21 Şubat 2011 Pazartesi

Pazartesi Sendromu

Rap’i onlarla bir başka sevdik, bugün anımsayınca da hala aynı renkte tebessüm ediyoruz. Cehennemden çıkan çılgın Türkler geri dönüyorlar hem de ortalığı tsunami gibi silip süpürmeye iddialı bir şekilde :) Valla itirazımız yok; kimler kimler geri dönmedi ki sonuçtan iyi bir şekilde ayrılalım yeter. Tarkan’ın ‘’Bir Oluruz’’ şarkısının nakaratından yola çıkmış öncelikle Cartel ve bu şarkıyı henüz albümleri çıkmadan insanlara ulaştırmak istemiş; gayet de eğlenceli ki sevdim. Albümün sürprizleri de var hani; bir şarkıda Manga’dan Ferman Akgül bir şarkıda Efsun konukluğu. Şarkıların tamamını bu hafta içinde dinleme şansını bulacağız. Zira grup Türkiye’ye gelecek ve orada burada muhtemelen boy gösterecek ve geçen 15 yılın acısını çıkartacak. Hadi bakalım; yaşasın Cartel.

İlk albümü ‘’Küçük Şarkı Evreni’’ benim ilgimi çekmişti ki hatta albüm ile ilgili yazmış olduğum bir yazı o dönem web sitesinde yayınlandığında yalnız olmadığımı anlamıştım. Kendine iyi bir dinleyici yakaladı Aydilge ama aynı hassasiyeti maalesef ikinci albümünde göremedim ve beni hayal kırıklığına uğrattı. Kalemi çok sağlam Aydilge’nin ki sözler şarkılardan daha önde gidiyor o kesin ama bakalım üçüncü albümü ‘’Kilit’’te neler yapmış; onun da yanıtını bu hafta içinde alacağız. Sözlerin bütünü kendisine müziklerin ise kendisi ile birlikte Cem Sarıoğlu’na ait olduğu albüm Dokuz Sekiz Müzik etiketi ile yayınlandı. İlk albümünde düzenlemelerde ismine denk geldiğimiz ki daha sonra kendisinin de solo albümünü büyük bir keyifle dinlediğimiz Atakan Ilgazdağ ile yeniden çalışmış olması heyecan veriyor.


Haftanın Düeti: ‘’Beklemeye Devam’’ adını verdikleri albümleri ile Koz karşımızda. Koz bir grup adı olarak ne kadar yanlış bir seçim. Nette aramaya ve kendileri adına bir şey bulmaya kalktım ama bir sürü şey çıktı, kafam karıştı vazgeçtim. Velhasıl Yaşar ile birlikte onun şarkısı olan ‘’Kör Bıçak’’ı cover yapmışlar ki ilgimi o çekti, bulup dinledim, sevdim. Albümleri bu hafta piyasada olacak. Bol şans.

Artık Fatih Erkoç adına kafamız iyiden iyiye karışmış durumda. Tamam çok başarılı olabilir ayrı ama sürekli ve sürekli de bir şeyler denemek ne kadar doğru acaba. Bu kez karşımızda yeniden pop şarkıları ile bizleri bekleyen bir Erkoç var. Maalesef kötü bir albüm kapağı ve ‘’Yanında Her Kimse’’ gibi akıllarda zor kalacak bir albüm adı ile yeniden dinleyicisi ile buluşacak olan sanatçının albümünde bir tanesi enstrümantal olmak üzere 16 şarkı var, yani bir hayli bereketli. Kendi söz ve beste çalışmalarının yanında Adnan Ergil, Ayhan Çakar, Mahmut Oğul, Gökhan Şahin ve Burcu Tatlıses söz ve müzikleri yer almakta. Albümde aşk ve sevgi teması işlenmiş ki hadi ya ciddi olamazsın basın bülteni :) Velhasıl olumsuz yaklaşacağım bu albüme nedense ama dilerim yanılırım çünkü gerçekten çok ama çok iyi bir müzisyen olduğunu biliyorum kendisinin.

İlk albümü fevkalade bir şekilde dikkatimi çekmişti Tolga Burkay’ın ki ‘’340 m/sn’’ isimli bu çalışmasını daha sonra ‘’Renk Körü’’ izlemişti. Aman aman bir dinleyicisi olmadı belki ya da çok öne çıkmadı hani ama olabilir çok iyi şarkılar ile sadık bir dinleyici yakaladı diye düşünüyorum. Belki bu yeni albümü ‘’Rahatsız’’ ile daha da öne çıkar bir şeyler belli mi olur zira şöyle bir tanıtımını dinlediğimde gayet iyi görünüyor her şey, aslında rahatsız olan bir tek sistem belki de :) Müzik Prodüktörlüğünü Can Alper’in üstlendiği albümde Tolga Burkay elektrik ve akustik gitar, Can Alper elektrik, akustik ve bas gitar, Can Güngör davul, Koray Erkan bas gitar çalmış, Korhan Kodaman ve Berna Keser geri vokalde yer almış. Hadi hayırlısı

Haftanın Kutlama’sı: Zeynep

İlk albümü ‘’İnadı Bırak’’ ve ikinci albümü ‘’Dudaklarımda Sevdan’’dan sonra bence iyi bir şey yapmadı Zeynep ama süreli ve sürekli şansını denedi, eyvallah. Bu çalışması 4 şarkıdan oluşuyor ki bir tanesi Ahmet Akkaya iki tanesi Faruk K. imzalı hani eski yol arkadaşlarından. Eşi, dostları, sevenleri mutlu ise ne mutlu ya da kutlu olsun falan filan işte.


23 Şubat Çarşamba günü Haymatlos’ta sitemizde de iki aydır gerçekleştirdiği söyleşileri okuma şansını bulduğunuz sevgili Akın Vardar’ın bir konseri olacak. 22:00’de başlayacak olan konser sürprizler ile dolu. Vardar’a albümüne enstrümanlarını katan ve şarkıların düzenlemelerini yapan Cenk Erdoğan başta olmak üzere yakın müzisyen dostları Serap Yenici ve Handan Aydın’da eşlik edecek. Sadece bu kadar değil; birlikte şiir akşamları sunuyorlar her Perşembe kendisi ile ki Yelda Karataş yine beraberinde Altay Öktem ve Deniz Durukan’da geceye şiirlerini katacaklar. Ben de bir sürpriz düet ile sahnede olacağım ve bakalım bizi, dinleyicileri nasıl bir renklilik bekleyecek.

Haftanın Alt’ernatifi: Son günlerin öne çıkan mekanlarından Alt.’da 22’sinde Jülide Özçelik’, 23’nde Birsen Tezer’i dinlemenin yanı sıra haftanın diğer günlerinde Cenk Erdoğan Trio, Kürşat Başar Quartet, Erkan Oğur & İsmail Hakkı Demircioğlu sahnede olacak. Âlâ mı âlâ.

Haftanın İmza Günü: Jehan Barbur sevenleri bir sürpriz bekliyor. Beyoğlu Mephisto’da Cumartesi günü 15 - 17 arasında albümlerini imzalayacak kendisi; hani güzel bir fırsat bu.

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Öncelikle hastalık halleri ile boğuşuyorum. Önemli ya da önemsiz biliyorum ki bir takım dengesiz durumlar mevcut üzerimde ve kafamı diziler ve filmler ile dağıtmaya çalışıyorum. Bu hafta o kadar çok film izledim ki kısaca üç tanesinden bahsedebilirim.

‘’Der Untengarg - Çöküş’’ elimde nicedir duruyordu ve izlemem için uygun bir zamanı bekliyordu. Baktım ki önümüzdeki günlerde bloğuna ekleyeceği yazıları arasında yer alıyor Muhammed’in :) hemen izleyiverdim ki ona eşlik edeyim diye. Evet bir millet çöküşünü bekliyor ve gizli kalmış bir dönem daha aydınlatılıyor. Berlin’deyiz yıl 1945; Berlin düşmüş bir kale artık ama Hitler bildiğiniz Hitler işte. Onun ve yakın çevresinin son günlerini sekreteri Traudl Junge’ın gözlerinden anlatan bu film bir Oliver Hirschbiegel imzalı. Aday olmasına rağmen yabancı film kategorisinde Oscar’ı kucaklayamamış olsa da ortada 2,5 saate yakın bir dram var, gerçekten her soluğunu hissedecek kadar yakınsınız o savaşın içinde. Filmin tüm oyuncu kadrosu çok başarılı ama özelikle Hitler’i ve Junge’u oynayan oyuncular kesinlikle çok doğru seçim. Oscar demişken çok ama çok az bir zaman kaldı biliyorsunuz. Bu hafta merak ettiğim sadece bir aday film daha var onu izleyecek diğerlerini es geçeceğim ne yazık ki ama geçen hafta yabancı film kategorisinde yer alan bir filme izleme şansını buldum.

‘’DogTooth’’ gerçekten çok garip bir filmdi. Filmin konusunu şöyle copy paste yapabilirim. Üç genç kardeş, baskıcı anne babalarıyla, sanki paralel bir evrende, farklı bir gezegende yaşar gibidir. Farkında olmadıkları bir tutsaklıkta yaşadıkları bu evde, günlerini hep aynı kaseti dinleyerek geçirirler. Sürekli yeni kelimeler öğrenen bu gençler için anlam bilindik sınırların çok dışındadır. İzole yaşamlarını erkek kardeşleri fark etmeye başlayınca, ailedeki dengeler alt üst olur. 2009 Yunanistan yapımı film kuşkusuz ki birçok seyirciyi gerek konusu gerek sunumu itibari ile kasabilir, etkisinde kalabilirsiniz ve dağılabilirsiniz. Yani ortada kalma gibi bir durum söz konusu değil adeta ya seveceksiniz ya da izlediğiniz için bin pişman olacaksınız. Netice de cesur bir film ile karşı karşıyasınız ve dengeleri bıraktığınızda bir kenara oturup birçok şeyi sorgulayacaksınız belki ama kahramanları adına ama hayatın gerçekleri adına.

Bir diğer film ise ‘’Fair Game - Dürüst Oyun’’. Politik filmleri sevenleri fazlası ile tatmin ettiği gibi Naomi Watts ve Sean Penn ile coştukça coşuyor film. ABD'deki Valeri Plame skandalı çevresinde gelişen olayları anlatan film, Joseph Wilson'ın Irak'ta nükleer silah olmadığını yazması üzerine ABD hükümetinin üzerine oynadığı komplo üzerine kurulu. Yedi tane yapımcının bir arada olduğu filmin yönetmeni Doug Liman. Ve bir de vaktiniz varsa eğer ben keyifli buldum ‘’Labor Pains - Doğum Sancısı’’. Film; patronunun işine son vereceğinden korkan bir asistanın bir anda hamile olduğunu uydurması çerçevesinde gelişiyor. Başrol oyuncusu Lindsay Lohan; çok güzel bir kadın ama çok sabıkalı hatırlatalım; üç kere ayrı suçtan hapse yollanmış, kefaletle falan yırtmış :)

Bana ayrılan sürenin sonuna geldim :) İyi haftalar herkese.

1 yorum:

Estar Abi dedi ki...

Der Untergang tesadüfü hoş olmuş:)) Fair Game'i de özellikle Naomi Watts etkeninden dolayı mutlaka izleyeceğim:))