6 Aralık 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu

İlk albümü ‘’Özgürüm’’ ile başarılı bir çıkış yakalayan Özgür Akkuş müzik dünyasındaki yerini giderek sağlamlaştırıyor. Bir mini albüm yayınlayan Akkuş ‘’Özgürüm Remixes’’ adını verdiği bu çalışmasında ilk albümünde yer alan ‘’Radyoda Yine Sezen Çalıyor’’ isimli şarkıya dört ayrı versiyon getirmiş. Beraberinde ilk klibinde çekildiği şarkı ‘’Kemer Oyunu’’ gayet keyifli bir şarkı. Çalışma içinde bir de ‘’İndim Havuz Başına’’ remixi var ki yerimizde duramayacağız gibi.

Yeşim Salkım yeniden anne olmaya hazırlanırken bir yandan da yeni albümünün heyecanını duyuyor. ‘’İstanbul’da Aşk’’ ismini verdiği yeni albümü Cuma günü müzik marketlerde yerini aldı. Henüz şarkılarını dinleme şansını bulamasam da heyecanlanma sebebim tüm sözlerin ve bestelerin Zeki Ergün imzası taşıyor olması. Işın Karaca, Ferhat Göçer, Yonca Lodi, Zeliha Sunal gibi isimlere vermiş olduğu çalışmalar ile dikkat çeken müzisyenin yeni şarkıları bakalım Salkım’ın sesi ile nasıl buluşacak.
Geçtiğimiz hafta MASK’ta iki konser izledim. Birsen Tezer Perşembe günü sahne aldı ve şarkıları ile her zaman olduğu gibi bizi ayrı büyüledi. Tezer ile ilgili bu ay çok güzel sürprizler var. Bir tanesini hemen ilan edeyim bile. Bülent Ortaçgil’in son albümünün tanıtım konserinde konuk sanatçı olarak dinleyeceğiz kendisini. Ayın 16’sında İndigo’da gerçekleşecek konserden önce Cuma günü Tomtom Sokak’ta Dünya Rakı Haftası kutlamalarında da ayrıca yer alacak sanatçı.

Bir diğer izlediğim konser de sitemizin Aralık ayı konuklarından İmran Salkan’ın oldu. Beklenen de oldu ve kurtlarımızı bir döktük pir döktük. Daha öncesi izlediğim için kendisini bu sonu bekliyordum. Tanıdık tanımadık herkesin bir arada içten, sımsıcak şarkılara eşlik etmesi, danslar etmesi su gibi akıp gitmesine sebep oldu zamanın hani kesti mi kesmedi. İmran Salkan’ın konserlerini mutlaka takip ediniz ve hüznü ile sevinci ile Balkan türkülerinin tadını ayrı bir yaşayınız.

Harun Kolçak Expeirence sanatçının son projesi. Rock müziğin başkaldısı, jazz’ın özgürlüğü ve deneysel tarzın bütünleşmesi deniliyor bu durum için. Aslında Harun Kolçak Project olarak dinleme şansı bulamadığım için üzgündüm kendisini ve bu kez yakalarım belki diyorum. 2011 yılında bu projesini albüme de dökmeyi planlayan Kolçak şimdiden zengin bir repertuar içine girmiş. Peki nerede ve nasıl dinleyebiliriz. 09 Aralık Perşembe günü Haymatlos’ta.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Geçen hafta içinde de dizilerime kaldığım yerden devam ettim. O sebeple o cephede herhangi bir değişiklik olmadı. Yeni bir diziye bulaşmayı da şu an için istemiyorum ama az çok çizgime tanık olanlardan her şekilde fikir bekliyorum. Mesela bu anlamda ‘’The Event’’ten çok memnunum. Henüz izleyen birisine denk gelemesem de bence bu sezonun en iyi dizilerinden biri.

Cnbc-e dergisini her ay aralıksız alıyorum. Daha önce de yinelemiş olabilirim ama bu derginin sayfaları keşke kendi dizileri ile sınırlı kalmasa demeden yine geçmek istemiyorum. İzlediğim diziler adına sayfalarda gezinmekten memnunum ama çok ötesini şöyle bir dergi dolu dolu sunsa da keyifle okusak diyorum. Milliyet Sanat dergisinin Aralık sayısını keyifle okudum. Dergi son aylarda dikkat ediyorum, seçkin bir DVD promosyonuna da başladı ki bu ayın filmi ‘’Salaam Bombay - Selam Bombay’’. Vaktinde izlediğim bir film ki yeniden anımsamak adına hemen kucaklaştım. Mira Nair’in ilk uzun metrajli filminde Hindistan’ın en yoksul kentlerinden birinde yaşayan evsiz çocukların hayatı anlatılıyor. Krişna’nın evine dönme mücadelesi ve bunun da çok kolay olmayacağı. Birçok film festivalinden ödüllerle dönen filmin DVD’sinde özel söyleşilere de yer verilmiş.



Haftamın en keyif aldığım filmlerinden biri de ‘’The İnvisible Circus’’ oldu. İnternet olmasaydı asla ulaşamayacağım 1999 yapımı filmlerden biriydi ki Adam Brooks imzalı. En büyük kozu Cameron Diaz en sürpriz kozu Moritz Bleibtreu oldu adıma. Jordana Brewster oyunculuğunu da asla es geçmemeli tabi ki. Bir gün ablasının tatil için gittiği bir başka ülkede ve bilinmedik bir sebeple intihar etmesini yıllar geçse de Phoebe kabullenemez. Ve 18 yaşına gelir gelmez evinden kaçarak bunun sebebini öğrenmek ister. Önce ablasının sevgilisi ‘’Wolf’’u bulur ki bilmediği birçok gerçekle yüz yüze kalacaktır artık. Diaz’ı zaten ayrı severim ama hiçbir filmde bu kadar güzel görmemiştim :)

Duygusallığı bırakıp bir kovalamaca içine girmemiz gerekirse 2007 yapımı ‘’War - Suikastçı’’dan çok etkilendim. Geçen hafta aynı filmde bu kez dost olarak izlediğim Jet Li ve Jason Statham bu filmde birbirinin düşmanı iki karakterde. Aksiyon sahnelerinin bol miktarda kendini gösterdiği filmin senaryosu bir hayli ilginç ve sürprizlerle dolu. Statham’ın ‘’Chaos - Kaos’’ filminde de böyle bir durum yaşamıştım mesela. Hani o filminin finalinde yaşadığım sendromu burada yaşadım ki sırf o birkaç sahneyi izlemek için bile filme vakit ayırılmalı derim. Kesinlikle bir piyasa filmi değil, tarzının bence en iyilerinden biri olmuş.

Geçtiğimiz hafta bahsetmiştim Hasan Karcı’nın ‘’2 Koca Adam’’ filminin DVD’sinin çıktığından. Kendisi ile bu hafta görüştüm ve bana ayrıca imzaladı ki ayrı saklayacağım. Ve filmi keyifle izledim ki konusundan kısa bahsedeyim. Sokaklarda büyüyen iki kişinin tanışmasını sıkı bir dostluk bekliyor sonrası. Ve biri müzisyenlik yaparak diğeri de kumar oynayarak yoluna devam ederken aynı zamanda kendilerine bir misyon yüklerler ki çocukları, yardıma muhtaç olan insanları korumak adına birçok şeyi göze alırlar. Ve bir gün hiç olmadık bir şeyle karşılaşacaklardır. Cannes film Festivali Yönetmen Kategorisi Yarışmalı Bölüm’de de yer alan filmi çeşitli satış noktalarından temin edebilirsiniz.

2010 yılının son aylarındayız. Blog sayfamızda bu yılın kritiğini çeşitli aşamalarla yapmaya karar verdim. Çeşitli şekillerde en’lerimi sizlerle paylaşmaya sayfalarımızda bu haftadan itibaren başlıyorum, gün ve saat belli değil, her an da olabilir :) Ayrıca soğuk günlerin istilasındayız e saltanatı bitti bahardan kalma günlerin, yeterliydi de; siz sıcak kalınız efendim. İyi haftalar.

Hiç yorum yok: