19 Nisan 2010 Pazartesi

PS - Pazartesi Sendromu

90’lı yıllarda ‘’Nerde’’, ‘’Beyaz Vadi’’ ve ‘’Ha Bugün Ha Yarın’’ ne güzel albümleriydi Deniz Arcak’ın. 2004 yılında yayınladığı son albümü ‘’Kıpır Kıpır’’ın üzerinden bir hayli zaman geçti ve Deniz ancak bir albüm yapması gerektiğini hatırladı sanırım. ‘’Cesur’’ bir maxi single aslında ama devamının geleceğinin altı çizili. Velhasıl dört şarkının sözünde birinin ortak olarak müziğinde kendi imzası var, besteler ise Can Algeç imzalı. Albümün tanıtımında bu çalışmanın 1,5 yılda tamamlandığı yazılıyor yani bir maxi single için uzun bir süre, üstelik şarkıları beğenmedim. Ayrıca albümün kapak fotoğrafı ise gayet itici kaldı ki bu şarkılar kaleme alınırken Aşık Veysel’in samimiyetini, doğallığını örnek aldığı gibi bir söylemin yanında bu tarz bir sunum hoşuma gitmedi. İlk albümündeki şarkılar ‘’Nerde’’ demek istiyorum ya da bir ‘’Beyaz Vadi’’ çok uzak mı, kim bilir belki ‘’Ha Bugün Ha Yarın’’ ya da başka bir kıpırtı.

Arcak ile aynı firmadan, ESEN Müzik’ten yayınlanan bir maxi single daha var. Aslı Gökyokuş’un ‘’Büyüdük’’ isimli çalışması. Üç albüm sonrası müzikte kaldığı yerden devam eden Aslı’nın şarkıları dünden bugüne çok etki bırakmamıştır bende. Ama yine de merak etmişimdir, en azından dinlemeden geçmemişimdir. Bu çalışmasında üç şarkı yer alıyor ve sözlerde müziklerde Aslı’ya Erdal Yıldırım, Haluk Kurosman eşlik ediyor. Açılış şarkısı ‘’Kırıp Döktüklerim’’ aynı zamanda klip de çekilen şarkı ki bu üç çalışmanın içinde en iyisi. Onu takip eden ‘’Sözler Tükendiğinde’’ de başarılı. En azından deli gibi kalbimi fethetmedi ama dinlediğim zaman etkisini gösterdi. Albümün fotoğraf çalışmalarını son günlerde herkesin bir numaralı tercihi Mehmet Turgut yapmış detayını da verdikten sonra benzer albümlerle yolculuğumuz devam etsin istiyorum.


Bu hafta Nükhet Duru’nun üç şarkılık bir çalışması ile karşılaşacağız. ‘’İlk 2’’ismini verdiği bu çalışmada da iki şarkı bir versiyon sunuluyor dinleyiciye. Sözler ve müzikler Mete Özgencil imzalı. Avrupa Müzik etiketi ile yarın raflarda yerini alacak olan bu şarkılar dinleyenleri tarafından yerlere göklere sığdıramadılar ve bu yüzden tarafımdan ayrıca meraktalar. Duru’nun kariyerinde çok önemli şarkılar var, dileriz ‘’Hayat’’ı ve ‘’Beni Sil Beni Geç’’i de onların yanına ekleyebiliriz. Bir başka önemli isim DMC etiketi ile tek şarkı olarak bizlerle. Nazan Öncel, Hamit Ündaş’ın albümünde bu şarkıyı seslendirmişti ama yeterli kişiye ulaşamadığı düşünülmüş ki bir şarkı bir versiyon (en azından ben onu merak ediyorum) hadi çıkalım durumu olmuş belli. ‘’Tuttum Bırakmam’’ güzel bir şarkı lakin, Ve bir diğer çalışma ki yorumcusunu maalesef pek sevemedim. Aslı Güngör’de ‘’Aşk Alev Aldı’’ isimli bir çalışma sunuyor dinleyicisine. Sony Müzik etiketli bu maxi’de de yine bana göre bir hareketlilik - değişiklik yok. 2009 albümünde de heyecanlanmamıştım yine değişen bir şeyin olmadığını anladım. Maxi’mum sıkıldım yahu.

Haftanın Şarkı Sözü: Gülşah Buzlu – Gramaj

Gramajın eksik havan fazla bir karakter oyuncusu değilsin, bir duruşun yok laf desen çok her rolü yaparım tribindesin . (Vay diyorum, yahu böyle şarkılarda daha mı hayat olmaya başladı :))

Valla bu haftaya pek iç açıcı şekilde yaklaşmadığımı görüyorsunuzdur. Gerek gribal, gerek psikolojik hallerim neticesinde çok fazla iyimser değilim. Doublemoon etiketi ile yayınlanan ‘’Ege’nin İki Yanı’’ isimli albümün imzası Hüsnü Şenlendirici & Trio Chinos. Bilin bakalım ne olmuş, iki kıyının müzisyenleri buluşmuş şaşırmadığımız üzere. ‘’Kadifeden Kesesi’’nden tutun da ‘’İzmir’in Kavakları’’na bir klarnet yolculuk. En az daha önce yüz kere benzer şeyler yapıldı ama yine de kimse sıkılmadı, yani sıkılmadı ise ne mutlu, güzel bir albüm o zaman, barış hatırı, Ege sıcaklığı. ‘’Rum Yani’nin Meyhanesi’’ isimli bir karma albüme de tam da bu noktada değinebiliriz. Bilirsiniz bu tarz albümlerin de ayrı bir dinleyicisi var ve seviyorlar böyle efkarı. Şarkılara şöyle bir dokunacak oldum ve ilaç gibi mi geldi, rakı gibi mi karar veremedim. ‘’Keklik’’ten ‘’Haydar Haydar’’a kim bu Yani, kim olduğu önemli mi yani, buyuralım dedim bir sofraya, uzanalım sabaha.

Madem her tarza dokunduk, türkülere de uğrayalım. Kürtçe müziğin başarılı temsilcilerinden Aynur’ un (Doğan) yeni albümü uzun zamandır bekleniyordu. ‘’Rewend’’ isimli yeni çalışması Sony Müzik etiketi ile raflarda yerini aldı geçen hafta içinde. Güçlü bir sesi var Doğan’ın ve bu albümde de yine çizgisini taşıyan türkülere - özgün çalışmalara yer vermiş. Bu arada bu albümden bir süre önce bir başka Aynur isimli müzisyenin albümü ile karşılaştık ki bir an karışıklık yaşamadım değil adıma, eminim birçok kişinin de kafasını karıştıracaktır bu durum (Kaldı ki kapakta sadece bir çift göz var, adeta böyle bir durum yaşansın istenilmiş gibi). ‘’Seyir - Meze - View’’ isimli bu çalışmada da yine türküler yine ayrı bir nefes olmuş. Bir başka Aynur, Aynur Haşhaş’ta ayrı dinleyicisi olan bir müzisyen. ‘’Transborders Project’’ (Özellikle türkü albümlerinde bu tarz yabancı isimler ne alakadır ayrıca) isimli yeni çalışmasında daha çok aşık’ların ezgileri ön plana çıkmış hatta Kul Nesimi’ye ait dizelere, Haşhaş’a ait bir derlemeye rap söz - beste ve vokal de dahil edilmiş. ‘’Derviş’’ isimli bu çalışma albümün içinde enteresan bir yerde.

Haftanın Albüm Kapağı: Hakan Duman – Yıllarım

Tarzının tam olarak ne olduğunu anlayamasam da Hakan Duman’ın albüm kapağı resmen beni yaktı, yıktı, geçti. İzlanda'dan yükselen ve ülkemize kadar gelmesi beklenen dumandan daha tehlikeli bir durum gibi resmen :)

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Haftanın Repliği: Sex & Death 101 filminden

Bazı rüyalar gerçek olmak için çok güzeldir.

Bir gün elinize bir liste geçse ve listede ilişkiye girdiğiniz kişilerin isimleri yazsa ve daha da öteye gidilecek olsa, listenin devamında hiç tanımadığınız ama bir şekilde karşılaşacağınız isimler yer alsa. Roderick’in kaderi bir anda değişiyor ve karmaşık bir sürü haller içinde buluyor kendini. Bu karakteri Simon Baker canlandırıyor ‘’Sex & Death 101’’de ki; bildiğiniz üzere ‘’The Mentalist’’in Patrick Jane’i kendisi. Film de bir diğer başrol Winona Ryder’ın; uzunca bir süredir ne yazık ki kendisini şöyle sağlıklı bir rolde izleyemedim. Velhasıl iki saate yakın süren film sizi sıkmayacaktır, izlemenizi öneririm.

Haftanın izlediğim tek Türk yapımı filmi ‘’Vavien’’. 2009 yapımı, Durul & Yağmur Taylan yönetmenliği film çok yakın bir tarihte vizyondaydı ama DVD’si gecikmedi. Celal rolünde Engin Günaydın oynuyor ki dizinin senaryosu da kendisine ait. Ben şahsen Engin Günaydın’ın ve Binnur Kaya’nın performansına acayip şekilde bayıldım. Ötesinde Serra Yılmaz, Settar Tanrıöven, İlker Aksum filmin diğer öne çıkan oyuncuları ki çok ayrı yakışmışlar filme. Kesinlikle keyifli bir seyirlik, kaçırdıysanız bile en yakın zamanda yakalayacağınıza inanıyorum. Bu arada film İstanbul Film Festivali'nde yılın en iyi Türk filmi ödülünün sahibi olurken beraberinde de en iyi senaryo ve Radikal Gazetesi halk ödülünü de ödülünü kazandı, ayrıca hatırlatmakta fayda var diye düşünüyorum. Sevgili Muhammed blog sayfasında güzel de bir kritik yapmış filme, keyifle okuyabilirsiniz beraberinde.

İstanbul Film Festivali kapsamında bir film izleme şansım oldu bu sene ve 2009 İsrail - Fransa - Almanya ortak yapımıydı. Bugüne kadar katıldığı birçok festivalde ödüller de alan ‘’Einaym Pkuhot - Gözleri Tamamen Açık’’ Kudüs'teki aşırı tutucu Yahudi cemaatinin tam ortasında filizlenen tehlikeli bir aşkın hikayesini konu alıyor. Ortadoks cemaatine mensup bir kasap olan Aaron ile din okulu öğrencisi Ezri’nin kesişen yolları kesinlikle haftamın filmi oluyor. Mutlaka izlemelisiniz.

Beraberinde bu hafta iki film daha izliyorum ki nicedir sırasını bekliyorlar ve nihayet buluşuyorum. 2007 yapımı animasyon ‘’Donkey Xote - Don Kişot’’ bir tanesi ki keyifli bir seyir olduğu zaten aşikar; Türkçe seslendirilmiş hali ile izledim ki gayet de başarılı. Bir diğer film ise ‘’The Fountain - Kaynak’’. Hugh Jackman ve Rachel Weisz’in başrollerini paylaştığı film üç ayrı zaman diliminde üç ayrı adamın hikayesi anlatılıyor ve tahmin ettiğiniz üzere tek ve ortak bir gerçekte kesişiyor olan biten. Jackman’ın performansı yine yüksek fakat filmi çok beğeneceğiniz gibi hiç beğenmeme ihtimaliniz de mevcut. Bu yüzden net bir şey söylememek ve kararı size bırakmak lazım, ben sanırım ortasında bir yerdeyim.

TV ile arası pek iyi olmayan ben istisnalar dahilinde göz atabilmeden de uzak değilim. Örneğin Yıldız Tilbe’nin konuk olduğu program vesilesi ile ilk kez izleme şansım olmuştu ‘’Kuzeyin Oğlu’’nu. Bildiğiniz üzere Volkan Konak her hafta bir ismi ağırlıyor ve o isimlerin hatırı yoksa cidden çekilir bir yanı olmuyor. Geçen Cuma Candan Erçetin konuktu ve de biraz katlanma zahmetinde bulundum pek tabii tahmin ettiğiniz gibi asla sonunu göremedim :) Böyle her yere çıkmayan kendilerini kasan starlarımız nasıl oluyor da göz göre göre kasılacakları belli olan programlara konuk oluyorlar ki, hiç anlamam.

Haftanın Yarışması: Yakartop

Geçen hafta ‘’45’lik’ler’’ isimli mekanın 15. Yılı kutlama gecesinde tanıştık sevgili Okan Tok ile. Daha öncesinde bir albümü olduğunu biliyordum kendisinin ama dinleme şansım olmamıştı. Keyifli bu sohbetin içerisinde katıldığı bir yarışma programından da bahsetti Okan ve hatta yarışmadan bir başka arkadaşı daha oradaydı, o da dahil oldu sohbete. O denli merak ettim ki programı Star TV’de dün gece yayınlanır yayınlanmaz da izledim. Yetkin Dikinciler sunuyor ve gerçekten ilgi çekeceğe benziyor yarışma; detaylarını izlemeniz için anlatmıyorum ama bir sonraki adımda ne olacak diye merakla bekleyeceğiniz bir yarışma ile karşı karşıyasınız diyorum, sürüklüyor yani izleyiciyi. Bu akşam yarışmanın devamı olacak. Başarılar diliyorum kendilerine.
Geçen hafta adıma garipti. Gribal durumların yanında psikolojik olarak da biraz dağınıktım, havalar da öyleydi, zaten belki de durumun tek sebebi bu. Bir de malum küller, dumanlar muhabbeti iş aldığımızın resmi olmasa hani. Velhasıl güzel bir hafta olması dileklerimle her zamanki gibi. Bir de kutlamam var: Sitemizde yıllardır yazıları ile bizimle birlikte olan dostum Muhammed Tiryaki’nin yarın doğum günü. Kendisine sağlıklı ve mutlu bir yaş ve daha nice güzel yazı da buluşmalar dileriz. Sevgiler.

4 yorum:

Elif Dağlı dedi ki...

Keyifli bir yazı olmuş, günüme renk kattınız. Çok sevgiler.

Estar Abi dedi ki...

Bu hafta maxi-single'lar haftası olmuş anlaşılan. Artık sanatçılarımızın tam bir albüm yapmaya cesareti kalmamış görünen o ki:))

Uzun uzun albümü tanıttıktan sonra yazdığın "Albümün tanıtımında bu çalışmanın 1,5 yılda tamamlandığı yazılıyor yani bir maxi single için uzun bir süre, üstelik şarkıları beğenmedim." kısmına koptum:)))Son darbe müthiş:))

Aynur Haşhaş'ı Kemahlılar çok seviyor ama rap yaptığını duysalar aforoz ederler mi bilmem. Bir de türkü albümlerinde iyice sıklaşan İngilizce albüm isimlerine çektiğin dikkat çok iyi. Acaba sadece ben mi bunu gözlemliyorum derken bunu senden de duymak süper oldu.

Kuzeyin Oğlu'nu ve Volkan Konak'ı beğenmeyen herhalde çok az kişi vardır. Kendimi azınlıkta hissediyordum ki imdada yetiştin. Albümleri güzeldir o ayrı ama kendisini ve programını ben de sevemedim.

Hakan Duman, Sam Worthington'a benziyor mu benzetilmiş mi çözemedim:))

Neredeyse son bir aydır hep adını bile duymadığım filmler izlediğini farkediyorum. Arada "iyi film" dediklerini not alıp izliyorum. Ama bir an evvel B tipi filmlerden A tipi filmlere transfer olmanı bekliyorum:)

Son olarak iyi dileklerin ve hatırlaman için çok teşekkür ederim. 27. yaşım kutlu olsun:)) Seninle tanıştığımda 19 yaşındaydım, vay be:))

Kadri Karahan dedi ki...

Elif Dağlı teşekkür ederim ...

Sevgili Muhammed; bu hafta çok garip bir sendrom yaşandı adıma müzik cephesinde ama ne güzel ki yalnız değilmişim dedim, yorumun için teşekkür ederim ...

Geçen hafta filmler üzerine benzer bir eleştiriyi Emre'de bana iletti ama elimde değil, merak ve de hani keşfetmekten ne zarar gelir durumu beni sürüklüyor zira ben de bir çoğu ile ilk kez karşılaşıyorum ve biraz da ruhsal hallerim belki etkili oluyor bu aralar; bunun C sınıfı varsa oraya düşmemem için dua edelim hep birlikte :) ...

Zaman su dostum, zaman bizi aldı nereden nereye sürükledi, ne çok şey paylaştık, güzel günlerdi hep, nicesi de öyle olur inşallah :) ...

F.Gül Yanık dedi ki...

Yahu Hakan Duman beni duman etti... Gladyatör olmak istemiş bu hep ben anladım...