Özel dostlarımdan ve www.kadrikarahan.net adresimizin değerli kalemlerinden (Ayın Şarkıları) sevgili Ergin Erdemir’in bugün doğumgünü. Ben de bu sene doğumgünümü bir Pazartesi günü kutladım ama ne güzel ki günün sendromundan etkilenmedim, dilerim sende de öyle olur :) Zira Ergin’ciğim nice yaşlar dilerim, nice güzellikler sana; birlikte paylaşacağımız nice şarkı, nice şiir olsun. Gel pasta keselim :)
Geçtiğimiz hafta özlemle andığımız sanat güneşimiz Zeki Müren adına sürprizler bitmiyor. Şimdi de Universal & Taxim Edition imzalı bir yapım var karşımızda. Sanatçının orkestra şefliğini de yapan besteci, tanbur sanatçısı Muzaffer Özpınar’ın arşivinde yer alan sahne ve ev kayıtları Burhan Bayar tarafından değerlendiriliyor. Kayıtlar izinler alındıktan sonra Almanya’da bir stüdyo’da orjinali bozulmadan temizlenip digital ortama aktarılıyor. Daha sonra Özcan Şenyaylar’a teslim ediliyor ve şarkılar ses üzerine yeniden çalınıyor. Bir hayli özveri ile gerçekleştirilen yakışır bir albüm olarak da bizlere ulaşıyor. Tam 19 şarkı ile hiç ama hiç ölmeyecek, hiç batmayacak bir güneş.
2006 yılında besteci Aydın Öztürk’e ait çalışmalar bir albümde çeşitli sanatçılar tarafından yorumlanmıştı. Geçtiğimiz günlerde bu albümün devamı geldi ve İber Müzik’ten yayınlandı albüm. 15 şarkılık albümde üç çalışmayı besteci Öztürk yorumladı. Özgün ve Türk Halk Müziği’nin seçkin yorumcuları bu albümde bir araya geldiler ve birer şarkı seslendirdiler. Gülay, Kıvırcık Ali, Efkan Şeşen, Rojin, Hilmi Yarayıcı, Ferhat Tunç, Oğuz Aksaç, Hakan Yeşilyurt gibi tarzın özel yorumcuları var ki baktığımızda bir çoğunu uzun zamandır da dinlemiyorduk yeni bir çalışma ile. Bu anlamda kaçırılmaması gereken bir çalışma en başta.
Tekrar hatırlatmakta fayda var. Bu Çarşamba günü yani 30 Eylül’de Balans Jolly Joker’deyiz, neden oradayız peki? Dünya Müziği derlemeleriyle Türkiye, Avrupa ve Orta Doğu’da tüm dans mekânlarının arşivlerinde bir numarada yer edinmiş DJ Gülbahar Kültür, daha önce de Londra ve Viyana gibi Avrupa dans metropollerinde gerçekleştirdiği “Global Beats” partisiyle İstanbullu dans ve müzikseverlere unutulmaz bir müzik ziyafeti sunacak çünkü. Oriental Dancefloor, Gypsy & Balkan Grooves, Latin, Asian-Sounds, Ethno Pop, Swing gibi stiller gece adına bize ipucu. Ve bir de sürprizi var gecenin ki; Naim Dilmener’de bu partide konuk DJ kabininde. Başka ne istenir ki?
Hemen ertesinde yani yeni bir ayın ilk gününde
Aslında hemen bugünün ertesi (2 Ekim) Maçka Küçükçiftlik Parkı’na mı gitsek, çok eğlenceli bir gün yaşanacak gibi görünüyor orada. Haberim olmadı ama ilki Haziran’da düzenlenmiş Balkan Soundz Festivali adı altında bu da ikincisi. Saat:14 itibari ile Roman müziğinin başarılı temsilcileri ile Sulukule eğlenceleri şehrin tam ortasına taşınıyor. Sulukule Roman Orkestrası, Lapseki Orkestrası, Akpençe Perküsyon grubu sahne alacak gruplar içinde. Etkinliğin en güzel yanı üniversite öğrencilerine ücretsiz olacak olması; öğrenci kimliğinizi gösterin ve girin içeriye bu güzel havaların tadını çıkartın.
- Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler
Bu hafta dizilerim ve ben biraz ayrı düştük. Gerek site ile ilgili çalışmalar, gerek gündelik akış gerekse kalan zamanlarda tercihim filmlerden yana oldu. Sadece biraz hızlanmak ve yeni sezonlarına yetişmek adına birkaç bölüm üst üste Heroe’s, ‘’Life’’ ve ‘’Brother’s & Sister’s’’ izledim. ‘’Brother’s & Sister’s’’ çok enteresan bir dizi. Öyle ki izlemek için iple çekmiyorum mesela ama izlediğim zaman her bölümden sonra farklı bir sendrom yaşıyorum ve bu büyüyü seviyorum. Başroldeki tüm herkesi çok başarılı bulduğum gibi konu itibari ile akıştan etkileniyorum. Mesela burada da bir ailenin hayatından kesitler var bizim hemen hemen tüm dizilerimizde de ama ortada çok ciddi bir akış – bakış farklılığı var. Ne fazla dram ne abartı komedi; zaten bu dizileri izlemeye başladıktan sonra bizim diziler için kusura bakmayın lütfen diyebiliyorum gönül rahatlığı ile.
Bu hafta izlediğim filmlerin içinde özellikle iki tanesini çok beğendim. ‘’Bir Aptalın Anıları -Flashbacks of a Fool’’ Baillie Walsh imzalı bir yapım. En yeni James Bond olarak tanıdığımız Daniel Craig’in başrolünde olduğu film 2008 yapımı. Yavaş yavaş şöhreti son bulmakta olan bir Hollywood yıldızının aldığı bir ölüm haberi ile çıkmış olduğu bir yolculuk işleniyor filmde; geçmişe doğru bir uzanış bu ve ergenliğinin ve bugünkü hayatındaki yansımasının o ilk günleri. Özellikle müzikleri ile şahane ve bugünlerin değil de anki 80’lerin filmleri lezzetinde. Ve yine sizlerle paylaşmak istediğim bir diğer film ‘’Silk - İpek’’. Francois Girard imzalı filmin başlıca rollerinde Keira Knightley, Michael Pitt, Koji Yakuho var. Kaçak yollardan Japonya’ya en kaliteli ipeklere sahip olmak için çıkılan bir yolculuk ve elbette gelinen bu noktada karşılaşılan büyüleyici bir güzellik. Bir yanda eşi Helene ve bir yanda kim olduğunu hiç bilmediği Herve. Şiir gibi bir filmdi; büyüleyici güzellikler içinde seyrettim. Hepimize güzel bir hafta olsun.