28 Mart 2011 Pazartesi

Pazartesi Sendromu


Geçtiğimiz günlerde haberini sayfalarımızda sizler için paylaşmıştım. Uzun süredir kendisinden yeni bir albüm bekliyorduk ve nihayet bugün kavuşuyoruz. Vedat Sakman’ın yeni albümünün ismi ‘’Yaşamın Gözlerin Kadar Güzel Olsun’’. Rec By Saatchi tarafından yayınlanan çalışmanın içinde 14 yer alıyor. Kendisini Sakman’da dinleyenler bu şarkıların çoğuna zaten aşikar ki albüme adını vereşen şarkının yanında ‘’Aralık’’, ‘’Bebeğim’’, ‘’Baharda Yeniden Açabilmek İçin’’ gibi şarkıları artık albüm üzerinde dinleyeceğim için çok heyecanlıyım. Albümde tüm besteler müzisyene ait beraberinde altı şarkıda sözü var. Diğer sözlerde Mehmet Teoman, Duygu Asena, Tomris Sakman, Atilla Birkiye’nin yanında bir de Lorca şiiri ile karşılaşacağız.


Haftanın Denizi: Bir Avuç Deniz - Deniz Özbey Akyüz Engin Altan, Berrak Tüzünataç, Ayda Aksel, Can Gürzap gibi isimleri bir araya getiren ve geçtiğimiz günlerde vizyona giren Leyla Yılmaz filmi ‘’Bir Avuç Deniz’’i izlemedim ama bu yayınlanacak olan soundtrack albümüne ilgi göstermeyeceğim anlamında değil zira uzun zaman sonra bir şarkıda Vega’nın o özlenen sesi Deniz Özbey Akyüz’ü de dinleyeceğiz. ‘’Dört Mevsim Yaz’’ isimli şarkıyı seslendiren kendisine buradan bir de mesaj gönderelim ve onu çok özlediğimizi söyleyelim mi hani?


Aramızdan bir kaza sonucu ayrıldığında öğrenmiştik yeni bir çalışma içinde olduğunu Kıvırcık Ali’nin. ‘’Isırgan Otu’’ albümünü anımsıyorum kendisinin ki Ağrı’lı günlerimde ne çok çalardık ne çok dinlerdik türkülerini ama öncesinde ya da sonrasında neler yaptığı hakkında hiçbir fikrim yoktu ve olmadı ne yazık ki. Ve şimdi son (Veda) albümü sevenleri ile buluşmaya hazırlanıyor. ‘’Onbir Bir İkibinonbir’’ isimli bu çalışmasında sekiz eser kendisine ait. Bir şarkıda Yıldız Tilbe sürprizi ve son şarkıda oğlunun kendisine yaptığı ve seslendirdiği bir çalışma var ki ama ötesinde elbette tüm türkülerde büyük bir burukluk var, normal de. Hayata gözlerini yumduğu günün gecesi son iki türküsünü yeniden okumuş içine sinmediği için ve evinin yolunu öyle tutmuş, çok ama çok acı.


Haftanın Mekanı: Virgin Megastore 65 bin kitap ve 22 bin müzik kapasitesiyle İstanbul Taksim’de ilk şubesini açtı Virgin Megastore. Dünyaca ünlü bu mağazayı hafta sonu ziyaret edebilme şansını buldum. Öncelikle gayet güzel ve şık bir şekilde düzenlenmiş mağaza. Kitap reyonuna fazla vakit ayıramasam da müzik ve sinema reyonunu şöyle bir didikledim. Piyasada bulunması zor olan bazı CD’ler gözüme çarpmadı, tarafımfan kaçırılmadı değil hani ki keyifili bir gezme oldu benimki. Kaldı ki önümüzdeki günlerde kendini daha iyi bulacağına ve çeşitli sürprizler ile bizleri karşılaştıracağına eminim.


Aynı gün yani dün D&R’da Loreena McKennitt’in imza günü vardı ve elbette kaçırılacak bir şey değildi. Gözümü kararttım ve bir hızla sıradaki yerimi aldım. D&R o uzun bekleyişte güzel ikramlarda bulundu müşterilerine ve gayet güler yüzlü bir ekip vardı. Ama asıl sürpriz sanatçının bizzat kendisi adına yaşandı ki gelen herkesi öperek ve ayakta karşılaştı, isteyenler çevirmen aracılığı ile kendisi ile kısa bir sohbet etme şansını buldu ve her objektife içtenlikle gülümsemekten kaçınmadı. Sanatçı olmak böyle bir şey olmalı işte kendisine hayrandım artık daha ötesinde bir yerlerdeyim. Biz ayrılırken kuyruk uzadıkça uzuyordu ama öğrendiğim kadarı ile üç saate yakın kalmış kendisi; bambaşka sevilesi.


Haftanın İmza Günü: Birsen Tezer Mephisto’nun imza günleri de bir hayli keyifli. Jehan Barbur, Bülent Ortaçgil, Hüsnü Arkan, Grup Yorum gibi isimlerden sonra imza günleri bu hafta Birsen Tezer ile devam ediyor. 02 Nisan Cumartesi günü mağazanın Beyoğlu şubesinde 16:00 - 18:00 saatleri arasında gerçekleşecek imza gününün bir de özelliği var. ‘’Cihan’’ albümü o kadar çok sevildi ve bugün bile sevilmeye devam ediyor ki iki yıl geçti üzerinden ama ona rağmen zirvedeki yerini öylesi içtenlikle koruyor. Sanatçının ilk imza günü olduğunun da altını çizelim ayrıca.


Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler: Filmler ile başlayalım bu hafta. ‘’The İnterpreter - Çevirmen’’. Bir Sydney Pollack filmi ki Nicole Kidman ve Sean Penn başrollerde. BM’de bir çevirmen, bir gün bir devlet adamına suikast düzenleneceğini öğreniyor ve yetkilileri uyarıyor. FBI Ajanı Tobin bu olayları araştırmak üzere filme dahil oluyor ki işler beklenmedik bir şekilde yol alıyor ve bu da filmi gayet güzel bir tempoda sürüklüyor. Yaklaşık iki saatlik filmi sıkılmadan izledim ki elimdeki DVD kapağında ekstra seçenekler görünmüyordu, son anda içerde fark ettim ve film benim için daha anlamlı oldu. Birleşmiş Milletler filmin binalarında çekilmesine izin vermiş ama çekime günler kala vazgeçtiklerini söylemiş; derken Annan ile yapılan görüşmeler çeşitli şartlar altında kabul görmüş; özellikle Pollack ile olan söyleşi süper ki bir not daha bu da önemli. Film çekilmeye başlamış başlamasına ama daha senaryo tamamlanmış değilmiş, çok ilginç yani bir yandan çekilirken film bir yandan yazılmaya devam ediyor.


Bir diğer izlediğim film ise 2000 yapımı ‘’The Way Of The Gun - Silahların Gölgesinde’’. Jeffers ve Longbaugh, hayatlarını suç dünyası içinde geçirmiş iki adam. Yeni uğraşları ise, hamile bir kadını kaçırıp onun doğmamış bebeği için 1 milyon dolarlık bir fidye koparmak ama iş umdukları gibi kolay olmayacak. Christopher McQuarrie daha öncesi güzel senaryolar ortaya çıkartmıştı, iyi filmler yönetmişti ama bunu çok fazla sevemedim. Zira Juliette Lewis, James Caan faktörü bile yetersiz. Özellikle filmin sonlarına doğru sıkıldığımı söyleyebilirim ve ekip çok fazla ilginizi çekmiyorsa kesinlikle uzan durmanızı önerebilirim.


24’ün 5’nci sezonunu bitirdim ki en güzel sezonuydu izlediklerim içinde ki çok kısa bir süre içinde tamamladım. Birkaç gün kendime gelecek 6’ncı sezona başlayacağım. ‘’Desperate Housewives’’ın ve ‘’Nikita’’nın yeni bölümlerini beklerken diğer izlediğim dizilere birer ikişer bölüm dokunabildim geçen hafta içinde de. Bu arada bir yeni diziye daha başladım ki bir hayli iddialı olacağı söyleniyor gerek konusu gerek oyuncu kadrosu ile. Adını bir saraydan alıyor dizi ki ‘’Camelot’’ Kral Arthur efsanesini başka bir açıdan anlatmaya hazırlanıyor. Bu lezzette olduğuna inandığım bir dizi daha başlamış ki sanırım önümüzdeki zaman diliminde ondan da bahsedeceğim izleyince.


Ve şimdi … Bir Pazartesi daha bize gülümsüyor, içeri alalım mı? Güzel bir hafta olması dileklerimle.

27 Mart 2011 Pazar

Pazar'lık - Uzun İnce Bir Yoldayım

Değerli halk ozanımız Aşık Veysel’in ölüm yıldönümüydü geçtiğimiz Pazartesi günü. O sebeple bu hafta ‘’Pazar’lık’’ olarak kendisini bir kere de sayfamızda anmak istedim. Bugüne kadar çok kişi yorumladı biliyordum ‘’Uzun İnce Bir Yoldayım’’ı ve arşivimi araştırdım sizler için en iyi yorumları yan yana getirdim. Keyifle dinleyeceğinizi düşünüyorum.


Ahmet

Aşık Veysel

Barış Manço & Cem Karaca

Cem Adrian Doğa İçin Çal

Fikret Kızılok

Gökhan Kırdar

Özdemir Erdoğan

Pentagram

Sevda Alekperzadeh

Tarkan

Yıldız İbrahimova


21 Mart 2011 Pazartesi

Pazartesi Sendromu

9 gün 99 saat bir yayın ki sürprizleri öyle böyle değil hani. Açık Radyo her sene bildiğiniz üzere bunu yapıyor ve bu yayınlarına dinleyicilerin katkısını özellikle bekliyor. Peki ben nasıl destek olabilirim derseniz eğer radyonun web adresine gö atmanız yeterli. Arto Tunçboyacıyan, Aydan Çelik, Aydın Kudu, Ayşe Tütüncü, Barış İçin Müzik Orkestrası Bağış Erten, Burak Güven ve Harun Tekin, Cafe Aman İstanbul, Can Çankaya, Caner Eler, Cem Mansur, Cenk Erdoğan, Derviş Zaim, Gevende, Geveze, Hüsnü Arkan, İzel Rozental, Jale Sancak, Jehan Barbur, Kaan Sezyum, Kardeş Türküler, Kenan Işık, Lale Mansur, Leyla İpekçi, Marsis, Mehmet Aslantuğ, Merve Kibar, Mircan Kaya, Okan Bayülgen, Orchestra Elastique, Rahman Altın, Rüya Köksal, Sabahat Akkiraz, Semih Kaplanoğlu, Serdar Ateşer, Sumru Ağıryürüyen, Şebnem İşigüzel, Uğur Yücel, Yasemin Göksu, Zeynep Atikkan 19 - 27 Mart tarihleri arasında radyonun konuğu olacaklar ve seslerini, şarkılarını bizlerle buluşturacaklar.

Geçtiğimiz günlerde Jehan Barbur, Bülent Ortaçgil ve Hüsnü Arkan’ın katılımları oldu ki Mephisto Taksim’de her Cumartesi gerçekleşen bu imza günleri bir dinleyici için gayet ilgi çekici. Cumartesi günü yani ayın 26’sında Grup Yorum’um imza günü olacak. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz yıl çok özel bir konser gerçekleştirmi grup ve yine geçtiğimiz aylarda bu konserin DVD’si yayınlanmıştı. 16:00 - 18:00 saatleri arasında gerçekleşecek imza günü grubun sevenleri için kaçınılmaz bir fırsat. Bu arada ilk kez buradan duyuralım. Bir hafta sonrası yani 02 Nisan Cumartesi günü ise aynı saatlerde bir başka özel isim dinleyicisi ile buluşacak Mephisto’da. Kim mi? ‘’Cihan’’ albümü ile hepimizin kalbinde çok başka bir şekilde yer eden Birsen Tezer. E süper :) Bu arada imza günü takipçileri için bu haftalar bir de şöyle bir güzellik olacak. Geçtiğimiz günlerde sürpriz bir albüme imza atan Timuçin Esen’de 26’sı Caddebostan 02’si Beyoğlu D&R mağazalarında 16:00 itibari ile ilk albümü ‘’Mayhoş’’u imzalayacak.

Haftanın Nostaljisi: En son sendromumuzda bu başlık altında Gülay’ın zamanında yayınladığı bir arabesk albümden bahsetmiştik sizlere. Etkisinden yeni kurtulabildik ki yeni bir şoka hazırlanın çünkü zamanında yayınlanan başka bir arabesk albümden bahsedeceğim şimdi de. Emel ile birlikte yıllardır başarılı bir ikili olarak çalıştıktan sonra üç tane severek dinlediğimiz albüme imza atan ve bir süredir ortalıkta yeni bir çalışma ile olmayan Erdal’ın da zamanında bir arabesk albüm yaptığını biliyor musunuz diyeceğim çünkü size :) Evet 1983 yılında yayınladığı
‘’Aşk Değil’’ isimli bu çalışmada Erdal ‘’Huzurum Kalmadı’’, ‘’Senin Olmaya Geldim’’, ‘’Beddua’’, ‘’Hayat Sen Ne Çabuk Harcadın’ Beni’’ gibi eserlerin yanında ‘’Beni İsyankar Ettin’’, ‘’Yarabbim’’ gibi isimlere kaldı ki bırakın sözlerini - bestelerini şarkılar yorumlamış. Acaba daha nelerle karşılaşacağız müzik dünyasında, deşmeye devam ama :)

Haftanın Sayfası: 90’lar ÖZEL

90’lı yıllar ki hayatımın vazgeçilmezi. O yılları bugün hâlâ aynı saflığında, aynı coşkusunda, aynı mutluluğunda yaşıyorum. Önümüzdeki günlerde 90’lı yıllara ait bir başka sürpriz haberim olacak sizlere ama burada bahsetmek istediğim başka bir şey. Tüm kasetlerimi, CD’lerimi oturdum ve digital ortama aktardım. Facebook sitesinde bir sayfa hazırladım. Özellikle ve özellikle tarıyorum ki daha önce nette herhangi bir şekilde yayınlanmamış olanlara öncelik veriyorum ve onlar için birer video hazırlıyorum, bu sayfada yayınlıyorum. Burada sizi güzel sürprizler bekleyecek ve hatta yazın bana aradığınız şarkıyı vs. yardımcı da olmaya çalışırım mesela. Netice de sırasını bekleyen o kadar sürpriz şarkılar var ki belki çok az kişi bunu önemseyecek ama olsun özünde güzel olmaya devam edeceğiz. Pelin, Aslı Omağ, Barlas, Gül Erda, Burhan Şeşen, Melike Demirağ, Sevingül Bahadır, Saadet Sun, Cenk Eroğlu, Barış Aryay, Yeliz, Nisan şimdiden paylaşılan, şarkıları olan isimler arasında.

Ve yeni albümlere dokunacak olursak. Öncelikle Ada Müzik iki albüm yayınladı. Bunlardan bir tanesi caz müziğinin önemli müzisyenlerinden Baki Duyarlar’a ait olan ‘’Overseas’’. Kai Eckhardt ve Stanislav Mitrovic, Sean Rickman gibi önemli müzisyenlerin katılımları ile bu çalışma tarzının sevenlerine apayrı bir heyecan verecek. Sanatçının Hollanda’da yaşadığı dönemde kurduğu OnQ isimli grupla kaydettiği albümde beş şarkı yer alıyor. Diğer bahsetmek istediğim albüm ise Erdal Güney’e ait. Güney’i müzik dünyasını takip edenler bilir, dizi müziklerinin vazgeçilmeyen isimlerindendir. ‘’Hatırla Sevgili’’, ‘’Yemin’’, ‘’Elveda Rumeli’’ gibi dizilere kattığı tadın yanı sıra beş yıl gibi bir aradan sonra kendisini yeniden dinleyecek olmak adına heyecanlandım. Eylem Aktaş, Sıla Erol, Kemal Sahir Gürel, Hüseyin Yıldız, Aytekin Ataş, Erdem Doğan gibi müzisyenlerin vokalleri ile daha da zengin bir hâl alan albümde ‘’Zor Yıllar’’ isimli şarkı da yer alıyor ki ‘’Hatırla Sevgili’’ dizisinden aşinayız ve son yılların en iyi şarkılarından biridir bana göre; yeniden, yepyeni bir düzenleme - düet bir yorum olarak dinlemenin tadına varacağız.

Haftanın Şarkıları: Düşünen Şarkılar

Bakırköy Prof. Dr. Mazhar Osman Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi’nde tedavi gören hastaların yazdıkları şiirler bestelendi ve çeşitli müzisyenler tarafından yorumlandı. Tansel Doğanay’ın müzik yönetmenliğini yaptığı albüm OSSİ Müzik etiketi ile yayınlandı ki Hakan Eren yine ayrı saklanacak bir çalışmaya da imza atmış oldu böylece. Elde edilecek gelir hastaların rehabilitasyonunda kullanılacak ki bu da cabası. Teoman, Rashit & Mercan, Betül Demir, Demet Sağıroğlu, Ahmet Özhan, Soner Arıca gibi isimlerin yanında üç tane de doktor bu projenin içinde yer aldı ve şarkılara, şiirlere hayat verdi. Böylesi enteresan projelere her zaman ihtiyacımız var, her zaman destek olmalıyız ki çok şey beklenmiyor bizden, sadece gidip satın almalıyız; lütfen bunu yapalım ve manevi hazzını yaşayalım.

Haftanın DJ’i: Hüsnü Karadayı

DMC nefis bir işe imza atmış ve son yılların başarılı DJ’lerinden olan Hüseyin Karadayı’nın yayınlamış olduğu altı tane CD’yi ‘’Collection’’ başlığı ile yan yana getirmiş. Tüm bu çalışmalara üstelik 16 TL gibi de uygun bir fiyat vermiş. Hani tek bir CD’si fiyatına altı tane CD sahibi olmanın keyifli yanında bildiğiniz üzere bu çalışmaları bugüne kadar birçok önemli ismi de ağırlamış. Melis Sökmen’den tutun da Işın Karaca’ya kimler kimler yok ki burada. Zamanında tek tek bu albümleri alanların tüh dediğini duyar gibiyim ama nereden bilecekler ki bir gün karşılarına böyle bir şekilde sunulacak. Ama DMC bunu hep yapıyor zaten hani Ferhat Göçer ya da Nilüfer albümlerinden mesela tanığız bu duruma.

Ve bir güzel sürprize gelelim hemen. Sitemiz adına kendisi ile bir söyleşi yapmıştım ki Gülbahar Kültür çok özel bir dostumuzdur bizim, bir başka severiz hani. Bir gün kendisine tüm arşivini çalmak istediğimi de açık açık söylemiştim hani katılmış olduğum bir etkinliğinde, belki bu fikrimi hayata geçiririm bu kez :) Velhasıl hayatını Almanya’da sürdüren Gülbahar sık sık sürpriz ziyaretler yapıyor ve yine Türkiye’ye geliyor. Hem de öyle bir gece falan değil bu kez. Öncelikle 26’sı ve 27’si gecesi Eski Cambaz’da çalacak şarkılarını ardından 31’inde OFF Pera’da ve ayın 01’inde Haymatlos’ta olacak. Ve oraya gelenleri müthiş bir müzik ziyafeti bekleyecek. Şu program içinde bana en yakını Haymatlos görünüyor ki oranın havasını seviyorum ama bir şekilde denk getirin de nerede olursa olsun mutlaka toplayın ekibinizi ve gidin eğlenin. Gülbahar’dan bu arada yayınlanacak yeni bir seçki müjdesini de aldım, detaylarını paylaşacağım.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Taksim’de yeni bir mekan açıldı. Aznavur Sanat Evi. Sevgili dostum Neslihan Yazıcılar ve değerli eşi bu mekan için gayet güzel bir çaba içine girmişler ki geçtiğimiz günlerde kendilerini ziyarete gittim. Zaten Aznavur Pasajı sevdiğim mekanlardan biridir şimdi kendileri ile çok daha renklenmiş. Velhasıl burada sanat adına güzel etkinlikler gerçekleşmeye başladı ki benim ziyaretimde Ülkü Erakalın oradaydı. Usta yönetmen ile tanışmaktan ve sohbet etmekten çok memnun oldum zira hayatının çeşitli karelerinden oluşan sergiyi gezerken iç geçirmemek mümkün değildi. Bu arada yönetmenin ‘’Fotoğraflar Siyah - Beyaz Anılar Renkli’’ isimli kitabını da imzalatma şansını buldum adıma ve okumak için hiç vakit kaybetmedim. Anılarını yazmış yönetmen ve her bir anısını bir kare fotoğraf ile tamamlamış. Öyle ki ara bile vermek istemiyorsunuz; öyle ki yaşıyormuş gibi kapılıyorsunuz. Geçtiğimiz günlerde Zeki Müren’in hayatını anlattığı ‘’Çığlık Çığlığa Bir Sevda’’ isimli filmi ne yazık ki salon bulamadı kendine, seyircisine ulaşması için; bunu da sormadan edemiyorum kendisine ve buruk bir şekilde ‘’maalesef öyle’’ yanıtını alıyorum sadece. Biz nasıl bir dünyada yaşıyoruz sahiden düşünmek bile istemiyorum üstüne.

Günün Anlam ve Önemi: Bugün Dünya Şiir Günü ama şiir hayatınızın her gününde olsun olur mu? Tüm şiir sevenlerin ve şair dostlarımın bugününü kutlarım.

Bu arada bir sürü film izledim sendromu en son bıraktığımız yerden bugüne. Oscarlı ‘’The Kings Speech - Zoraki Kral’’, ‘’Body Of Evidence - Kanıt Vücutlar’’, ‘’Funny People - Matrak Adamlar’’, ‘’Yahşi Batı’’, ‘’Revolutionary Road - Hayallerin Peşinde’’, ‘’ Certified Copy’’, ‘’Sexy Beast’’ ilk anda aklıma gelenler. Yine dizilerim de devam etti elbette. ‘’24’’ün beşinci sezonuna başladım, ötesinde ‘’The Event’’ verdiği aradan sonra yeni bölümleri ile yeniden başlamış ki onu takibe aldım. Daha önce de söylemiştim ki bu sezonun en iyi dizilerinden biri bu bence ama ‘’Nikita’’yı da unutmayalım; son bölümlerinde özellikle ayrı bir büyülüyor dizi. ‘’Prison Break’’in yapımcıları yeni bir diziye başlamış ki adı ‘’Breakout Kings’’. Yine hapishane temalı bu dizi de zira her hafta bir firar eden var ortada ve onu yakalamaya çalışan bir ekip; her şey ekipte bitiyor zira bu kaçanların bulunması için bazı mahkumlar seçiliyor ve her bölüm böyle bir şekilde akıp gidiyor.

Bir yazı daha bana ayrılan sendromun sonuna geldim :) Keyifli bir hafta geçirmenizi umuyorum.

20 Mart 2011 Pazar

Pazar'lık - Kedili Şarkılar


Geçtiğimiz günlerde Animal Planet’te kediler ile ilgili bir belgesel izlerken aklıma düşüverdi bu haftanın seçkisi. Hemen şöyle bir göz attım arşivime ve kedilere yazılan, söylenen şarkıları seçiverdim sizlere. Miyav miyav dinleyelim hep birlikte :) …


Bülent Ortaçgil - Kediler
İbrahim Tatlıses - Nankör Kedi
Karakedi - Sokak Kedisi
Kayahan - Sokak Kedisi
Kırmızı Balon - Ben Kediler
Mehmet Güreli - Kedi
Melih Ünen - Kedi Gibi
Nezih Ünen - Yaban Kedisi
Selda Bağcan - Kedili Şarkı
Şebnem Paker - Mırmır Kedi
Şehnaz Sam - Senin Kedin Olmak
Tüzmen - Damdaki Kedi

14 Mart 2011 Pazartesi

90'lar ÖZEL


90’lar; o yıllar; bütününde hayatımızda yeri olan nice şarkı özetinde hayatımızdan kimlerin geldiği ya da kimlerin geçtiği. Belki bugün biri çok önemli bir star; belki bir diğeri kim bilir nerede, aşikar.

Her yerde dinleyebileceğimiz birçoğu elbette burada da olsun ama önceliği biraz daha öteki şarkılara verelim; belki birçoğu ile yeniden tanışabiliriz hani güzel keşifler olabilir birlikte; belki birçoğunu anımsamaktan bile ürkebiliriz; malum o yıllar neler neler doğurmuştur beraberinde :) Her şekilde eğleneceğimize eminim.

Velhasıl iyi ki 90’larız; bu şekilde hiç ama hiç büyümeyeceğiz. Facebook grubumuza bekleriz.


90'lar ÖZEL

13 Mart 2011 Pazar

Pazar'lık - The Wind Beneath My Wings


Hayatımın filmlerinden ‘’Beaches’’in unutulmayan şarkısı ‘’The Wind My Beneath Wings’’ 1990 yılında en iyi şarkı ve kayıt ödülünü almıştı. Bette Midler yorumu ile aşık olduğum bu şarkıyı daha sonra çeşitli isimlerden de dinledim. Kuşkusuz hiçbiri yerine geçemiyor ama şarkı o kadar güzel ki ortada her şekilde güzel bir tat bırakıyor. Bu Pazar bu şarkı ile buluşturacağım sizi ve rüzgarda yol almaya davet edeceğim hepinizi.


Bette Midler
George T. Hickerson
Gerald & Eddie Levert
Gunther Neefs
Israel Kamakawiwo'ole
Lara Fabian
Marcus Reynolds
Merry and Pippin
Nana Mouskouri
Sheena Easton
Shirley Bassey
Sonata Arctica


9 Mart 2011 Çarşamba

Söz - Müzik: Ümit Sayın

Kar yağıyor ya da yağıyor dememe pek aldırmamalı sadece rengini gösteriyor da olabilir. Böylesi bir günde çok şey yapılabilir ama ben evimde, penceremde çayımı yudumlarken sadece tek bir albüm dinlemek istiyorum ki toplamında zamanında on ayrı albüme renk olmuş şarkılar var bu albümün içinde. Evet Ümit Sayın geçtiğimiz aylarda tek bir şarkı yayınladı ki ‘’Takılma’’ beklenen etkiyi vermekten uzaktı; devamında böyle bir sürpriz beklemiyorduk ama itirazımız da yoktu hani. ‘’Söz - Müzik: Ümit Sayın’’ Poll Production etiketi ile bu hafta dinleyicisi ile buluştu ve sıcağı sıcağına ben de albümü dinleyenlerden oldum, görüşlerini ekleyenlerden de olacağım hemen. İsterseniz tek tek şarkılar üzerinden yol alalım ve lafı çok uzatmadan bir solukta albümü bitirelim.

Tarkan düeti: Gitme

1994 yılında yayınlanan Tarkan’ın ikinci albümünün önemli şarkılarından. Şarkıyı aynı zamanda Emel’de gayet güzel yorumlamıştı. Albümün açılış ve klip şarkısı olarak gayet doğru bir seçim zira bu şarkı - şarkıcı ile olan birliktelik dururken diğer herhangi biri ile çıkışı çok kabul edilemezdi.

Bendeniz düeti: Gönül Yareler İçinde

Bendeniz’in en sevdiğim şarkılarından biridir. Sözleri ile olsun müziği ile olsun, yorumu ve o dönem çekilmiş olan klibi ile olsun çok ayrı saklanması gereken bir şarkı. Albümdeki en güzel uyumlardan biri olmuş ki düzenlemesini de çok beğendim.

İzel düeti: Tutun Ellerimden

İzel’i her zaman dinlemeyi çok severim ayrı ama ilk albümlerindeki heyecanı çok fazla alamadığım gerçek. İzel’in ilk albümünün en gizli ama en özel kalmış şarkılarından biridir ‘’Tutun Ellerimden’’ki az önceki şarkıdaki o güzel uyum burada da yakalanmış.

Levent Yüksel düeti: Hayat Dediğin

Yüksel’in 2000 yılında yayınladığı ‘’Aşkla’’ isimli albümün şarkılarından biridir ‘’Hayat Dediğin’’. Yüksel gibi usta bir yorumcu okuduğunda bu şarkı da hakkını bulmuştu zamanında. Belki başka birisi yorumlamış olsa o etkiyi vermezdi ayrı ama albümün en sürpriz şarkılarından diye düşünüyorum.

Pınar Aylin düeti: Ya Sen Gidip de

Pınar Aylin’in ilk albümünün hatta bana göre gelmiş geçmiş tüm albümlerinin en güzel şarkısı. Hani bu şarkı olmamış olsaydı Pınar Aylin müzik dünyamda bana bir şey katmamış olacaktı. Düet versiyonu pek çekici gelmedi bana ama şarkıyı sevmem bir yana çok etkilemedi.

Erdal Çelik düeti: Gülendam

Nasıl nefis bir şarkıdır, nasıl bir şahaneliktir ‘’Gülendam’’. Erdal’ın yorumu ile adeta klasikleşmiş ve ne mutlu ki daha sonra başkasının kapısını çalmamıştır da şarkı. Albümde beni en heyecanlandıran düetlerden biri oldu ki Erdal’ın sesini de özlemişim ne yalan söyleyeyim.

Leman Sam düeti: Aşkımdan Vazgeçme

Öylesi güzel bir diğer şarkıdır ki zaten zamanında çok güzel aranje edilmiş, Leman Sam gibi bir ustanın sesinden klasikleşmiş vs ama belki de bu yüzden biraz tehlikesi var bu şarkının. Zira düzenlemesi ya da yorumlanması dört dörtlük olabilir ama diğerleri kadar heyecan vermedi.

Suavi düeti: Hasret Türküsü

Albüm için doğru seçimlerden bir tanesi kesinlikle. Zira Levent Yüksel’de olan benzer durum burada da söz konusu. Zamanında güçlü bir ses çok iyi bir şekilde yorumlamış bu şarkıyı ama ne yazık ki çok öne çıkmamış, çıkması adına sarf edilen çaba değmiş ki büyük bir tatla dinledim.

Emel Müftüoğlu düeti: Çal Beni

Bir dönem söylediği her şarkı ile ayrı kalbimize işleyen Emel bu şarkıyı da nefis bir düzenleme ile hakkını vererek okumuştu. Düet olayına en yakın şarkılardan biri hatta zamanında bile düşünülebilirmiş.
Işın Karaca düeti: Kalbimin Sokağı

Karaca’nın 2004 yılında yayınladığı ‘’İçinde Aşk Var’’ albümünün son şarkısı burada da bize son şarkı olarak yansıyor. Özellikle sözleri ile çok ayrı bir yerde saklanması gereken şarkılardan biridir ki burada da doğru bir seçim yapılmış olabilir ama çok daha öne çıkan şarkılar varken bu düşündürebilir.


Evet bu albümde bu şarkılar da olmalıydı noktasına gelelim.

Zeynep Dizdar - Vazgeç Gönül: Kaldı ki Dizdar’ın ilk albümü, ilk çıkış şarkısı, birbirleri üzerinde onca emekleri geçmişken bu albümde olamamalarının kendilerinde elbette bir açıklaması vardır.

Yeşim Salkım - Günlerim Soluyor: ‘’Ferman‘’ albümünün önemli şarkılarından ki klip de çekmişti Salkım bu şarkıya kaldı ki nefis bir düet olabilirmiş.

Harun Kolçak - Dudağım Yangın Orman: Sözü ile müziği ile ve Kolçak’ın muhteşem yorumu ile çok ayrı saklanması gereken bir şarkıydı.

Deniz Arcak - Vurur: Sayın çalışması olan ve Deniz Arcak’ın diskografisinin önemli şarkılarından olan ‘’Zehir Ettin’’ bu albümün temposu içinde tamam hızlı kaçabilirdi ama ‘’Vurur’’ düşünülebilirdi.

Örnekler çoğaltılabilir belki; netice de karşımızda Türk popüler müziğinin yorumcu olarak belki çok fazla bekleneni veremese de söz yazarı ve besteci olarak başarılı bir ismi var ki belki bildikleri bir şey vardır, bu şarkılar hani bir ikinci albüme saklanmaktadır; olamaz mı? Olabilir.

Bu arada kar yağmaya devam ediyor. İyi ki şarkılar var, üşütmüyor.


8 Mart 2011 Salı

Vedat Sakman ile Yaşamın Gözleri

Vedat Sakman'ı dinlemenin ruha iyi gelen bir yanı var ki bu yüzden biraz da yeni bir yılı ikidir onun şarkılarını dinleyerek karşılıyorum. Hayatın koşuşturması, hayatın binbir kaosu içinde bu ritm öylesi işliyor ki bedene hiçbir şeye aldırmak istemiyorum sonra, hiçbir şeyi kafaya takmamak ve öyle yaşamak. Ve kendisi ile ne zaman karşılaşırsam yineliyorum: Albüm ne zaman geliyor? Ve mutlu son; albümün yayınlanmasına sayılı günler kala detayları yavaş yavaş gün ışığına çıkıyor. Albümün adı: Yaşamın Gözlerin Kadar Güzel Olsun. Hani nice temenni duymuşuzdur da kaçı böyle bir şiirselliktedir. Sakman'ın kalbi, her dizesi, her notası ama böyle değil midir, böyle olmamış mıdır?
Rec By Saatchi tarafından yayınlanacak olan albümün diğer detaylarına gelince. ''Bir Umut Bir Yol'', ''Şarkılar Yıldızlar'', ''Servet ve Şöhret'', ''Aşkı Kaçırmayın'', ''Ağlamak'' ve ''Yaşamın Gözlerin Kadar Güzel Olsun” isimli şarkıların sözleri de Vedat Sakman tarafından yazıldı. Albümdeki diğer parçalarda ise Duygu Asena, Mehmet Teoman, Atilla Birkiye, Tomris Sakman’a ait sözler ve Federico Garcia Lorca’ya ait bir şiir dinleyeceğiz. Albümün ilk klibi albüm ile aynı adlı şarkıya Varol Şahin tarafından sanatçının kendi mekanında, kendi orkestrasının katılımı ile çekilmiş bile, albümün görsel tasarımlarını da Serdal Şenel hazırlamış.

Albümünün gecikmiş olduğunun farkında olduğunu vurgulayan Sakman önümüzdeki yıla iki albüm daha sığdırmayı planlıyor ki onu sevenlerin buna hiç itirazı olmayacak. Çok özel dostları var kendisinin ki her sanatçıya nasip olamayacak kadar özel sevenleri; her Cuma ve Cumartesi mekanında onu yalnız bırakmadıklarından belli, gittiği her yeri öylesi itina ile doldurmalarından belli bu; Sakman gibi bir ustaya bu yakışmasın da kime yakışsın hani. Ortalık hele hele böyle dağınıkken, kimlerin kimlerin egoları tavan yapmışken, sözler ve besteler bu kadar basitleşmişken, sıradanlaşmıken. Bu dönüşü ayakta alkışlamalı.

Kadri Karahan & Vedat Sakman Söyleşisi (OCAK 2010)

Kadınlar Vardır



Dünya kadınlar günü kutlu olsun ...

7 Mart 2011 Pazartesi

Pazartesi Sendromu

Öncelikle geçtiğimiz günlerde blogspot adreslerine erişim yasaklandı. Şu an bu yazdıklarımı birçok kişi belki okuyamayacak. Ben bu işlerden hiç anlamam hani hatta zamanında da You Tube yasaklı süreçteyken ‘’bir şekilde DNS ayarları değiştiriyorsun ve ulaşıyorsun’’ dediklerinde de yapmamıştım bunu. Ama bu kez yaptım. Kimse kusura bakmasın ama burada mutluyum, mutlu olan okurlarım - dostlarım varsa hiçbirine engel koyamam, siz koyabilirsiniz ve biz de şartları zorlayabiliriz. Durumdan elbette memnun değilim - değiliz. Bir şeyler yapabilmenin neresindeyiz? Şu an burasındayız, sonrasında her yerinde olabiliriz.

Gülay’ın yeni albümü ‘’Aşkhane’’ ile ilgili bir şeyler söylemek istiyorum ama inanır mısınız günlerdir bu albümü tam olarak kafamı verip dinle
yemiyorum. Kafamızı karıştıran belki de Gülay. Çünkü o ilk albümlerine - ki ne güzeldir onlar - yani o albümdeki tarzına bir süre ara verdi ve türkü formlarında albümler ile devam etti yoluna. Özellikle ‘’Damlalar’’ın ilk serisi nefisti ki bu kez kendisini böyle tanımaya başladık yeniden, sevdik de hatta. Sonra en son yayınladığı albümü ‘’Dalgalar’’ ile bir şeylerin değiştiği - değişeceği belliydi ki ama çok ısınamadık o albümdeki şarkılara. Şimdi bu albüm biraz üzerinde düşündürmeyi gerektiriyor. Yaşar Kurt, Redd coverları var mesela Tuluyhan Uğurlu bestesi Astor Piazzola, Marc Heeg şarkılarına yazılan sözler var. Hani bir şeyler var olumlu anlamda ama sanırım zamanla etki bulacak.

Haftanın Nostaljisi: Gülay’ın ilk albümünü hep ‘’Cesaretin Var mı’’ biliriz değil mi? Ama öyle değil işte; kendisinin çok daha öncesinde yapmış olduğu bir de arabesk albümü var, bulalım ve ayrı saklayalım beraberinde :)

Dört yıl aradan sonra kapımızı çalan isim Bertuğ Cemil. Ben ilk albümünü çok fazla içime sindirememiştim ama Nilgül ile bir düet yaptı ki bakın o nefisti. ‘’Geldim Gördüm Sevdim’’ ismini verdiği bu yeni albümünde yer alan tüm şarkılar kendi imzasını taşıyor. Aykut Gürel’in yapımcılığını üstlendiği bu albüm için modern rock - blues ve funk etkileşimli yeni Türkçe rock soundu ile bizlerle birlikte olduğu söylenmiş ki nedir bu durum ya da yeni derken nasıl bir şeyler olmuş diye merak edebilirsiniz. Beraberinde iç dünyasının kapılarını açmış gelmiş ve belli ki vermiş olduğu bu aradan sonra onu sevenleri özletmiş e o zaman ilaç gibi bir durum var ortada. Albüm İrem Recors etiketi ile raflarda ki firma da bayağıdır yeni bir yapım ile yoktu piyasa ki aynı zamanda Yakup Güner’in ilk albümünü de yayınladı benzer zamanlarda. Yakup Güner’i dinlemedim ama Diler’in çok sevdiğim ‘’Al Baharları’’ coverı albümün ilk şarkısı olmuş, yakışmış sadece ondan haberdarım.

Haftanın Sözü - Müziği: Ümit Sayın

Tek şarkı ile yıllar sonra kapımızı çalması işe yaramadı ama bu projesi heyecanlandırıcı. Albüm bugün raflarda yerini alacak ve on şarkılık bu çalışmasında unutulmayan şarkılarını yorumlayan sanatçılar ile düet halinde dinleyeceğiz kendisinden. Tarkan’dan Leman Sam’a isimlerin varlığında Zeynep Dizdar gibi olması gereken birinin yokluğunda. Bugün raflarda olacak albümü dinleyelim, detaylarım umuyorum.

Yanlış hatırlamıyorsam okuduğu okulun sınıfında bir şarkı söyledi ve derken çekilen kayıt net ortamına düştü ve Beyaz Şov’a kadar uzandı da ortalık yıkıldı öyle değil mi? Derken DMC kendisi ile anlaşma imzaladı ve ilk albümünün hikayesi kısaca böyle gelişti Sefa Topsakal’ın. Artık albümlerin hikayeleri ne kadar farklılaştı öyle değil mi? Yani hemen hemen herkesin enteresandır da artık hiçbirinin şaşırtıcı gelmiyor nedense. Öte yanda albümünü dünyanın parasını kendi ceplerinden ortaya dökerek yapan nice kaliteli müzisyenler satmadıkları için raflarda bile yerlerini kısa bir süre sonra kaybediyorlar. Topsakal’ın durumuna itirazım yok ama benzeri örnekler oldu ve dinleyici bunu kısa süre sonra fark etti. Yani alkış tutulan, bilmem kaç kere tıklanan bir şeyin samimiyeti albüm sürecinde yeterli olamayabiliyor. Durumu şöyle anlatayım ya da ben giderim bu arkadaşın o amatör kayıtını dinlerim ama gidip de bu albümü alır mıyım hani? Sesi güzel olabilir ama belli ki ticari mantık devreye girmiştir öyle ki ‘’Unut Gitsin’’, ‘’Haram Geceler’’ gibi canım Nilüfer şarkıları da dahil edilmiştir, burada bir şeyler kanımca eksiktir ya da aceleye gelmiştir.

Haftanın Konseri: Neslihan Engin

İkinci klibi ‘’Git Burdan’’ı kaç kere izledim bilemiyorum ki uzun süredir bir klibi bu kadar sık seyretmemiştim. Bu ay sitemizin de konuğu olan Engin ‘’Ruhum Su Aldı’’ albümüne sürpriz şarkılar ekleyecek ve Çarşamba günü 21:30’da Hayal Kahvesi Bistro’da olacak. Kaçırmayalım.

Ayrıca biletleri tükendi, kapan kaptı :) Aynı gün Nilüfer’in bir konseri olacak ki gidenler eminim unutulmayacak bu lezzeti. ‘’12 Düet’’ albümü konseri bir daha tekrarlanır mı bilinmez ama bu denli bir ekibi bir daha yan yana getirmek kolay olmayacaktır.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

‘’24’’e başlamamış olsam eksik kalmazdım bir şekilde elimdeki dizi bolluğundan ama başka anlamda eksik kalırmışım kesinlikle onu anladım. Dizinin dördüncü sezonuna tam gaz devam ederken sonlara yaklaşmama az kaldı. Elimde dört sezon artı bir de film versiyonu daha olacak diye hızlı gittiğimi düşünmüyorum ve Bauer ile oradan oradan sürüklenemeye devam ediyorum.

Geçen hafta ‘’Spartacus Gods Of The Arena’’ yolculuğunun sonuna geldik ki biliyorsunuz 6 bölüm halinde yayınlandı dizi. Cnbc-e’de bu ay yayına başlayacak olsun biz Spartacus delileri onları bekler mi :) Netice de bir oyuncu değişikliğine gidildi biliyorsunuz ve önümüzdeki günlerde bu yolculuk kaldığı yerden devam edecek asıl. Merakla bekliyor olacağız.

Geçtiğimiz haftalarda ülkemizde de vizyona girdi ki izlemenizi isterim. ‘’The Next Three Days - Kaçış Planı’’ mutlu bir evlilik sürdüren John ve Laura’nın bir anda hayatlarının değişmesi üzerine kurulu. Öyle böyle bir şey değil ki bir gün kapınız çalınıyor ve eşiniz cinayetten suçlu olarak hapse atılıyor. John’un planı burada devreye giriyor ve artık tek bir amacı oluyor, onu oradan kaçırmak. Russell Crowe ve Elizabeth Banks’ın başlıca rollerini paylaştığı film süre olarak biraz sizi yoruyor ama sürükleyiciliğine yine de karşı koyamıyorsunuz.

Bir gazetenin promosyonu olarak arşivime eklediğim 1991 yapımı ‘’Cape Fear - Korku Burnu’’ ise bir başka kaçışı ele alıyor. Bu kez de hapisten çıkan biri var ki intikam duygusunu bir an olsun kaybetmemiş. İntikam almak istediği kişi ise 14 yıl önce avukatlığını üstlenen Sam Bowden. Evet bu suçlu yani Max Candy artık serbest ve her an her şeyi yapmaya hazır, bunun için pes etmek gibi de bir niyeti yok. Nick Nolte, Robert De Niro, Jessica Lange, Gregory Peck, Juliette Lewis gibi bir kadroya Martin Scorsese gibi bir yönetmen eklenirse peki ben neden geç kalırım bu kadar izlemeye :)

Ve haftamın filmine gelince karşınızda ‘’Burlesque’’. Yedi yıl aradan sonra Cher bu film ile yeniden bizlerle. Beraberinde senaryonun onun üzerine kurulu olduğu söyleniyor ki ilk oyunculuğu olmasına rağmen müthiş bir performans sergiliyor ki Christina Aguilera da burada. Beraberinde ben kendisini izlemeyi çok seviyorum; Kristen Bell’de burada ve diğer oyuncuları ile de zengin bir kadroda. Tess bir eğlence mekanı olan Burlesque’nin sahibi ama maddi problemler yaşıyor. Ali ise kasabasını terk ederek büyük hayallerle Los Angeles’e gelmiş bir genç kız. Derken yolları kesişiyor ve işin içine müzik giriyor, dans giriyor, aşk giriyor vs. Özetinde müziklerine yani Aguilere yorumlarına - ki Cher’de iki şarkı yorumluyor - hayran kalmamak mümkün değil gerçekten. Film ülkemizde Ocak ayında gösterime girecekti ama Nisan ayına ertelendi bunu da eklemeden geçmeyelim.

Hepinize iyi bir hafta diliyorum.

6 Mart 2011 Pazar

Pazar'lık - Hasret Şarkıları


Hepimizin vardır; yok mudur? Hasret üzerimizden ne kolay ne zor, atabileceğimiz bir şey asla değildir. Hasret kimdir? Hasret hangi şehirdir? Hasret hangi renktir? Hasret hangi şiirdir? Yanıtını bu Pazar işiniz gücünüz yoksa bulmaya çalışın ve bu şarkılarda size yol arkadaşı olsun. Herhangi bir sebebi yoktu. Geçenlerde adı ‘’Hasret’’ olan bir şarkı dinledim ve seçkimi oradan yola çıkarak hazırladım. Hasrete yazılan nice şarkı var, unuttum sanmayın onları. Hasret birkaç şarkıya sığar mı?


Banu - Hasret Şarkısı
Göksel - Hasretinle Yandı Gönlüm
Gül Erda - Hasreti Arıyorum
Gülden Gökşen - Hasrete Ağıt - Ode To Longing
İzel - Hasretim
Kızılırmak - Hasret
Özer Atik - Hasretim Sana
Pamela - Ölüme Hasret
Sema - Hasret
Sezen Aksu - Hasret
Tanju Okan - Hasret
Yaşar - Hasret Ayazları

2 Mart 2011 Çarşamba

MART 2011



Behruz Kia
Neslihan Engin
Tamer Temel
Canan Turan
Naim Dilmener
Deniz Durukan
F.Gül Yanık
Kadri Karahan
Akın Vardar
Asya Gülgün Özkan
Muhammed Tiryaki
Zeki Çelik