12 Mayıs 2010 Çarşamba

Çarşamba Matinesi - Ergin Erdemir

Ve üçüncü Çarşamba’sında matinemizin konuğu Ergin Erdemir. Sitemizin yıllara dayanan keyifli yolculuğunda her ay ‘’Ayın Şarkıları’’nı dinledik kendisinden, kendisini kendisinden de dinlemek lazımdı derken yakaladık hemen. Velhasıl öylesi kaptırdık ki kendimizi sohbete yani bizi tutabilene aşk olsun durumu daha koşabilirdik. Matine başlıyor :)

- Dur yahu bir başlayalım :)

- Yalnız amma konuştuk.

- Tamam unut hepsini müziğe dönüyoruz şimdi. Başlıyorum :)

- Hemen ciddileştin bile :)

- Sonra araya gülücükler katarım ben :)

- Başla, hazırım. Ne olacaksa olsun :)

- Şimdi ilk merak ettiğim uzun bir süredir sitemizde ‘’Ayın Şarkıları’’ isimli köşende seni okuyoruz, her ay farklı bir konsept şeklinde yazıyorsun. Mesela bu ay anneler gününe dair şarkılar okuduk, dinledik. Önümüzdeki ay nasıl bir yazı bekliyor bizi, ipucusunu alalım bir.

- Aslında şöyle geriye bakıyorum da cidden uzun süre olmuş. 2006’nın sonunda başlamışım yazmaya dördüncü senenin içindeyim. Yalnız bu dört sene içinde ne konularımı önceden buldum, ne de ayın 30 - 31'inden önce yazımı yazıp gönderdim :) Dolayısıyla daha çok var, bakalım. Ama herhalde şarkıcı temalı bir yazı olur bu sefer. Kesin taş gelir, geç yolluyorum diye :)

- Yok yahu matinede taş yok yumurta var :) Cidden 4 yıl oldu değil mi, ben yetişemiyorum hızımıza :) Peki dünden bugüne yazdığın yazılar içinde senin için en özeli hangisi oldu?

- Cidden zaman epey hızlı geçiyor, hatta geçen zamana dönüp bakınca insanın gözü bile korkuyor. Vallahi her yılda on iki ay var, bir ayında eski yazılardan derlesem, bir ayında sana mesaj atıp bir bahane bulsam yazamayacağım diye yine de ortalama otuz beş yazı yazmış olurum :) Bu yazıların içinde de genelde geçmişe dair yazıları yazmaktan çok keyif aldım. Ama sanırım içlerinden "Sözün Bittiği Yer" yazımı ayrıca seviyorum. İçinde film müziklerinden dolaylı sinemanın da olmasından olabilir.

- Sözün bittiği yerdir burası :) Teşekkürler bu keyifli sohbet için :) Peki sanatçı temalı yazılarda yazıyorsun; dünden bugüne müzikte özellikle kimleri dinlediğini, yakından takip ettiğini, hatta ilgilenmediklerini dahi biliyorum, ama bilmeyenler için soralım hemen, Ergin kimlerin en büyük hayranı oldu hep?

- Ben teşekkür ederim bu sohbet için, korkulacak kadar da yokmuş :) En azından şimdilik :) Aslında benim müzikle olan ilişkim öyle çok çokta eskilerden başlamadı, hani küçükken ayna karşısında şarkılar söylemedim ya da ayna karşısında milletin şarkılarını dinlemedim. 98 senesinde fark ettim müziğin benim için ne kadar önemli olduğunu sanırım. Bunu fark ettikten sonra da bir anda kendimi buldum bu dünyada. Günümüzden ziyade geçmişin müziğiyle aramda bir bağ olduğunu gördüm zamanla. Zaten bir başladıktan sonra gerisi de kendiliğinden geldi, Cem Karaca'dan Zeki Müren'e, Neşet Ertaş'tan Murat Kekilli'ye kaliteyle yapılmış her işe kulak verdim.

Dur, ben soruna cevap vermeyi unuttum :) Eğer ki bana 5 tane büyük hayranı olduğun isim say desen; Cem Karaca, Barış Manço, Zeki Müren, İlhan İrem, Erkin Koray derim, dedim.

- Hmmm. Peki o zaman şimdi saydığın bu beş ismin senin için en önemli şarkıları hangisi oldu, onları da de bakalım :) Dökelim tüm şarkıları ortaya :)

- Tam tahmin ettiğim gibi, sorular gittikçe zorlaşıyor :) Bu 5 isimde yüzlerce şarkıya hayat vermişler, hepside birbirinden güzel aslında. Aman dur politika yapmayayım, yazayım şarkıları :)

Cem Karaca- Unutamadığım: Cem Karaca'dan dinlemeyi en çok sevdiğim şarkıdır.

Barış Manço - Arkadaşım Eşek: Bu şarkı çok hüzünlendirir beni. İlk Manço şarkım olması dolayısıyla da ayrıca önemlidir her zaman.

İlhan İrem - Ben Değilim: Müziğimizin en güzel albümlerinin birisindendir bu şarkı. Çok da severek dinlerim.

Zeki Müren - Gönül Penceresinden: Çoğu sanatçının şarkı sayısı kadar albümü olan Zeki Müren'den şarkı seçmek hiç zor olmadı.

Erkin Koray - Sarhoş Gibiyim: Erkin Koray'ın "Baba" şarkılarından değil belki ama kesinlikle en sevdiğim şarkısı

Yalnız ben ciddi ciddi ayın şarkıları yazdım iki dakikada :)

- Hahaha :) Aklıma gelmedi değil, beş isim daha mı sorsam sana kolaylık olsun diye :) Peki bu isimler ve şarkılar bir yana bugünümüz bir yana, bugünün müzik dünyasında kimler sende öne çıkıyor; kimler beğeni ile dinleniyor?

- Beş isim daha sorsan bu ayın yazısı çıkmış olur, sen de beni dürtmek zorunda kalmazsın "bir tek sen kaldın Ergin" diye aslında :) Eskiler her daim vazgeçilmez dediğin gibi. Bugünün müzik dünyasına baktığımda da çok başarılı isimler var kesinlikle. Kendilerine özgü de bir dinleyici çevresi oluşturan bu isimlerden benim dikkatle takip ettiklerim Murat Kekilli, Funda Arar, Şebnem Ferah, Feridun Düzağaç gibi genelde keskin ve kaliteli tarzları olan isimler. Bunlardan da birer şarkı isteme artık :)

- Onu bir başka matineye saklayalım :) Peki en son aldığın albümü de söyle çok merak ettim?

- En son Cem Yıldız'ın Fransız enstrümanist Smadj ve Azeri sanatçı Rustam Mahmutzade ile beraber Alevi nefeslerini söyledikleri "Hü" albümünü aldım. Oldukça da beğendiğimi söyleyebilirim.

- Ergin, müzik yazıları yazıyorsun ama diyelim mi müziğin içinde bir başka rol oynaman gerekiyor. Yani başka bir şekilde profesyonel olarak müzikle uğraşsaydı Ergin tercihi ne olurdu? Atıyorum aranjör mü, yorumcu mu, enstrümanist mi ya da başka bir şey mi?

- Ben Bu Konser'de Ergin Erdemir'i Oynuyorum desem yemezsin değil mi :)

- Hahahaha :) Yemem :)

- O zaman müziğin içinde enstrümanist olarak yer almayı çok isterdim. Bahsetmiştim ya 98 yılında müzikle tanıştım diye, ilk iş olarak kendime bir gitar aldım. Onunla da sadece "Karlar Düşer" i çalabildim, öyle ki Akrep Nalan'dan bile çok çalıp söylemişimdir o şarkıyı :) Ama sonrasında kendimi arşivciliğe verince enstrüman sevdası kalakaldı. Evet kesinlikle enstrümanist olmayı isterdim. Ha bir de blok flüt ile Samanyolu'nu çalabiliyorum :)

- Ben de zamanında bir ''Sevdan Olmasa''yı çalabilen biri olarak seni çok iyi anlayabiliyorum :) İzmir'de yaşıyorsun ve netice de uzak değilsin çeşitli müzik etkinliklerinden, konserlerinden vs. vakit bulabiliyor musun, konserler sende nasıl bir iz bırakıyor, en unutamadığın hangisi oldu içlerinde :)

- Evet, aslında İzmir'de yaşamayı müzik etkinlikleri açısından bir şans sayabiliriz. Ama yine de bir İstanbul ya da Ankara değil burası. Benim en unutamadığım konser İlhan İrem'in yaklaşık 20 yıl sonra başladığı konser serisinin İzmir ayağıydı. Sanırım hiç bir konseri beklememiştim böyle, uzun zaman gözüme uyku girmedi, en önden biletim hazırdı. Konser günü geldiğinde aldım biletimi gittim salonun kapısına ama İlhan İrem rahatsızlandığı için bir ay sonrasına ertelenmiş. Bir ay daha bekledim konser günü geldiğinde aldım biletimi gittim salonun kapısına aşırı yağmurdan dolayı konser iptal oldu :) Paralarımızı verdiler sonrada gidemedim zaten. Bu konseri hiç unutamadım bak :) Bir de Cem Karaca'nın 2002 yılında İzmir Fuarı'nda verdiği konser hala aklımdadır. Ona girebilmiştim ama :)

- İlhan İrem dinlediğim zaman aklıma gelen isimlerden birisin sen zaten, İlhan İrem diyelim karşında ve ona bir soru sorma hakkın var ama öyle bir soru olsun ki bu içinde yanıt alabilmenin mutluluğu olsun :)

- İlhan İrem'i karşımda görsem sadece "Neden" diye sorardım. O da bu sorumla romantik prens olarak başladığı ve çok güzel işler yaptığı müzik yolculuğunda çizgisini felsefik prense getirdiğini sorduğumu anlardı. Neden diye sorardım yani :)

- Biliyorsun ki uzunca bir süredir Cumartesi Şarkısı Ateşi kardeşliği yaşıyoruz ve bizi bizden fazla kimse anlamıyor. Keyifli bu süre içerisinde daha felsefik şarkılarını dinledik biz Mesela sen hangisini ya da hangilerini unutamıyorsun :)

- Aaaa konu CŞA olunca orada bir durmak lazım :) Dediğin gibi bizden fazla kimse anlamıyor bunu, hatta ben de dışarıdan bakıyor olsam ne yapıyor bu adamlar derdim belki kendime. Ama en başlarından beri süregelen birlikteliğimizle çok keyifli bir oluşum olduğunu söylerim her zaman CŞA'nın. En unutamadıklarımı sorarsan bana; sözleri bakımından Nil Burak'ın "Üflüyorum İşte" si, müziğine bakarak Fatih Ürek'in Bakiremsin'i unutulmazdır benim için.

Aslında bizim tebessüm ederek dinlediğimiz bu şarkılar zamanında o kadar samimiyetle ve kaliteyle yapılmışlar ki ( en azından büyük çoğunluğu) bugün kü onlarca liste şarkısından daha güzelleri de vardı aralarında. Mesela Yeşim’in Barış Derler şarkısını çok severek dinlediğimi hatırlıyorum, ya da bunun gibi nicesini.

En azından bu şarkılar insanları peşinden sürüklemek gibi bir misyon ile yapılmadığından ve sen de dinlerken bunu bildiğinden o samimiyeti alabiliyorsun. Böyle bakınca Nil Burak'ın yıllar önce söylediği "Üflüyorum İşte" si, Serdar Ortaç'ın bugün söylediği ve her yerde bangır bangır çalacak olan "Seni çöpe attığım poşete yazık" tan daha eğlenceli ve keyifli olabiliyor. Sonra bunun üzerine günlerce geyik yapabiliyoruz.

- Hakikaten ben de duydum böyle bir şey, ama öyle ama böyle yine bu yaz konuşulacak Serdar Ortaç'ın albümü; bekleyip yanacağız :) Erginciğim son olarak içinden gelsin bize, şöyle güzel bir şarkı seç, açalım karşılıklı dinleyelim bu matinenin sonunda hadi :)

- Hemen seçeyim. Ben son zamanlarda etnik müziklere takılmış durumdayım. Özellikle fars müziğinde keşfedilmemiş mükemmel sesler ve ezgiler var. Vaktin olduğunda araştırmanı tavsiye ederim seninde. Ama madem bu keyifli sohbeti, üzerine karşılıklı bir şey dinleyerek bitireceğiz o zaman Filistin'li üç kardeşin kurmuş olduğu Le Trio Joubran'dan Masar'la bitsin.

- Teşekkür ederim hemen dinleyeceğim, Bu söyleşinin kayıt dışı kısımları ile acayip koptum yalnız bunu da eklemeden geçemeyeceğim. Yine buluşalım bir matine olur mu?

- Ben de çok keyif aldım. İçi dışı bir oldu da bir soru da ben sorabiliyor muyum :)

- Soruya bağlı :)

- Haftaya kim var matinede :)

- Fatih Ürek :)

- Hahahaha en ön masa benim :)

- Anlaştık :)


2 yorum:

Adsız dedi ki...

;o) Son derece keyifli bir matine olmus..

Kadri Karahan dedi ki...

Biz de çok keyif aldık, teşekkür ederiz Özgür :) ...