16 Haziran 2010 Çarşamba

Çarşamba Matinesi - Ali Kocaoğlu

Her Çarşamba olduğu bu gibi Matine yine sizlerle; yine bir özel dostun dünyası içinde, onun müziğinin renginde. Bu hafta köşemizde sevgili Ali Kocaoğlu'nun dünyası içindeyiz. Kalbimizin özel dostlarından biridir sevgili Ali. Şiir yüreği bize ara ara güzel şarkılar söyler, biz de keyifle dinleriz onun o Akdeniz sesini. Matine başlıyor.


- Söyleşeceğiz güzelleşeceğiz değil mi ama :)

- Evet; hem ne zaman karşı koyabildik ki güzelliklere :)

- Dur dur bir miktar kafein yudumlayacağım :) Tamam başlasın :)

- Şimdi kapını çaldık ama çok yoğun bir süreçtesin ve biz de biraz moral olmak istiyoruz hem. Ali kısaca bu ara neden yoğun, neden terliyor peki?

- Sevgili Kadri şu sıralar mezuniyetim itibariyle bir telaşın içerisindeyim. Aslında kazara içerisinde olduğum ve sonraki süreçlerde hakikaten keyif aldığım bir bölümdeyim. Biraz zihnime biraz kalbime eh az da cebime zarar.

- Ne mezunu olacak Ali; merak edenler olacaktır :)

- Ali bir hafta sonra ‘’Coğrafya’’ mezunu olacak ama sonrası da var Kadriciğim :)

- Hep bir sonra zaten var ama öyle değil mi Aliciğim :) Hadi şimdi öncesine dönelim; az ve öz bir zamanda birbirimizi tanıdık ve güzel şeyler paylaştık; devam da ediyoruz. Ali; müzikle güzel bir dost, arkadaş belki de sevgili; bu içindeki müziği ilk ne zaman keşfettin?

- Evet sevgili Kadri sanırım gençliğimin sürpriz ben geldim hikayesi sen oldun. Harika ve eşitsiz bir karşılaşma diyorum hep kendi adıma.

- Kadriciğim müzik 8-10 yaşlarıma siyah beyaz ekranda Yeni Türkü'den Derya Köroğlu'nu taklit etmelerle başladı,elimde süpürgeyle. Başlangıçta elbette tınılar ve armoniler ve kesinlikle kahramanımın kıvırcık uzun saçları, sonrasıysa kavramları algılamaya çalışmakla gelişti ama ilk kez 14 yaşımda enstrümanım oldu piyano çalan bir kıza aşık olmuştum ve anneme onun için iyi bir şey yapmak istiyorum dedim annem de birkaç hafta sonra kucağıma gitar attı.

- Kendi kendine mi çalmayı öğrendin yoksa bir eğitim aldın mı bunun üzerine? Nerelere gitti bu durum ve o kız da sana aşık oldu mu sonra :)

- Başlangıçta her genç gibi sanırım biraz etrafı etkilemeye yönelikti dostum bir eğitim almadım. Aslında sadece duygusal ve düşünsel tatmin diyebilirim sadece. Müzik gerçekten gönlün gıdası (bazıları gıda zehirlenmesi yaratsa da). Sonrası sanırım Ankara'da; sevgili Kadri burası yaşamın kalbinin attığı yer. Burada daha çok şey gelişti en azından gitar çalarken sosyal fobimi atlattım, kalabalığa çalabiliyorum örneğin :)

Ve evet o kız bana aşık oldu :)

- Süper :) Evet bizler de odandan yükselen hüznü defalarca soluduk. Özellikle çalmayı sevdiğin şarkılar nelerdir; neleri bıkmadan usanmadan dinleyebiliri , böyle öne çıkan şarkıların var mı?

- Evet, elbette sevgili anılar dükü olmaz mı? Hiç bıkıp usanmadan 48 saat aç karnına Sezen'in ‘’Adı Menekşe'’sini çalarım. Yeni Türkü'nün ‘’Destina'’sını ve şu sıralar Yann Tiersen'in ‘’La Valse D'Amelie'’sini. Sabaha çok var değil mi uzayıp gideceğe benzer listem :)

- Memnuniyetle dinlerim valla. Peki ben şimdi Yeni Türkü sevdanı biliyorum hatta sana telefonla canlı canlı konserinden yayın yaptığımı anımsıyorum :) Nasıl bir tutku ya da nasıl bir türkü bu ki nasıl bir aşk sizinki? Uzattım di mi :) Kısaca neden Yeni Türkü :)

- Hatırlamaz mıyım yüreğinden yüreğime kuşlar uçurmuştun da ‘’Deliler'’den biz anlamıştık o akşam :)

Yeni Türkü aslında zamana her şeyin yenik düşmesi gibi. Sosyolojik gerçeklik değişti, müzik değişti bizler değiştik ama Yeni Türkü'de zaman itibariyle. Şu sıra hayatı ölçen hız yoktu ve sanırım bizi biz yapan bir geçmiş vardı. Ve hemen herkes için bir şarkı. Anneler için, babalar için, aşklar için, arkadaşlıklar için.

Başlangıçta gerçekten gönüle hoş geldiği içindi sanırım ama sonra araya kavramlar ve şiir girdi. Sanırım bu ülkede tüm saydıklarımı müzikle harmanlayabilen pek az grup var.

- Solist ya da grup, Yeni Türkü haricinde kimler seni özellikle etkiledi, etkilemeye devam ediyor; kimleri büyük bir keyifle takip ediyorsun?

- Sezen gönlümün hicazkar ecesidir, neredeyse babaannemden en küçüğümüze kadar anılarımız vardır onunla. Büyük bir keyifle Birsen Tezer'i ve Vedat Sakman hocayı, Hümeyra'yı ve Candan Erçetin’i dinlerim. Elbette yöresel ve etnik tatları da; Cengiz Özkan ve İlkay Akkaya'yı mesela ama son günlerde Alp Bora.

- Geçen hafta sonu Türkiye’de Ankara - İstanbul olmak üzere konserleri oldu Alp Bora ve ekibi Nim Sofyan’ın.

- Kadriciğim şu sıra tüm eksenim odam ve okulum haberim olsaydı kalbim dinlenirdi orada.

Tüm bunlar dışında denemeyi seviyorum etkiye etkilenmeye açık olmaya çalışıyorum müzik kalıpsız, hacimsiz, şekilsiz, şemalsiz, sonsuz bir olgu. Yurt dışında da takip etmeye çalıştıklarım var kendi nazarımda. Özellikle Yann Tiersen Fransa'da, Alkinoos Loannidis Yunanistan'da. Leonard Cohen ile birlikte Noir Desir beni çok etkilemekte şu sıralar.

- Bir şarkıdan etkilenme sebeplerin nelerdir genelde; örneğin bu son saydığın üç şarkı - üç isim seni nasıl etkiledi, neden etkiledi, aşık mısın mesela Ali :)

- Bir şeyleri değiştirebilirim duygusu sevgili Kadri. Hem bireyin kendi kalp görgüsü adına söyleyebilirim hem de müziğin sadece bir sesler bileşkesi değil aynı zamanda sosyolojik bir tavır olduğunu düşündüğümden belki bu kanaatim. Bir şarkı yüreğimde bir kımıldama yaratabilmeli, evimin penceresinin dışına çıkarabilmeli elimden tutup.

Aşk küsurları ve kusurlarıyla korkarım şu sıralar ama olsun; tek kusurumuz aşk olsun :)

- Kendine ait söz ve bestelerin var mı tüm bu repertuar içinde?

- Birkaç gün önce okuldan birkaç çocukla ‘’abi biz artık sosyalleşmeye mi başlasak ne’’ diye düşündük. Evet sevgili dostum bunlar için ciddi bir çabanın içindeyim sanırım. Yazın Antakya'daki arkadaşlarımla bir araya da geldiğimde eteğimizdeki sözleri ve sesleri dökeceğiz :)

- Bizler de heyecanla bekleyeceğiz dinlemek için :) Müzik ve hatta edebiyat senin için hep bir aşk ama anladığım kadarı ile üstüne gitmeyi istemiyorsun bunun, kaldı ki yerinde olsam daha fazlasına da koşmak isterdim, haksız mıyım?

- Candostum sanırım zamana sıkıştırmak derdinde değilim. Sadece müzik ve edebiyat hem bir yaşam duruşu hem de inanılmaz bir kalp uçuculuğu yaratmakta bende. Ama ben biraz daha beklemek derim. Elbette zamana bırakmayı olgunluk olarak görmüyorum ama yine de daha da çok hissetmeli daha da çok öğrenmeli derim kendi adıma. Müzik ve edebiyat onlar ne lamba cinidir zaten bir şekilde bir gün yüzüne değerler. Öyle kalpten içere dünyaya karşı :)

- Peki keşke yazsaydım dediğim bir söz, besteleseydim dediğin bir şarkı var mı? Tek bir hakkın var ama :)

- Kesinlikle; Leonard Cohen'in Dance Me To The End Of Love :) Türkçe'ye adapte edip çaldığım da oluyor zira o şarkıyı.

- Uzak durduğum dediğin bir tarz ya da isimler var mı peki müzik dünyasında :)

- Sanırım doğam gereği çok sert müziklerle pek içli dışlı değilim biraz daha duru ve doğallıktan yanayım galiba. Ama şu süreçte kesinlikle fast food kültürünün yavruları olan ve insani ilişkileri, müziği basitleştirenlerden gerçekten şikayetçiyim Kadri. Popüler müzik bazen gerçekten sosyolojik bir ihtiyaç ama yozlaşmış, çeteleşmiş şekilde değil.

- Son zamanlarda maalesef popüler kültüre yenilen birçok isim oldu; bakıyorum şarkılar gerçekten çok kalitesiz, bir şeyler eksik; sence de gelen gideni aratıyor mu, sen özlüyor musun o eskileri, neden o zaman tutunduğumuz gibi tutunamıyoruz peki bu şarkılara, sadece dinleyip geçiyoruz?

- Kadriciğim; müziğin aynı zamanda sosyolojik bir gerçeklik olduğunu da söylemiştik. Bir şeyler gerçekten değişti. Ve akranım kuşak moment kuşak olarak geçmekte sosyolojik literatürlerde. Aslında bu hızı ve değişikliği çoğu kez isyanlarım olsa da tabii buluyorum. Elbette özlüyorum zira sizin kuşağınızın gençliğini bile feda edebileceği değerleri vardı. Bu aslında bilimum tüm sanat dallarına yansımaktaydı. Ortaya da harika çalışmalar çıkabiliyordu.

- Dileriz bir gün yeniden çalar kapımızı tüm hepsi, Ali bir gün sen de çal kapımızı ve gel İstanbul'a; bu sohbet burda bitecek gibi durmuyor çünkü :)

- Yolculuk düşecek sevgili dostum İstanbul'a öyle bir hava vazgeçilmesi mümkün bile olmayan :)

- Hadi bir kahve daha alalım üstüne ve hatta senden bir şarkı dinleyelim. Hangisi gelsin bize :)

- Ezginin Günlüğü gelsin mi çok özel bir şarkıları vardır kendi adıma tıpkı kahvelerimiz gibi 41 ömürlük hatırı kalacak: ''Küçüğüm''.

Bugün güneş doğmayacak. Bugün sen çok öleceksin. Biraz düşlerine eğil. Orada bir şey bulacaksın.


3 yorum:

Adsız dedi ki...

Can Kadri,söyleştik güzelleştik.Kalbe söz ve müzik uçurduk.Çok keyifliydi,çok güzeldi.Moral oldu bugünkü sınav öncesi.Çok teşekkürler :-)

Kadri Karahan dedi ki...

Canım benim; sınavında başarılar; hayatın şarkıları hep bizimle olsun, ben teşekkür ederim ...

Adsız dedi ki...

Harika,harikasın işte.Ama ben bu dostlukla kanatlanmaz mıyım,tutana aşk olsun :-)) Canım sevgiyle,güzellikle,nağmeyle hep...