22 Şubat 2010 Pazartesi

PS (Pazartesi Sendromu)


Yepyeni albümü ‘’Kül’’ ile yeniden müzik dünyasında Yavuz Bingöl. Şimdi en başta şunu söyleyeyim o ilk albümlerini özlüyorum kaldı ki bugün bile baştan sona keyifle dinleyebilirim. Kazanmış olduğu popüler kimliğin müziğine olumsuz bir yansıması var gerçekten. Bu duruma itirazım var en başta. Albümünün çıkacak olmasında duyduğum heyecan sadece orada kalıyor yani çıktıktan sonra yanı başımda değil bu şarkılar. Örneğin albümde dört şarkı daha önce kendisi adına karşılaşmadığımız bir durum; Yunanlı bestecilere ait. Haricinde ilk kez adlarını duyduğum söz yazarı ve bestecilerin yanında bir Murat Hasarı çalışması bir de Ahmet Telli ile birlikte yazdığı var ki zaten sevebilirim dediklerim bunlar. Albümün en ama en gereksiz duran şarkısı ise yıllar sonra yeniden popüler olan ve bir anda birçok kişi tarafından yorumlanan ‘’Ben Varım’’ yani bu albüme alındı da ne oldu durumu ya da Yavuz Bingöl söyledi de ne değişti durumu; tamamen ihtiyaç dışı.

Yıllarca radyo programları yaptı ve onu dinleyicileri hep Çokemel olarak tanıdı. Yaklaşık olarak üç sene önce ‘’Radyo Dostları’’ köşemizde de sitemizde konuk etmiştik kendisi hatta. Emel Yalçın artık müzik dünyasında yorumcu olarak karşımızda. İlk albümü henüz çok yeni raflarda yerini alırken çıkış şarkısı ‘’Aşktan Ölelim’’ aynı zamanda çekilen klibi ile internet dünyasında şimdiden birçok kişiye ulaştı (
www.emelyalcin.com adresinden izleyebilirsiniz). ‘’Endorfin’’ ismini verdiği bu çalışmasında Sezen Aksu’dan Hakkı Yalçın’a, Murat Güneş’ten Suat Aydoğan’a, Öykü Berk’e kadar isimler de sözlerini ve bestelerini katmışlar albüme. Havva imajı ile elinde elması ile radyo dünyasında göstermiş olduğu başarısını müzik dünyasında da göstermeye hazırlanan Emel’e başarı dileklerimizi yollayalım beraberinde.

Haftanın Şarkı Sözü: Fulden Uras – MSN

Allah çarpsın telefona elimi sürersem, numaranı gizlesen de açmayacağım, ben de seni MSN’de engellemezsem :)

Ve yavaş yavaş 90’lar yeniden gün ışığına çıkıyor. Nasıl çıkmasın çünkü o yıllarda çok ciddi şarkılar - albümler duruyor ve yeniden yaşamak - yaşatmak kaçınılmaz. Özellikle CD ile ilk buluşmamız olmuştu 90’lar ve birçok sanatçı da hatta kaset ile birlikte CD olarak da sunabilme şansını bulmuşlardı. Bugünlerde istediğimiz gibi bulamıyoruz bu albümleri (Elimizdeki kasetleri doğdu düzgün dinleyemiyoruz) ve bu anlamda tekrar basılabilmeleri birçoğumuz için gayet de güzel bir renk halini alabiliyor. Esen Müzik daha önce bu anlamda Kenan Doğulu’nun 4 CD’sini bir arada sunmuştu ama bu kez ilk albümü ‘’Yaparım Bilirsin’’i tek olarak da yeniden sunma ihtiyacı duymuş. Hani albümlerin bir iki hit değil baştan sona hit şarkılar taşıdığı yıllar ve o yıllarda abisi Ozan Doğulu ile baştan sona imza attığı şarkılar ile uzun saçlı bir Kenan Doğulu. Bu kare ve bu şarkılar kuşkusuz hafızalardan silinmedi ama bugün bir başka seyir çizdi her şey kendine, yeniden dönebilmek elimizde. Bu anlamda diğerlerinin de bir bir bizlere ulaşacağına eminim zira benim gibi çok sevenleri var, özleyenleri var.

Hafta sonu o yıllardan bir isim ile buluştum. Anımsarsınız ilk albümü yayınlandığında Türkiye’de bir anda bir olay olmuştu Ahmet. ‘’Ah Canım Vah Canım’’ isimli şarkısı ile yaptığı çıkışı peş peşe diğer hit şarkılar ile sürdürmüş ve 90’lar sürecinde yayınladığı üç albümü ile de en çok satanlar listesinde haklı yerini almıştı. Gerçekleştirmiş olduğumuz sohbette hakkında merak ettiğim birçok şeyi sordum kendisine ve de önümüzdeki günlerde yayınlayacağı yeni albümünü çok merak ediyordum, adına bilgilendim de. Ama hepsini ve daha fazlasını albüm yayınlandığında sizler ile paylaşmayı istiyorum ve bunun içinde çok az daha bekleyeceğiz beraberinde. Ama şunu diyebilirim ki iddialı ve sürprizlerle dolu bir albüm geliyor öyle ki bir düetin yer alacağını öğrendim ve en çok onu merak etmekteyim. Ah Canım Vah Canım’’ın Elektro Boogie versiyonuna + Club Mix’ine ve ‘’Öyle Bir His Bu’’nun Smooth Lounge Edit versiyonuna yani sanatçının bu şarkılarının daha önce hiçbir albümde yer almamış hâllerine web adresinden ulaşabilir (http://www.ahcanimahmet.com) ve PC’nize indirebilirsiniz ve bu da albüm yayınlanana kadar sizi gayet mutlu edebilir.


Haftanın Sürprizi: We Are The World 25 For Haiti

http://vimeo.com/9448022 (Öncelikle yandaki adresten bu videoyu izleyebilir ve hatta arşiviniz için MP4 olarak indirebilirsiniz)

Şarkının dünya prömiyeri geçtiğimiz Vancouver Kış Olimpiyatlarının açılışında yapıldı ve bu muhteşem klibin yönetmenliğini ‘’Crash’’ ve ‘’Million Dolar Baby’’in yönetmeni Paul Higgis yaptı. Şubat ayının ilk günü kaydı yapılan çalışmanın geliri Haiti adına kullanılacak ve yine 25 yıl önce çıkış noktasında olduğu gibi ayrıca anlam bulacak şarkı. Şarkıya gelince ki Michael Jackson & Lionel Richie imzalıydı bildiğini üzere ve yayınlandığı 1985 yılında Bruce Springsteen, Diana Ross, Bob Dylan, Tine Turner, Stevie Wonder, Cyndi Lauper gibi isimler yer almıştı. Bu yeni kayıtta bu isimlerden sadece Micheal Jackson ve Ray Charles var ki aynı zamanda onları anmak adına da gayet hoş bir durum bu, tüyleri diken diken eden bir durum. Bu yeni kayıtta da günümüzün çok önemli isimleri yer alıyor. Barbara Streisand, Celine Dion, Jennifer Hudson, Mary J.Blige, Toni Braxton, Enrique İglesias, Pink ve niceleri. Şarkının sürprizleri sadece bunlar değil. LL.Cool J, Snoop Doog, Will I Am başta rapperlerın finaldeki performanslarına bayıldım mesela. Özetinde yıllar sonra yeniden listelerde yerini nasıl birinci sıradan almasın öyle değil mi? Dinleyin ve izleyin kararınızı verin, eminim başa alıp alıp kolay kolay kurtulamayacaksınız bu tablodan.

Müziğin sustuğu Yerden Alternatifler:

Bu kez müziğin sustuğu yerden yine müzikle başlayalım. Sinemalarda izleme şansım olmadı ama DVD’si yayınlanınca çaldı kapımı ‘’This İs İt’’. Geçtiğimiz sene kaybettiğimiz müzik dünyasının dev ismi Michael Jackson bildiğiniz gibi yıllar sonra dev bir konser maratonuna hazırlanıyordu; olmadı. Zamansız olan bu gidiş milyonlarca dinleyicisini şok ederken onunla karşılaşacağımız her yerde daha bir açacaktık artık gözlerimizi. Şarkılarını yeniden dinleyecektik, konserlerini - filmlerini yeniden izleyecektik vs. Evet o hiç çıkılamayan konserin provaları, kamera arkası görüntüleri ve daha çok şeyi bu çalışma ile izleme şansını buldum geçen hafta. Uzun bir süre etkisinden kurtulamayacağım.

Geçen hafta içinde ‘’Oscar’a doğru adım adım’’ başlığı altında izlediğim Tarantino’nun ‘’Inglourious Basterds - Soysuzlar Çetesi’’ isimli filmini öncelikle çok beğendim. Uzun süresine ve yer yer uzun sahnelerine - diyaloglarına rağmen gözümü kırpmadan izledim diyebilirim. Almanlar’ın Fransa’yı işgali sırasında yaşanan acıların intikamını almak için bir araya gelen bir grup isyancının hikayesinin anlatıldığı filmde Brad Pitt başrolde olsa da asıl dikkatleri kuşkusuz Christoph Waltz çekmekte. Cannes film festivalinde aldığı ödülü kuşkusuz ki Oscar’a da taşıyacak sanatçı için hemen hemen herkes hemfikir; çok başarılı. Ötesinde yine aksiyon dozu yüksek bir diğer film ‘’Taken - 96 Saat’’i izledim ve abartı üstüne abartı bir yığın sahneye tanık oldum. Aslında bu abartılığı görmezden gelirsek başarılı bir film. Kızının kaçırılışı üzerine harekete geçen ve Paris sokaklarında onu tek başına aramaya kalkan bir babanın (eski bir ajan) hikayesi. Luc Besson’un yapımcılığında ve senaryosunda ortak olarak yer aldığı filmde baba rolünü Liam Neesson canlandırıyor ki çok başarılı bulmuyorum.

Haftanın en keyif aldığım filmlerinden birisi de ‘’The Proposal - Teklif’’. Sandra Bullock ile Ryan Reynolds’un başlıca rollerinde oynadığı bu duygusal - komedi’nin yönetmeni aynı zamanda çok da güzel bir kadın olan Anne Flitcher. Çalıştığı iş yerinde terör estiren bir kitap editörü ki ülkede kalabilmek için tek seçeneği ülkeden birisi ile evlenmesi ve kendisine kurban olarak yardımcısını seçmesi ve süreci işleniyor. Alaska’da gerçekleştirilen çekimleri ile de ayrıca göz dolduran ve güldüren ve yer yer duygusal sahneleri ile göz dolduran bu filmi hiç düşünmeden izlemeli herkes.

Haftanın Ödülü:

Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı ödülü bir Türk yönetmenin - filmin (‘’Bal’’) oldu. Semih Kaplanoğlu’nu bu başarısından dolayı tebrik ederiz.

Ve de geçen hafta başladığım ve ilk iki bölümünden anladığım kadarı ile devam da edeceğim yepyeni bir dizi ‘’Human Target’’. Başlıca rolünde üç ana karakterin yer aldığı dizi de tanıdık dizilerden sürpriz oyuncular ile de karşılaşmanız mümkün. Mesleği insanların hayatlarını korumak olan bir şirketin bu üç üyesi her bölümde bir maceranın içinde buluyorlar kendilerini. Örneğin ilk bölümünde bir trenin ikinci bölümde bir uçağın içindeler ve görevleri suçluyu bulmak ve içine düştükleri zor durumlardan kurtulmak; işleri zor ama onlar her seferinde başarıyorlar; en azından şimdilik. Bu vb. diziler gecenin bir yarısından sonra çok iyi gidiyor yalnız :)


Geçen ay da aynısı oldu bu ay da öyle olacak. Haftaya bugün sitemizin MART sayfaları yayında olacağı için sendrom da malum olmayacak. Sürpriz konuklarla ve yine özel yazılarla görüşebilmenin heyecanında olacağız sizlerle. Güzel bir hafta olsun hepimize.



Hiç yorum yok: