
- Öncelikle neredeyse on yıla duran dostluğumuzda beni hiçbir doğumgünümde yalnız bırakmadığın ve sonrasında da bu yaşam denen yolda yanımdan eksik olmadığın için teşekkür ediyorum ben de :)
- Biraz senden biraz müzikten konuşacağız malum. Öncelikle birlikte nice şarkı dinleyelim istiyorum daha ve hemen başında sana hangi şarkıyı armağan edelim sormak istiyorum :) Şu an hangi şarkı çalsa sana iyi gelirdi?
- Benim için klasikleşmiş bir şarkı, '' Bir kızıl goncaya benzer dudağın ''
- Neden bu şarkı diye sorayım mı :)
- Daha bu şarkının adını yazarken, içimden bu sorunun geleceği nasıl oldu da geçti dersin Sanırım şarkıyı dinleyen herkes bunu anlayacaktır, benim fazladan açıklamama gerek yok diye düşündüm birden.
- Genel olarak müzikteki tarzını, çizgini sormak istiyorum. Senin bir şarkıda kendini bulabilmen için o şarkının hangi özellikleri taşıması gerekir?
- Müzikte bir tarzım yok. Sanırım ruhumun o an ihtiyacı olan tarz o demlerde bana iyi geliyor. Bazen caz bazen türkü bir bakmışsın arabesk, pop, soft metal. Ama çok ağdalı sözleri olan şarkıları sevmiyorum. Mesela Budhaa Bar dinlemeyi çok seviyorum. İlla sözleri olması gerekmiyor dinlediğim müziğin, enstürmantal parçalar da beni benden alıp bir yerlere götürebiliyor. Son dönem Efkan Şeşen'e takmış bulunuyorum. Onun albümünde ıslığa bayılıyorum. Sanırım biraz aşka da bağlıyorum bunu. Mesela sevgilinin dudağının arasına sıkışmış bir ıslık olduğumu düşündürüyor bu bana. Ne güzel bir şeydir aslında sözleri olmayan bir ezgide insanın kendini bulabilmesi. Belki burada söz olmaması kişiyi kendinle baş başa bırakıyor, sizi sözlerle bir yere sürüklemiyor. Ruhunuz bile sizden bağımsız bir şekilde uzaklaşıyor. Sanırım benim için bir tür ruh yolculuğu oluyor bu.
- Şimdi şunu merak ediyorum, şiir yazıyorsun ve o yazma halinde herhangi bir müzik çalıyor mu, dolaşıyor mu kafanda; şiirin içinde müziği, müziğin içinde şiiri nasıl duyuyor Asya, birbirini tamamladığına inanıyor mu?
- Evet. Bir ara şiir yazarken Yanni dinliyordum. Evet, şiirinde kendine has bir müziği var ama bunu herkesin duyabildiğini sanmıyorum ben. Ve müzik de başlı başına bir şiir zaten. Müzikteki şiiri sözleri yoksa eğer siz kendinize göre yazıyorsunuz.
- Diyelim ki bir şiirin bestelenecek, bu hangi şiirin olsun ve kim bestelesin isterdin?
- Tek kişi düşünürüm, biraz uçmuş olacağım tabi ki Dediğim gibi Yanni. Şiirlerimin bestelenmeye yakın durduğunu düşünmüyorum. Ama ilk yazdığım zamanlarda tarzımın Haluk Levent'e uygun düşeceğini düşünürdüm hep. Lakin o tarz da kalmadı ben de Haluk Levent düşüncesi de.
Hangi şiirin diyorsun ya, seçemem ki hiçbirini diğerinden.
- Asya sitemizde ''Adım Kadın'' başlığı altında söyleşiler gerçekleştirdin uzun bir süre. ''Adım Kadın'' bir Hümeyra şarkısıdır bildiğimiz üzere ve sanırım köşen ile çok ayrı anlam kazanmıştı sende de öyle değil mi?
Evet bir süre '' Adım Kadın '' ile adım adım yol aldım. Biliyorsun ki bu köşede tüm konuklarım bugüne değin hiçbir söyleşide olmadığı kadar samimi ve dürüsttüler bana karşı. Eğer ‘’Adım Kadın’’ şarkısı dışında kadın adına bir şeyler katabildiysem kadın anlamına ne mutlu bana.
- Hayatının kadın şarkıcıları kimler; uzun uzun bir liste beklemiyorum ama :) Birkaç isim sadece.
- Zuhal Olcay, Birsen Tezer, Leman Sam
- Ya erkek şarkıcıları?
- Kim ne derse desin Tarkan'ı beğendim hep. Mazhar Fuat Özkan ve Fatih Erkoç bir de.
- Bu arada site seni özledi yalnız, çıkıp gelmeyi düşünmüyor musun :)
- Ben hep çıkıp çıkıp gelirim biliyorsun. Ne zaman çıkacağım ne zaman geleceğim hep belirsizdir. S
Siteyi ben de özledim açıkçası :)
- Peki bekleyelim bakalım :) Asya müzik dünyası her geçen gün hayatımıza birilerini katıyor sen yetişebiliyor musun bu duruma, eskiden her şey daha mı güzeldi bu anlamda? Özlüyor musun o eskileri?
- Evet özlüyorum. Mesela İlhan İrem'i çok özlüyorum. Şimdikilere yetişemiyorum, isimleri bile aklımda kalmıyor. Hatta ne şarkıcıların ne de söyledikleri şarkıların isimleri. Yahu onlar mı çok kalabalıklar yoksa ben mi yaşlandım da aklımda tutamıyorum bilemiyorum :) Eskiden her şarkıcının her şarkısının ismini bilir, şarkının sözlerini sonuna kadar duraksamadan söylerdik. Evet, çok kalabalıklar, ve çok tıkıştepişler. Aralarında iyiler de yok demiyorum ama sanırım onlar karambole geliyor bu arada.
- Bir keresinde mesela bir 45'likler gecesine gitmiştik beraber, çalan her şarkıda ne kadar çocukça bir sevinç yaşamıştık öyle değil mi? Yanıtını aslında biliyorum ama ne tarz yerlerde müzik dinlemeyi seviyorsun?
- Evet, o gece ne kadar şendik :) Çünkü hemen hemen her şarkının sözlerini biliyorduk ve bizim dışımızdaki herkes de eşlik ediyor eğleniyordu. Eee bunda belki de 45'lik olmamın da bir payı vardır kendi adıma ne dersin?:) Değişkenim ben bilirsin. Bir bakarsın bir mekanda caz dinliyorum, bir bakmışsın türkü barda türkü. Şaşırır kalırsın Son dönem bir fasl-ı meyhane çeker gönlüm mesela :)
- Gidelim valla ben de özledim :) Bir de aklıma şey geldi mesela. Kadınlar matinesi durumları, hiç iştirak ettin mi, gönlün böylesi bir rengi zamanında yaşadı mı? :)
- Evet gidelim canım en kısa vakitte :) Kanınlar matinesi mi? İmdatttttt o kadar kadını aynı yerde hep birlikte çekemem asla. Ama şöyle olur en sevdiğim kadınlarla hep birlikte şarap içebilirim müzik dinlerken ya da rakı içip sohbetin belini kırabilirim fonda '' huysuz ve tatlı kadın '' çalarken.
- En zor soruya geliyorum şimdi :)
- Aşk deme bana sakın :)
- Hahahaha diyeceğim :)
- Deme ne olursun, bir sohbetimde de aşk olmasın lütfen aşk olsun :)
- Ama şöyle bir çevir kazı yanmasın durumu yapabiliriz; aşk nasıl bir şarkıdır sende, aşk hangi tarz yaşadıklarınla, yaşattıklarınla :)
- Aşk denilen ateşe yanalım mı, el ele göz göze öylece kalalım mı? Hahaha.
Aşk, zor sordun be Kadri'm, aşk denilince böylece tıkanıp kalacağım hiç aklıma gelmezdi. Başlarda tirilaylalyliiii trilaylaylii trilaylaylitrilaylaylom tabii herkes gibi. Sona yaklaşır gibi hissedince, neden geldimmm İstanbul'a adıma hahahah :)
Bendeki Aşk her tür müziği barındırıyor canım benim. Aslında aşkı her müzikten dinler benim ruhum. Neden mi? Tek seçenek sıkıcı ve monoton olmaz mı? Müziği, ezgisi, sözleri hep değişmeli bendeki aşkın. Seçemem aşk içi bir tarz. Aşka da müziğe de saygısızlık yapmam asla. Yaşarım aşkı aşkla. Ay çevirebildim mi kazı bilmiyorum :)
- Hahahahah deli :) Aşağıda şarkı isimleri vereceğim, birini seçmen gerekirse hangisi olurdu bu onu öğrenmek isteyeceğim, bu kez neden diye sormayacağım :)
a) Yalnızlar Rıhtımında b) Bandıra Bandıra c) Hayat Bayram Olsa d) Bas Gaza
- Hahahaha koptum şu an :)
Seçeneğimin ne olduğunu sen çok iyi biliyorsun ve sebebini. Herkesin bilmesine gerek var mı bilmem :).Seçiyorum, seçtim. d) Bas gaza Asya bas gaza :)
- Valla tamamen bir anda aklıma geldi seçenekler kastım yok yani :)
a) Her Yaşın Ayrı Bir Güzelliği Var b) Biz Ayrılamayız c) Su Gelir Güldür Güldür d) Yeter ki Onursuz Olmasın Aşk
- c) Su gelir güldür güldür gel de yar beni bir güldür :) a diyeceğim sandın ve elbette yanılmadın. a diyorum tabi ki.
- Sayın deli; o zaman diyorum ki ben daha nice yaş da güldür güldür gelsin ve bir ömür yüreğinin şarkıları hiç susmasın canım benim, şimdi pastan gelecek ve bir dilek dileyeceksin, ne tuttuğunu söylemezsen bu söyleşiyi bitirmeyeceğim :)
- Pastam çikolatalı ve dondurmalı olsun lütfen, mutluluk açısından yani. Hahaha sorma sorma kalsın dileğim bana :)
- Bir de aslında gönlümden geçen hep şudur ki; birkaç dostum var bana hayat yolculuğumda hayat arkadaşlığı eden, istiyorum ki onlar yanımdan hiç ayrılmasın ve bencilce de olsa istiyorum ki beni hep sevsinler.
- Bitti mi? :)
- Bizim şarkılarımız burada biter mi? :)


Ve filmlerim. Öncelikle bu haftamın filmini ABD yapımı olan ‘’Unthinkable - Düşünülemez’’den yana kullanmak istiyorum. 2010 yapımı film kadrosunda Samuel L.Jackson, Carrie - Anne Moss, Michael Sheen gibi başarılı oyuncuları bulunduruyor. Bir terörist var ortada ve Amerika kendisi tarafından üç ayrı yerine yerleştirilen nükleer bombalar ile büyük bir tehdit altında. Bir sorgu yargıcı ve FBI ajanı yakalanan teröristi konuşturmak ve yerlerini öğrenmek çabasında ama nafile ortada beklenmedik durumlar cereyan edecek ve bu koşuşturma filmi baştan sona nerede ise aynı çatı altında sürüklemeyi başaracak. Filmde bazı sahneler ciddi anlamda irkilmeme neden olurken özellikle Moss’un ve Sheen’in oyunculuklarını çok beğendim. Çeşitli sinema sitelerinde filme dair özellikle sonun beğenilmediği yorumlarını okudum ki aksi noktadayım Ben filmin sonunu kesinlikle çok beğendim. Yine izleyicilerin bulduğu bazı mantık hataları ile ben de karşılaştım ayrı ama izlemek kesinlikle bir şey kaybettirmiyor.











Esra Balamir çok gerekli bir şey yaptı ve iki şarkı iki remix çıktı geldi. Keşke görmeseydi bir rüya ve keşke biri basmasaydı faka. Canım ‘’Faka Bastın’’, o Emel’in güzelim şarkısı kimlere gitti ey yarab biz istesek alamayız. Herneyse 90’lar bir bir yeniden öne çıkmaya devam ediyor oraya. Onlar o yılların vazgeçilmezleriydi ama bir gün geldi kendilerinden vazgeçtiler. Geriye ne kaldı bakalım. ‘’Özledim’’leri kaldı İzel - Çelik - Ercan olarak; daha sonra Çelik gitti ikili olarak ‘’İşte Yeniden’’leri kaldı. Arada Ercan yanına Ufuk’u aldı ve dönemin vitaminli şarkılarına rakip ‘’Şifa Niyetine’’si aldı ortalığı. Bu ‘’Şifa Niyetine’’ye ayrıca dikkat çekmek gerek. Berbat kötü olmasına rağmen çok ilginç bir albümdü :) Örneğin ‘’Bu Baba Başka Baba’’ isimli şarkının bestesi Don Calliyone, ‘’Reklamlar’’ isimli şarkının bestesi de Michael Jackson imzalı görünüyordu, şaka gibi :) Esen Müzik bu üç albümü yeniden sunmaya hazırlanıyor ve CD üzerinden bence yeniden arşivlerimize girmesi gerekiyor. Bu arada Yaşar Plak imzalı bir diğer 90’lar albümü de yeniden basımda. Kendi adını verdiği ilk çalışmasında yeniden Asya’yı dinlemek ister misiniz? Çok farklı değil ama keyifli bir soluk olmuştu bu albümü ile Asya ve dikkatleri üzerine çekmeyi başarmıştı. Bugünün kayıpları arasında kendisi ama en azından müziğin ayıpları arasında hiç olmadı. Bu vb. albümlerin CD olarak yeniden yayınlanması da ayrıca gerekli.
Bu üç filmden aldığım lezzet ayrı ama ‘’Leap Year - Aşk Yolculuğu’’ ile bir başka aşklaştım. 2010 yapımı duygusal komedi Anna ile Declan’ın hikayesi. Film artık yıl üzerine kurulu; 29 Şubat’ta evlenme teklifi etmek bir İrlanda geleneği. Anna uzun süredir birlikte olduğu Jeremy için İrlanda yollarına düşüyor amacı bu özel günde bu teklifi yapmak derken kendini bir köyde buluyor ve Declan ile karşılaşıyor. 29 Şubat’ı yakalaması için birkaç günü var önünde ve de Dublin’e kendisini götürmesi için Declan’dan yardım istiyor. Tahmin edebildiğiniz gibi yolculuk başlıyor. İrlanda’nın masalsı görüntüleri eşliğinde Amy Adams ve Matthew Goode’un oyunculuğu muhteşem; birbirine gayet güzel bir uyum sağlamış ikili. Filmin diğer kadrosunda rol olarak çok öne çıkan bir karakter yok ama en son ‘’High Crimes - Büyük Günahlar’’ filminde izlediğim Adam Scott ve de usta oyuncu ki en son Dexter’da izlemiştik John Lithgow var. Böyle filmler izlemeyi özlemişim sanırım ya da böyle yolculuklara çıkmayı? …



