21 Haziran 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu

İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuarı Temel Bilimler bölümü Mezunu Barbaros Uslu ve tıp dilinde "bipolar bozukluk" adı verilen beyindeki kritik seviyelerin alçalması ve yükselmesinden kaynaklanan, hayati fonksiyonlarını durduran, bilinç kaybı yaşadığı çok ciddi bir hastalığa yakalanmış. Tedavi masrafları bir hayli yüklü olduğundan müzisyen arkadaşları kendisi için bir yardım konseri düzenlemeye karar vermiş. Bu akşam saat 20:00 itibari ile Beyoğlu Haymatlos’ta gerçekleşecek etkinliğe 20 YTL ile katılabilirsiniz ve siz de destek olmak isteyebilirsiniz. Buzuki Orhan’dan Harun Kolçak’a, Erol Büyükburç’tan Hasan Cihat Örter’e, Ege’den Kenan Yılmaz’a birçok isim sahne alacak. Bir diğer yardım konseri ise Şafak Öğretmen için. ‘’Osteosarkom hastalığıyla’’ mücadele eden ve söz konusu hastalıkla ilgili ilaçların doz olarak limitini doldurması, Türkiye'de tedavisinin yapılamaması nedeniyle çareyi yurtdışında arayan Türkçe öğretmenimiz içinde bir türkü şöleni düzenleniyor Çarşamba günü. Kültür Üniversitesi Akıngüç Oditoryumu’nda düzenlenecek bu şölene 50 YTL karşılığında katılabilir ve Belkıs Akkale’den Bedia Akartürk’e, Sabahat Akkiraz’a, Erdal Erzincan’a çok değerli isimleri dinleme şansını bulabilirsiniz. Hayat hiç kimseye kötü sürprizler yapmasın. Bu iki genç arkadaşımıza bir an önce acil şifalar diliyorum.


Ve gelelim haftanın albümlerine zira çok hareketliyiz yine. 30 yıllık müzikal kariyeri boyunca birçok projede ismi ile karşılaştık. Birçok bestesini ve aranjesini dinledik, şefliğini yaptığı birçok konseri izledik. Ozan Doğulu’dan bahsediyorum. ‘’130 bmp’’ ismini verdiği ve geçtiğimiz hafta yayınladığı albümünde Doğulu’nun son yıllarda öne çıkan DJ kimliğine tanık oluyoruz ve ünlü isimlerden ses bulan önemli şarkılarla yeniden dans etmeye hazırlanıyoruz. Bir yerde de olmasa olmazlar ya da bir yerde de olmazsa olmazlar ekibinden Sezen Aksu, Ajda Pekkan, Ferhat Göçer yine burada da karşımızda. Çok kötü bir şarkı ile Sıla (kaldı ki ‘’Alain Delon’’ duymasın, dinlemesin) Mustafa Ceceli, Ziynet Sali ve elbette Kenan Doğulu’da burada. Çok gerekli bir albüm mü aslında evet; Doğulu uzun yıllara yaydığı bu yolculuğunu bir şekilde anlamlandırmak istemiş olabilir kendi adına, bunun üzerinde de bir hayli titiz çalışmıştır da ama benim bir kerelik dinledikten sonra ikinci defa ancak herhangi bir mekanda karşılaşırsam dinlemek zorunda kalacağım düzenlemeler bunlar. Ziynet Sali’nin yorumu ile ‘’Sen Mutlu Ol’’u alıp bu paragraf adına köşeme çekilebilirim öyleyse.

Bir başka DJ Uğur Karan’da 25’nci yılını kutluyor. Altısı enstrümantal çalışma olan ‘’İstanbul Sunset Time’’ isimli albümde gayet güzel bir seçki sunuyor bizlere. Serkan Çağrı’dan ‘’Dut Ağacı’’, Febyo Taşel’den ‘’Kabuk’’ gibi günümüze yakın çalışmalarda yer alıyor hafızalarımızda özel bir yer eden Polat Bülbüloğlu & Şebnem Ferah düeti ‘’Gel Ey Seher’’de. Alihan Samedov, Burhan Öcal, Nino Varon, Serhat Hacıpaşalıoğlu çalışması yer alan isimlerden biri. Bu albümde ilk kez dinleyeceğimiz ve bence çok daha iyi bir yerlerde olabilecekken müzik dünyasında hak ettiği yeri alamış Aşina’da bu çalışmada. Seslendirdiği ‘’Akrep’’ isimli şarkı bu anlamda özel. Yine başarılı müzisyenlerden Burak Demir’de kendisine ait bir çalışma olan ‘’Gelin’’de dikkatleri üzerine çekiyor. Esen Müzik etiketi ile geçtiğimiz hafta içinde dinleyici ile buluşan bu çalışma sıcak yaz günlerinde harika bir esinti yaşatmayı vaat ediyor ve bize de dinlemek düşüyor.


Haftanın (hatta yılın) Albüm Kapağı: Yılmaz Morgül – YLMZMRGL

Tanrı hepimizi korusun :)

Haftanın İddiası: Yılmaz Morgül - Bu albüm ile birlikte herkes Yılmaz Morgül’ün kendi kariyerinde yaptığı devrime tanık olacak. Şarkılarım gibi fotoğraflarda benim için birer devrim niteliği taşıyor. Eğer ki söz konusu olan sanatsa sanatta sınır yoktur.

Gördüğümde resmen birçok kişinin düşündüğü gibi şaka sandım ama öyle ki bir mağazada karşılaşınca elime aldım resmen, bir hışım tuttum, gerçekmiş, inanamadım, böyle bir albüm varmış hani, yeni çalışmasıymış. Sahiden garip bir adam Yılmaz Morgül. Öyle ki hafta sonu Okan Bayülgen’in programına katılmış ve izlemedim ama sözleri - açıklamaları ile yine olay yaratmış. Morgül ile bir yardım konserinde karşılaşmıştım ve gerçekten orada samimiyetine tanık olmuştum. Biliyorsunuz birçok yardım konserine koşa koşa gitti kendisi, bu yönü ile tebrik edilmeli, hassasiyetini alkışlamalı. Neyse şimdi Şafak Karaman kendisine bir albüm yapmış ve kariyeri boyunca ilk kez TSM söylememiş, artık ne söyledi, neler yaptı etti bugün yarın göreceğiz ama Sezen Aksu’nun ‘’Perişanım Şimdi’’ isimli şarkısını yorumlamış. E ne diyelim, istediği gibi olsun her şey.

Ölümünün 10’ncu yılında kendisini bir kere anıyoruz bu kez türkülerle. Kemal Sunal Türk sinemasının kuşkusuz ki çok önemli bir rengiydi. Bugün bile onu izlemekten bıkmıyoruz sevmekten vazgeçmediğimiz gibi. Atlantis Müzik Production sanatçının bugüne kadar filmlerinde kullandığı türkülerden bir seçki hazırlamış. Enstrümantal iki şarkının (‘’Gurbet’’ ve ‘’Yunus’’) haricinde sanatçının sesinden yeniden o film karelerine döneceğiz. ‘’Maden Dağı’’ndan ‘’Ayağında Kundura’’ya, ‘’Esmerim Biçim Biçim’’den ‘’Hele Yar Zalim Yar’’a çok uzağında değiliz, gözlerimizi kapattığımızda çok net bir şekilde kahkahaya boğulabileceğiz. Yine düne dair bir yolculuk yapmak isteyenleri özel bir çalışma daha bekliyor ki geçtiğimiz günlerde kendisi için özel de bir gece düzenlenmişti. Behiye Aksoy’dan ‘’Hatıralar’’ Anadolu Müzik etiketi ile bizlerle buluşuyor. 14 çalışmanın yer aldığı ‘’Hatıralar’’da bir kere daha Yeşilçam’ın o unutulmaz tatlarına dönmeniz ve yeniden büyülenmeniz mümkün.

Hiphop sevenleri kariyerinin dördüncü solo albümü ile Ceza bekliyor. ‘’Onuncu Köy’’ albümünün tanıtımında dikkatimi çekti 2000’den fazla farklı kelimenin kullanıldığı bir çalışma deniyor. Ne demek acaba anlamadım ki :) ‘’Ağladın Ya’’ nasıl oldu ise başarılı bir şarkı oldu, tuttu ve hemen bunun devamını getirelim mantığı ile yeniden ikili yan yana geldi ve Meyra - Cemil ‘’Beni Sensiz Düşünme’’ isimli tek bir şarkı piyasaya sunuluverdi, ilginizi çeker mi? SONY Müzik ‘’Galata Geceleri’’ ve ‘’Kordon Geceleri’’ isimli iki toplama albüm sundu. Dinlediğinizde pat Galata’da pat Kordon’da oluyorsunuz ve tamamen kendinizi kandırıyorsunuz :) Böyle albümler ile ilgilenmemi babam söyledi ve onun hatırına edinmem gerekiyor ayrı :) Bir tanesi remix dört şarkılık bir maxi single ile ‘’Mucize’’ bir albüm Suzan Aktay çıkageldi. Biyografisine baktığımda hey hey de hey hey diyebileceğimiz bir isim kendisi. Yıllardır Amerika’da birçok yerde sahne aldıktan sonra en büyük hayali olan Türkiye’de albüm çıkartmanın heyecanındaymış kendisi. İki şarkının bestesinde Bülent Özdemir imzası var ya sonuna kadar dinlenir. Ayrıca çalışmanın müzisyen kadrosu da çok zengin.

Haftanın Şarkı Sözü: Ankaralı Turgut - Kaymak Lazım

Kaymak lazım, sonra farkı görmem lazım, alman lazım, yemen lazım, sonra farkı görmen lazım.

Hakikaten Ankaralı Turgut çok enteresan bir adam. Böyle bir şarkı olabilir mi, pekala da olabilir. Vallaha bravo, bayıldım ve en yakın zamanda CŞA’da paylaşmak için sizlerle listeme aldım :)


Kendilerini çok severiz ve büyük bir keyifle dinleriz. Nev’den bahsediyorum ki yeri gerçekten ayrıdır. ‘’Bir Nev-i Alaturka’’ isimli kariyerinin dördüncü albümünün adından da anlaşılacağı üzere buram buram musiki kokan bir yanı var. Nev’e bu şarkılar yakışıyor ve daha önceki performanslarına tanık olduğumuz için karşılaştığımızda durumu yadırgamıyoruz. Bu albümde 10 şarkı var ve bazılarını zaten ezbere biliyoruz ve nerede çalsa eşlik ediyoruz. ‘’Sevmekten Kim Usanır’’, ‘’Kimseye Etmem Şikayet’’, ‘’Ben Küskünüm Feleğe’’, ‘’Şimdi Uzaklardasın’’ gibi. Nev bu şarkıları almış ve rock’tan tango’ya, latin’e hatta rembetika tınılarına yorumlamış. Yani yepyeni bir sound kazanmış şarkılar ve böylesine bir itirazımız zaten yok kaldı ki böylesi şarkıları bugünün yeni kuşağı ile tanıştırmak için Nev’de doğru bir ses, seviliyor çünkü ve nerede olursa dinleniyor. Kariyeri için belki çok önemli olmayacak ama ayrı saklanacak bir çalışma bu ve Pasaj Müzik etiketi ile orada, burada, her yerde bir nev-i.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Çok yoğun bir hafta yaşadım adıma zira ne yaptın diyecek olursanız paylaşmakta bir sakınca görmeyeceğim. Sitemiz Temmuz ayında sizlerin karşısına bambaşka bir şekilde çıkacak. Herhangi bir görsel değişim değil bu, ilk kez bir konsept yayın yapacağız ve sunumumuzu öyle gerçekleştireceğiz sizlere. Tarihinin en dolu yayını olacak hatta bu ve çok ama çok sürpriz isimler karşınıza çıkacak. Elbette bunun hazırlığı kolay olmadı ve bu hafta içinde bayağı bir yol gidildi kaldı ki son nokta henüz koyulmadı, yarın yine, yeni bir ziyaretimiz olacak bu anlamda. Velhasıl bu yoğunluğun içinde müzik susmadı hatta tam tersine kalan vakitlerimde bunların düzenlemesini yaptığım için dizilerim, filmlerim sustu. Ama iki şeyi çok merak ettim ve onları izlemeden geçemedim.

Geçtiğimiz aylarda vizyondaydı ve çok merak etmeme rağmen izleme şansını bulamadım. Senaryosunu yazan, filmi yöneten ve hatta başrolünü oynayan Sermiyan Midyat. Filmin süprizlerine gelmeden önce konusunu kısaca anımsayalım. Tinne isimli haritalarda bile yer almayan bir belde var ve köyün ağası Yusuf köy belgesi alabilmek için yıllara dayanan bir mücadele veriyor ama nafile. Derken yıllar sonra evine dönen oğlu İbrahim kendilerine bir sürprizi var; bir Amerikalı gelin. Jessica’nın ve ailesinin de daha sonra Amerika’dan aralarına katılmaları ile bambaşka bir cümbüş halini alıyor durum ki gerçekten izlerken kahkahalara boğuldum. Filmin kadrosunda Steve Guttenberg, Mariel Hemingway, Katie Gill, Josh Folan gibi yabancı oyuncular kadar ilgi çekici gerçekten çok başarılı oyuncularımız var. Örneğin yılların usta isimleri Erdoğan Tuncel (dede) ve Meray Ülgen (Yusuf Ağa) performansları ile göz dolduruyor. Fadik Sevin Atasoy, Ayşenil Şamlıoğlu, Ayça Damgacı zira yine öyle. Filmi kesinlikle izlemelisiniz ve kahkahalara boğulmalısınız derim, ben öylesi keyif aldım. Bir de not: Filmin müziklerini Cem Yıldız yapmış. Kendisine Mazlum Çimen ve Cahit Berkay da eşlik etmiş ve filmde de bu üçlü özel olarak yer almış; onları daha önce hiç böyle görmediniz.


NBC yeni bir dizi yayınlamaya başladı ki ''Persons Unknown'' adı; 13 bölüm sürecek ve Eylül ayında nihayete erecek. Henüz iki bölümü izleyicisi ile buluştu ve sanırım dikkatleri çekmeyi başardı. Konusunu okursanız aklınıza ilk anda ‘’The Prisoner’’ gelebilir; ‘’LOST’’a dair de sanki esinlenmeler var. Birbirini daha önce hiç tanımayan çeşitli mesleklerden üçü kadın dördü erkek bir sabah bir otel odasında uyanıyorlar ve neredeler, niçin buradalar hiçbir şey bilmiyorlar. Kaldı ki her adımları izleniyor ve bir oyunun içinde olduklarını düşünüyorlar. Derken otel dışına çıktıklarında küçük bir kasaba da olduklarını fark ediyorlar ve sürprizleri başlıyor dizinin; buradan kaçış tahmin ettikleri kadar kolaya benzemiyor. İlk bölümü tamamen belirsiz olan dizinin ikinci bölümünü bir an önce izlerseniz devamını bekleyeceksiniz gibi geliyor, en azından benim için öyle. Aynı dizilerden biraz uzaklaşmak isteyenlere ya da dizileri bitenlere güzel bir yaz keyfi olabilir.

Üzücü bir hafta sonu yaşadık ülke olarak, dilerim yeni acıların olmayacağı bir hafta olur herkese; güzel günlere, iyi haftalar dileklerimle.

6 yorum:

Volkan Okyar dedi ki...

Daha önce de belirtmişimdir sevgili Kadri; Ben "Pazartesi Sendromu" yazılarına bayılıyorum.. Belki de haftanın en az sevilesi gününe başlarken seni okumak insana çok güzel bir enerji, renk veriyor.. Nev'e değindiğin için de mutlu oldum. Çok beğendiğim, saygı duyduğum birisi. Bu albümü ile de mest etti gönlümü.. Kalemine sağlık..

Kadri Karahan dedi ki...

Teşekkür ederim Volkan sizlerden gelen o güzel enerji bana da geliyor ve bütün bir haftaya yansıyor üzerime ...

Nev'i ben de çok seviyorum ve özellikle ilk albümünü bugün bile büyük bir keyifle dinliyorum ...

Güzel haftalar ...

Estar Abi dedi ki...

Sıla'ya olan hayranlığım sebebiyle başkasından dinlesem beğenmeyeceğim Alain Delon'u sevdim ben:))

Kemal Sunal Türküleri'nden sonra Sunal'ın filmlerinde çalan Rahbani Brothers ağırlıklı şarkılar albümü de bekleriz valla:))

YLMZMRGL sinemayla alakalı olsa blogdaki Sine-Foto'da anında yayınlardım:))

Sonda bahsettiğin dizi benim de ilgimi çekti The Cube/Küp filmine de benziyor konusu. Yalnız, adı ne bu dizinin?:))

Kadri Karahan dedi ki...

Hahaha :) Atlamışım hemen ekledim Muhammed :) ...

Bu arada Sıla'yı da beğenerek dinlerim ama bu şarkı cidden çok kötü ya :) ...

Lebowsky dedi ki...

Benimde kafama takılan "Ay lav yu" oldu Kadri abi, film keyifli idi evet ama inanılmaz kurgu ve devamlılık hatalarıyla doluydu, Sermiyan Midyat bence ilk sınavından çok kırık bir not aldı yazamadan edemedim :)

Kadri Karahan dedi ki...

Evet aslında farkındayım, bir kere başlı başına abartı durumlar var ama işte bunları, teknik vs. detayları bir yana bırakıp baktığında film keyifli geliyor belki de ...

Ya da ben son derece rahat izledim, bazı sahneler aklıma geldikçe hala gülüyorum, umarım iyiyimdir :) ...

Çok sevgiler Volkan ...