30 Aralık 2009 Çarşamba
22 Aralık 2009 Salı
Yılbaşı Alternatifleri
Yeni bir yıla sayılı günler kaldı. Nerede ve nasıl karşılayacaksınız? Aslında planım net değil ama ben o gece adına Sakman'da olmayı ve yeni bir yıla merhaba demeyi Vedat Sakman'ın o muhteşem şarkıları ile yaşamayı diliyorum. Fakat neler var, kimler nerede olacaklar, nasıl bir program akışı olacak merak da ediyorum ve şöyle bir bakıyorum.
18 Aralık 2009 Cuma
10 Yılın En İyi Yerli Albümü
Eğer ki bu jürinin içinde olmam ve bir on albüm seçmem gerekseydi benim on albümüm aşağıdaki gibi olurdu. Ya sizin?
16 Aralık 2009 Çarşamba
İstanbul FM Ödül Töreni Notları
Bir gün bir İstanbul FM Ödül (birsıfıraltıyüzaltı zamanı) törenindeyim hani yirmili yaşların başı falan, belki de ilk seneleri emin değilim. Çok ciddi bir protokol önde ben de önlere gidip sahnede o starların fotoğraflarını kıyıdan köşeden çekmeye çalışır bir hâlde. Derken biri işaret ediyor, gel diyor ve yerini veriyor. Bir yanımda belediye başkanları diğer yanımda dönemin önemli müzik yapımcıları falan böyle havalara da giriyorum, o zaman bu benim için çok önemli bir şey. Orada makinem en güzel karelerini yakalıyor gecenin. Belki de bu yüzden yerini ayrı tutarım İstanbul FM ödül töreninin. Kuşkusuz o eski heyecanında olamasam da katılmak benim için güzel bir tebessümdür. Öyle de yaptık ve soğuk bir Salı akşamı Bostancı Gösteri Merkezi’nin yolunu tuttuk. Geceye dair küçük notları ve de kareleri paylaşmak elbette kaçınılmaz.
- Kokteyl esnasında eski dostlarla karşılaşmak güzeldi. Meljuly Meltem, Ömer, Kerem, Mehmet Coşkundeniz ve sevgili eşi Derya (ki ne güzel bir doğumu bekliyorlar) ile görüşmeyeli bir hayli zaman olmuştu. Bir tür kısa da olsa konuşabilme iyi geldi.
- Tanrım, aşığı olduğum Yulduz Usmanova’ya hiç bu kadar yakın olamamıştım ve bir daha Tanrım, yine konuşma - tanışma fırsatı bu kez de bulamadım, sınanıyor muyum, bir üçüncü şansı daha kaçırmayacağım değil mi?
- Gecenin açılışını Babutsa grubu yaptı (Bu arada yanlışlıkla kendilerinin yerine oturmuşuz biz de salonda, yoklar sanıp umursamamıştık) ki ‘’Yanayım’’ isimli şarkılarını zaten çok seviyordum, adeta yerimden kalkıp oynayasım bile geldi.
- Burcu Güneş’in saçlarına takıldı sık sık gözüm, pişmaniyeyi andırıyordu adeta ama yakışmıştı ayrı.
- Gecenin en çok yüzünde flaş patlatılan, en çok mikrofon uzatılan ismi Demet Akalın’dı. Aman tanrım ona da çok yakın oldum bir ara hatta salona birlikte girdik gibi bir durum oldu :)) Şaka bir yana kendisi ile ilgili düşüncelerimin tüm hakkı saklıdır :) Bir ara F.Gül ‘’gidelim yahu bir gün konserine dedi’’ ki; cevabımın da tüm hakkı saklıdır :)
- Açılışta onur ödülü verildi ve kim aldı dersiniz: Ayşegül Aldinç. Her zerresine aşık olduğum kadınlardan biridir kendisi; çok da naifti ama açıkçası neden kendisiydi, yıllardır bir albüm yapmadı mesela yapmış olduğu albümler sevildi belki ama ortalığı yıkıp geçmedi. Şahsen şık düşününce biraz kaos mesela bir önceki katıldığım törende Zerrin Özer almıştı, gelin de itiraz edin.
- Funda Arar yine çok şıktı ve bu şarkısını çok tutmamama rağmen sahnede dinlemesi keyif verdi.
- Daha önceki İstanbul FM ödül törenlerinde de bulundum başta da belirttiğim gibi. En son katıldığımda da böyleydi, yine durum öyle. Sunucular tam bir facia. Çok üzgünüm aslında sizinle çok eğlendim ama çok kötüydünüz lütfen kabul edin. Bayan sunucu ödül alanlara albümleri ile ilgili vs. sorulardaki başarısı belki takdir edilir ama adeta döver gibi konuşuyordu, bey sunucumuzun esprileri ise cidden sıkı bir sabır gerektirirdi. Bu arada bir sunucu bayan daha vardı Azeri, sempatik bir bayandı ama inanın neden orada olduğundan haberi yoktu ya da vardı, vardı da neden yoktu, son kararım tamam, yoktu :))
- İstanbul FM’in müzik danışmanı ve yayın yönetmeni Gürdal Çakır, sen çok farklısın, çok içtensin, çok başarılısın. Gecenin tüm heyecanını gözlerinden okudum uzaktan da olsa. Yakalamak çok zordu seni zira.
- Neyse gecenin ödül alanları bir kere belli zira bazıları direk kulisten sahneye geçiş yapıyor yani orada bu biraz heyecanı bozuyor. Funda Arar, Demet Akalın, Bengü, Göksel, Ziynet Sali, Meyra, Murat Boz, Mustafa Ceceli, Emir, Tan, Gripin, Hepsi çeşitli kategorilerde ödül alanlar arasında. Kimi hak etti kimi hak etmedi burada yorum yapmayacağım ama Serdar Ortaç’sız, Ferhat Göçer’siz, İsmail YK’sız olmak ne kadar güzeldi :))
- En iyi şarkı ödülünü Ziynet Sali ‘’Beş Çayı’’ ile aldı da buna çok sevindim işte. Kendisine ödülü Vahe Kılıçarslan verdi hani cansız manken. Ben de demek ki bir gün Best Model yarışmasında falan ödül verebilirim umudu doğurdu bu. Ne alaka yani belki de gecenin en anlamlı ödüllerinden biri bu çünkü ve onca müzik yazarı, eleştirmen atıyorum müzikal anlamda önemli birçok müzisyen vs. varken falan filan ne alaka.
- Vahe bey’e bir konuda katıldım ama dedi ki kendisi ‘’neden tüm kazananlar ödülünü alır almaz gitti’’ sahiden böyle oldu ne kadar kötü. Kınamasına hak verdim ne yani ev mi kaçıyor yani, nedir bu tavır; dünyanın hangi yerinde var. Bence bir dahaki törende kendilerine en arka koltuklar tahsis edilsin en azından ön taraflarda hakkını verecek kişiler otursun.
- Bir de gece ile alakası yok elbette ama bu tarz organizasyonlarda güvenlik ya da koruma her neyse neden asık suratlı olmak zorunda, neden tahammülsüz ya da bir şeylere hep itiraz edecek konumda.
- İstanbul FM’e teşekkürler; iyi ki varlar, iyi ki müzik adına önemli bir imzalar. Nicesinde görüşmek üzere.
11 Aralık 2009 Cuma
Ve Yılın Son Sürprizi
10 Aralık 2009 Perşembe
Bir Kere Daha ''Çığlık Çığlığa''
Birsen Tezer'i bir albümde ''Çığlık Çığlığa'' ile dinlemiştik ilk kez. Yıllar önce Bülent Ortaçgil için hazırlanan tribute çalışmada bu şarkısına getirdiği yorum dikkatleri de çekmişti. Müziğin yakın takipçisi olanlar ve yıllardır kendisini sahnelerden dinleyenler hep bir albüm yapmasını beklemişti kendisinin. Nihayetinde geçtiğimiz yaz ''Cihan'' isimli çalışması ile beklenen buluşma gerçekleşti ve de hasret bitti. Artık çok mutluyduk.
Bu çalışmasında bir kere daha dinledik ''Çığlık Çığlığa''yı ayrı bir solukta. Üstelik yine aynı ekiple, yine aynı akustik performansla ve yine çığlık çığlığa. Her dinlediğimde ayrı bir tat aldığım ve asla sıkılmadığım bu performanslardan birine daha tanıklık ettim dün gece. Ve artık sayısını unuttum kaç kere kayıt altına aldığımı şarkıyı. Sanatçı İstanbul gecelerinde sahne almaya devam ediyor ve yakın zamanda dinleyicileri ile Ankara, İzmir başta diğer şehirlerde de buluşmayı planlıyor. Her Çarşamba saat 22'den itibaren Jazz Cafe'de her Pazar ise Kadiköy SHAFT'ta dinleme şansını bulabilirsiniz Birsen Tezer'i. İzzet Öz, Cezmi Ersöz, Uğur Polat, Fırat Danış, yorumladığı ''Balıkesir'' şarkısının da söz yazarı - bestecisi olan Zafer Cımbıl da dün kendisini izlemeye gelen dinleyicileri arasındaydı. Yine büyülenerek dinledim, yine ayrı bir hüzün yükledim yüreğime. Gece bitsin hiç istemedim elbette.
9 Aralık 2009 Çarşamba
Hoşgeldin Estar Abi
8 Aralık 2009 Salı
Su Yeşili Bir Albüm
Ne güzel ki 2009 güzel albümler getirdi müzik dünyasına ve de getirmeye devam ediyor. Yılın bu son ayında yine özel bir albüm kapımızda. Balet Plak etiketi ile ''Su Yeşili'' adında sımsıcak bir çalışma ve yıllar sonra bir kere daha adı ile karşılaşmaktan çok memnunum adıma. Evet yıllardır olması gerekiyordu belki ama doğru zaman diye bir şey vardı ve o gün de tam olarak da bugündü. Hazal Selçuk ile çok keyifli bir söyleşi gerçekleştirdim. Aslında çok ama çok sormam gereken şey vardı kendisine zira bir özet halinde sunabildim ve kendisi de o içtenlikte yanıtladı. Hepsini OCAK 2010 yayınımızda web adresimde okuma şansını bulabileceksiniz. Ama öncesinde bu albüme dair küçük notlar sunmam kaçınılmaz.
Hazal Selçuk’un bu ilk albümünde tüm düzenlemeler ve bir şarkı hariç tüm besteler babası Timur Selçuk’a ait. “ Sesin Işık Bana” adli eserin şiiri Hazal’ın babaannesi Şehime Erton’a aittir ve dedesi Münir Nurettin Selçuk tarafından bestelenmiş. ''Su Yeşili'' çeşitli insan hallerini Türkiye dokusuyla anlatan bir çalışma ki ilk albümünde bu şarkıyı Ayşegül Aldinç seslendirmişti ve o gün bugündür yeri ayrı saklanmaktadır tarafımda. Bir kere daha ve yepyeni bir tatla dinlemenin tam da zamanıdır.
Türkiye’nin derin müzikal kaynağından beslenen eserler aynı zamanda deneysel bir müzikal yapı anlayışı ile işlenmiş bu albümde. Aysel Gürel, Faruk Nafiz Çamlıbel, Federico Garcia Lorca şiirleri Timur Selçuk’un müzikleri ile buluşmuş ve şarkıların yanına Hazal Selçuk’un hareket tiyatrosu biçiminde oluşturmuş olduğu bazı oyunların müzikleri de katılmış. Sanatın en sağlıklı yansıtma biçimlerinden olduğuna inanan sanatçı “yok etmek sadece bir ana bağlı, yaşatmak ise bilgi, emek, yaratıcılık ve insani değerleri hayata geçirebilme becerisi gerektiriyor ki bu yaşamda zor ve zahmetli olan da aslında bu” diye düşünmekte. Ayrıca şarkıları bir oyun olarak sahnede de canlandırmayı düşünüyor Selçuk ve ekliyor ...
Devamı ile buluşmadan önce albümü arşivinize almayı ve son sesle dinlemenizi tavsiye ediyorum. Bu renksiz havalarda böylesi içten bir renge hepimizin ihtiyacı var. Albümdeki şarkıları aşağıdaki adresten kısaca dinleyebilir ve satın alabilirsiniz.
Hazal Selçuk - Su Yeşili / Balet Plak
7 Aralık 2009 Pazartesi
PS (Pazartesi Sendromu)
Geçtiğimiz günlerde yine küçük bir sohbet şansımız oldu. Vedat Sakman sevgimiz bir başkadır ve o gün de kendisine söyledim, onu dinlemek bir başka aşktır hem de hiç bıkmadan, usanmadan. Sanatçının Facebook hayran sayfası da en az sanatçı kadar içten; sevgili yöneticisi Alptekin sayesinde de bir hayli faal. Fan grubu olarak geçtiğimiz günlerde bir buluşma yaptı, biz de oradaydık ve o gece gerçekten bir başkaydı. Bu Cuma yine grup buluşuyor ve Sakman dinlemeye gidiyorlar ki gel de kaçırma. Ayrıca mekanda bu Çarşamba’da özel bir diğer yorumcu Gülcan Altan’ın da olacağının altını çizelim; uğramaya ve dinlemeye çalışalım.
Ve yine Cuma günü Taksim ise istikametiniz sabaha kadar toz pembe şarkılar dinleyebilirsiniz. Demet Akalın o gece 23’den sabaha kadar uzanacak bir partide Other Side’da sahne alacak. Bilet fiyatları biraz pahalı ama marjinal bir mekanda marjinal bir parti olması adına ki sık tekrarlanacağını sanmam yine dolup taşacaktır bu anlamda. Bu arada ben geçen sene bir sahnesine denk geldim Akalın’ın ve cidden eğlendim. Bakmayın çok ciddi hit şarkılar biriktirmiş geçen yıllar boyunca, dediğim gibi çok fazla şey ummadan eğlenmek adına orada olunabilir.
Yıllar sonra yepyeni bir albümle müzik yolculuğuna devam ediyor Özdemir Erdoğan. Her dönem enteresan albümlere imza atmış sanatçı yine bambaşka bir çizgide çıkıyor karşısına sevenlerinin ve türkü yorumluyor bu albümünde de. ‘’Boyabat Pirinci’’ ismini verdiği albümünde bu çalışma ile birlikte üç yorum kendi bestesi. Haricinde Pir Sultan Abdal, Aşık Veysel, Aşık Daimi imzaları ve anonim eserleri dinliyoruz. Sanatçının sevenleri için kuşkusuz ayrı saklanacak bir çalışma ama ötesinde çok da heyecanlandıran bir proje değil gibi duruyor.
Tango sever misiniz? Tango bu kez alaturka ile bir araya geliyor ve Canan Altınay ‘’Tango Alla Turca’’ isimli enteresan bir albüme imza atıyor. Tüm çalışmalar kendi imzası müzisyenin ki özellikle ‘’Yaz Aşkı’’nı çok seviyorum. Dört şarkı haricinde albüm enstrümantal. Nermin Susanne Ege ve İnci Çayırlı iki şarkıya eşlik ediyorlar. Albüm Ahenk Müzik etiketi ile raflarda yerini alıyor ve sessiz sedasız yoluna devam ediyor. Yine de o eski tangolar nerede, yok ki diyoruz, doğru diyoruz, onlar bir başka özleniyor.
Ve çok iddialı bir şarkı ile geleceğinin sinyali veriliyordu nihayetinde geçen hafta buluştuk. Yaz başında ‘’Bu Böyle’’ isimli single çalışması bir hayli dikkat çekmişti Sertab Erener’in ve yıl sonunda bir tanesi daha eklendi. Uzun bir zaman sonra müzik dünyasında varlığı net bir şekilde anlaşılan ve hatta bir single çalışma da kendisi adına yayınlama şansı bulan Soner Sarıkabadayı bu şarkının da söz yazarı ve bestecisi. Aranjörlüğünü Mustafa Ceceli’nin yaptığı ‘’Açık Adres’’ için ne mi söylenilir. Bütünü ile ki buna klibi de dahil muhteşem. Çalışma DMC etiketi ile Çarşamba gününden itibaren raflarda.
- Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler
Bu ara biraz blog sayfamızı aksattık ama asla unutmadık. Geçen hafta bir sendrom yazısı yine yayınlanamadı çünkü bir gün sonrası sitemiz yayında olacaktı ve onun için bir çalışma vardı. Ama devam ediyoruz tabi, biraz yavaşladık şimdilik hepsi bu. Bu esnada elbette bir yığın şey biriktirdim, bakalım kaçı kalmış aklımda. Öncelikle bu hafta birinci sezonunu bitirdiğim bir dizi oldu ‘’Life’’. Bu dizi ile birlikte birkaç polisiye daha izlediğim için ve de cidden birbiri ile benzer bir şekilde yol aldıkları için biraz kafam karışmadı değil finalinde ilk sezonunun ve ne yaptım inanamazsınız, gittim birinci bölümünü bir daha izledim dizinin :). Şimdi ‘’Castler’’ ile birlikte ikinci sezonuna başlamadan önce ‘’The Mentalist’’i bitireceğim yani kafamın karışmasına razıyım çünkü bu üç diziyi birer aralıklarla izledim ve bu karmaşayı sevdim. ‘’Heroes’’un üçüncü sezonu bitmek bilmedi zira nasıl güzelleşti dizi anlatamam. Ben şahsen bu diziden böyle bir şey beklemiyorken yayınlanmakta olan dördüncü sezonuna şimdiden nasıl heyecanlanmam. Birkaç bölüm sonra bu dizi ile birlikte ‘’Damages’’in ikinci sezonu ve ‘’Brothers & Sisters’’ın birinci sezonu bitmeden içim içimi kemirmeye devam edecek.
Nefis filmler izledim bu arada. Öncelikle nicedir izlemek istediğim bir filmdi ‘’The Reader - Okuyucu’’. Kate Winslet’in Oscar kazandığından beridir aklımda da bir türlü fırsat olmamıştı adıma. Bernhard Schlink’in aynı isimli romanından aktarılan filmde Winslet gerçekten ödülü boşuna kucaklamamış ve sonuna kadar hak etmiş. Yer yer şiirsel ve bir hayli dokunaklı sahnelerle yüklü filmde her şey sıra dışı bir yaz aşkı ile başlıyor ve bir anda bambaşka bir seyir hâli alıyor ve nereden nereye, bambaşka bir yerde karşılaşıyor yıllar sonra bu aşıklar. Bir diğer ayrı saklayacağım film ise Kim Ki-Duk imzalı ‘’Bin-Jip - Boş Ev’’. Rafları gezerken kapağındaki yazı dikkatimi çekti film ve hiç ötesini düşünmedim. ‘’Hepimiz, kilitlerimizi açacak kişiyi bekleyen birer boş eviz…’’ Dünyanın dört bir yanında birçok festivalde ödüller kazanan bu film Güney Kore sinemasının başarılı bir örneği. Zira yönetmenin birkaç filmini hayranlıkla izlemiştim, bu filmi yeni izleme şansını bulabildim ve korkunç beğendiğimi söylemeliyim. Yine bir diğer izlediğim bağımsız film ‘’Caramel - Karamel’’ içinde aynısını söyleyebilirim. 2007 Fransa - Lübnan ortak yapımı. Beyrut’ta bir güzellik salonunda birbirinden farklı beş kadının hayat öyküsü bu yüzden pek erkek izleyici bulamamış hakkında yazılan çizilen yorumlara baktığımda öyle bir sonuç çıkardım ama yanlış. Gayet keyifli yeri geldiğinde gülümseten yeri geldiğinde insanın içini burkan bir tat, bir renk ki anımsatalım ‘’Karamel’’in Lübnan kadınlarındaki anlamı ağda. Yani bunu ben de sonradan öğrendim tabi ve başta bir bağ kuramadım. Filmin yönetmeni aynı zamanda da başrol oyuncusu Nadine Labaki başta diğer oyuncuları da aynı şekilde sonra ve bir de müzikleri adına bu film gerçekten harika. Unutmadan bir de ‘’İce Age – Buz Devri’’nin nihayet fırsatını bulabildim ve üçüncü serisini seyredebildim ki bu içlerinde en sevdiğim oldu diyebilirim.
Bu arada TRT’nin aylık bir de dergisi var bilmem hiç denk geldiniz mi? Geçen aylarda birkaç sayısını almıştım zira buna sebep vermiş oldukları promosyon albümlerdi ki; malum güzel bir arşivi var kurumun ve bu yapımlar cidden elimizde olması gerekenler. 4 YTL gibi bir fiyatla bu güzelliklere erişmek mümkün ki biraz araştırsanız çeşitleri de var yani her ay bir albüm ya da DVD vermiyorlar, değişiyor sayısına ve bayisine göre. Ben bu ay üç DVD’lik bir belgesel arşive sahip oldum mesela. Adı ‘’Asyanın Kandilleri’’ (Piyasa fiyatı 18 dolar). Türk dünyasının kültür, düşün, sanat ve bilim alanında öne çıkmış şahsiyetlerin her biri 25 dakika olmak üzere hazırlanmış tanıtıcı belgeselleri. Fuzuli’den İbn Sina’ya, Farabi’den Ali Kuşçu’ya. Diyebilirim ki kesinlikle kaçmaz.
Sımsıcak olmasa da güneşli bir hava hakim adeta dışarıda. Üşümemek adına hepimiz için güzel bir hafta olsun temennim.
1 Aralık 2009 Salı
28 Kasım 2009 Cumartesi
Koparmak İstediğin Fırtınaydı ...
Şiir: Kadri Karahan Müzik - Vokal: F.Gül Yanık
Aralık ayında www.kadrikarahan.net adresinde ...
23 Kasım 2009 Pazartesi
PS (Pazartesi Sendromu)
Çalışmalarını keyifle takip ettiğim müzisyen Serkan Çağrı’nın yeni albümü Şükrü Tunar eserlerinden oluşuyor. Bu çok değerli bestecinin şarkıları iki CD’de toplanırken birinci CD’de günümüz sanatçılarının getirdiği yorumları ikinci CD’de enstrümantal versiyonlarını dinliyoruz. Enteresan bir buluşma daha Ahmet Özhan’dan Hayko Cepkin’e, Ziynet Sali’den Sıla’ya, Nalan’a enfes yorumlar dinliyoruz çalışmada ve bu kalitede albümlerle buluşmaya devam etmek istiyoruz ayrıca. Albümün sürprizlerinden birinin de Ata Demirer olduğunu hatırlatalım ayrıca.
Bir başka enteresan enstrüman albüm, bir başka iki değerli müzisyen. Buzuki Orhan ve gitarda Erdinç Şenyaylar ’Guitar & Bouzouki Plays 10 Hot Hits’’ adlı bir ortak albüm yayınlıyorlar. Albümde Ajda Pekkan, Nilüfer, Tanju Okan ve Füsun Önal gibi yorumcuların hit olmuş cover şarkılarına getirilen yorumlar dinleyicinin ilgisini çekecektir. Albümün bonus şarkısı Amalia Rodrigues, Helene Segara, Sarah Brightman, Julio Iglesias gibi bir çok şöhretin İspanyolca, Fransızca ve Portekizce seslendirdiği bir Akdeniz klasiği olan Song Of The Sea (Cancio De Mar).
Latin müziğinin ülkemizdeki genç ve başarılı yorumculardan Kubilay Kan ve orkestrası Salı gecesi Kalamış Murphy’s’ Dance Bar’da sahne alacak. Salsa, bachata, Cha Cha Cha başta sevilen latin müziklerin sunulacağı performansı büyük bir aksilik olmazsa izlemek istiyorum. Aynı gece İstanbul’un bir diğer yakasında ise Flamenko rüzgarı esecek. Kuledibi’nde yer alan Venta del Toro’da iki bölümlük şahane bir gösteri sunulacak. Dansları ile Manuel Reina, vokali ile Cajon Pico ve gitar ile Alper Kargın sahnede olacak. Her iki programda Salı günleri tekrarlanmaya devam edecek.
Nicedir kendisini canlı canlı dinlemek istiyorum ama olmuyor zira bu sefer kaçmayacak gibi. Bildiğiniz üzere geçtiğimiz sene ikinci albümünü yayınladı Kutsal. ‘’Naked - Çıplak’’ ismini verdiği çalışmasını yaşamakta olduğu Amerika’da İngilizce olarak hazırladı. Kapsamı çerçevesinde Türkiye’ye geldiğinde de çeşitli konserler verdi, vermeye devam ediyor. Çarşamba akşamı 22:30 itibari ile JazzStop Beyoğlu’nda olacak Kutsal. Üstelik yalnız değil, “Doğa İçin Çal” projesinin yaratıcısı Fırat Çavaş ile projede yer alan diğer müzisyen arkadaşları da orada olacak.
Genç Yetenekler Projesi ile başta müzik olmak üzere resim, edebiyat ve diğer kültür sanat alanlarında yetenekli gençleri tespit edip, dünya çapında önemli kültür ve sanat elçileri olması yolunda destekleyen Çağdaş Eğitim Vakfı, "Yedi Tepe’den Yedi Kıta’ya İstanbul’un Ritmi" Konserini Feyyaz Berker'in katkıları, KÜSAV desteği ve Türkpetrol Vakfı işbirliğiyle gerçekleştiriyor. 03 Aralık tarihinde Lütfü Kırdar’da gerçekleşecek konserde İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası & Berklee College of Music Öğrencileri’ne Sezen Aksu ve Burak Kut konuk sanatçı olarak eşlik edecek. Elde edilecek gelir burs kazanan öğrencilerin eğitimi için kullanılacak.
- Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler
Öncelikle sitemiz yazarlarından sevgili Zeki geçen hafta küçük bir operasyon geçirdi. Yine sevgili Asya’nın ve Hasret’in başında da benzer durumlar vardı ve geçen hafta boyunca sağlık adına koşuşturmalarına tanık olduk. Geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz kendilerine.
Bu arada bende PC ile kafayı yiyeceğim. Her ne kadar memnun olsam da sık sık başıma problemler açmıyor değil. Yeniden servise gidişini ben evde film izleyerek bastırdım. Bir sürü film izledim bu esnada. Öncelikle Muhammed’in sitemizde yazdığından beri izlemeyi çok istiyordum ve nihayetinde başardım. Clint Eastwood imzalı Angelina Jolie ve John Malkowich başlıca rolleri olan ‘’Changeling - Sahtekar’’ filmini nasıl izledim bir bana bir de anlattığım Muhammed’e sorun :) Anlaşılan bozulan sadece PC değilmiş DVD’de de problemler başlamış. Netice itibari ile başardım ve çok mutlu ayrıldım. Jolie’ye başta tüm oyunculuğa, senaryoya ve elbette yönetmene hayran kaldım. Hâlâ izlememişseniz siz siz olun benim kadar beklemeyin. Bir başka keyifle izlediğim DVD ise ‘’Godsend - Tanrıdan Gelen’’. Oğulları Adam'ı sekizinci doğumgününde kaybeden Paul ve Jessi Duncan, onu yaşama döndürebilmek için yasadşı yollardan insan klonlayan doktor Richard Wells'e başvururlar ve ne olursa ondan sonra olur. Sürükleyici, keyifli özellikle Robert de Niro’nun varlığı ile güçlü bir film. Ayrıca birçok alternatif son sunulmuş filmde ve istediğiniz gibi bitmesi elinizde :). Biraz eskilere gittim ve ‘’Cassandra Geçidi’’ni de izledim. Sophia Loren yine büyüleyiciydi. ‘’A Guide to Recognizing Yoru Saints - Hayatındaki Azizleri Keşfetme Kılavuzu’’, ‘’Da Vinci Code - Da Vinci’nin Şifresi’’, Milliyet Sanat’ın bu ay hediye olarak verdiği DVD ‘’An American Wewewolf in Paris - Amerikalı Kurtadam Paris’te, bir Semih Kaplanoğlu filmi ‘’Meleğin Düşüşü’’ şu anda aklıma gelen izlediğim diğer filmler arasında oldu.
Dizilere gelince bu sezon anlaşılan o ki ‘’Flashforward’’, ‘’Dexter’’, ‘’Desperate Housewives’’ üzerine kurulu adıma. Bu üçünün her bölümünü iple çekmeye devam ederken hepsi PC’mde olduğu için dokunabilme şansım olmamıştı. Şimdi bu hafta yetişilecek ve hepsi tamamlanacak en son noktanın konulduğu yere kadar.
Ve geçen haftanın benim için en güzel yanı Emre Kalcı adına oldu elbette. Uzun süredir büyük bir heyecanla bekliyorduk yeni kitabı ‘’Kir’’i (+ ‘’Alçı’’ ve ‘’Sessiz Düet, Silahsız Düello’’nun yeni ve beraberinde sürprizli baskılarını) ve net satış ortamlarından sonra raflarda da yerini aldı nihayetinde. Emre ile ilk tanıştığım zaman Habertürk gazetesinde Cumartesi günleri yazıları yer alıyordu. Her hafta Kadiköy’deki bit pazarına giderken gazeteyi alır, trenin cam tarafına oturur, yer aldığı sayfayı açar ve ve bitmesini hiç istemezcesine yavaş yavaş okurdum yazılarını. Yine aynısını yaptım bu kez istikamet değişti ama tren yine aynı trendi. Kadiköy’den aldım ‘’Kir’’i ve ‘’Sessiz Düet, Silahsız Düello’’yu (‘’Alçı’’ ile de bu hafta buluşuyoruz) ve araladım sayfalarını. Bir yol bitsin istenir mi ya Emre’nin dizeleri? İkisi de bitsin istemedim elbette ve her sayfasını adeta bir istasyon geçtim. Bir kere daha çok büyük bir kalem Emre, tanıyanlar bilir ve eminim onlar da aynı heyecan içindedir ama tanımayanlar varsa lütfen kitabevlerine koşsunlar ve bu güzellikten kendilerini mahrum bırakmasınlar. Yüreğine sağlık Emre, kalemine sağlık, hiç tükenmesin ve eksilmesin bizden. ‘’Kir’’den tertemiz bir sayfa ile son nokta bu hafta sendroma.
‘’Bazı aşklar daha yukarıdan ilerler. Yukarıda hava daha serindir. Kimi üşür, biraz alçalmayı diler. Oysa aşk var olabildiği yerden alçalırsa, o hafif rüzgârla baş edemez; yere düşüverir. Aşkta ‘’alçaklık’’ bu hikâyeden gelir…’’
20 Kasım 2009 Cuma
Emanet
Ben senin gecendeki mavi ya da günümdeki sarı
Sen benim şehrindeki bütün sokakların adı
Ben senin yüzümdeki çizgi dünündeki anı
Hadi kalk gel bul bi bahane
Birazcık heves biraz cesaret
İlk günkü gibi duruyor hala
Kalbin ömürlük bende emanet
18 Kasım 2009 Çarşamba
15 Kasım 2009 Pazar
Aynı Denizin Şarkıları
Spirto Kai Fotia - Yiannis Vardis (Bay Doğru)
Tesseris Ke Misi - Eleana Papaiannou (Biri Bana Gelsin)
Den Axizeis - Peggy Zina (Dudu)
Ta Mavra Matia Sou - Panagiotis Rafailidis (Ta Uzak Yollardan)
Pikra - Eleana Papaiannou (Bak Gidersem Dönmem)
Tora Ki Ego Tha Ziso - Eleana Giannaki (Susma)
Foveri - Giorgos Mazonakis (Senden Çok Var)
Anavis Foties - Despina Vandi (Aşka Yürek Gerek)
Meno Ektos - Antonis Vardis (Ağladıkça)
Tin Aapi Ya Na Mathis - Yiannis Saleas (Sanadır Yar)
8 Kasım 2009 Pazar
PS (Pazartesi Sendromu)
6 Kasım 2009 Cuma
Tebrikler Manga
Almanya'nın başkenti Berlin'deki O2 World Arena'da düzenlenen törende Manga Grubu, ödülünü ünlü müzik grubu Backstreet Boys üyelerinin elinden aldı. Manga grubunun solisti Ferman, yaptığı konuşmada, ''Burada çok Türk yaşadığı için kendimizi Berlin ile kardeş görüyoruz. Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes Film Festivali'nde söylediği gibi bu ödülü güzel ve yalnız ülkemiz adına alıyoruz'' dedi.
MTV Türkiye'nin canlı yayınladığı törende, ödülünü alan Manga yarışmada Finlandiya'dan Deep Insight, Rusya'dan Dima Bilan, Polonya'dan Doda ve İtalya'dan Lost ile yarıştı. Manga grubu, ilk aşamada 22 ülkeden belirlenen adaylar arasında yerini amış, daha sonraysa ödül töreninde yarışacak 5 aday arasına da girmeyi başarmıştı. Tebrikler Manga.
1 Kasım 2009 Pazar
30 Ekim 2009 Cuma
Bambaşka bir Yeşim
Söz ve müziği Serdar Ortaç’a ait olan iki şarkı, sözleri Fikret Şeneş’e ait olan bir şarkı olmak üzere Yeşim Salkım’ın “Bambaşka” maxi single çalışmasında üç şarkı yer alıyor. Ayrıca albümün ilk çıkış şarkısı olan “Bana Güneş Gibi Gel”in Murat Uncuoğlu tarafından hazırlanan remix versiyonu da single çalışmasının süprizlerinden…
20 yıllık sanat hayatında bugüne kadar müzik sektörüne bir çok hit kazandıran Yeşim Salkım’ın “Bambaşka” isimli single çalışmasında yer alan şarkıların hepsi hit olmaya aday.
Ayrıca Yeşim Salkım yeni imajıyla da sevenlerinden büyük beğeni topluyor.
Ossi Müzik etiketiyle yayınlanan albümün yapımcısı Hakan Eren. Albümüdeki düzenlemeler Türkiye’nin başarılı aranjörlerinden Suat Aydoğan ve Türkiye’nin en önemli dj’lerinden Murat Uncuoğlu tarafından yapıldı. ‘’Bambaşka’’ single fotoğrafları Mehmet Turgut tarafından çekildi. Kartonet tasarımı Engin Korkmaz tarafından hazırlandı.
(Basın Bülteni)
Yeşim Salkım - Bambaşka / OSSİ MÜZİK
26 Ekim 2009 Pazartesi
PS (Pazartesi Sendromu)
Kimi zaman öfkenin, kimi zaman küslüğün, kimi zaman sevdanın, kimi zaman da otuz yıllık tarihimizin yansıması Cem Karaca... Elleri yüreğinin sesini taşıyan, şarkıyı parmak uçlarında çoğaltan yıllar içinde kimi zaman umutlandıran, Kimi zaman kızdıran Cem Karaca... İnişli çıkışlı yaşamı, ama hep dilden dile söylenen şarkılarıyla ... İşte tam da bu anlamda Grup Cemniyet (Solist:Devrim Altanay, Bas Gitar:İsmail Soyberk, Davul:Mert Türkmen, Elektro Gitar:Gültekin Kaçar, Klavye:Mustafa Canbazlar) 27 Ekim Salı akşamı saat 22:00’den itibaren onu özleyenler Salsanat’ta.
Uzun yıllardır kazandığı birikimini nihayetinde yazın başında yayınladığı ilk albümü ‘’Cihan’’ ile devam ettiren Birsen Tezer, ekibi ile kaldıkları yerden sahne programlarına da hızlı bir dönüş yaptı. İlk olarak geçen hafta içinde Jazzstop Suadiye By Mirror’da sahne aldıktan sonra 28 Ekim Çarşamba günü Sakman Club’de bir performans sergileyecekler. Müzik eleştirmenlerince tam not verilen ve sessiz sedasız en çok satan albümler içerisinde yerini alan ‘’Cihan’’dan başta olmak üzere ekibin seçkin repertuarından örnekleri dinlemek adına biz orada olacağız, buyrun gelin hep birlikte müziğe doyalım.
Hakkâri- Zapsuyu üzerine yapılan ve geçtiğimiz yıllarda güvenlik gerekçesiyle yıkılan Devrimci Gençlik Köprüsü yeniden inşa ediliyor. Köprünün inşasına destek 30 Ekim Cuma günü gerçekleşecek konserle sağlanacak. Moğollar, Bulutsuzluk Özlemi, Onur Akın, İlkay Akaya, Vedat Sakman, Melike Demirağ, Diyar, Emin İgüs, Ferhat Tunç, Muzaffer Özdemir, Haluk Çetin, Çiçek Yeşilbaş, Edip Akbayram, Yasemin Göksu, Mazlum Çimen ve Rojda’nın sahne alacağı konserden elde edilecek tüm gelir köprünün yapımına harcanacak. Girişim sözcülüğü’nü Cezmi Ersöz’ün sunuculuğunu ise Gülşen Tuncer’in üstlendiği gece 19.30 - 23.30 arası Bostancı Gösteri Merkezi'nde.
Bağlama sanatçısı ve besteci Barış Güney’in, 2004 yılında yayınlanan “Tohum” adlı çalışmasından beş yıl sonra hazırladığı ikinci enstrümantal ağırlıklı solo albümü “Düşlere Yolculuk” Kalan Müzik tarafından yayınlandı. Yönetmenliğini ve düzenlemelerini Barış Güney’in üstlendiği albümde, Güney’in altı bestesi ve kendisinin seslendirdiği “Karadır Kaşların” (uzun hava) adlı geleneksel bir eser yer alıyor. “Düşlere Yolculuk” albümü, iddialı olmaktan kaçınarak, dinlemenin, öğrenmenin ve değişimin sürekliliğine olan inancı anlatıyor. Dinledim ve büyük keyif aldım; tavsiye ediyorum.
DMC firması MFÖ’nün 24 şarkısının yer aldığı üç CD’lik bir koleksiyon yayınlıyor. ‘’Collection’’, ‘’Agu’’ ve single olarak yayınlanmıştı ‘’Yaz’’ isimli çalışmaların yer aldığı bu sette dünden bugüne yer alan grubun hit olmuş tüm çalışmalarının yanında yayınladıkları son stüdyo şarkıları gayet de uygun bir fiyata dinleyicisi ile bir kere daha buluşacak. DMC aynı zamanda Suzan Kardeş’in ‘’Bekriya 1-2’’ albümlerini de birlikte sunmaya hazırlanıyor ki; bu iki albümde de toplam 24 şarkı yer alıyor. Tek tek almasak mı acaba bu albümleri, beklesek bir gün böyle mi buluşsak, gayet de mantıklı.
- Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler
Bu hafta iki filmi şiddetle önereceğim. Bir tanesine ulaşmak için geç kalmadınız zira Ekim sayısında Milliyet Sanat dergisinin okurlarına armağanı ve filmin ismi ‘’Map Of The World - Dünya Haritası’’. Hayatın sizi götürebileceği inanılmaz yerlerin öyküsü ve başlıca rollerinde hayran kalacağınız iki başarılı oyuncu: Sigourney Weaver ve Julianne Moore. Beklenmedik bir ölüm ve ardından gelişen trajedi hâller evet hiç beklemediğiniz bir anda hayat sizi alır ve olmadık yerlere sürükler; çarpıcı işlenmiş gayet şiirsel sunulmuş, çok beğendim. Bir diğer film ise ‘’Die Falscher - Kalpazanlar’’. Almanya - Avusturya ortak yapımı film geçen yılın en iyi yabancı film oskarını da kazandı. Karl Markovics’in muhteşem oyunculuğunda gerçek bir hikayeden yola çıkarak çekilen film II. Dünya savaşı sırasında Nazilerin savaşın tek galibi olabilmek için başka ülkelerin ekonomilerini para basarak çökertmeye çalışmaları anlatılıyor. DVD özelliklerinde ayrıca gerçek kahramanın dilinden de o yılları dinlemek ayrı bir heyecan. Haricinde Kevin Costner’lı ‘’Thirteen Days - Yakın Tehlike’’, Sandra Bullock’lu ‘’Gun Shy - Aşk Silahı’’ izlediğim diğer filmler arasındaydı.
Bu hafta yeni bir diziye başladım. Bir tür aksiyon aslında; San Francisco'nun her yerine yetişen özel bir acil yardım ekibi var. Hayat kurtarmak için her türlü tehlikeye ve heyecana atılıyorlar ki ilk bölümde başım fazlası ile döndü. Damages’da Katie Connor karakteri ile başarılı ve güzel bulduğum Anastasia Griffith başrolde. Henüz beş bölüm yayınlandı dizi, bakalım izleyici sevecek mi; adıma devam edeceğim. Haricinde bir iki dizi hakkında da güzel şeyler duydum ama limiti aşmayı düşünmüyorum.
Bu haftanın bitiminde ya da en geç haftaya bugün KASIM 2009 olarak yayındayız
Barış Ve Şiddetsizlik İçin Dünya Yürüyüşü
Yer: TARIK ZAFER TUNAYA KÜLTÜR MERKEZİ (Şahkulu Bostanı Sk. Tünel / Beyoğlu)
Tarih: 27 Ekim 2009 Salı, Saat: 20:00
Basın Bildirisi: KADIKÖY Karşılama: Mühürdar Cad. Beyaz Fırın Önü 27 Ekim, Saat: 14:00
Erol BÜYÜKBURÇ
Yaşar KURT
JÖNTÜRK
İskender DOĞAN
Deniz ETEKE
OZAN (AFV)
KARAKALP
İstanbul Style BREAKERS
Kadri KARAHAN
UFUKS
www.theworldmarch.org
24 Ekim 2009 Cumartesi
Cumartesi Şarkısı Ateşi - Sevil Öztatlı
Capone kollar açılır
Göğüsler yana saçılır
Herkesin gözü açılır
Adına da derler sex, adına da derler sex
Seks Seks Seeeeeekssss
Kağıttan elbise moda
Mini etek giymiş oda
Yaşasın der en son moda
Adına da derler seks, adına da derler seks
Seks Seks Seeeeeekssss
Seks bombası olmuş meğer
Herkesin dilinde gezer
Sosyete böyleymiş meğer
Adına da derler seks, adına da derler seks
Seks Seks Seeeeeekssss
Kalçaları bomba gibi
Kollarıda asma kabak
Gören gözler şaşı olur
Amanın kadına bak, amanın kadına bak
Adına da derler seks, Seks Seks Seeeeeekssss
Seks bombasımı neymiş
Allahıma güzel şeymiş
Gözlerimiz yaptı bayram
Bayan bilmem ne
Adınada derler seks, Seks Seks Seeeeeekssss
Çıplaklar kampına döndü
Görünün gözleri döndü
Bu gidişle ocak söndü
Adına da derler seks, adına da derler seks
Seks Seks Seeeeeekssss
Ne ferman dinler ne kadı
Sosyetik çıkmıştır adı
Cennetten mi gelmiş sanı
Adına da derler seks, adına da derler seks
Seks Seks Seeeeeekssss:)
21 Ekim 2009 Çarşamba
Aydilge ile Sobe
Kütahya'da doğan Aydilge babasının tayini nedeni ile Ankara'ya yerleşti. İlkokulu bitirdikten sonra ortaokulu ve liseyi TED Ankara Kolejinde tamamladı.Daha sonra Başkent Üniversitesi Amerikan Kültürü ve Edebiyatı Bölümünü birincilikle bitirdi. Şu anda İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde Radyo-TV-Sinema üzerine yüksek lisans yapmakta.
1998’de ilk öykü kitabı Kalemimin Ucundaki Düşler, Ekim 2002’de ise ilk romanı Bulimia Sokağı yayımlandı. 2004 Mayısında vitrinleri süslemeye başlayan üçüncü kitabı Altın Aşk Vuruşu ismini taşıyor.Öyküleri ve şiirleri daha önce sanat dergilerinde yayınlandı. Ayrıca gitar çalıp şiirlerini besteledi. 2006 yılı Mayıs ayında "Küçük Şarkı Evreni" adlı ilk albümü EMI Music Türkiye tarafından yayınlandı ve müzikseverlerin beğenisini kazandı. Yüxexes Dergisi tarafından "Yılın En İyi Çıkış Yapan Kadın Şarkıcısı" seçilen Aydilge'nin üçüncü müzik videosu, kendi yazmış olduğu "Bulimia Sokağı" adlı romanın kahramanı "Tuğyan"a çekildi. Roll Dergisinin 2006'nın en iyi albümleri arasında gösterdiği Küçük Şarkı Evreni'nin çok sevilen parçası Tuğyan, Dream TV top 10 listesinde bir numaraya kadar yükseldi.
Aydilge, ''Sobe'' ismini verdiği ikinci albümünü DSM etiketiyle önümüzdeki hafta sevenlerinin beğenisine sunuyor. Albümde dokuz adet eser yer alıyor. Aydilge, eserlerin tamamının sözlerini, altısının da müziklerini yaptı. Albümün çıkış şarkısı Yollara Düşsem’e bir de klip çekildi. İlk albümünü büyük bir keyifle dinlemiştim Aydilge'yi ve hakkında ilk yazıyı ben yazmıştım. Yeni albümünü heyecanla bekliyorum adıma.
19 Ekim 2009 Pazartesi
PS (Pazartesi Sendromu)
Beyoğlu’nun sevdiğim mekanlarından Jazz Stop 17 yıllık birikimini Boğaz’ın diğer yakasına taşıyor. Suadiye By Mirror olarak da bir alternatifimiz var artık. Cuma ve Cumartesi mekanda program başladı ama resmi açılışı yarın akşam gerçekleştiriyor. Saat 23’den itibaren Zuhal Olcay ve Güvenç Dağüstün sahne alacak. Aynı mekanda bir gün sonra Bay J & Geveze & Fazla Mesai, 22’sinde Birsen Tezer, 23’ünde Hale Caneroğlu performansları olacak. Haftanın yedi günü farklı konseptlerde gerçekleşecek sahnelerle bu kış Anadolu yakasında olanlar için başka bir renkte yaşanacak, yaşanabilir.
Vokalde Korhan Çelik, davulda Ergün Yıldız, elektro gitarda Can Bezgen ve bas gitarda Altuğ Şenkal’dan oluşan ve geçtiğimiz aylarda da sitemizde konuk ettiğimiz Batı Yakası’na bayılıyorum. Hâlâ o muhteşem kapaklarının posterini çerçeveletememiş de olsam bu senenin en başarılı albümlerinden birine imza attıklarına eminim, bütün şarkılarını keyifle dinliyorum. Grup rock müzik camiasına girişini “sıcak bir hoşgeldin” ile karşılamak adına, yine yarın gece (20 Ekim) herkesi “Batı Yakası 2009/2010 Sezon Açılışına” Jolly Joker Balans’a davet ediyor bizleri. Kapak çekimlerini yine çok beğenirken orada olamayacağım ama mutlaka diğer performansları ile bu kış buluşacağım.
Yaklaşık yedi yıl ‘’Elifname’’ isimli TV programının yapımcılığını ve sunuculuğunu yaptı. Şimdi bir albümle müzik dünyasında Elif Güvendik. Çıkış şarkısı ‘’Karagün’’ tipik bir Serdar Ortaç şarkısı ‘’Aşk Nağmeleri’’nde. Beraberinde Yıldız Tilbe, Mustafa Sandal, Ferda Anıl Yarkın, Sude Bilge Demir, Bülent Özdemir, Emrah Gökelma, Murat Tekyıldız çalışmalarından bir repertuar var. DJ Funky C. İle de ‘’Hey Onbeşli’’ düet olarak yer buluyor albümde, albüm OSSİ Müzik tarafından müzik marketlerde.
- Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler
‘’Filmekimi’’ artık bir klasik bunu biliyoruz. İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından düzenlenen ‘’Filmekimi’’ sekizinci yaşında 17 - 25 Ekim tarihlerinde yine Beyoğlu Emek Sineması'nda (23-25 Ekim ayrıca Cinebonus Maçka G-mall Sineması'nda). Ayrıca bu sene yoğun ilgi üzerine 9 güne uzatılmış etkinlik. Yine programda bu yıl daha fazla film, daha fazla seansta seyirciyle buluşacakmış. http://www.iksv.org/filmekimi_2009/index.asp adresinden tüm detaylı bilgilere ulaşabilirsiniz. Bu hafta sizlere tavsiye etmek istediğim ilk film ‘’Deception - Şantaj’’. Başlıca rollerini Evan McGregor ve Hugh Jackman paylaşıyor ve yönetmen Marcel Langenegger. Bir denetleme firmasında çalışan Jonathan’ın aynı firma adına çalışan avukat Wyatt ile tanışmasından ve arkadaş olmasından sonra gelişen olaylar zinciri. Bu film izleyicileri biraz bölmüş gibi, izledikten sonra yazılan yorumları okuyunca; ben soluksuz ve büyük bir keyifle izledim ve haftamın en iyisiydi diyebilirim. Bir diğer keyifle izlediğim film ise ‘’Thick As Thieves - Son Oyun’’ 2009 yapımı bir hırsız-polis filmi. Morgan Freeman ile Antonio Banderas başrolde. Filmin içi sürprizlerle dolu ve ara ara kafanız karışıyor kim - kim diye ama hepsi güzel bir şekilde bağlanıyor. Ayrıca bir Spike Lee filmi ‘’She Hates Me - Benden Nefret Ediyor’’ ve ‘’A Song of Martin – Martinin Şarkısı’’da izlediğim diğer kareler oluyor, öyle çok çok keyif aldığımı söyleyemiyorum onlar adına.
Bu hafta dizilerim kaldığı yerden devam etti. ‘’Dexter’’ ve ‘’Desperate Housewives’’ her yeni gelen bölümleri ile daha da mı güzelleşiyor ne. Bu yılın dizisi ‘’Flashforward’’ kesinlikle ve her bölümünü iple çekiyorum. ‘’Castler’’da nihayet ilk sezonu bitirmenin mutluluğunu yaşıyorken ‘’Damages’’in ikinci sezonunda finale doğru geri sayıyorum. Ayrıca ‘’Heroes’’un üçüncü sezonunu da bitirmeyi çok istiyorum artık ama şunu söylemeden geçmek istemiyorum, bu dizi adına bu denli yol alamam sanıyordum fakat her bölümünü iple çekiyorum. Bu hafta hemen hemen hepsini ve hatta bu saydıklarımdan da ötesini izleme şansını buldum. Şu an yeni bir dizi arayışı içinde değilim ama ekranlarda geçen hafta ilk bölümü yayınlanan ‘’Nefes’’ isimli dizi adına çok şey duydum. Uzun bir zamandır bir yerli yapım izlemiyordum açıkçası ama çok merak ettim ve izledim. İkinci bölümden sonra net bir şeyler söylerim.
Yazının hemen başında Zuhal Olcay ile ilgili bir haberimiz vardı yine ona dair bir not ile bu haftaki sendromumuzu noktalayalım. Sanatçı uzun bir aradan sonra yeniden tiyatro sahnelerinde. Oyunun adı ‘’Şölen’’ ve ülkemizde ilk kez ‘’Tiyatro Stüdyosu’’ tarafından sergileniyor. Ahmet Levendoğlu’nun yönetmenliğini yaptığı oyunun konusuna gelince varlıklı bir ev sahibesi olan Paige, yazar kocası Lars’ın yeni kitabını kutlamak amacıyla bir şölen düzenliyor ve bu gece için özel bir garson tutuyor. Toptan bir yok oluşa doğru giden dünya için kaygılanan Paige, bu duruşunu hazırladığı özel mönüye yansıtıyor. Oyunun başında kendini gösteren, özellikle Paige ile konuklar arasındaki kaba ve kırıcı söylem ve davranışlar giderek aşağılayıcı, saldırgan tavırlara dönüşüyor ama şölen devam ediyor. Oyun 22 - 23 Ekim’de Muammer Karaca Tiyatrosu’nda, 24 - 25 Ekim’de Caddebostan Kültür Merkezi’nde zira o tarih ve mekan izleyebilmem için uygun görünüyor. Tiyatroyu da çok özledim yahu.
Sımsıcak, güneşli bir hafta başladı. Herkese güzel Pazartesi’ler ve beraberinde haftalar.
17 Ekim 2009 Cumartesi
Sakman Bir Aşktır
Bundan iki sene önce doğumgünümü Sakman Club’de kutlamaya karar vermiştik; o zaman üst katta eski yerindeydi mekan. Küçük bir topluluk eşliğinde yeni yaşımı Vedat Sakman şarkıları ile kutlamak kuşkusuz benim için çok özeldi. Gecenin özel bir de sürprizi olmuştu adıma ki; değerli hocamın gitarı eşliğinde bir şiirimi de seslendirmiştim o gece o güzel renklerin içinde ve pastamı keserken, mumları üflerken tek bir dileğim olmalıydı; artık bir kitabımın olması olabilirdi bu. O sene içerisinde Sakman’da bir de şiir gecesi düzenleme şansı bulan ben bir sene sonraki doğumgünümü bir kitap ile birlikte karşılamaya da hazırlanacaktım artık. ‘’Ben Bu Filmde Kadri Karahan’ı Oynuyorum’’ ve yeni yaşım. Ne güzel ki; yeniden aynı mekanda yine, aynı dostlarla, aynı huzurla. Derken birkaç ay sonra sitemizin yeni yaşında da bir başka özel gece ve yine aynı mekanda ‘’Şiirlerle… Şarkılarla…’’ Geçen sene sitemizin kutlama gecesinde güzel bir ekip ne mutlu ki yeniden Sakman’daydık. Ve dün akşam; sitemizin yeni yaşında ve yine nerede olabilirdik acaba; elbette yine tam da orada.
Sevgili Zeki’nin bir gün öncesi olan doğumgününü özel olarak kutlamamıştık ve ertesi Sakman’da olmak adına sözleşmiştik. Aynı gün Vedat Sakman’ın da Facebook hayran sayfası dostlarının da orada olacağını biliyorduk ayrıca. Programdan önce kendisi ile sohbet edebilme şansını buldum. Küçük bir talihsizlik yaşamış ve kolunu sakatlamıştı Sakman, gitar çalamayacaktı belki bir süre ama piyano ile eşlik edecekti ve aksamayacaktı sahne, bir kere o muhteşem sesi, şarkıları, yüreği yeterdi. Mekan adına bir güzel haber verdi hocamız bizlere. Yakında Sakman Club’de olan tüm etkinlikler sanatçının web adresinden izlenebilecek. Doğru duydunuz; her akşam evinizde, odanızda, bulunduğunuz mekanda canlı canlı varacaksınız bu tada. Şu anda hazırlıklarda son noktaya geliniyormuş, buna çok sevindim. Ayrıca başka duyumlarda aldım kendisinden ki; yakın zamanda buluşturacağım bunları da sizinle.
Program sanatçının gitaristinin birkaç performansı ile başladı ve daha sonra Sakman sahnede yerini ‘’Hayallerim’’ ile aldı. Bir başka büyü Sakman dinlemek, o şarkılarda her defasında yeniden yeniden kaybolmak başka bir telaş; yeri geldiğinde hüznün doruğuna yeri geldiğinde orkestra ile aralarındaki konuşmalara, esprilere, atışmalara bir o kadar da eğlenceli (Özellikle gitarda Hakan çok ayrı bir neşeli, çok sevimli). Ayrıca katılan konuklarında sahne alması ile bir o kadar da zengin gece. Zira ilk olarak mekanda da Salı günleri sahne alan Selen Servi (Sarılsam Üşür müsünüz) daha sonra benim için çok özel bir an bu ikiliyi ilk kez aynı sahnede dinlemek Birsen Tezer ki; ayın 28’inde Sakman Club’de sahne alacak ayrıca (Yalnızlığım, Değirmenler), yine çok sevdiğimiz bir diğer dost, başarılı yorumcu Gülcan Altan (Benim Adım Kırmızı, Kandilli) ve Murat (Kimseye Etmem Şikayet) ile de bir başka tat. Derken aramıza gecenin sonunda katılan F.Gül ve Gözde de dahil çorbacıda alınan soluk ve sabahın ilk ışıklarına doğru dönülen ev, üzerine hâlâ bir tatlı sarhoşluk. Ayın birinde sayfamızda özel söyleşilerle, yazılarla hep birlikte kutladığımız yeni yaşımız dün de küçük ama çok eğlenceli bir grupla gününde ayrıca kutlandı özetinde. Biz hepinizi orada hissettik; aşağıdaki keyifli performansı yine yorumsuz kalacak biliyorum ama olsun sizlere armağan etmenin mutluluğunu taşıyorum :) ...
Vedat Sakman - Herneyse
15 Ekim 2009 Perşembe
Armağan Olsun
Şiir : Zeki Çelik
Müzik - Vokal: Emre Olgun
Klip: Önder Kızılkan
Nice yaşlara Zeki ... Doğumgünün kutlu olsun ...
En İyileriyle Erkut Taçkın
Yıl 1955: Erkut Taçkın ve arkadaşları Türkiye’de ilk rock müzik ateşi tutuşturuyor!
Türkiye’de batı müziğinin bayrağını ilk dikenlerden olan Erkut Taçkın’ın şarkıları, pırıl pırıl kayıtlarla elimizin altında artık. Türk popunda çoktan kült bir statü edinmiş “Beyaz Ev”den, Sevgi Sanlı’nın “cennet”i anlatırken “destan” yazdığı “Yeryüzü Cenneti”ne, bizzat Erkut Taçkın tarafından yazılmış bir “nihilist senfoni” olan “Çaren Yok”tan, her biri bir başına dahi 60 rüzgarları estirmeye yeterli “Cadillac”’a, “Blue Suede Shoes”a kadar çok sayıda şarkı ihtiva eden muhteşem Erkut Taçkın şarkıları.
1974-1979 yılları arasında yayınlanmış orijinal plak kayıtları ‘’Beyaz Ev’’, ‘’Sorsam ki’’, ‘’Yeryüzü Cenneti’’, ‘’Çaren Yok’’, ‘’Sen’’,’’Seni Görünce’’ dışında Erkut Taçkın’ın sadece sahnelerde ve televizyon programlarında söylediği ‘’Be Bop A Lula’’, ‘’Shakin’ All Over’’, ‘’King Creole’’, ‘’What’d I Say’’, ‘’I Need You’’, ‘’Blue Suede Shoes’’ ilk kez bu albümle yıllar sonra tekrar dinleyici karşısına çıkıyor.. Albümün bir diğer sürprizi ise Erkut Taçkın’ın 1973 yılında Tv programı için yapmış olduğu ‘’Erkut Taçkın Jenerik’’ müziğinin yayınlanması.
“En İyileriyle ERKUT TAÇKIN” albümünün yapımcısı Hakan Eren. Kartonet yazısını Naim Dilmener’in yazdığı albümdeki şarkıları orijinal stüdyo bantlarından dijital ortama Bora Ebeoğlu aktardı. Kapak grafik tasarımı Şeref İnce tarafından yapıldı.
“Gençliğin sevgilisi çılgın Ye-Ye kralı Erkut Taçkın” muhteşem şarkılarıyla geri döndü. Erkut Taçkın ve arkadaşları, Türk popunda resmen tarih yazmışlar. Tarih de onları, hiç şüphesiz. Buyurun dinleyelim !
(Basın Bülteni)
Erkut Taçkın - En İyileriyle / OSSİ Müzik
14 Ekim 2009 Çarşamba
Emir Ersoy & Projecto Cubano Salsa ile Latin Rüzgarı
Geçtiğimiz aylarda sitemizde konuğumuz da olan Emir'in ayrıca bugün doğumgünü. Nice güzel yaşlar kendisine.
13 Ekim 2009 Salı
Bir Aşk İçin Fazla Sarışın
Şiir: Kadri Karahan Müzik: Sahila & Samine Düet : Kadri Karahan & F.Gül Yanık
Uçmak (İntro – Final) Söz: Mehmet Teoman Müzik: Vedat Sakman Vokal: Zuhal Olcay
Klip: Kadri Karahan & F.Gül Yanık
Asya Gülgün Özkan’a katkılarından dolayı teşekkürler
12 Ekim 2009 Pazartesi
PS (Pazartesi Sendromu)
Akbank Caz Festivali 15 - 25 Ekim tarihleri arasında 19. kez ‘Şehrin Caz Hâli’nde dinleyenleriyle buluşuyor. Özgün ve yaratıcı programıyla cazın sınırları aşan heyecanını paylaşmaya davet eden Akbank Caz Festivali bir kez daha cazın onlarca farklı rengine kucak açıyor. İki hafta boyunca 13 farklı mekanda 30’un üzerinde canlı performansa ev sahipliği yapacak olan festival konserlerin yanı sıra atölye çalışmalarına ve panellere de programı kapmasında yer veriyor. http://www.akbanksanat.com/caz_festivali adresinden programı öğrenebilir hatta davetiye kazanma şansını elde edebilirsiniz.
16 Ekim Cuma akşamı Hilton Convention Center’da Oscar ödüllü ünlü Hollywood yıldızı Kevin Costner grubu Modern West ile birlikte sahne alacak. 2007 yılında yine ülkemizde benzer bir performans sergilemişti ekip ve de bir hayli dikkat çekmişti. Costner ismi son yıllarda filmlerinden öte bir şekilde dikkat çekiyor ülkemizde, kuşkusuz bu sebeple ilgi bir başka olacak kendisine ve konsere. Konser öncesinde ve sonrasında ise Rock DJ’leri eşliğinde yapılacak müzik ile gece bir rock partisi konsepti ile gerçekleşecek.
OSSİ Müzik yayınladığı albümler ile dikkatleri çekmeye devam ediyor. Şimdi de Buğra Uğur için hazırlanan bir saygı albümü kapımızı çaldı kendilerinden. Müzikte 30’ncu yılını tamamlayan Buğra Uğur'un daha önce yayınlanmamış besteleri yanında, çok bilinen eserlerinin yeni yorumlarını da içeriyor albüm. Kendisinin piyanosu ile yorumladığı bestelerinin yanında; ‘’Kavak Yelleri'’nde Zuhal Olcay, ‘’Üzüm Buğusu Gibi Ağlarım'’da Nilüfer, ‘’Yalnızım'’da Vokaliz, ‘’İlk Defa'’’da Nino Varon sesleri ‘’İnkar Etme’'de ise Asya ve Yusuf Bütünley düeti yer alıyor. 1983 Eurovision Şarkı Yarışması Türkiye birincisi olan o meşhur ‘’OPERA’’ isimli şarkıda Türkçe ve İngilizce sözlü versiyonları Çetin Alp'in sesinden orijinal kaydıyla yer alıyor. Henüz dinlemedim ama bu haftanın alternatifi olabilir.
- Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler
Sinema dünyasında birbirinden güzel yapımlar dikkat çekmeye başladı. Açıkçası uzun zamandır ihmal ettiğimi biliyorum ama bilmem neden bu aralar pek de sinemaya gitme havasına giremiyorum; yoksa gerçekten çok çekici filmler var. Çağan Irmak’ın ‘’Karanlıktakiler’’ filmi için sezonu açmayı düşünüyorum. Ötesinde evde film keyfim devam ediyor. Bu hafta izlediğim iki filmi ayrı seviyorum. Birisi ‘’The Prestige - Prestij’’. Christopher Nolan imzalı 2006 yılı filminde Christian Bale ki bu aralar favori oyuncularımdan ve Hugh Jackman başroldeler. İki sahne sihirbazı, giderek şiddetlenen bir savaşa ve birbirlerinin mesleki sırlarını ortaya çıkartmak için doymaz bir susuzluğa dönüşen güçlü bir rekabete girişiyorlar. Baştan sona gözümü kırpmadan izledim. Yine bir başka film olan ‘’Note On a Scandal - Skandal’’ı ise sevgili Emre’nin film arşivinde yakaladım, iyi da yapmışım zira hayatımın karelerine bir film daha ekledim böylelikle. Filmin konusuna gelince Sheba Hart, sanat öğretmeni olarak yeni geldiği okulda, Barbara'nın da ona yakınlık göstermesi ile samimi bir arkadaşlık kurar. Fakat Sheba'ya yakınlık gösteren sadece Barbara değildir. Öğrencilerinden biri ile girdiği, Barbara tarafından da farkedilen yakın ilişki, bir süre sonra Sheba'nın bütün profesyonel ve özel hayatının paramparça olmasına neden olacaktır. 2006 yapımı filmde iki başarılı oyunculuk var ki kendilerini Oscar adaylığına da götürüyor. Judi Dench ve Cate Blanchett’i izlemeye ve alkışlamaya doyamayacaksınız. Haftanın izlediğim bir diğer filmi ise ‘’Next’’ oldu. Yine bir sihirbaz çıktı burada da karşıma. Nicholas Cage ve Julianne Moore başlıca roldeler, 2007 yapımı film. Özellikle sonlarına doğru heyecanımı biraz yitirdim.
Hürriyet Film Kulübü’nü takip ediyor musunuz? Her hafta sonu bir DVD hediye ediyor Hürriyet okurlarına. En başından beri hepsini aldım listeme ve güzel birçok filmle de buluşmuş oldum böylelikle. Bu haftadan itibaren yeni sezona geçtiler ve ilk sundukları film ‘’Slumdog Millionaire - Milyoner’’ oldu. Orijinal kutusunda ayrıca tüm seçenekleri dahil ve sadece 2 YTL ile orjinal bir film arşivimizde, güzel hizmet ve bravo. Ayrıca http://www.hurriyetfilmkulubu.com/ adresini takip ederseniz sunulacak filmleri görebilir, anketlere ve çekilişlere de katılabilirsiniz.
Sinema dünyası usta yönetmen Halit Refiğ’in ölüm haberini aldı. Biz de bu ay sitemizde ‘’Adım Kadın’’ köşemizin konuğuydu; sevgili Arzu Altınçiçek dostumuzun annesinin vefat haberini aldık. Çok çok üzüldüm. Kendilerine Allahtan rahmet sevenlerine başsağlığı dileriz.
10 Ekim 2009 Cumartesi
Cumartesi Şarkısı Ateşi - Serpil Barlas
Kandıramaz beni kimse şeytan gibi biriyim ben
Boş vaatler beni sarmaz kül yutar mıyım hiç ben
İnan çok zor güzelim beni kandırmak boş yere yorulma
İnce işler beni yorar riske giremem ben
Deli dolu yaşıyorken sana kul olamam ben
İnan çok zor güzelim beni kandırmak boş yere yorulma
Önüm arkam sağım solum sobesin
Elim sende kalbin bende ebesin
Koş peşinden koş yakala sobesin
Ebesin sobesin sen
MP3
9 Ekim 2009 Cuma
Alternatif - Eda Karaytuğ
5 Ekim 2009 Pazartesi
Gidenlerin Ardından : Mercedes Sosa
Latin Amerika'nın popüler şarkıcısı Arjantinli Mercedes Sosa, hayata gözlerini yumdu. Güçlü pes sesiyle kitlelerin kalbini fetheden 74 yaşındaki sanatçı, 18 Eylülde Buenos Aires'te kaldırıldığı hastanede bu sabah öldü. Hayatında 40'dan fazla albüm çıkaran "La Negra" Sosa, 60'lı yıllarda sanat hayatına atıldı ve 70'lerde bazı filmlerde oynadı.Askeri cunta döneminde 1979'da La Plata'da verdiği konser sırasında gözaltına alınan ve şarkı söylemesi yasaklanan komünist sanatçı, Avrupa'ya giderek önce Paris'e, sonra Madrid'e yerleşti. Sanatçı, ancak 1982 yılının Ocak ayında konser vermek için ülkesine dönebildi. Dünyaca ünlü sahnelerde şarkı söyleyen Sosa, müziğinde folkloru rock ile harmanladı, opera şarkıcılarıyla albümler hazırladı. Meslek hayatında birçok ödül kazanan Sosa, ölmeden önce yaptığı bir söyleşide şunları söylemişti: "Bu ödüller sırf şarkı söylediğim için verilmedi, düşündüğüm için de verildi. İnsanları ve adaletsizlikleri düşünüyorum. Düşünüyorum da, düşünmeseydim kaderim böyle olmazdı..."
PS (Pazartesi Sendromu)
‘’Doğa İçin Çal’’dılar. Bir zamanlar üyesiydim; ağaclar.net adresinin bir projesi. "Playing For Change Stand By Me projesinin Türkiye’deki versiyonu hani. Birçok müzisyen bir araya geliyor ve bir şarkıda seslerini, enstrümanlarını buluşturuyor. Altı çiziliyor yalnız bu bir taklit değil projenin ülkemizdeki ayağı. Seçilen şarkı ‘’Divane Aşık Gibi’’. 45 müzisyen bir araya geliyor. İçlerinde Aslı, Kutsal, Can Şengün, Murat Evgin, Serdar Öztop gibi tanıdığımız isimlerde var ilk kez karşılaşacağımız nicesi de ve dünyanın hâline, doğanın verdiği sinyallere, küresel iklime vs. dikkat çekilmek isteniyor. Fırat Çavaş’ın yapımcılığında - yönetmenliğinde bir de başarılı klip ile desteklenen bu çalışmayı beğenerek izledim, keyif alarak dinledim.
Antalya’da olmak vardı, Altın Portakal Film Festivali heyecanında. Bu sene 10 - 17 Ekim tarihleri arasında gerçekleşecek yarışma sürecinde Antalyalılar bir de müzik ziyafetine tanık olacak. Genellikle film müziği de yapmış 12 sanatçı ve grup, açık hava konserleri verecek. Aylin Aslım, Baba Zula, Erkan Oğur, Fuat Saka, Göksel, Gülay, Koçani, Moğollar, Tolga Çandar, Yeni Türkü, Mazlum Çimen ve Kardeş Türküler desek de başka bir şey demesek. http://www.altinportakal.org.tr adresinden tüm detaylara ulaşabilirsiniz.
Geçenlerde Popstar Alaturka’yı izledim uzun bir zaman sonra. Sürekli tartışmalar ile öne çıkan ve bu sahneleri ile haber kanallarında karşılaştığım yarışmada bu hafta öyle bir hava yoktu. Yarışmacılar daha önceki yarışmacılar ile düetler yaptılar. Her eski yarışmacı şunu söyledi hemen hemen, albümüm çıkacak; ya çıkanlar? Bugüne kadar birçoğu albüm yapmadı mı, kaçı hafızamızdalar? Yarışmada gayet güzel sesler var kabul ama bir renksizlik de var, bir eksiklik. Zira bir önceki yarışmanın birincisi Mehtap ekrana bir çıktı da kendime geldim. Doğallığın bu kadarı, bu kadında gerçekten bir hava var; Armağan Çağlayan’ın dediği gibi buyrun starsa star. Mehtap’ın sesi gerçekten çok güçlü; albümü sağlam olmadı ama şans tanınır, tanınmalı ve diğerlerinde doğru seçimler yapılmalı. Dakikalarca güldüm hallerine. Yarışmada ikizler varmış onlarla ‘’Acıların Kadınıyım’’ı seslendirdi. Alın işte neden bu şarkı mesela albümünde olmadı. Küçük bir de not: Kendisinin diğer programlarda konuk olduğu zamanlarda da dikkatimi çekti. Popstar Mehtap olarak anılması hani, bence bu şekilde sunulmaktan da ayrıca kaçınmalı.
- Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler
Bu hafta müzik pek susmadı açıkçası. Hafta bir başladı pir başladı. Bu yoğunluk içerisinde web adresimizi de güncelledik ve de güzel tepkiler aldık sizlerden bu da bizi çok mutlu etti. Geçtiğimiz hafta kitapları ihmal etmeyelim dedi Gökçe; haklı. Kitaplar başucumuz olmaya devam etmeli ki; önümüzdeki günlerde edecek de. O ana kadar başka bir kitaba dokunmayacağım ve heyecanımı koruyacağım. Emre Kalcı’nın başta yeni kitabı ve beraberinde sürprizleri için birkaç gün daha bekleyeceğiz sadece. Detaylarda ayrıca buluşacağız, nefeslerimizi tutalım. Dergilere bir göz atalım mı? CNBC-e dergisi tarot kartları vermiş Ekim sayısında, ilgimi çekmedi değil; içinizde tarot bilen var mı :) D-Smart dergisi ‘’Cesurların Vatanı - Home Of The Brave’’, Milliyet Sanat ise ‘’Dünya Haritası - Map of The World’’ filmlerinin DVD’lerini veriyor. İlk filmi seyretmiştim. ‘’Bir savaşçı evinde huzur bulabilir mi’’ sorusuna yanıt aranıyor ve Irak savaşından evlerine dönen gazilerin hayatlarını işliyor. Samuel L.Jackson’un başrollü bu filmi izlerken yer yer sıkıldım şahsen ama bir şey kaybetmedim. Diğer filmi ise çok merak ediyorum. Büyük ihtimalle bu hafta içinde izleyeceğim, sizlere fikrimi söyleyeceğim.
Ergin’le kahve içtim bu hafta uzun zaman sonra, sonra Balans’da Gülbahar Kültür - Naim Dilmener performansını izledim. Site güncellendi yani yayına merhaba dedik; Hasret Murat’ın sözlerini yazdığı bir çalışmaya (Yollar) bir klip hazırladım; arkadaşlarımla Heybeliada’da mehtaba çıktım. Özel dostlarıma hazırladığım sürprizler adreslerine bir bir ulaşmaya devam etti bu süre içinde, evde güz temizliği yapıldı ve her şey dağıldı yeniden toparlandı beraberinde. Gökay’la oyunlar oynandı, yerimizde bir an olsun durulmadı. Bir ay cephemde hareketli başladı ve de böyle memnunum halimden de. Sendrom mendrom yok bana ne bugün ne de başka bir hafta; yaşayanların, yaşanan her şey ile yanında olmak adına :)