10 Mayıs 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu


Altmışlardan bugüne o hep var. Türkiye’nin ‘’Taşbebek’’i Gönül Yazar ciddi ciddi 17 yıldır stüdyoya girmiyormuş. Prodüktörlüğünü ve süpervizörlüğünü Hakan Eren’in yaptığı ‘’Forever’’ isimli geçtiğimiz günlerde yayınladığı albüm bir kere en başta buradan dikkat çekici. Ama beraberinde albüm bütünü ile ilginç. Daha önce hiç söylemediği sevilen pop şarkılarını bu kez pop caz düzenlemeler ile yorumluyor Yazar, kaç yazar demeyin :) Serdar Ortaç’ın ‘’Asrın Hatası’’ bambaşka olmuş, Hande Yener’den ilk olarak dinlediğimiz ‘’Kibir’’ ki bildiğiniz üzere Sezen Aksu çalışmasıdır, Rashit grubunun düzenlemesi ve düeti ile yine ilginç bir çalışma. Göksel’in ‘’Firar’’ı, Bendeniz’in ‘’Ağlayayım mı’’ hadi canım dedirtiyor ama nefis düzenlemeler ile bambaşka bir şekilde bizlerle buluşuyor. Yine Yaşar’dan dinlediğimiz Gökhan Özen bestesi ‘’Mazim Değil’’ ve İlhan Şeşen bestesi ‘’Delilerin Delisi’’ albümün en iyileri. 2009 yılı Best Model erkekleri ile çektirdiği kapak pozları da ayrıca çok başarılı. OSSİ Müzik etiketi ile raflarda yerini alan albüm ‘’Taşbebek’’e yakışırcasına dinledikçe güzelleşiyor.

Nostalji gerçekten ölmüyor, sürekli diriliyor zira bunun sebebi yeni bir şeyler yapılamıyor mu, kimse bilemiyor. Velhasıl yine belki de her şey onda ya da onlarda var. Mesela ben eskiden bu kadar Gülden Karaböcek dinleyicisi değildim. Bazı durumlarda bir şeylerin deşilmesi, tekrar tekrar sana sunulması işe yarıyor sanki. Bu noktada kendisini keşfettim ve o gün bugündür de keyifle dinliyorum. Geçtiğimiz günlerde özel bir konser ile sahnelerde de yerini aldı ve onu özleyenlerine güzel bir sürpriz yaptı Karaböcek. Onu sevenlere şimdi de ‘’Çok Özel Collection’’ isimli bir albüm sunuyor sanatçı ve sözü ve müziği kendisine ait 10 şarkının yer aldığı bu çalışmada yine sizleri düne dün ile birlikte artık bugünlerde bu denli samimi yapılamayan şarkılara sürüklüyor. Ati Müzik etiketi ile yayınlanan albümün basın bülteninde o bir efsane, o yıllara meydan okuyan bir kraliçe sunumu yapılıyor ve kapak fotoğrafında da ayrıca taçlandırılıyor Karaböcek. E yakışır diyoruz.


Haftanın Şarkı Sözü: Kutsi - 20’li Yaşlar (1973 doğumlu Kutsi’nin son albümünden gecikmiş bir şarkı :))

Bugün 30’uma giriyorum canım, 20’li yaşlarımın son sabahındayım. Ellerim telefona gitmiyor canım, 30 yaşımın sabahındayım.

O da müziğe ara verenlerden ve 11 yıl aradan sonra stüdyoya girenlerden. Zaman zaman çeşitli sahneler ile dinleyicisi ile buluşmaya devam ederek müzikte varlığını koruyan Sinan Erkoç bir maxi single yayınladı geçtiğimiz günler içinde. Mefa Production etiketi ile yayınlanan ‘’Alnımın Yazısı’’ isimli çalışmanın aranjörü Fatih Erkoç. Cengiz Köroğlu mixlerini yapmış, İskender Paydaş ise mastering kısmında yer almış. Albümdeki söz ve besteler Fatih Erkoç, Zeynep Talu ve Rıdvan Okyar imzasını taşırken her bestesi adeta hit olan ama yakından tanıma şansını dinleyicinin hiç bulamadığı Adnan Ergil’de ‘’Demesi Kolay’’ isimli bir şarkısını vermiş albüme. 90’lar müzik dünyasına birçok kişinin ismini kazıdı ama iyi ama kötü ve yavaş yavaş hepsi yeniden var olduklarını hatırlıyorlar da ortaya çıkıyorlar gibi. Erkoç bu noktada doğru karar verer isimlerden biri, albümü de ayrıca beğendim.

Bir şekilde yeniden hatırlanmaları güzel ama bunun ne kadar doğru ve ne kadar sağlıklı yapıldığı da önemli. Örneğin Barış Manço ve Cem Karaca ki müzik dünyasının çok önemli değerleri hayatlarını kaybettikten sonra kendileri için hazırlanan tribute albümlerinde ne yazık ki olması gereken gibi anılmamışlardı. Burada durumu koruması gereken ve söz hakkı elinde bulunan kişiler ne yazık ki sadece aileleri değil, onların yıllardır en sadık dinleyicilerinin de bu duruma müdahale etme hakları var. Bu üzerinde uzun uzun konuşulacak bir durum ama aklıma nereden geldi; ‘’Cem Karaca / Unutulmayanlar - Remix’’ isimli albümü görünce elbette. Bu hafta içinde ‘’Yavuz Plak’’ etiketi ile yayınlanacak albümde 8 şarkı 2 versiyon var. Müzik prodüktörü ve aranjör Sinan Kayabaş’ın hazırladığı bu çalışmanın kısa kısa tanıtımlarını dinleyince az da olsa rahatladım. Çünkü remix şeklinde sunulduğu için her an her şey olabilirdi her ne kadar orijinal kayıtları ve kendi deyimleri ile farklı bir remix tekniği kullanılsa da facianın eşiğine gelinebilirdi. Albümün tamamını dinlemek lazım elbette daha net konuşabilmek için.

Haftanın Müzik Olayı: Tuğba Ekinci konseri

O Şimdi Asker, Boynuz, Condom, Yan ma Demezler gibi önemli hitlerin usta yorumcusu Tuğba Ekinci 14 Mayıs günü Otherside Club’de. Gidilir mi gidilir valla, iyi de eğlenilir :)

Yıllardır müzikteki yerini sadece bilmek zorunda olanların bildiği Soner Sarıkabadayı artık herkes tarafından tanınıyor. Geçen yıl özellikle büyük bir harekete geçen Sarıkabadayı’nın bu hızlı yükselişi kesinlikle tesadüf değil bilhassa da geç kalınmış o yüzden aranın kapatılması çok doğal. Geçen yıl ‘’Buz’’ isimli tek şarkılık ve 1 YTL’lik güzel sunumu şimdi de ‘’Pas’’ izlemeye hazırlanıyor. Bu kez 3.90 YTL’den Dokuz Sekiz Müzik etiketi ile yayınlanacak bu çalışmada ‘’Buz’’ iki versiyonla yine yerini alacak. Ayrıca albüme adını veren ‘’Pas’’da öyle. Beraberinde Murat Boz ile yapılan düet ki klibi çoktandır ekranlarda dönüyor ‘’İki Medeni İnsan’’ ve ‘’Sallana Sallana’’ isimli bir çalışma daha dinleyiciyi bekliyor. Az önce de dediğim gibi gayet uygun ve olması gereken bir çizgide insanlara ulaşacak ‘’Pas’’, tek ya da iki şarkılık çalışmalara adeta bu rakamın iki katı ödendiği düşünülürse dilerim bu albümü herkes alır. Anlaşılan o ki ‘’Buz’’ gibi günlerin ardından şimdi ‘’Pas’’ tutulacak bu şarkılarla ama ortalık Sarıkabadayı ile bu yaz yine çok sıcak olacak.


Ocak ayında sayfalarımızın konuğu olan Akın Vardar ile ilk albümü ‘’Yalnızsın’’ üzerine keyifli bir söyleşi gerçekleştirmiştim. Belçika’da yaşayan müzisyen Akın ile daha sonrasında Türkiye’ye geldiğinde de buluşmuş ve uzun uzun kendisi ile müzik üzerine bir sohbet gerçekleştirmiştim. Yıllardır müziğin içinde olduğunu ve bu albümü için gerçekten verilen emeği anlatmıştı bana kendisi ki bir o kadar da ne kadar çok şeyin görmezden gelindiğinin altını çizmiştik. Gerçekten işi çok zordu. Kaldı ki Almanya’da yaşayan bir başka müzisyen Bülent Ay ile de geçtiğimiz günlerde benzer durumlar dile geldi buluşmamızda. Kendisinin uzun soluklu bir hazırlık süreci sonrası yayınladığı ilk albümü ve detaylarına Haziran yayınımızda sitemizde ayrıca dokunacağız. Bu Perşembe günü Akın Vardar ilk konserini verecek albümünün. Saat 21:00 itibari ile başlayacak konserin çok sıcak, samimi bir ortamda geçeceğine eminim ve o soluğu tatmak için ben de orada, Balans Jolly Joker'de olacağım.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Öncelikle iki haftadır sendrom yayında değil ama buna rağmen çok fazla film izleme şansını bulamadım kendimde. İzlemiş olduğum filmleri her zamanki gibi sizlerle paylaşmak istiyorum. Ülkemizde İstanbul Film Festivali’nde 2009 yılında fantastik filmler kuşağında gösterilen ‘’Sauna’’ isimli Finlandiya yapımı filmi bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine izledim. İki kardeş, Erik ve Knut, Hıristiyanlık ve paganizm arasındaki sahipsiz bölgede uzun yıllar sürdürülen savaşın ardından, Rusya ve Finlandiya arasındaki yeni sınırın belirlenmesi için oluşturulan ortak komisyona katılmak üzere yola koyulur ve hikaye başlar. Komisyon, yolculuk sırasında yolunu kaybeder ve Tanrı’nın bile unuttuğu bir yer izlenimi yaratan gizemli bir bataklığın orta yerinde saunası olan tuhaf bir köye varır. Saunanın bildiğiniz gibi insanları günahlarından arındırdığı söylenir ama her günah kolayca affedilir mi? Film birçok festivalde de yarışmış ve epey bir ilgi görmüş. Yer yer karanlık yer yer gerilim dozu yüksek ama bütününde sizi etkileyecek bir film diye düşünüyorum ‘’Sauna’’yı ve günahlardan falan arınmak için değil de şöyle biraz dinlenmek için olsa da değerlendirsem diyorum.

2009 yapımı bir filme geçelim ve ‘’The Horsemen - Mahşerin Dört Atlısı’’ ile buluşalım. Dennis Quaid başrolde ve enteresan bir polisiye - gerilim filmi karşınızda. Kendisini İncil’de geçen Mahşerin Dört Atlısı’nı temel alan seri cinayetleri araştırırken bulan bir dedektifimiz var. Evet mahşerin her atı bir anlam ifade ediyor ve cinayetler bu noktada kendini gösteriyor. Ötesinde filmin temposu hiç düşmüyor ama genel olarak baktığımda beğeni kazanmadığını düşünüyorum izleyenleri adına. Filmin bir de sürprizi var ki izleyenler bilirler. Prison Break’in unutulmayan karakterlerinden olan ‘’John Abruzzi’’si kısa da olsa filmde güzel bir renk oluyor. Cannes Film Festivali’nde de gösterilen 2005 yapımı ‘’Odete’’ ve Jim Caviezel faktörüne rağmen başarılı bulmadığım ‘’Unknown - Bilinmeyen’’ isimli filmlere hiç dokunmak istemiyorum. Sıfır etki :)

Kesinlikle izlemenizi tavsiye ettiğim bir film ise ‘’Celda 211’’. Yine 2009 ama bu kez İspanya - Fransız ortak yapımı olan filmin gayet ilginç bir senaryosu var. Gardiyan olarak görevine başlayacağı hapishaneye bir gün önce gelen Juan hayatının en büyük hatasını yapar. Bir küçük kaza ile aynı anda başlayan isyan sonrası o artık 211 numaralı hücrededir ve bu ayaklanmada artık kimseye gardiyan olduğunu söyleyemeyecektir hayatta kalabilmek için. Bir isyanın getirdiği başka bir isyan ve gerçekten olağanüstü bir sürükleyicilikte nefis bir film izledim kesinlikle. Filmde isyancıların lideri ‘’Malamadre’’ karakterine dikkat. Luis Tosar’ın oyunculuğu gerçekten göz dolduruyor.

Haftanın Vizyon Filmleri: ‘’The Stoning of Soraya M. - Soraya’yı Taşlamak’’ / ‘’Selvi Boylum Al Yazmalım’’

İranlı bir kadının trajik hikayesini ve beraberinde ulaştığı insanlık suçunu konu alan filmde Caviezel’de rol alıyor. Ama doğrusu Shohrey Aghdasloo’nun oyunculuğunu Milliyet Sanat’ın bu ay ki sayısında biyografisini okuduktan sonra daha çok merak ediyorum. Cyrus Nowrasteh imzalı film 14 Mayıs Cuma günü sinemalarda.

Beraberinde ayın en büyük sürprizi olsa gerek. 1977 yapımı ‘’Selvi Boylum Al Yazmalım’’ aynı tarihte restore edilmiş bir şekilde yeniden sinemalarda. Atıf Yılmaz’ın unutulmayan filminde Türkan Şoray ve Kadir İnanır başroldeydi ki izlemeyeniniz yoktur eminiz. Yıllar sonra yeniden sinema salonlarında afişini görecek olmak bile heyecan verici değil mi?

Ve Mayıs kaldığı yerden Pazartesi’lerine devam ediyor. Hepinize güzel bir hafta diliyorum.

5 yorum:

Estar Abi dedi ki...

Adı Cem Karaca-Remixler olan bir albümü hiç dinlemeden kötülemek lazım. Karaca öldüğünden bu yana gerek Ölümsüzler albümleriyle gerekse de eski albümlerin diğer sanatçılarla ortak kutu albümlerde yeniden yayınlanmasıyla Yavuz Plak, alenen bu ölümden kendi yükünü kaldırmaya azmetmiş durumda. Sanatçının gün yüzü görmemiş şarkılarından oluşan bir albüme ben de varım. Plaklarda kalmış şarkılarından oluşacak toplamalara ben de varım ama remix ne yahu. Sadece şarkıların telif haklarını elinde bulundurmak, bir sanatçının günler geceler ayırarak emek verdiği eserlerinin kodlarını değiştirmeye yetebilir mi?

Celda 211 filmi için ağzımı sulandırdın:))

Kadri Karahan dedi ki...

Remix albümüne dair ben yine de iyimser yaklaştım sanırım ama senin yorumun aslında tam da düşündüklerim Muhammed ...

Celda 211'i kesinlikle izlemelisin ve ben de kritiğini heyecanla okumalıyım :) ...

Estar Abi dedi ki...

İndirmeye başladım bile:))

F.Gül Yanık dedi ki...

Kadri, İzel'in albümünün toplatılmasına ne diyorsun? Kartonete bi şarkının sözleri yerine haydar haydar'ın sözlerini yazmışlar :)

Mahşer'in Dört Atlısı'nı ben hiç sevememiştim. Hele sonlara doğru tamamen zırvaladılar.

Taşbebek Gönül Yazar, geçen Nühket Duru'nun programında koltuktan yuvarlandı :) Nükhet, Gönül'ün çığlıkları arasında koştu hemen kaldırmaya "ay nazar değdi sana" dedi. Sen önce stüdyona sağlam koltuk koy, kadıncağız yana eğilmesiyle devrilmesi bir oldu. Nazarmış :) Gönül bunu da bir kenara yazar ;)

Kadri Karahan dedi ki...

Evet ya İzel'de bir de öyle durum var, zaten kartonetini beğenmedim, mümkünse sil baştan yapsınlar :) ...

Gönül Nazar artık o, e ama olur mu olur valla, Levent Kırca kaçırmadı ve parodisini yaptı, o da yerlere yattı biz de :) ...