül rahatlığı ile.

Ayrıca Güvenç Dağüstün - Jazzy Lounge, Alp Ersönmez Quartet - Alt., Karapaks - Beyoğlu Hayal Kahvesi, Multitap – Babylon günün diğer alternatifleri.
Bayramın Filmi: Cairo Time - Kahire Zamanı

Eşini görmek ve biraz da olsa kafa dinlemek için Mısır’a gelen Juliette burada beklemediği bir durumla karşılaşacaktır. Çünkü eşi işlerini bırakamamıştır ve bir süre kendisine eşlik edemeyecektir. Bu süre içinde eşinin yakın dostlarından biri olan Tareq ile bağlantı içinde olacaktır ve aralarında günden güne bir yakınlaşma başlacaktır. 2009 yapımı film konusu ile klasik gibi görünse de bu filmi eşsiz güzellikleri ile bütünleyen bir Mısır var. Evet bu bayram tatile gidemedim demedim :) Velhasıl iki oyuncu göze çarpmakta zaten ki Meryl Streep biraz Cate Blanchet karışımı gibi duran Patricia Clarkson ve Alexander Siddig kendileri. Mısır’a giden olursa bana oranın erkeklerinin yerel giysisi olan galabia’dan getirebilir mi acaba :)

Bayramın Dizisi: The Event

İlk defa bir dizinin bir sezonunu bu kadar hızlı bitireceğim sanırım. ‘’24’’ten bahsediyorum ki ben böylesi bir şahanelikten nasıl uzak kalmışım ayrı, daha nasılsa onu yazarım da bu süre içinde kulağıma bir dizi fısıldandı ki dün de isminden bahsettim, bugün altını çizeceğimi söyledim: The Event. Dizi için biraz ‘’Lost’’ biraz ‘’Flashforward’’ biraz da ‘’24’’ diyorlar ki doğru izleri izlediğim ilk üç bölümünde bizzat mevcut. Yayınlanan ilk iki bölümü ile beklenenin üstünde reyting alarak bu senenin iddialı dizilerinden biri olduğunu gösteren dizi flashbackleri ile biraz yoruyor daha doğrusu kafa karıştırıyor ama eninde sonunda sizi yakalıyor kaldı ki önceki dizilerden tecrübe edindik :) Sean evlenmek üzere olduğu kız arkadaşının aniden ortadan kaybolması ile peşine düşüyor ama bir anda kendini bir garip olaylar zinciri içinde buluyor. Oyuncu kadrosu ile de dikkatleri çekeceğe benzeyen dizi şimdiden ikinci anlaşmasını yaptı ve 8 bölüm olarak atılan imza uzatıldı.

Sendrom bayramın dördüncü günü de devam edecek :) …

17 Kasım 2010 Çarşamba

Bayram Sendromu - 02

Bayramın Albümleri: TRT Arşiv Serisi

Kuşkusuz çok özlüyoruz eski bayramları. Her bayram bir parça daha bir şeylerin eksildiğini görüyorum hayatımda. Eklenen yeni coşkular ya da heyecanlar bir yana yine de eskilerin yeri bir başka kazınmış kafamıza öyle düşünüyorum. Bayram özel programlarını kim unutabilir TRT’nin, başka alternatifi olmamasına rağmen vazgeçilmezimiz olan filmlerinden müziklerine ziyafetlerini. TRT bu soluğu yaşattığı gibi bir dönem bizlere yaşatmaya da devam ediyor. Ekran programlarını bilmiyorum ama çok özel arşivini bir bir müzik dinleyicisi ile buluşturması fikri gerçekten alkışlanılası. ‘’TRT Arşiv Serisi’’ başlığı altında geçtiğimiz hafta birçok albüm çıktı karşımıza. Muazzez Türüng, Hüsamettin Subaşı, Mükerrem Kemertaş, Turan Engin, Yıldıray Çınar, Ali Ekber Çiçek, Gülden Sarıkahya, Metin Everes, Şekip Ayhan Özışık, Eda Şimşek, Filiz Tram, Serpil Karaoğlan gibi isimler sadece birkaçı. Bir bu kadar daha değerli müzisyenin bir bu kadar daha özel albümleri artık nasıl ve ne şekilde sahip olacaksınız, nasıl bir seçim yapacaksınız bilemem ama raflarda. O yılları özleyenlere, bu sanatçıların özel dinleyicilerine daha güzel bir bayram hediyesi olabilir mi?

Bayramın Konseri: Ceylan Ertem - Sezen Aksu Tribute

Günün en kaçırılmaması gereken performanslarından biri olsa gerek. Geçtiğimiz aylarda ilk solo albümünü yayınlayan Ceylan Ertem’e şarkılarında zaten kulak vermiştik şimdi bir de onun sesinden Sezen Aksu şarkılarını ayrı bir merak ettik. 22:30’da Beyoğlu Hayal Kahvesi’nde gerçekleşecek olan konserinde Ertem’e Cihan Mürtezaoğlu, Gökhan Sürer, Murat Çopur, Kerem Ökten eşlik edecek.

Ayrıca alternatif arayanlar için Taxim Live’de Dodan, Alt.’da Emre Kayhan sahne alacak.

Bayramın Videosu: Gülay - Geceler Yarim Oldu

Bayram gelmiş neyime diyenlerin hiç düşünmeden sığındığı bu türkü efkarı ile can yakıyor mu yakıyor. Bugüne kadar Zeki Müren’den Bülent Ersoy’a, Burhan Çaçan’dan Hüner Coşkuner’e birçok isim seslendirdi ki internette gezinirken Gülay’ın yorumuna da denk geldim. Gülay; o iki canım albümünden sonra neden gittin türkü söyledin demediğim isimlerden çünkü bana göre fazlası ile hakkını veriyor.

Bayramın Pikap’ı: Şenay - Hayat Bayram Olsa

Bugün normalde ‘’Pikap’’ günümüz. Eski 45’liklere de bir şarkı ile olsa dokunalım mı? Şenay’ın 1973 yılında yayınladığı ‘’Hayat Bayram Olsa - Nen Var Canım Kardeşim’’ nasıl unutulabilir? Sözleri Şenay’a müziği Şeref Yüzbaşıoğlu’na ait olan bu şarkı uzun bir süre ortalığı salladığı gibi yıllarca da unutulmadı. Daha sonra ‘’Faka Bastın’’ albümünde cover olarak Emel’in de yorumladığı şarkı son ses dinlenmeyi her zaman hak ediyor.


Bayramın Kitabı: 80’lerde Çocuk Olmak

Bu ay sevgili Zeki Çelik sitemizdeki köşesi ‘’Şairhane’’ için sevgili Kadir Aydemir ile bir söyleşi gerçekleştirmişti. Kadir bugüne kadar gerek kendi kitapları ile gerekse sahibi olduğu Yitik Ülke’nin özel kalemleri ile edebiyat dünyasında ayrı bir soluk olanlardan. Güzel bir haberi vardı ve birçok kalemin anılarını 80’li yıllar ve çocuklukları ile yan yana gelmişti ve bir kitap halinde buluşacaktı bizlerle. Öyle de oldu ve geçtiğimiz Pazar günü düzenlenen bir kokteyl ile kitaba ulaşmış olduk. Öncelikle sonradan haberim olduğu için dahil olamadığım ve üzüldüğüm bir proje olsa dahi bu yine de bu renge bulanmak güzel. O gün orada birçok arkadaş ile yeni tanıştık ve birbirimizi yeni tanımamıza rağmen çok sıcak sohbetler gerçekleştirdik. Üç yıllık bir çalışma olan bu kitapta dönemin pembe dizilerinden tutun da oyuncularına, çizgi filmlerinden sokak aralarına özetinde oradan oraya koşturacağız. Aynı oyunları oynayacağız, aynı şarkıları söyleyeceğiz. Kitabı okumaya başlamam ile yüzümde beliren tebessümü sevdim, başta sevgili Kadir’e ve sonra emeği geçen herkese teşekkür etmeli bize böylesi bir keyfi tattırdıkları için. Kitabın arka kapağının son satırında denildiği gibi: Yaşasın 80’lerde çocuk olmak.

Bayramın Filmi: Serious Moonlight - Ay Işığı

Cheryl Hines oyunculuğundan sonra yönetmenliğini de başarı ile konuşturan isimlerden. Bu ilk yönetmenlik denemesinden sonra da anlaşılan o ki devamının gelmesi kaçınılmaz. Film birkaç küçük kalabalığın dışında özünde dört tane oyuncu ile almış başını gidiyor ki bunun asıl iki kişi ile yürütüldüğü de bir gerçek hani. Timoty Hutton ve Meg Ryan’dan bahsediyoruz. Her iki oyuncu da performansları ile bir filmi başından sonuna sürüklemeyi başarıyor. ‘’Bir zamanların Meg Ryan’ını hatırlayın bu filmdeki çok daha bile iyi’’ diyen ABC News’e asla katılmıyorum ama kötü de asla demiyorum, her zamanki gibi başarılı diyebiliriz. Loise bir avukat, bir gün eşine sürpriz yapmak için evine erken dönüyor ki asıl sürprizi ona eşi yapıyor, kendisi ile genç bir kıza olan tutkusundan dolayı ayrılmak istediğini söylüyor ki bir kadına bu yapılır mı? Sıradan bir aldatma hikayesi bir evin içinden dışarı çıkmıyor, tiyatral bir havası var ama her karesinde çok sağlam cümleler kurulmuş, bazı kararlar vermeden önce bazı şeyleri ne kadar düşünürüz. Aman aman gülmeyeceksiniz, aman aman hüzünlenmeyeceksiniz ama bir ‘’Ay Işığı’’ renginde ayrılacaksınız filmden.

Bayramın Oyuncusu: Zeljko İvanek

Sinema filmleri bir yana son yıllarda kendimi kaptırdığım hemen hemen her dizide karşıma ama kısa rollerde ama başrolde nerede karşıma çıkarsa çıksın oyunculuğu ile özel alkışladım ve altını çizmeden geçmek istemedim. ‘’24’’, ‘’Lost’’, ‘’Heroes’’, ‘’Damages’’ (En iyi yardımcı erkek oyuncu Emmy’si de kazanmıştı) benim izlediklerimden ama son yıllarda ‘’Numb3ers’’, ‘’House’’, ‘’True Blood’’ gibi dizilerde de rol almış. 1957 Slovenya doğumlu oyuncu en son karşıma ‘’The Event’’ isimli dizide çıktı. ‘’The Event’’e dair notlarımı yarın paylaşacağım.

Sendrom bayramın üçüncü günü de devam edecek :) …

16 Kasım 2010 Salı

Bayram Sendromu - 01

Geçtiğimiz Perşembe günü sevgili Yelda Karataş’ın hazırladığı - sunduğu ‘’Şiir Aşkına’’ etkinliğinin konuğu olarak Nar-ı Mekan’daydım. Öncelikle mekan Beyoğlu’nda Rumeli Han’da; şirin, sıcak, içten insanların dokunuşlarında ki yolunuz düşerse mutlaka uğrayın. Yelda Karataş ile programdan önce konuştuğumda Akın Vardar ile bana sürprizler hazırladığını söylediğinde çok heyecanlandım ki tüm videoları sitemizin Facebook sayfasından sizlerle paylaşacağım yavaş yavaş. Velhasıl samimi insanlarla çok keyifli ve uzun soluklu bir geceye imza attık. Seyduna türkülerinin ve nice şiirim imzası Tunay Bozyiğit ve yıllardır dinlemekten keyif aldığım bir diğer usta yorumcu Handan Aydın geceye şiirleri - türküleri ile renk kattılar. Akın Vardar gitarda Ulaş Kurtuluş Ünlü bağlamada ve her ikisi de vokalde ayrı bir soluk oldular. Sevgili dostlarım Zeki Çelik ve Hasret Murat Yıldız bizi kırmadı ve mikrofon alıp kalbimize ayrı dokundu. Ben de gerek kitabımdan gerek yeni şiirlerimden bir seçki hazırladım. Ötesinde nicedir Akın ile şiirimi - şarkısını buluşturma fikrini de ilk orada gerçekleştirdik ki ilerleyen zamanda bunu diğer programlarda da sunacağız sanırım, gayet güzel bir doğaçlama oldu. Başta Yelda Karataş olmak üzere tüm dostlarıma bir kere daha teşekkürler.


Bayramın Albümü: Haluk Levent - Hacivat ve Karagöz

Özellikle ilk albümleri ile kalbimi fethettiği bir gerçektir Haluk Levent’in. Çok şarkısını büyük bir keyifle dinlemiş çok kere konserlerinde bulunmuşumdur. Son yıllarda adı müzikten başka her şeyle anılsa da bir gün bir yerde onunla karşılaşacağımızı biliyordum. Geçenlerde sessiz sedasız çıktı geldi albümü. Albümün adı ‘’Hacivat & Karagöz’’. Sanatçının 15. albümü (ki o kadar olmuş mu) 14 şarkı taşıyor. Albümün açılış şarkısı ‘’Zifiri’’yi daha önce Rüzgar’dan dinlemiştik. İkinci şarkı ‘’İki Engel’’ ilk etapta çok hoşuma giden bir düet. Sürgün 1 - 2 başlığında parantez içinde iki türkü dikkat çekmekte ki; Haydar Haydar ve Ötme Bülbül. Sonra sevdiğim şarkılarından biri olan ‘’Kral Çıplak’’ burada ikinci versiyonu ile yine yer almış. Daha önceki albümlerinde de birlikte çalıştığı Serdar Öztop, Gökçe Dayanç, Bertuğ Şenkal, Burak Kulaksızoğlu, Arbak Dal gibi müzisyenlerle bu albümde de çalışan Haluk Levent’i ben özlediğimi düşündüm bu şarkıları dinlerken ama elbette nankör bir dünya müzik dünyası; ya sımsıkı sarılacak ya da hiç umursamayacak. Ortası yok yani ya Hacivat ya Karagöz :)

Bayramın Boyunca’sı: Türkçe Pop Party

DJ Hakan Küfündür bayram boyunca Olimpia’da çalacak. 70’ler, 80’ler, 90’lar şarkılarını dinlemek ve o yılları solumak falan eğlenceli olabilir. Olimpia Beyoğlu’nda ve her program bir içki dahil 20 TL. Gecelere damgasını vuracak şarkı elbette ‘’Hayat Bayram Olsa’’ olacaktır o kesin :)

Bayramın Konseri: Suzan Kardeş & Bekriya Band

Bugünün en güzel alternatiflerinden biri onu dinlemek olacaktır. Suzan Kardeş’i en son yazın bir halk konserinde dinleme şansını bulacaktım ki buldum da ama yaz yağmurundan payıma düşeni aldım ve pek tadına varamadım. Suzan Kardeş ve ekibi Bekriya Band bu akşam Hayal Kahvesi’nde Beyoğlu’nda. 22:30’da başlayacak konserde balkan ezgileri ile hop oturulup hop kalkmalı.

Bayramın Fantastik Üçlüsü: Ferhat Göçer - Bengü - Murat Boz

Bence bu üçlü bayramdan sonra asla ve asla ayrılmasın ve bu başlık altında çalışmalarını devam ettirsin ki daha az acı çekelim :) Şaka bir yana kimin fikri ise bundan sonraki yaratıcı fikirlerini çok merak ediyorum kendisinin, çok tuttum bu fantastik durumu :)

Der ki İlkay Akkaya şarkısında ‘’ Elde Düğün bayram benim neyime, benim kurbanlarım çok evel oldu, sorayım fakire cano bir de beyime, demi devranlarım çok evel oldu’’. Erzincan yöresi’ne Davut Sulari’ye ait olan bu türküyü Arif Sağ’da (‘’Benim Kurbanlarım’’ adı ile) yorumlamıştı, İlkay Akkaya’da ayrıca hakkını vermiş.

Bayram Şarkısı Ateşi: Bülent Ersoy - Ablan Kurban Olsun Sana

Üzülerek söylüyorum ki bir süredir devam eden ‘’Cumartesi Şarkısı Ateşi’’nin artık sonuna geldik :) Öncelikle bu süreci birlikte yakaladık, birlikte sevdik, birlikte devam ettirdik ama artık tek dinleyen ben kaldım sanırım :) Bayram boyunca bu ateşi son kez yakacağız.

Bayramın Filmi: İncir Çekirdeği

Öncelikle seçtiğim bu film bayram günü için pek öyle sağlıklı bir seçim değil belki içerdiği dram duygusu bakımından ama benim gibi deli olanlar için fark etmez, bize her gün bayram nasılsa. Velhasıl bu film Selda Çiçek’in senaryosunu yazdığı ve yönettiği ilk film. Konusuna gelince; Celil’in askerden dönüşü kutlanırken kötü bir olay yaşanır ve bu olayın karşısında kendisini suçlu hisseden Delal intihar eder. Delal’in geride bıraktığı eşi ve çocuğu ile artık ablası olan Heda evlidir ama bu evlilikte bazı şeyler ters gitmektedir. Film kadın intiharları üzerine kurulu ki vermek istediği mesajları var ama bunu başarıyor mu tartışılır. Ben filmi özellikle oyuncuların başarılı performansları ile beğenerek izledim. Özgü Namal, Turgay Tanülkü ve özellikle bu iki oyuncuya dikkat demeliyim Onur Dikmen ve Barış Çakmak, Nalan Başaran, Sevinç Erol, Derya Durmaz, Burcu Salihoğlu bazı oyuncularından. 2008 yılında çekilen film Kültür Bakanlığı’ndan destek alınamayınca tamamen kişisel destek ile çekilmiş ki rol alan oyuncular da dahil tüm ekip gişe gelirlerinden gelecek telif ile filme dahil olmuşlar ki helal olsun. Ayrıca film ile ilgili okuduğum birçok olumsuz eleştiriyi de anlamış değilim ama sadece finalinin biraz aceleye getirilmiş olduğu kanaatindeyim. Ve son notum filmin müzikleri çok başarılı; Serkan Alkan’ı ve Özgür Yalçın’ı tebrik ederim.

Sendrom bayramın ikinci günü de devam edecek :) …

15 Kasım 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu


‘’Pazartesi Sendromu’’ okurları - sevenleri bayram edecek, çünkü ‘’Bayram Sendromu’’ olarak dört gün boyunca sizlerle birlikte olacağım, daha ne yapayım :)

Tüm herkese iyi bayramlar, güzel ve mutlu yarınlar :) ...

14 Kasım 2010 Pazar

Pazar'lık - Barlas Şarkıları

Geçtiğimiz günlerde bir akustik konseri olacağı haberini aldım ve çok sevindim ama ne yazık ki iptal edildiğini öğrendim daha sonra. Belki önümüzdeki günlerde yeniden karşılaşırız. Barlas benim için çok özel bir müzisyen. Dünden bugüne sözleri, besteleri, aranjeleri ile birçok müzisyene desteği olduğu gibi ilkini bulabilene helal olsun ama dört albüme de imza atmış.

Son albümü sürecinde söyleşi yapma şansını da bulduğum Barlas geçtiğimiz günlerde Facebook sayfasında en sevilen bestelerini sordu dinleyicilerine ve daha sonra da hoş bir sürpriz yaptı kendilerine. Dünden bugüne kendi albümleri de dahil piyasaya çıkan tüm şarkılarını üç bölüm halinde yayınladı ki ben de eksiklerimi tamamladım bu vesile ile. Barlas’ın dünden bugüne müzik yolculuğu içinde yer alan en sevdiğim şarkılarını da sizin için seçtim.


Aslı - Ayrılan Yollar
Ayşegül Aldinç - Ben Kimselere Yar Olmam
Barlas - Hareket Vakti
Candan Erçetin - Ağlıyormusun
Dania - Min Al (Who Said)
Deniz Arcak - Bir Mola Ver
Gülhan - Zırdeli
Özlem Tekin - Bahar
Sarp - Siyahın Matemi
Teoman - Ne Ekmek Ne de Su
Umay Umay - Böl Beni
Yonca Lodi - Anlatma

11 Kasım 2010 Perşembe

Şiir Aşkına


En yeni şiirlerim ve sürpriz düetler bu akşam Yelda Karataş'ın sunumunda, Akın Vardar'ın gitarında, Ulaş Kurtuluş Ünlü'nün bağlamasında, değerli konuklarla 21:30 itibari ile Nar-ı Mekan'da.

10 Kasım 2010 Çarşamba

Pikap

Haftanın Albümü: Ersan Erdura - En İyileriyle

Ossi Müzik, Türk pop müzik tarihinin arşivini bugünlere taşımaya devam ediyor. 2005 yılından bu yana devam eden “En İyileriyle” serisinin yeni albümü “En İyileriyle Ersan Erdura” raflarda yerini aldı. Çift diskten oluşan “En İyileriyle Ersan Erdura” albümünün birinci diskinde, Ersan Erdura’nın 1977-1984 yılları arasında yayınlanmış 45’lik ve 33’lük plakları arasından seçilmiş 15 şarkı yer alıyor. Bunlar arasında “Çocuk Gözler”, “Acılar Sürekli Olamaz”, “Hayalin Gitmez” gibi bugün de çok sevilen şarkılar var. Şarkıların tamamı orijinal plak kayıtlarından oluşmakta.

Albümde yer alan ikinci diskteki şarkılar ise bugüne dek basılmamış özel arşiv kayıtları. Stüdyo deneme kayıtları, dönemin televizyon programları için yapılmış kayıtlar ve başka şarkıcılar tarafından plak yapılmış kimi şarkıların Ersan Erdura yorumlarından oluşan bu disk de arşiv meraklıları kadar Ersan Erdura sevenleri de çok memnun edecek. (Basın Bülteni’nden)

Plaket: Juanito

‘’Plaket’’ her hafta dünyaca ün kazanmış ve ülkemizde ayrı bir iz bırakmış starları kısaca da olsa anmaya devam ediyor. Adamo, Patricia Carli, Marc Aryan derken …

1936 Tunus doğumlu Cezayir asıllı Fransız müzisyen 1960’lı yılların ortalarına doğru geldiği Türkiye’yi çok sevmiş olacak ki burada uzun bir süre devam etti müzik çalışmalarına. Türkçe’yi öğrendikten sonra Fecri Ebcioğlu ve Ümit Yaşar Oğuzcan'ın Türkçe sözler yazdığı birçok Avrupa şarkısını duygulu sesiyle plağa alan Juanito’nun ilk 45'liği "Gardiyan" bir Ramon Cabrera bestesiydi. Plağın arka yüzünde ise "Arkadaşımın Aşkısın" adlı aranjman vardı. Konserleri dolup taşan ve birçok mekanın dönemin en çok aranılan starı olan sanatçı 70’lerin sonlarına doğru ülkesine döndü ve taksi şoförü olarak hayatına devam etti. 1981 yılında gırtlak kanserine yakalanandı ve sesini kaybetti. 2000 yılında 60'lı yıllarda Odeon plak şirketi için seslendirdiği Türkçe aranjmanlardan oluşan ‘’Canım Vatanım’’ isimli derleme albümü Türkiye'de yayınlandı. Bu albümün tanıtımı için Türkiye'ye gelen Juanito bu CD için bir de klip çekti.

Haftanın Kahramanı: Hümeyra

Bir çocuğun birçok hayali gerçek oldu ama onların içinde bir tanesini çok ayrı sakladı. İlk olarak bir derginin hediyesi olarak gelmişti elime kaseti Hümeyra’nın. İlgimi çekmesi bir yana çok enteresandır ki ‘’Yıllar Sonra’’ isimli bu çalışmayı bir süre dinlememişimdir bile. Ancak bir tanıdığımın benden istemesi ile kıymete binen kaset daha sonra o kadar çok dinlenmiştir ki bozulmakta gecikmemiştir. Yıllar sonra Hümeyra ile ilk tanışmamda anlatmışımdır kendisine bu anımı. Hümeyra benim bir numaralı sanatçımdır ki ne mutlu bana onunla kısa bir süre içerisinde birçok anı saklamışımdır kendime. Elimdeki arşive bakınca o yıllarda olmak ve en başından o süreci yakalamak çok istemişimdir mesela. ‘’Sessiz Gemi’’yi, ‘’Otuzbeş Yaş’’ı, ‘’Dilber’’i, ‘’Kördüğüm’’ü plaklardan dinlemek mesela. Bir gün bir yerde yeniden şarkılar söylemesini öyle çok diliyorum ki; albüm yapmasın ama ne bileyim bir özel sahne bile yeter onu sevenlere, bu sadece benim feryadım değil, onu çok seven ve bunu dileyen o kadar çok kişi var ki.


İlk 45’lik - Son CD: Seyyal Taner (E özlendi ama :))

1974 - Tanrı Şahidimdir & Şimdi Sen Varsın – Bir Numara


1993 - Geliyorum - Güneş (Daha sonra çeşitli toplama albümleri yayınlandı ayrıca)




1978 yılı Türkiye Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye finallerinde yarışan şarkı sözleri Çiğdem Talu’ya müziği Melih Kibar’a aittir. Yıllardır dinlemekten sıkılmadığım bu şarkıyı yorumlayan Rezzan Yücel ise müzik dünyasında daha sonra sessiz sedasız kayıplara karışanlardandır.

Haftanın Partisi: Eski 45'liklerden Günümüze Türkçe Pop Parti

Seyyal Taner, Beyaz Kelebekler, Mazhar Fuat Özkan, Barış Manço, Sezen Aksu, Cem Karaca, Yasemin Kumral, Asu Maralman, Füsun Önal, Ayten Alpman, Berkant, Neco, Emel Sayın, Erol Evgin, Cici Kızlar, İlhan İrem, Esmeray, Erol Büyükburç, Modern Folk Üçlüsü, Nil Burak, Neşe Karaböcek, Ajda Pekkan, Erkin Koray, Tanju Okan, Semiha Yankı ve niceleri, şarkıları ile 12 Kasım gecesi 21:30’da başlayacak olan bir partide çalacak ki ardından 80’lere, 90’lara doğru da yola çıkılacak. Etkinlik Taxim Live’de gerçekleşecek.

En Yeni Plaklar:


Bildiğiniz gibi son yıllarda bazı firmalar bazı çalışmaları plak olarak da sunarak müzik dinleyicilerine güzel bir sürpriz yaptı. Elbette eski tadı verir mi bilinmez ama durumdan memnun gibiler. Örneğin Avrupa Müzik Teoman’ın dört, Nazan Öncel’inde son albümünü bastı böyle. Pasaj Müzik Yalın’ı, Kalan Müzik Serdar Ateşeri’, Şevval Sam’ı, Bayar Müzik ise Müzeyyen Senar’ın ve Zeki Müren’in saklı kayıtlarını sundu. 30 - 40 TL arasında bir rakama satılmakta olan bu plaklardan bir tanesini hediye aldım ve çok mutlu oldum. Sanırım yukarıdaki albümlerden çok çok daha özelini, karesini iliştirdim :)

Haftanın Assolisti / Bu Hafta Gazinomuzda: Emel Sayın - Caddebostan Maksim


Bugünün Migros’u bir zamanların Maksim’i ki bu afiş yine ah ah dedirtti. Kadroya bakar mısınız? Emel Sayın assolist, kraliçe Sezen Aksu, bir dönemin jönlerinden Göksel Arsoy, unutulmayan ikili Zeki - Metin, türkülerin ustası Recep Kaymak, oryantallerin en büyüğü Nesrin Topkapı ve diğerleri. Nasıl kıvançla sunulmasın ki?

Haftanın Söyleşisi: Gökben



Sevgili Gökben geçtiğimiz aylarda sitemize konuk olmuştu ve kendisi ile Asya Gülgün Özkan keyifli bir söyleşi gerçekleştirmişti. Müziğe başladığı o ilk yılları Gökben bize nasıl anlatmıştı bir kere daha göz atalım mı?

- Kazandığınız bir ses yarışması ile hayatınız değişti ve ardından plak dünyasından sahnelere aranan bir isim oldunuz. Müzik aşkı hayatınızda nasıl başladı, nasıl bir dönüm noktası oldu bu yarışma ve o yıllar sizin için nasıl bir heyecandı?


- Müzik aşkı bende çocuk yaşlarda başladı. Daha 10 yaşındayken ütünün kordonunu mikrofon yapıp şarkı söylerdim. Şarkı yarışmasına 16 yaşımda katıldım ve yarışma esnasında Yurdaer Doğulu’nun dikkatini çektim ve müzik dünyasına girişim böyle oldu. Hep doğru zamanda doğru yerde oldum. Zamanın plak prodüktörü olan Ali Kocatepe ile mükemmel çalışmalarım oldu. Müziğin yeri benim için başkadır; ilk altın plağımı aldığım zaman ki heyecanımı unutamam mesela.

- Çok değerli şarkılara imza attınız ve gerek plaklarınızla gerek kasetlerinizle o dönem dediğiniz gibi birçok ödül de aldınız. ''Şiribim Şiribom''dan ''Randevu''ya, ''Aşk Dediğin Laftır''dan ''Aşk'a Çeyrek Var''a. Bu denli başarılı ve kalıcı olmanın özel bir formülü var mıydı? Bugün bile bu şarkıları büyük bir heyecanla dinliyoruz, size göre sebebi neydi; Daha mı öz yaşadık o yılları, daha mı sevdik?

- Aslında o yıllarda şöhret olmak daha zordu. Medya bu kadar gelişmiş değildi. Dediğim gibi doğru zamanda doğru yerdeydim. Ali Kocatepe’nin besteleri ve benim yorumum çok iyi uyum sağladı. Halk beni sevdi, teknik imkansızlıklara rağmen iyi işler çıkardık. O yıllar çok özel ve güzeldi.
- En son 1994 Yılında bir albüm yayınladınız ve o gün bugündür bir daha yeni bir şarkı dinlemedik sizden. bunun özel bir sebebi var mıydı? Duyduğumuza göre yakın bir zamanda sürpriz projeler varmış, biraz detayını öğrenmemiz mümkün müdür acaba?

- Evet, ‘’Aşka Çeyrek Var’’ isimli albümü yaptım en son. Metin Özülkü aranjörlüğünde ve besteleri ile. Beraber sabahlara kadar çalıştık günlerce. Çok güzel bir kaset oldu fakat gelin görün ki radyolar falan kapandı, zaten iki TV kanalı vardı ve benim şarkılarım güme, bu kadar emek de boşa gitti ve bu durum beni çok üzdü. Meslekten soğudum, haksızlıktı çünkü ve 10 sene Amerika’da yaşadım, dinlendim. Bu arada İngilizcemi ilerlettim. Sonra döndüm, halkın sevgisi beni tekrar müziğe dönmemi sağladı beraberinde.

Haftanın Şarkısı - Videosu: Gökben - Aşk Dediğin Laftır (1974)


aşk dediğin laftır derler
sakın kanma onlara
yanlız sevilmekle kalma
bir de sevmeyi ara

çok çabuk geçer bu günler
çevren boşalır sonra
aşk dediğin laftır diyen
güler karşında

güzelliğin gençliğin henüz bitmeden
etrafını saranların hepsi gitmeden
sevmeyi öğrenirsen ne mutlu sana
haydi ne duruyorsun koşsana aşka

8 Kasım 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu


Haftanın kim ne derse desin albümü Müslüm Gürses’ten geliyor. Sevelim ya da sevmeyelim bir ekol artık Müslüm Baba. Dünden bugüne kendini bu denli alıp da başka bir yerlere getiren, başkalaşan, başkalaştıkta coşan, dağılan, dağıtan başka bir isim var mı? ‘’Paramparça’’, ‘’Sensiz Olmaz’’, vb. gibi sürprizleri yeni albümünde yine devam ediyor ki seçilen şarkılar yine vay be dedirtiyor. Vay diyoruz çünkü ilk anda bu şarkıları söyleyebileceğine inanamıyoruz, vay diyoruz söylüyor ve farkını ortaya gösteriyor. Bunu arada sırada Kibariye’de yaptı, yapıyor mesela. Velhasıl ‘’Yalan Dünya’’ isimli albümünde ‘’Sessiz Gemi’’yi yorumlamış Gürses açılışında hemen. Hümeyra’nın unutulmayan şarkısını albümde Şebnem Ferah’ın ‘’Sigara’’sı, Ajda Pekkan’ın ‘’Flu Gibi’’si, ‘’Mucize’’si, Selda Bağcan’ın ‘’Yalan Dünya’’sı ki albümde bir ‘’Yalan Dünya’’ isimli şarkı daha var, dünya bu kadar yalan mı ya :), Sezen Aksu’nun ‘’Belalım’’ı izlemiş. Bayağı geniş katılımlı, zengin repertuarlı, kaliteli müzisyenli bir proje; sanırım çok konuşacağız üzerinde.


Türkiye’yi 1992 yılında Eurovision Şarkı Yarışması’nda ‘’Yaz Bitti’’ bir duygusallıkla başarılı temsil etmesine rağmen o dönemlerin klasik sonuçlarından biri ile ayrılan Aylin Vatankoş bu sürecin hemen sonrasında bir de albüm yapmıştı. ‘’Çözemedim’’ isimli bu albümünde TSM şarkılar söylemişti Vatankoş. Bir süre kendisinden aslında haber alınamadı değil o müzik yolculuğuna hep devam etti. Vokaller yaptı, çeşitli albümlerde yorumcu olarak bulundu. Yıllar geçti ve aradan kaybolan ve sonra ortaya çıkan herkes gibi yaptı ve ‘’Yeniden’’ adını verdi çalışmasına. Yine TSM şarkıları söyledi ama bu kez biraz farklı, şarkılar altyapı olarak biraz daha batı. Yani yakalanan sentez aslında ne çok farklı ne çok sıradan. ‘’Seni Ben Ellerin Olsun Diye mi Sevdim’’, ‘’Söyleyemem Derdimi’’, ‘’Erkilet Güzeli’’, ‘’Rüya Gibi Uçan Yıllar’’ gibi klasikleri bininci defa dinlemenin yanında yeni şarkılar ile de buluşacağınız albüm Türküola Müzik etiketli.


Haftanın Arabeski: Kamuran Akkor

Arabesk karın doyurmaya devam ediyor ve bir bir eski defterler yeniden aralanıyor. Elenor Müzik Akkor’un bu albümü için şöyle bir tanıtım geçmiş: Arabesk Müzik tartışmasına da bizzat siz son vereceksiniz ve ‘’Arabesk’e Devam’’ diyeceksiniz :) Hadi ya diyelim ki demedik :) Bir de tanıtımlarını dinlerken ‘’Benim İçin Üzülme’’ şarkısında bir şey dikkatimi çekti. Şarkının sözlerindeki ‘’Bundan sonra adını kırk yılda bir anarım’’ kısmı ‘’On yılda bir anarım’’ şeklinde yorumlanmış. Kamuran Akkor’umuz diğer birçok arabeskçiden daha insaflıymış valla :)

Mircan’ın yıllardır yaptığı albümler belki bu kadar konuşulmadı ama en son Altın Portakal Film Festivali sonrası bazı tatsız durumlar yaşandı ki; ‘’Kar Beyaz’’ isimli film en iyi film müziği ödülü aldı ama daha sonra bir başka müzisyen olan Uğur Işık ortaya bazı iddialar attı. İlgilenenler araştırmasını yapabilir. Her iki müzisyenin de çok değerli isimler olduğunu biliyorum ve kim haklı kim değil gibi bir tartışmaya asla girmiyorum ama Mircan’ın son albümünü olan ‘’Elixir’’in yine çok ciddi yine çok özel albümlerden biri olduğuna inanıyorum ki albümün müzisyen kadrosunda çello’da yine Uğur Işık ismine rastlıyorum. Beraberinde Göksel Baktagir’den Cenk Erdoğan’a, Baki Kemancı’dan Roger Mills’e çok değerli enstrüman sanatçılarının katılımı ile alternatif müzik tutkunlarına çok iyi gelecek diye düşünüyorum. Türk müziğinden flamenkoya, halk müziğinden caza farklı soluklanmalar.

Dikkatimizi çekebileceğini düşündüğüm birkaç albüm daha görüyorum aslında. Henüz dinlememiş olsam da aklımızın bir köşesine yazalım diyorum. Mesela Aynur Haşhaş’ın son albümü ‘’Sevdakar - Elveda Meyhaneci’’. Çoğunluğu anonim ve sevilen türkülerden oluşan ve canlı kaydedilen bir albüm. Tamer Temel Quartet’in ‘’Barcelona’’ isimli çalışması ise caz sevenleri mutlu edecek gibi. Birçok hayranı olan ve yeni albümleri heyecanla beklenen Baba Zula’nın yeni albümleri ‘’Gecekondu’’da geçen hafta yayınlanan çalışmalar içerisinde. Serra Yılmaz’dan Cem Yıldız’a birbirinden sürpriz sanatçılar albümün konuğu olmuş ayrıca. Ada Müzik etiketi ile raflarda yerini alan bir diğer albüm de İmran Salkan’a ait. Arnavut asıllı sanatçı bugüne kadar (ben de izlemiştim sahnede kendisini, müthiş bir enerjisi var) birçok konser vermiş ve en sonunda Makedonyalı müzisyen arkadaşları ile ‘’Balkan Şarkıları’’ isimli bu çalışmasını hazırlamış. Benzeri çizgide birkaç albüm daha gözüme çarpıyor ki çok güzel hareketler bunlar, lütfen araya birileri girmesin, devam böyle :)

Haftanın Karahan’ı: Grup Karahan

Bir ara Karahan diye biri albüm yapmıştı acaba ona ne oldu :) Bir de gruba denk geldim sayfaları şöyle bir gezerken ki Grup Karahan’ın çizgisi fantezi müzik kategorisinde yer alıyor. Tanıtım şarkılarını dinlerken çizginin bana çok yakın durmadığını görsem de yolları açık olsun tabi.

Haftanın Kadri Karahan’ı: Ben :)

Sevgili şair ve yazar dostumuz Yelda Karataş her hafta Perşembe günleri şiir geceleri hazırlayıp sunuyor. Mekan Beyoğlu Nar-ı Mekan; gün 11 Kasım Perşembe ve saat 21:30. Gitarda Akın Vardar’ın bağlamada Ulaş Kurtuluş Ünlü’nün eşlik edeceği gecenin konuk şairi olarak sizlere en yeni şiirlerimi okuyacağım, sürpriz düetler olacak, şiirin ve müziğin renginde bir gece paylaşacağız birlikte. Bekliyorum :)


Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Geçen hafta sitemizi yayına açtığımız için sendrom olarak burada bulunamadık. Bu esnada hayatıma ‘’24’’ü katmış bulunuyorum nihayet. Aslında çok sezonlu dizilere başlamaya korkuyorum ama bunun keyifli bir tadı da var; eğer diziyi sevebiliyorsan elinde seni hazır bir yığın bölüm bekliyor. ‘’24’’ bu anlamda almış başını gitmiş maşallah. 24 senaryosu - kurgusu ile gerçekten ayrı bir yerde. 24 saat içinde yaşanan ve her bir bölümü o bir saat içinde geçen, 24 bölümden oluşan bir senaryoya sahip. Sürekli bir koşturmaca hakim, tam benlik; oyuncularını ve akışını sevdim. Her gün bir bölümü izlemeyi hedeflesem de aksamalar oldu ve olacak da ama dizi bir kış boyu beni mutlu edecek gibi.

Yine güzel filmler yakalamışım ve izlemekten keyif almışım bu süre içinde. Örneğin aldığım tavsiyeler içindeydi ‘’Prince Of Persia The Sands of Time - Pers Prensi Zamanın Kumları’’ ki tahmin edeceğiniz gibi içinde Jake Gyllenhaal’ın olduğu tüm filmleri izleme sürecindeydim, bir tanesi daha eksildi. Dastan’ın hayatı daha küçük yaşlarda değişiyor ve Pers kralı tarafından evlatlık ediniliyor. Derken süreç hızla ilerliyor ve kendisine iki kardeş daha eşlik ediyor. Velhasıl yolu bir gün tüm krallık ile ayrı düşüyor çünkü babasını öldürmekle suçlanıyor. Bu esnada kendisine eşlik eden bir de prenses var ki bir süre yıldızları barışmıyor ama her ikisinin de bildiği bir sır var ve kötü güçlü insanların eline geçmemesi için bir mücadelenin içinde oluyorlar. Kadro olarak da güçlü bir film, Gyllenhaal’a Gemma Artenton (En son ‘’Clash of the Titans - Titanların Savaşı’’nda izlemiştim), usta oyuncu Ben Kingsley, Alfred Molina, Richard Coyle (ki ‘’Coupling’’in Jeff’i, kimdi bu dedim film boyunca iyi mi :)). Kesinlikle izlenmeli.

Belki geç kaldım ama netice de bu filmleri bir gün bir yerde mutlaka izleyecektim. Örneğin ‘’Monster’s Ball - Kesişen Yollar’’. Halle Berry’li, Billy Bob Thorntorn’lu, Heath Ladger’li filmi şu cümle çok güzel özetliyor: Onları trajedi biraraya getirdi, sevgi birbirlerine bağladı’’. Üç nesildir gardiyanlık yapan ve idam mahkumlarının infazında efsaneleşmiş bir aile, 11 yıldır ölümü bekleyen bir suçlu, karısı ve oğlu. Her şey bu çerçevede geçerken filmin dramatik yanları kadar da erotik sahneleri konuşulmayı hak ediyor. Sonuna kadar iyi kötü izleyebilmeyi hak eden film tam da orada biraz hayal kırıklığına uğratabiliyor açıkçası. Birçok dalda Oscar’a aday olan film Berry’e en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırmıştı. 2000 yılı yapımı ‘’The Perfect Storm - Kusursuz Fırtına’’ içinde aynı şeyleri söyleyebilirim. Kadro yine başarılı isimlerle dolu. Başta George Clooney, Mark Wahlberg, William Fichtner ile gayet kusursuz görünen filmi de nicedir seyretmeyi diliyordum, yüzebildim nihayet sularında. 6 kişilik bir ekip biraz daha fazla kılıçbalığı yakalamak uğruna daha önce çok az kişinin cesaret edebileceği bir yere üstelik verilen kötü hava mesajlarını dinlemeden yol almaları üzerine kurulu. Elbette hepsinin bir ailesi ve bu fırtınadan sağ salim kurtulabilmeleri için özel sebepleri var. Peki başarabilecekler mi? Filme tek eleştirim biraz uzun olmasıydı ve bir de çok fazla dalga geçilmiş gibi bir havası mı vardı ne bizimle :)

‘’Fracture - Cinayet Gecesi’’ tekrar izlediğim bir filmdi. 2007 yapımı film Anthony Hopkins’i bir kere daha zirveye çıkartmıştı kesinlikle. Ryan Gosling’de ayrıca çok başarılıydı. Eşini aldatan bir kadın ve onu soğuk kanlılıkla vuran bir adam. Olay yerine gelen ve sevgilisinin öldüğünü öğrenen bir polis, yeni kariyerine başlamasına bir adım kala son davasını üstlenen bir avukat. Ortada bir cinayet var ama çözülmesi biraz zaman alacak gibi, kurgu - senaryo vay dedirtiyor, ikinci kere değil onuncu kere izlememi hak ediyor. Sevgili Muhammed’in blog sayfasında yer alan bir yazıda aklıma düşen ve ikinci kere seyretmeme sebep olan bir diğer film ise ‘’Love Wrecked - Aşk Adası’’. Yaz boyunca Hawaii’de bir tatil köyünde çalışmak üzere gelen Jenny orada çok sevdiği bir yıldız olan Jason ile karşılaşıyor. Jenny’nin rakibi Alexis ile Jason’u elde etmeye çabası filmi seyirlik bir komediye dönüştürüyor. Jonathan Bennett’a dikkat Alp Kırşan’ın Hollywood versiyonu resmen :) Belki klasik bir gençlik filmi ama durumum şudur ki ben gençlik filmlerini çok nadir seviyorum :)

Günlük güneşlik bir hafta dilerim.

7 Kasım 2010 Pazar

Pazar'lık - Bella Ciao



Ve bu Pazar günü keyfimiz bir şarkının farklı ülkelerin farklı sesleri ile buluşmasına tanıklık edecek. İtalyan folk ezgisi olan ‘’Bella Ciao’’ yıllar önce ülkede işçilerin bir feryatı olarak yükselmiş ki ikinci dünya savaşında sözleri Mussolini’ye ve faşizme karşı çıkanlar için haykırılmış.

Bir halk türküsünün o günden bugüne, o sesten bu sese yolculuğu elbette bu kadar ile sınırlı değil ama sizler için en özellerini, en farklı olanlarını seçtim ve güzel bir gün diledim. Güneşiniz hep doğsun, çiçeğiniz hep açsın.

Arja Saijonmaa - Bella Ciao
Chumbawamba - Bella Ciao
Dog Faced Hermans - Bella Ciao
Francesco De Gregori - Bella Ciao
Goran Bregovic & Modena City Ramblers - Bella Ciao
Grup Yorum - Çav Bella
Heiter Bis Wolkig - Bella Ciao
Italia - Bella Ciao
Manu Chao - Bella Ciao
Partigiani - O Bella Ciao
Yves Montand - Bella Ciao
Zebda - Bella Ciao

3 Kasım 2010 Çarşamba

Pikap

Plaket:

‘’Plaket’’ her hafta dünyaca ün kazanmış ve ülkemizde ayrı bir iz bırakmış starları kısaca da olsa anmaya devam ediyor. Adamo, Patricia Carli derken …

Marc Aryan

Fransa doğumlu Belçikalı yazmaya başladığı şarkılardan bir sonuç alamayınca kendi plak şirketini kurmaya karar vermişti. 1963 yılında kurduğu grup Belçika’da büyük bir beğeni kazanınca artık onu kimse tutamayacaktı. Yayınladığı plakları vereceği konserler izleyecekti ki bu duraklardan biri de Türkiye olacaktı. Ülkemizde Fecri Ebcioğlu’nun yazdığı sözlerle bir de Türkçe albüm yayınlayan sanatçı başta sempatik hareketleri ile herkesin de ilgi odağı olacaktı. 2008 yılında bu şarkılar diğerleri ile birlikte ‘’Marc Aryan İstanbul’da’’ isimli bir albümde toplandı ve muhteşem bir toplama olarak arşivlerimizde yerini aldı. Aryan 1985 yılında hayatını kaybederken geriye ondan 200’e yakın şarkı kalacaktı sevenlerine.


İlk 45’lik Son Albüm: Yeliz (Bahar ile geldi o, nice bahar dinlemek adına)

1974 - Sen Olsan Yeter / Hoşgeldin Bahar / Diskotür Plak

2010 - Allah Kalbine Göre Versin / EMI


1950 doğumlu İbo 2003 yılında vefat ettikten sonra sessiz sedasız gömüldü. Evet sessiz sedasız çünkü İbo böyle vasiyet etmişti ve on yıllık hastalığı boyunca hatırlarını bile sormayan çocuklarını dahi istememişti son yolculuğuna. Norveç'te pedagoji eğitimi aldıktan sonra katıldığı bir yarışma sonucu birinci gelerek 14 yıl boyunca Norveç TV ortkestrasında solistlik yaptı. ‘’Benim Balonlarım Vardı’’ isimli şarkı ile ülkemizde de ünlenen İbrahim Sesigüzel bir dönem Ajda Pekkan’ın vokalistliğini yaptı ve çeşitli yıllarda üç kere Eurovision Türkiye finallerine katıldı. Sanatçı ayrıca Hülya Koçyiğit ile Kadir İnanır’ın başrollerini paylaştığı ‘’Evlidir Ne Yapsa Yeridir’’ isimli filmde de rol almıştır.

Haftanın Plak Kapakları: Dünden bugüne nice kapak gördük ama o yıllarda yayınlanan kapaklar gibisini asla görmedik. Bugün düşünsenize böyle bir kapak ile bir albüm çıkartmaya kaç kişi cesaret edebilir?


Portre: Esmeray

- 1949 yılında İstanbul’da doğdu.
- 1960 yılında Emirgan Ortaokulu'nun son sınıfındayken İstanbul Şehir Tiyatrosu'na eğitimini yarıda bırakarak girdi ve Çocuk Bölümü'nde ilk kez sahneye çıktı. Beş yıl kadar Şehir Tiyatroları'nda çalıştıktan sonra özel tiyatrolar ile de çalışmaya başladı. ‘’Sev Kardeşim’’, ‘’Zilli Zarife’’ gibi filmlerde oynadı.
- 1974'te Kim Bunlar? topluluğunun solistliğini yaparken, toplulukla birlikte çıkardıkları Kim Bunlar? adlı plağın A yüzünde seslendirdiği 100 Kerre 1000 Kerre adlı şarkıyla müzik dünyasına adım atmış olmasına rağmen plağın üstünde adı bile yazmamıştı.
- TRT'nin düzenlediği ve bir daha da tekrarı olmayan 1. Toplu İğne Beste Yarışması'nda eşi Şemi Diriker'in bestesi olan Unutama Beni ile birincilikte adını duyurdu ama uzun bir zaman ‘’Unutama Beni'’yi ekranda seslendiremedi ve bu plaktan sonra yaptığı 45'likler TRT denetimine takılmıştı çünkü. 1975 yılında ilk longplay çalışması Yayınlanamaz’’da TRT'yi halka şikayet etmekten çekinmedi.
- 1977'de yayınladığı ‘’Gel Tezkere’’ plağıyla ikinci büyük çıkışını yaptı ve sonraki yıllardaysa asker şarkıları söylemeye devam edip halkın büyük beğenisini kazandı.
- Bugüne kadar 9 adet 45’lik, 4 adet LP ve 1 adet kaset (Kağıt Mendil) çalışması yapan Esmeray, 1981 yılında yapmış olduğu "Sürpriz 81" albümünde Türk Sanat Müziği eserleri de seslendirmişti. 1986'da profesyonel sahne çalışmalarına son verdikten sonra "Alıştık Artık" adlı TV programında uzun süre Ayşegül-Ali Atik ile birlikte rol aldı. Bu programdan sonra birkaç dizide daha oynadı ve 1995 yılında tiyatrolara yeniden dönüş yaptı.
- 2000 yılında yayınlanan "Eski Dostlar" albümünde de yer alarak tekrar müzik çalışmalarına hız veren Esmeray 25 Mart 2002 tarihinde aramızdan ayrıldı.

Kardeş Kardeş:

Onlar bir hayatı birlikte paylaştılar, paylaşmaya devam ediyorlar. Aklınıza müzik dünyasının kardeş sanatçıları kimler dersek bir çırpıda onların isimlerini söyleyebileceğinizi biliyorum. Bakalım hangisi daha önce davranmış ve ilk plağı kim yayınlamış.

Ajda Pekkan: 1964 - Abidik Gubidik Twist & Göz Göz Değdi Bana (Öztürk Serengil ile birlikte)
Semiramis Pekkan: 1968 - Bu Ne biçim Hayat & İçelim Kendimizden Geçelim

Neşe Karaböcek: 1960 - Allome & Tin Tin Tini Mini Hanım
Gülden Karaböcek: 1968 - Yazılanlar Gelir Başa & Garip Kaldım (Gülden Göktürk adı ile)

Gönül Yazar: 1962 - Bak Bir Varmış & Takamadım Başıma Yıldızlardan Tacımı
Belkıs Özener: 2006 - Sahibinin Sesinden (Filmlere kattığı nice şarkı ile ancak yıllar sonra buluştuk)

Gönül Akkor: 1964 - Kalbimin Sahibi Sensin & Biliyorum Bu Aşkın Sonunu
Kamuran Akkor: 1966 - Sana Gelen Yollar & Ayrılık

Rana Alagöz: 1965 - Romen Kızı & Köyümüz
Selçuk Alagöz: 1965 - Kemenin Naftaları & Kaleden İndir Beni

Tülay Özer: 1974 - Niye Çattın Kaşlarını & Gel Artık
Zerrin Özer: 1976 - Bizler ve Sizler & Yalvarırım


Haftanın Assolisti / Bu Hafta Gazinomuzda: Gönül Yazar - Fuar Turistik Göl Gazinosu

Fiks menü 1500 TL. Valla o dönem itibari ile uygun mu değil mi bilmiyorum açıkçası ama kadro gerçekten merak uyandırıyor ve gidenleri şanslı kılıyor gibi. Assolist Gönül Yazar bir kere daha ne olsun. Sonra sinemanın kralı olarak Cüneyt Arkın kadroda, kaçar mı :) Uğur Böcekleri parodilerini HaydarPaşa’nın gelini Kristin Haydar, Hal Hal Nazan Şoray, türkülerin popüler ismi Hülya Süer izliyorken üstelik. Ve kadroda ayrıca Azra Balkan ve Semra Türel’de mini mini bir yerde de Canan ve Dilek kimdir ve nerelerde :)


Haftanın Şarkısı - Videosu: Yeşim - Olmaz Böyle Şey (1974)


o tepenin yamacında
o deniz kenarında
o ağacın altında
o korunun yollarında
dolaşıyorsun sen şimdi yine
beraber gezdiğimiz aynı yerlerde
gözyaşı dökmek artık neye yarar
şimdi benim yerimde bir başkası var

olmaz böyle şey
yoksa rüya mı
tam mutlu oldum derken
yıktın bütün dünyamı
ben bu dertten ölürsem
söyle küçük bey
hiç mi kalbin sızlamaz
olmaz böyle şey

kendi derdim yeterken
bir de sen dert oldun başıma
bu aşk artık en son derken
nerden çıktın karşıma
aşkın adını anmayacaktım
söz vermiştim
bir daha kanmayacaktım
ne sözler kaldı ne de yeminler
gönül bir kez sevince ferman mı dinler

olmaz böyle şey
yoksa rüya mı
tam mutlu oldum derken
yıktın bütün dünyamı
ben bu dertten ölürsem
söyle küçük bey
hiç mi kalbin sızlamaz
olmaz böyle şey

dilerim ki en sonunda
sen de pişman olursun
ettiğin bunca ezayı
başkasında bulursun
az mı çektirdin yıllarca bana
bir gün gelir başkası çektirir sana
sen de ağlarsın
sen de inlersin
sen de aynı şarkıyı ona söylersin

olmaz böyle şey
yoksa rüya mı
tam mutlu oldum derken
yıktın bütün dünyamı
ben bu dertten ölürsem
söyle küçük bey
hiç mi kalbin sızlamaz
olmaz böyle şey

1 Kasım 2010 Pazartesi

KASIM 2010


Jehan Barbur
Kadir Aydemir
Hande Dönmez
Gülbahar Kültür
Volkan Sönmez
Şehnaz
Naim Dilmener
F.Gül Yanık
Kadri Karahan
Asya Gülgün Özkan
Muhammed Tiryaki
Zeki Çelik