25 Ekim 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu






Haftanın Albümü: Babylon Bar Vol.2

Geçtiğimiz Cuma günü yurt dışında satışı başlanan bir albüm ki teşekkür ederim kendilerine bana öncesinde ulaştırdılar. Serinin ilki ile geçtiğimiz yıl karşılaşmıştık ve gerçekten ortada çok başarılı bir yapım vardı ki ikincisi gecikmedi ve yine CLUBSTAR etiketi ile yine Gülbahar Kültür seçkisi ve miksleri ile dinleyicisi ile buluşması gerçekleşti. Türkiye’de önümüzdeki günlerde yayınlandığı zaman ayrıca albümün diğer detaylarını da sizlerle paylaşacağım ama bu albümde beni öncelikle heyecanlandıran Birsen Tezer’in yer alması oldu. ‘’Aşk Bu Değil’’ bu albüme gerçekten bir başka yakıştı ve albümün basın bülteninde kendisi için kadife sesli Türk divası tanımlaması yapıldı. Hayranı olduğum bir diğer özel ses Esra Dalfidan’da yine bu çalışmanın içinde ki ‘’Sana Bele Ne Oldu Yar’’ hep güzel okunmuştu sanki ama bu sefer gerçekten bir başkaydı. Beraberinde 2 CD 32 şarkıdan oluşan albümde Chris de Burgh, Elissa, Yasmin Levy, Eleni Vitali, Eleftheria Arvanitaki, Amir Baghiri, Gotan Project gibi dünyaca ünlü isimler de yer aldı ama inanın tanışacağınız çok yeni isim, grup ve buluşmalar var burada. Buyrun detaylar: http://www.musicline.de/de/product/Various/Babylon+Bar+Vol.2////4260036283280

Geçen haftaya sessiz sedasız ortaya çıkan ama bir ömre damgasını vurabilecek kadar güçlü albümler damgasını vurdu, şöyle ki; elbette hepsini dinleme şansını bulamadım ama şöyle bilgilerine bir göz attığımda ya da tanıtımlarına şöyle bir kulak verdiğimde özellikle alternatif müzik dinleyicilerine resmen bayram havası. Kalan Müzik üç yeni albüm yayınladı. Etnik müziğin ülkemizdeki başarılı isimlerinden biri olan Mikail Aslan’ın yeni albümünün adı ‘’Pelgüzar’’. Bir aşk destanından yola çıkılarak kurgulanan albüm doğal ortamda saz - söz eşliğinde icra edilmiş eski aşıklama usulünü anlatıyor ki buram buram doğu soluğu. Bir diğer albümün sahibi ise Ahibba. Grup Arapça rock yapıyor ki Türkiye’de bir ilk bu. “Sınırlarını güneşin çizdiği bir dünya özlemiyle söylenecek daha çok şarkı var” tanımlaması yapılmış bültenlerinde. 11 şarkı içinde başka tatlar ve yakalamakta fayda var. Firmanın son albümü ise İlyas Parlak imzalı. Albümün adı ‘’Manahos - Trabzon Türküleri’’. Bu kez de Karadeniz renkliliği, zenginliği. Kalan Müzik çok özel bir firmadır, hiçbir albümünü es geçmemek lazımdır.

+

İnan Ulaş Kıvanç’ın ‘’La Musique Sans Film (Filmsiz Müzikler)’’ albümünü merak ettim. Cem Adrian’ın da bir şarkıda konuk sanatçı olarak yer aldığı çalışmayı dinlemeyi bu haftaya sakladım.
Pek ilgimi çekmese de kuşkusuz özel dinleyicileri var. Klasik müziğin ülkemizdeki başarılı temsilcilerinden Gülsin Onay’ın ‘’Mozart Konçertoları’’ ve Burçin Büke’nin ‘’Chopin’’ albümleri yine geçen hafta yayınlandı.
Niran Ünsal’ın son albümüne sazı ve sesi ile eşlik eden Ali Osman Erbaşı’nın aynı firmadan bir de enstrümantal albümü yayınlandı ki adı ‘’Siyah Beyaz İstanbul’’. Ünsal ile olan düetlerinden ‘’Aziz Dostum’’ ayrıca bu albümde de yerini almış.

Haftanın Işıl Işıl’ı: Ankaralı Işıl

Albümün adı ‘’Evire Çevire Sev Beni’’ :) Süper değil mi al dinle beni diyor resmen. Sonra diğer şarkı adları tam bizim ‘’CŞA’’mız için açık davetiye ki ‘’Barlara Koçum Barlara’’, ‘’Rezil Oldum Aleme’’, ‘’İndire Gardi’’, ‘’Tık Dedi Kapı’’, ‘’Boyun Posun Devrilsin’’ sadece birkaçı. Araya ‘’Burçak Tarlası’’, ‘’Zühtü’’ falan da sıkıştırılmış ama geçin onları. Haftanın albüm kapağı da kendisine ait ayrıca ki haftanın şarkı sözü de. Haftamız ışıl ışıl olacak valla.

Haftanın Şarkı Sözü: Ankaralı Işık - MSN

Buluşmak yok kafede, diskoda pastanede, telefon çok pahalı, adresim mesenede :)

İmparator İbrahim Tatlıses geçtiğimiz hafta yeni albümü yayınladı. Yine çok satacak, yine çok konuşulacak orası kesin. ‘’Hani Gelecektin’’ ismini verdiği albümü elbette denk geldiğim yerlerde dinleme şansım olacak. Tatlıses kendi firmasından yayınladı bu albümü ama tek başına değil bir başka albüm daha yayınlandı ki bunu da hiç anlamam. Sırf o kişi o şarkılarda dans ediyor diye kapak olabilir mi bu elbette hayır; ne yapmıştır ya da bu şarkılarda nasıl emeği geçmiştir merak ederim ama Tatlıses’in TV programlarının vazgeçilmezi, dansın meleği denmiş kendisi için Didem’i de bu vesile ile albümlenenlerden. Albümde Yaşar Akpençe, Volkan Çanakkaleli başta çok değerli enstrüman sanatçılarının imzaları var. Bu albüm bence onların.

+

Jehan Barbur’un albümü de yalan oldu. Geçen hafta Pazartesi yayınlanacağı duyurulan çalışma Cuma’ya ertelendi. Şimdi de Salı günü görünüyor. ‘’Hayat’’ sorununa tez çare Ada Müzik.
‘’Avrupa Yakası’’nın Yaprak’ı Hane Caneroğlu uzun zamandır çeşitli mekanlarda sahne alıyordu. Caneroğlu ilk albümü ‘’İçimde Saklısın’’ı Seyhan Müzik etiketi ile bu hafta piyasaya sürüyor.

Ve 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı. Ülkemizin dört bir köşesinde coşku içinde kutlanacak bayram ve şöyle kesinleşen programlara baktığımızda İzmir Karşıyaka’da Zülfü Livaneli (28 Ekim) sahne alacak. Livaneli 29 Ekim gününde de Bursa’da (Nilüfer) olacak. Şişli Belediyesi’nin konuğu ise Serdar Ortaç (Cevahir AVM Önü). Kadiköy belediyesinin konser tercihi ise bu sene Gökhan Özen. Şişli’de ya da Bağdat Caddesi’nde kutlamalar bir başka keyif biliyorum ama yürüyüşe katıldıktan sonra evinize gitmek en iyisi hani boş verin konseri diye de yaklaşabiliriz olaya :) Ben bu sene İstanbul’u izlemek istiyorum o güzelim renkler içinde yine :)

+

Artık o da bizden biri. Yasmin Levy’i Türk dinleyicisi çok sevdi kaldı ki o da bizi. Yeniden Türkiye’ye gelecek olan sanatçı 30 Ekim’de TİM’de olacak. 03 Kasım’da İzmir, 04 Kasım’da da Adana’da olacak gelmişken, dinlemeyen kalmasın.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Öncelikle şair Arif Damar hayatını kaybetti. Cenaze törenine katılarak kendisine olan son görevimizi yerine getirdik Cuma günü. Ayrıca Reyhan Karaca’nın kardeşi Fatih Karaca’da geçtiğimiz hafta aramızdan ayrıldı. Kendisi ile bir etkinlikte tanışmıştım ki çok çok üzüldüm. Hayat işte ölümün yaşı yok böyle, ölümün rengi aynı bir tek, ölümün acısı çok öyle. Kendilerine rahmet ve sevenlerine sabır dilerim.

Geçen hafta bazı dizi önerileri aldım ve değerlendimeye başladım. İçlerinden en yakını ‘’Hawaii Five-O’’ gibi geldi. 1968 - 1980 yılları arasında aynı adla yayınlanan dizinin yeni uyarlaması ki uzağa gidilmemiş aynı yönetmen çekmekte bu diziyi de. Babasının öldürülmesinin ardından ki genellikle bu tarz diziler hep birisinin öldürülmesi ile başlıyor biliyorsunuz Hawaii’ye dönen ve burada vali tarafından özel bir yetki verilen Steve kendisine yeni arkadaşlar bulur ve bir takım kurar. Artık amaçları suçluların peşinde tam yetki ile dolanmaktır. İlk iki bölümü çok heyecanlandırmasa da o eski hava solunuyor dizi de ve sempatik oyuncularla bu iş devam edecek gibi görünüyor. Daniel Dae Kim yani Lost’un Jin’i dizinin sürprizi.


‘’Murder By Numbers - Adım Adım Cinayet’’ haftanın ilk izlediğim filmiydi. Bir TV dizisinden farksız gibi görünen yapım Sandra Bullock faktörüne rağmen çok vasat. Dedektif Cassie’nin yıllar önce yaşamış olduğu bir olayın yeniden gün ışına çıkması ile birlikte kafası zaten biraz karışıktır. Üstüne bir de karşılaşacağı cinayet vakası eklenecektir. Her ikisini de çözmeye çalışırken adım adım sonuca ulaşılacaktır. Dediğim gibi beni pek sarmadı. Bu filmi ardından ‘’Cassandra's Dream - Cassandranın Rüyası’’ izledi ki Woody Allen’in senaryosu ve yönetmenliğini yaptığı filmin iki de çok güçlü oyuncusu var. Ewan McGregor ve Colin Farrell iki kardeşi oynuyor. İkisinin de farklı hayalleri var ki bunlardan biri zengin olmak istemeleri. Bu uğurda göze alacakları çok şey olacak ya da olamayacak velhasıl ara ara uzun diyaloglarla sizi kassa da yine de izlememek olmaz. Allen’in son dönem filmlerindeki sonları sevmiyorum ve burada da bununla karşılaşıyorum, bu noktada anlamadığım bir şeyler var.


Çocuklarını kaybettikten sonra bir orman kulübesine yerleşen çiftin hikayesi anlatılıyor ‘’Deccal - Antichrist’’ isimli filmde. 2009 yapımı film Cannes Film Festivali’nde gösterilmişti ilk kez ve oyuncusu Charlotte Gainsburg’a en iyi kadın oyuncu ödülünü kazandırmıştı. Psikolojik gerilim tarzında olan film özellikle Lars von Trier imzalı ki zaten çok tartışılan bir yönetmenliği var. Ya seviyorsunuz ya uzak durmayı tercih ediyorsunuz. Bu filmi adına ortalarda bir yerdeyim ben. Çok detaylı ve uzun uzun üzerinde tartışılacak kadar açık ve de saçık bir film bu ama izlemeden geçilecek bir film değil asla.

Güzel bir hafta olsun hepimize.

Hiç yorum yok: