28 Haziran 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu

Uzun zamandır bir albüm hazırlığında olduğunu biliyorduk. Müzik kariyerinin dördüncü albümü ‘Çok Daha Fazla’’ ile Metin Arolat’ı peki özledik mi? Evet diyebiliriz gönül rahatlığı ile. Yayınladığı tüm albümlerde kendimize hit şarkılar bulduk ve bulmaya bu albüm ile birlikte yola çıkıyoruz. 10 yeni şarkı 2 versiyon ile DSM etiketi ile yayınlanan albüm son günlerin en dolu dolu albümü kesinlikle. Albümde kendi şarkılarına ağırlık veren Arolat’a söz ve bestelerde Barlas, R.Aytaç Özgümüş aranjelerde yine R.Aytaç Özgümüş, Sertaç Özgümüş, Alper Erinç ve Özgür Buldum eşlik ediyor. ‘’Lütfen Yaz Gelsin’’, ‘’İzmir’’ ve ‘’Sarı Saçların’’ isimli şarkıları özellikle çok sevdim. Hatta ‘’Sarı Saçların’’ çekilecek klipler içinde mutlaka olmalı. Şarkının sahibi Barlas ise daha çok söz yazmalı ve daha çok beste yapmalı ayrıca.

Bugüne kadar onu kitapları ile tanıdık. Yasemin Pulat ayrıca birçok şarkıda da söz yazarı olarak karşımıza çıktı. Işın Karaca’dan ‘’Kalp Tanrıya Emanet’’, Ziynet Sali’den ‘’Yürek Yaralı Büyüyor’’, Nez ‘’Büyütür Kendini’’ ilk aklımıza gelen sözleri arasında. Uzun zamandır üzerinde çalıştığı bir proje olduğunu biliyordum ve geçtiğimiz hafta bunun haberini aldım. ‘’Sana Yazdım’’ bu Çarşamba günü DMC etiketi ile yayınlanıyor. Bu bir single (İki versiyonu ile de ayrıca karşılaşacağız) ama kuşkusuz ki devamında da görüşeceğiz. Sözleri kendisine ait olan bu çalışmayı Yıldıray Gürgen bestelemiş. Bir de başarılı klip çeken Pulat bu ‘’Sana Yazdım’’ ile ayrı bir soluk yaşatacak sizlere. Ben dinlerken hazzını aldım, sizlerin de beğeneceğine eminim.


Haftanın Albüm Kapağı: Fatih Ürek - Alırım Aklını

Biz onu sitece çok seviyoruz :) Hepimiz aynı fikirdeyiz değil mi :) O zaman size güzel bir haber. Şekilden de anlaşılacağı üzere aklımızı almaya geliyor kendisi. Biz o aklı ‘’Bakiremsin’’ şarkısını dinlediğimiz gün kaybetmiştik ayrı ama. Yine Çarşamba günü yine DMC etiketi ile yayınlanıyor. ‘’Hadi Hadi’’ ve ‘’Sus’’ isimli şarkıları ile yıllar sonra ikinci baharını yaşayan Fatih Ürek üç şarkı ile sevenlerinin karşısına çıkmaya hazırlanıyor. Albüm için kral da bir imaj yapmış kendisi ve fotoğrafları son zamanların aranılan ismi Mehmet Turgut’a çektirmiş. Şarkılar hakkında henüz bir yorumda bulunamıyorum ama o söyler de dinlemez miyiz diyorum :)

Bu hafta yine dikkatlerimizi çeken bir durum da ‘’U Dönüşü’’ durumu. Yaza sıkı bir şekilde başladı DMC ardı ardına yayınladığı single çalışmalar ve saçma sapan karma albümlerle. Onlardan biri de Genco Ecer için geliyor bu başlıkla. Bay Vücut ile ilk albümü ‘’Kandıramazsın’’ vesilesi geçtiğimiz sene yine bu zamanlarda tanışmıştık. Bu tanışmanın ardından dört yeni şarkı ile kendisini dinleyeceğiz ve bir sene boyunca neler değişmiş müziğinde hep birlikte göreceğiz. Bu arada ‘’U Dönüşü’’ isimli bir diğer albümde U Dönüşü’’nden geliyor. Grup adını ilk kez bir şarkı yarışmasında finale kalarak duyurmuş. Daha sonra ekibe yeni katılacak isimlerle uzun zamandır bu albüm üzerinde çalışmış. 10 şarkılık albüm sert bir sound içeriyor ve açıkçası bu ara ilgimi çekecek gibi durmuyor.

Haftanın Şarkısı: Toygar Işıklı - Sen Eşittir Ben

Kendisinin ismi ile bugüne kadar birçok dizide ve hatta filmde karşılaştık. Müziklerine attığı imza ve bazen de kattığı vokal yeri geldi kendisine birçok ödülü de beraberinde getirdi. ‘’Yaprak Dökümü’’ ve ‘’Dudaktan Kalbe’’ soundtracklerinden sonra bir yerde ilk özgün albümü geldi geçtiğimiz günlerde Toygar Işıklı’nın. ‘’Sonunda’’ ismini verdiği bu çalışmasında dolu dolu 17 şarkı var. Albümü bütünü ile dinlemedim ama içinden çıkış - klip yaptığı ‘’Sen Eşittir Ben’’i (Söz ortak olmak üzere imza Çağın Bodur) çok beğendim. Yalnız albümün kapağı çok vesikalık; ürktüm de açıkçası :)
Bu haftanın en beğendiğim albümlerinden biri Balkan Messengers imzalı. Dünyaca ünlü keman sanatçımız Nedim Nalbantoğlu’nun kurduğu grubun üçüncü albümü ‘’Labirent’’ size sımsıcak melodiler sunmaya hazırlanıyor. Neshko Neshev, İzzet Kızıl, John Matheww Hall, Gökhan Karcebaş isimli müzisyenlerinde kadrosunda olduğu grup albümde 15 şarkı yorumluyor. Bir Azeri potpori haricinde hepsi yeni çalışma öyle bildik Balkan şarkıları yeniden çalındı - söylendi durumu değil. 14 şarkı Ada Stüdyoları’nda bir tanesi ise Sofya’da kaydedilen albüm Dms etiketi ile geçtiğimiz hafta yayınlandı.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Bu Perşembe Haziran ayını noktalıyoruz. Geçen haftada bahsettiğim gibi bu ay çok özel konuklarımız ile Temmuz’u karşılayacağız ve bunun için ayrı heyecanlıyız. Söyleşi yaptığımız konukların isimlerini vermek elbette istemiyorum ama söyleşilerimizden bazı başlıklar sunmak istiyorum sizlere.

Günün birinde eğer şiir yazabilirsem, yazmaya cesaret edebilirsem kendimi yazarlığının doruğunda kabul edeceğim. Bu yüzden hep biraz hikaye biraz roman yolu ile kendimi yetiştirmeye çalışıyorum, doğrusunu söylemem gerekirse. Çünkü ben yazma sürecinin aynı zamanda bir öğrenme süreci olduğuna inanıyorum. (Şairhane)

Türkiye'de müzik adına çok ciddi şeyler öğrendim kariyerim boyunca. Bunlardan biri de şudur. Popülerlik evet, çok dönem bizzat yaşadım içinde ama şu an baktığımda popülerliğin insanı hasta ettiğine inanıyorum bu ülkede. Bu hastalığa bulaşmak istemiyorum artık. Benden uzak dursun. Mümkün olduğunca kendimi korumam gerektiğini düşünüyorum bu durumdan. Evet; ben sadece müzik yapmak istiyorum. (Müzik-hâl)

15 yıldır üzerinde çalıştığım bir besteleme tekniği üzerine yazdım her şeyi. Aslında yanılmıyorsun. Her şarkıyı bir halka olarak üretip sonra birbirine eklemledim, amaç; kopmaz birbirine bağlı bir zincir yaratmaktı. Aslında peşinde koştuğum şey; bundan 10 yıl sonra da dinlendiğinde hala keşfedilecek ayrıntılara sahip bir albüm yaratmaktı. (Müzisyen)

Evet yeni bir çalışmamız var; albümün adını ilk size söyleyeyim:‘’Frenk ve Ahenk’. Batı ile doğunun buluşma noktası. Bu kısmen de olsa benim hayatımı özetliyor. Bu sefer albümü kendim yöneteceğim; istediğim şarkıları söyleyeceğim ve evet caz da olacak. (ADAMAKILLI)

Ve hemen ekleyelim. Sadece bu kadar değiliz e diğerleri sürpriz :)

Gelelim haftamın dizilerine. Evet bu hafta azim ettim ve öncelikle ‘’Damages’’in üçüncü sezonunu bitirdim. Gerçekten sıkı bir final izledim ve de bir dosyayı daha kapattım kendileri ile. Doğrusu onları özleyeceğim. Bir ara sanki sıkılmış gibi olsam da ‘’Flashforward’’dan baktım ki ilerleyen bölümlerde heyecan had safhaya çıktı ve bu dizinin de anlaşmasının bittiğini duydum yayınlandığı kanal ile. Başka bir kanalda devam eder mi bilmiyorum ama onda da finale doğru geliyorum. ‘’The Tudors’’ dördüncü sezonunda harika. Ve ne yazık ki bu dizi de bu sezonu ile veda etmeye hazırlanıyor. Üçüncü sezona göre senaryo ve oyunculuk yeniden şahlandı ama kral bildiğimiz aynı kral.

Ve filmlerim. Öncelikle bu haftamın filmini ABD yapımı olan ‘’Unthinkable - Düşünülemez’’den yana kullanmak istiyorum. 2010 yapımı film kadrosunda Samuel L.Jackson, Carrie - Anne Moss, Michael Sheen gibi başarılı oyuncuları bulunduruyor. Bir terörist var ortada ve Amerika kendisi tarafından üç ayrı yerine yerleştirilen nükleer bombalar ile büyük bir tehdit altında. Bir sorgu yargıcı ve FBI ajanı yakalanan teröristi konuşturmak ve yerlerini öğrenmek çabasında ama nafile ortada beklenmedik durumlar cereyan edecek ve bu koşuşturma filmi baştan sona nerede ise aynı çatı altında sürüklemeyi başaracak. Filmde bazı sahneler ciddi anlamda irkilmeme neden olurken özellikle Moss’un ve Sheen’in oyunculuklarını çok beğendim. Çeşitli sinema sitelerinde filme dair özellikle sonun beğenilmediği yorumlarını okudum ki aksi noktadayım Ben filmin sonunu kesinlikle çok beğendim. Yine izleyicilerin bulduğu bazı mantık hataları ile ben de karşılaştım ayrı ama izlemek kesinlikle bir şey kaybettirmiyor.

Bir diğer izlediğim film Ezel Akay’ın yönettiği ve geçen yıl vizyona giren ‘’Yedi Kocalı Hürmüz’’ü. Kısaca da olsa konusunu anlatmama gerek yok sanırım, Hürmüz aynı Hürmüz :) Keyifli bir film izlediğimi söyleyebilirim ama çok öteye gidemeyebilirim. Filmin kadrosu bir kere çok sağlam. Her zaman söylüyorum ki Nurgül Yeşilçay daha fazla film çekmeli. Gülse Birsel, Haluk Bilginer, Sarp Apak, Mehmet Ali Alabora, Erkan Can ve ustalar Erol Günaydın, Zihni Göktay, Müjdat Gezen, Halit Akçatepe ve diğerleri. Filmin müzikleri de bir hayli başarılı öyle ki izledikten sonra soundtrack albümünü de arşivinize almanız için harekete geçebilirsiniz.

Bu hafta izlediğim en enteresan filmlerden biri de ‘’Süperseks’’. Geçen hafta izlediğim ‘’Ay Lav Yu’’ filminde Meray Ülgen’in oyunculuğunu beğendiğimi söylediğimde bir arkadaşım önerdi bu filmi bana ki 2004 yapımıymış üstelik ve daha önce hiç adını duymamıştım. 2004 Almanya yapımı bu filmde zira çok başarılı Türk oyuncular da var. Bunlardan biri de Hilmi Sözer. Zira kendisini ‘’Meine Verrückte Türkische Hochzeit – Benim Çılgın Türk Düğünüm’’den anımsayabilirsiniz. Filmin başrolündeki Alman oyuncu Denis Moschitto ’da aslında tanıdık ki bu elemanı seviyorum. ‘’Chiko’’ ve ‘’Kebap Connection’’ filmlerinin de başrollerinde yer almıştı kendisi. Filmin konusuna gelince hiçbir işte bir türlü dikiş tutturamayan Elviz’in aldığı çılgın bir karar sonrası orada yaşayan Türkler için teleservis hizmetine girmesi işleniyor. Bu arada elbette işler yolunda gitmiyor ve sürpriz olaylar ile devam ediyor film. Genel olarak sıkıcı bulmadım ve izlemekten pişman olmadım.

Yine bizden yine onlardan karma oyuncularla bir diğer izlediğim film ise ‘’Eastern Plays - Şark Oyunları’’. Bulgar yönetmen Kamen Kalev'in senaryosunu yazıp yönettiği film Bulgaristan'da yaşayan Itso ve Gregoria adlı iki kardeşin aileleriyle olan kopukluklarını anlatıyor. Itso daha sonra bir Türk kızına aşık oluyor ve bizim oyuncularımız filme bu şekilde dahil oluyor. Ovanes Torosian, Saadet Işıl Aksoy, Nikolina Yanchev ve Hatice Aslan’ın başrollerinde oynadığı filmde Itso’yu canlandıran başrol oyuncusu Christo Christov (Aynı zamanda filmin yönetmeninin de çocukluk arkadaşı olduğunu öğreniyoruz) filmin tamamlanmasından sonra uyuşturudan hayatını kaybediyor ve film bu yüzden kendisine adanıyor. Cannes Film Festivali’nde “Altın Kamera” ödülüne de aday gösterilen film geçtiğimiz haftalarda ülkemizde de vizyona girmişti. Genel olarak ağır yol alsa da film izlenmeyi kesinlikle hak ediyor.

Geçtiğimiz Cuma iki önemli müzik adamını andık. Yıllar önce aramızdan ayrılan Kazım Koyuncu ve bir dünya starı geçen yıl aramızdan ayrılmıştı Michael Jackson. Bu Cuma’da maalesef müzik dünyamız bir kayıp verdi. Percussion ustası, usta müzisyen, sevgili dostumuz Hakan Beşer’i kaybettik ve dün de dostları ile ona son vedamızı gerçekleştirdik. Toprağı bol olsun, ailesine, dostlarına sabır dilerim.

Ayın son Pazartesi gününden herkese iyi haftalar dileklerimizle, güneşli ve güzel günlere.


2 yorum:

Adsız dedi ki...

Aslinda alisildik gelse de Toygar Isikli'nin sarkisi gercekten hosuma gitti..

Sari Saclarini'nin tamaminda duyulan sample hosuma gitti. :o) Yorumu da eh iste..
Sanirim Metin Arolat da 26 mayis dogumluydu, Suat Suna gibi..

Sinav Dönemi aklimi aldi Fatih Ürek, en son Gönül Yazar, Kibir ile almisti :o)

Kadri Karahan dedi ki...

Dediğim gibi her iki şarkıda da kendimi iyi hissediyorum bu ara
ve bu yaz sanırım kendime böyle hareketli bir şeyi sevdiremeyeceğim ...

Belki Tudors Fatih ile bozulur bu ne dersin, aklımızı alır mı alır böyle, bekleyelim bakalım :) ...