18 Ekim 2010 Pazartesi

Pazartesi Sendromu


Haftanın en sürpriz albümü Niran Ünsal’dan geldi. İlginç bir çalışma çünkü Ünsal kariyerinin altıncı albümünde türkü yorumluyor. Saz ve ses olarak Ali Osman Erbaşı’nın kendisine eşlik ettiği bu albümünün adı ‘’Bir Avaz Bir Saz’’. Öncelikle bugüne kadar vokaline hiç sözüm olmadı kendisinin ama özellikle son çalışmalarını içime sindirerek dinlemedim kendisinin. Bu albüm için böyle bir durum yok zira yer alan türküler zaten yıllardır çeşitli isimlerden de kulağımıza aşina, kalbi titretmesinden de saz, avaz. Bu durumda benim beğenmemem için bir sorun yok ama şunu da söylemeden edemeyeceğim; gerekli bir albüm mü? Hayır. Gereksiz mi? Saklanabilir. ‘’Mican’’, ‘’Feraye’’, ‘’Ah Bir Ataş Ver’’, ‘’Efem’’ özellikle öne çıkanlar adıma. 11 türkünün yer aldığı albüm Arma Müzik etiketi ile piyasaya sunulmuş. Az önce de belirttiğim gibi Ünsal’ı yeniden dinlemek keyifli ama keşke bir ‘’Haktan’’, ‘’Şarkılara Tutundum’’ albümleri misali şu anda öyle çıkıp gelseydi, sanırım ihtiyacımız vardı böyle şarkılara.

Türkülerden gidelim o zaman bir yeni albüme daha uğrayalım. Kendisi ‘’Veda’’ filminin müziklerinde hayran bırakmış herkesi ki izlemedim, dinlemedim; Elçin Bulut’un ilk albümü ‘’Ege’ye Sevdalandık’’ geçtiğimiz günlerde dinleyiciye sunuldu. Müzik yönetmenliğiniz Zülfü Livaneli’nin yaptığı albümdeki tüm çalışmaların aranjelerini Ferhat Livaneli yapmış. Albümün açılış şarkısı ‘’Ege’’ bir Zülfü Livaneli çalışması ki bu şarkı albümde enstrümantal olarak da yer almış. Bu arada ‘’Abalı Zeybeği’’ isimli çalışmada Livaneli kendisine ayrıca vokal yapmış. Beraberinde bir çalışma hariç tüm şarkılar yine anonim ki ikisi Rumeli türküsü diğerleri Ege zeybekleri. Açıkçası böyle tüylerimi ürpertecek bir ses duyamadım ben eğer ki Livaneli’lerin ismi olmasaydı belki de dikkatimi çekmezdi çalışma çünkü bunun gibi nice ses, nice albüm geldi geçti müzik dünyasında. Ama işte içlerine girince durumlar, kurgular kuşkusuz farklı, ne denilebilir ki; kimisi şanssız, kimisi şanslı.

Bir DMC klasiği ile yeniden karşı karşıyayız. Suzan Kardeş’i çok severim öncelikle. Geçtiğimiz günlerde stüdyo da olduğunun haberini aldım ve açıkçası ondan bir albüm bekliyordum ama bir yeni şarkı geldi ki bakın nasıl geldi. Daha geçen sene bu zamanlarda ‘’Bekriya’’ serisini yayınlamıştı zaten firma ikili olarak da yine aynısını yaptı. Tamamen kafaların karışmasından başka bir şey değil yapılan olay düşünsenize bu albümleri zaten alan aldı. Şimdi bu yeni şarkı ‘’Ninno’’ için ben tekrar bu CD’leri almaya neden zorlanıyorum hani değil mi? Sıradan bir kişi sıradan bir alışveriş hali bu albümü alabilir ama iyi bir müzik dinleyicisi bu albümü zaten almıştır ama bu kez almayacaktır ve dolayısı ile de bu şarkı arşivinde olmayacaktır. İşte ondan sonra korsan müzikten yakınır dururuz ki bu durum bile açık davetiyedir. DMC bu albümler ile vakit kaybedeceğine sırada bekleyen yeni albümlerini yayınlasın hani, biz biliyoruz var olduklarını. Suzan Kardeş’e çok sevgilerimizi iletiyorum.

Haftanın Kera’sı: Sertab Gibi

Bakın bu albüm de yeniden yayınlanıyor ama bir sebebi var kuşkusuz. 1997 yılında yayınladığı bu çalışmasını ciddi anlamda çok sevmiş öyle ki son şarkısı ‘’Kera’’ ile o günden bugüne ayrıca özdeşleşmiştim :) Bu albüm artık bulunamıyordu ve yeniden CD olarak basılmasında hiçbir sakınca yoktu. Birbirinden özel müzisyenler, birbirinden özel şarkılar, çekilen klipler ile bu çalışma bana göre gelmiş geçmiş en iyi Sertab albümüdür. Teşekkürler İmaj Müzik.
İlk albümü ‘’Uyan’’ı geçtiğimiz sene yayınlayan ve zaten öncesinde de var olan kitlesini bu albümle birlikte daha da arttıran Jehan Barbur tüm sene boyunca birçok mekanda sahne aldıktan sonra bir yandan da yeni albümünün hazırlıklarını tamamlamış. Yine Ada Müzik etiketi ile bugünden itibaren raflarda yerini alacak albümde Sarp Maden ile ortak bestesi dışında diğer tüm şarkılar kendisine ait. Kemal Evrim Aslan, Cenk Erdoğan, Murat Çopur, Mert Önal, Kürşad Deniz, Erdal Akyol, Ferit Odman, Derin Bayhan, Sarp Maden, Ozan Musluoğlu, Uğur Akyürek gibi müzisyenlerle çalıştığı bu albümde sevenlerini hayal kırıklığına uğratmayacağı zaten kesin; yine tadına doyulmayacak bir albüme hazır olalım. Barbur’u canlı canlı dinlemek isteyenler bu ayın her Cumartesi günü Cihangir Kaktüs’te olabilirler. Önümüzdeki ay yine çeşitli mekanlarda performanslarına da devam edecek ayrıca hatta 23 Kasım’da Ankara Passage Pub’da.

Haftanın konserlerine bakalım. Bülent Ortaçgil bu hafta iki mekanda sahne alacak. Ayın 20’si Balans Cadde’de ayın 22’sinde İndigo’da dinleyicisi ile buluşacak sanatçı. Yine 22’sinde yani Cuma günü Jolly Joker Balans’ın konukları Athena olacak. Aynı mekanda Cumartesi günü Yeni Türkü dinlenebilecek. 23 Ekim Cumartesi günü yepyeni mekanlardan olan alt. Emir Ersoy & Projecto Cubano’yu Stüdyo Live ise Dolapdere Big Gang’i ağırlayacak. Bu haftanın aldığım en güzel haberi ise Belinda Carlisle’nin Türkiye’de konser verecek olması. Başta Küçükçiftlik parkında olacağı söylenen konser Maslak Refresh The Venue’ye kaydırılmış durumda ama olsun nerede olursa olsun gidilmesi gerek. 06 Kasım tarihinde gerçekleşecek konser. İlk onu ‘’Heaven is a Place On Earth’’ ile tanımıştım elbette ama en çok sevdiğim albümü ‘’Runaway Horses’’ ile hayranlığım üst noktalara çıkmıştı. Herkes vardı o zamanlar, yine çok kalabalıktı, yine çok renkliydi ama bu kadına da dünyamda yer vardı ve işin ilginci o şarkıları yıllar sonra bile ben de ayrı yer tutacaktı. ‘’California’’dan ‘’La Luna’’ya ‘’Summer Rain’’den ‘’Circle in The Sand’’a ve ötesinde yıllardır ne yapıp yapmadığı ile çok fazla ilgilenemesek de kalbimizde özel bir hanede. 21:30’da başlayacak konserin fiyatları 70 YTL, sahne önü 120 YTL e ama fedakarlık yapmak gerek.

Haftanın Sürprizi: Geçenlerde bir sohbet esnasında bahsi geçmişti ve keşke o ilk albümü CD olarak da bizlere ulaşsaydı demiştim. Rojin’in ilk albümü ‘’Ya Hep Ya Hiç’’ elimde kaset olarak vardı ama CD olarak basıldığını bilmiyordum. Sevgili Naim Dilmener durumumu Rojin’e anlatmış ve kendisi de bana bir güzellik yapmış, imzalamış ve ne mutlu ki arşivimde artık. Mutluluğumu varın siz düşünün.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Dizi dünyanızda bu hafta neler oldu? Çeşitli öneriler ile karşılaşıyorum ama şöyle yeni ya da geride çok sezon bırakmayan dizi önerilerinize açığım çünkü elimdekiler gayet rutin bir durumda yol alıyor. Rutin derken diziler ile alakalı değil bu durum çünkü şunu anladım ki ben o hangisini seyretmeliyim telaşında olmalıyım sürekli ve birbirlerini kovalamalı bu akış. Yeni bölümleri ile ‘’The Mentalist’’ ben de beklenen etkiyi vermedi öncelikle, ‘’Dexter’’da yeni yeni havaya girdim, ‘’Desperate Housewives’’ nasıl bir dizi ise büyüsünü hiç yitirmiyor ve günden güne sürprizlerine devam ediyor. Örneğin ‘’Hung’’ dizisinin Lenore karakteri Rebecca Creskoff ile karşılaştım üçüncü bölümde Stacy karakteri olarak ki bir bölümlük konukluk sanırım ya da dilerim devamı gelebilir. Ama dizinin bu seneki bombası kuşkusuz Vanessa Williams. Renee karakteri olarak diziye katılan oyuncu çok can yakacak gibi.


‘’Desperate Housewives’’ın Carlos’u Ricardo Chavira’nın da küçük bir rolle karşımıza çıktığı bir film ki ‘’Piranha - Pirana’’ aslında bu tarz filmler taa ‘’Jaws’’ serisinden beri ilgimi çekmişti. 3D olarak geçtiğimiz aylarda ülkemizde de vizyona giren filmin konusu diğerleri ile aynı elbette. Bu kez bir göldeyiz, yine bir şekilde bir anda milyonlarca pirana üşüşüyor. Bir de gelelim görelim ki ortalık şenlik yeri çünkü festival yapan bir yığın genç var işin içinde. Film akıcı, erotik sahneler çok fazla ağırlıkta, filmden kopmak gibi bir durumunuz yok ama bir sonraki sahneyi tahmin etmek gibi bir durumunuz var. Üstelik belli ki devamı için açık bırakılan bir finalle karşılaşıyoruz bu da tatmin edici olmadığının sonu. Velhasıl canım sıkıldı, o sularda neler var bir bakıp geleyim dedim, bunlar varmış.

2006 yılında gösterime giren ‘’The İllusionist - Sihirbaz’’ sık sık gözüme çarpan filmlerden biriydi ve konusu ile ilginç görünmüş olsa bile o da bir hayli bekledi izlemem için kendisini. Edward Norton, Paul Giamatti ve Jessica Biel’in başrollerini paylaştığı film bir sihirbazın dünyasına götürüyor sizi. 15 yıl ayrı kaldığı ülkesine başarılı bir sihirbaz olarak dönen Eisenheim yıllar sonra Sophie ile karşılaşır. Sophie onun ilk aşkıdır ama bu kez de karşısında bir başka engel vardır o da veliaht prensi. Ve derken iki adamın mücedelesi başlar. Hangisi sihirlidir ya da hangisi gerçektir. Filmde müfettiş rolünü oynayan Giamatti özellikle çok başarılı. Norton’u oyuncu olarak pek başarılı bulmasam bile izlemekten kendisini rahatsız olmuyorum, iyi yapımlarda karşımıza çıktığı da bir gerçek. Filmse gerçekten güzel, özellikle sonunu iple çekiyorsunuz. Hiçbir şey göründüğü gibi değil mi? İzleyip görüyorsunuz.

Güneşli bir hafta olsun hepimize, hepimize güzellikler.

4 yorum:

gokciceks dedi ki...

Bugün tesadüf eseri Niran ın kraltv deki bir klibine denk geldim çok şaşaırdım kendime ama çok ilginç bir şekilde beğendim.Niran'ın sesi her ne kadar çok güçlü olsada bana her zaman çok kasarak söylediğini hissettirir. Onun acı çekermiş gibi şarkı söylediğini düşünürdüm, ama sanırım türkülere hakkını vermiş görünüyor tamamını dinlemekte fayda var elbette..
Türkiye de kesinlikle her sektörde "dostlar alışverişte" görsün anlayışı hakim ve işte bu beni yıllardır neden albüm almadığıma sağlamamı yapan bir sağlama örneği Sevgili Kadri'm , insanı salak yerine koymaktan ne zaman vaz geçecekler işte ben o zaman albüm, dizi,film,her neyse hakkını vereceğim..o zamana hepsine geçmiş olsun,parsayı götürenler en azından benden bir süre daha ekmek yiyemeyecek :)
Jehan'ın albümünü bu arada sabırsızlıkla bekliyorum iyi bir iş çıkartacağından hiç kuşkum yok ..
Rojinin sana yapığı süprizi ayrıca pek bir beğendim Naim beye benden de bir teşekkür:)
Amanin; dizilere yer kalmadı Keram;şimdik sana şiddetle tavsiye edeceğim ilk dizi, "boardwalk empire".Mad men'i takip ediyorsan emmy ödülleri sadece onun tekelinde olmayacak derim başkada bir şey demem.1920 lerin Amerikasın tam da sokaktan anlatımı.. Kostüm ve müzikler çekimler fevkalede.. şimdilik ilk 5 bölüm harika gidiyor.Şiddetle tavsiye olunur.
İkinci dizi ki ben bunu geçen sezon nasıl atlaşım bir HBO(ki yukardaki dizi de HBO dizisi)fenomeni olmaya aday absürd bir komedi"bored to death" türkçeye de çok sıkkın diye çevrilen ve karakterleri gerçekten hayatlarından oldukça sıkkınlar ve cidden aşmış durumdalar:)
The mentalist gibi dizilerden hoşlanıyorsan lie to me yi şiddetle tavsiye ederim ..
House, dekter tam gaz zaten .. brothers & sistersın alt yazı sorunu beni soğuttu 5. sezonda..

Daha bir kaç tavsiyem olcak ama bu haftalık sendromdan diziler için benden bu kadar ..

Aklımdayken Onur Ünlü'nün 5 şehir filminin özellikle altını çizmek isterim Türk sinemasnın absürd yanını kesinlikle dolduruyor çok incelikli bir sinema diline sahip (referanslarımız(polis ve güneşin oğlu malum )

Ahh Edwart o filmde bir muhteşmdin :)) Deyip şimdilik sendromda benden bu kadar

Sevgiler herkese..

Kadri Karahan dedi ki...

Müzik adına hemfikiriz kesinlikle diğer notlarına gelince;

Bugün bir diziye başladım mesela ama sevip seveceğime kanaat getiremedim ve bu yüzden ikinci bölümünden sonra net bir şeyler söyleyebilirim.

Ama bahsettiğin dizilere gelince ''Mad Men''e asla bulaşmayacağım çünkü iki kere giriştim ve olumlu bir sonuç alamadım ama diğerleri ile hemen yarın ilgileneceğim ki anlattığın kadarı ile merak ettim ...

Onur Ünlü'nün filmleri konusunda ben pek aynı şeyi düşünemiyorum maalesef ki ''Polis'' yine bir derece ama ''Güneşin Oğlu'' beni nerede ise orada oynayan oyunculardan soğutacak kadar sıkmıştı; belki de kötü bir zamanıma geldi emin değilim ama yeni filmine de elbette şans vereceğim ...

Norton'un birkaç filmini daha aldım arşivime, bakalım diğerleri ile nasıl karşıma çıkacak :) ...

Teşekkürler vaktini ayırdığın için, yeni bir Pazartesi yine görüşmek üzere :) ...

gokciceks dedi ki...

Ne demek dilim yettiğince aklım erdiğince her zaman her daim yanındayım her konuda ..
mesela konuya mad men ve onur ünlü den başlayabilirim :)(Pişman olmayacaksın güven bana;) )

ya bu arada ben nasıl atladım arizona dream i yine yeniden izlediğimi ve joniciğim yüzünden from hell i arşive kattığımı..İzleyince kesinlikle anlatacağım edwart mı johnny mi bilemedim şimdi :))
iyi olan kazansın..

iyi ki varsın Kera'm..

Kadri Karahan dedi ki...

Bana göre de zor soru; en az Ewan McGregor mu yoksa Russell Crowe mu kadar zor :) ...

Ama bu aralar favorim kesinlikle Jake Gyllenhaal :) ...

İyi ki birlikte varız canım benim, çok sevgiler, güzel kareler hep ...