11 Ocak 2010 Pazartesi

PS (Pazartesi Sendromu)

Mos Def; bu sene en iyi rap ve performans dallarında Grammy ödüllerine aday bir rap şarkıcısı. İşin bizi ilgilendiren yanı albümünde ‘’Süpermagic’’ isimli şarkısında Selda Bağcan’dan bir türküye kısmen de olsa yer vermesi. Aşık Mahsuni Şerif’in bir türküsü olan ‘’İnce İnce Bir Kar Yağar’’ın bu albümde yer almasında haberdar Bağcan ama özel bir izin istenmemiş kendisinden; büyük ihtimalle telifi ödenmiştir, firmadan izin alınmıştır diyor. Bir yerde hoş bir yerde de garip bir durum değil mi? 31 Ocak 2010 akşamı gerçekleşecek tören ve nasıl bir sonuç çıkacak hep birlikte göreceğiz.

İstanbul bildiğiniz gibi 2010 kültür başkenti. 16 Ocak günü açılışı gerçekleşecek ve İstanbul’un çeşitli semtlerinde etkinlikler olacak. Haliç’te özel bir gösteri ile başlayacak, bir havai fişek gösterisi ile devam edilecek ki bu bir saatlik program bazı noktalarda dev ekrandan yansıyacak. Zira o noktalarda çeşitli şovlar ve konserler de gerçekleşecek. Tarkan (Taksim), Nil Karaibrahimgil (Beylikdüzü), Mor ve Ötesi (Kadiköy), Kıraç (Pendik), Mercan Dede (Sultanahmet), Zara (Bağcılar) o gün sahne alacak isimler arasında. Taksim’de ayrıca ateş, Kadiköy’de dev balon gösterileri de olacağı bilgiler arasında. Taksim’i merak ediyorum ama oradaki kalabalığa karışmaya cesaret edemeyeceğim için burnumun dibindeki Kıraç konseri ile belki açılışı renklendirebilirim diyorum :)

İstanbul’un eski Elhamra sineması bugünün farklı mekanlarından olan XLarge. Mekan bir daha yenilendi ve İstanbul’un alternatif konser mekanlarından biri olma yoluna girdi. Açılışı bu Cuma Nil Karaibrahimgil konseri ile gerçekleştirilecek. 22’de kapılarını aralayacak mekanın 2000 kişi kapasitesi var. Ayrıca önümüzdeki günlerde Burak Kut, Sertab Erener, Murat Boz’da mekanda sahne alacak isimler içerisinde. Alternatif olarak Sertab Erener performansını değerlendirebilirim, zira özledim sahnesini.

Haftanın Kadını ve Açıklaması : Tuğba Ekinci - Nihat’tan (Odabaşı) beni sade bir şekilde çekmesini istedim ve ortaya bu fotoğraflar çıktı.




Geçen günlerde D&R’da gördüm ki ‘’sadece bizde’’ ibaresi ile kocaman bir kahkaha. Zira Haris Alexiu’nun yayınlanan best of albümü nicedir tüm müzik marketlerde zaten vardı, başka bir firmanın etiketi altında. Zira 23 şarkılık bu çalışma bir live albüm ve gerçekten herkesin elinde olması gereken bir şölen. Plak olarak da sınırlı yayınlanmış bu ilginç olabilir ayrı. Türkçe’ye de uyarlanmış ve hit olmuş şarkıların da yer aldığı bu çalışmayı bugüne kadar dinlememiş olanlar, adres sadece D&R :) Ötesinde sanırım henüz ülkemizde yayınlanmadı, hangi yollara başvurursunuz bilemem :) Sanatçının son albümü ‘’I Agapi Tha Se Vri Opou Kai Na’sai’’ için yahu bu nasıl bir albüm adıdır demeyin ve dinleyin, nefis bir duygusallıkta :)

Albümü bugün itibari ile raflarda yerini son aylarda yayınladığı albümleri ile bizleri kendisine hayran bırakan Kalan Müzik etiketi ile alacak. Sarp Maden, Türkiye’nin önemli caz gitaristlerinden. Bugüne kadar çeşitli gruplarla çalışmalar ve birçok ülkede konserler gerçekleştirdi. Sanatçının kendi gitarına Adnan Karaduman’ın etnik tarzı, İrem Demirer’in caz tınısı, Şevval Sam’in sesi eklenince nasıl bir sound ile karşılaşacağımız merak konusu. Turgut Alp Bekoğlu, Eylem Pelit gibi müzisyenlerde albümün diğer konukları.

Haftanın Albüm Kapağı: Umut Kuzey - Al Beni :)


Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Karizma adam Gerard Butler, ben oyunculuğunu da ayrıca beğenirim. Jamie Foxx ile birlikte başlıca rollerini paylaştığı 2009 yapımı film olan ‘’Law Abiding Citizen - Adaletin Peşinde’’ geçen haftanın en keyif aldığım filmlerinden biriydi. Muhteşem bir senaryo ve oyunculuk, nefis bir sürükleyicilik ... Ölümle sonuçlanan bir ev soygunu sonrası sağ kalan bir babanın - eşin intikamını almak için nasıl sınır tanımaması, neleri göze alması ve adalete nasıl karşı çıkması, meydan okuması işlenmiş. Bir başka keyif aldığım film ise ‘’İmsomnia’’ 2002 yapımı film ve yönetmenini ‘’Momento - Akıl Defteri’’nden tanıyoruz; Christopher Nolan. Al Pacino, Robin Williams, Hillary Swank, Martin Donovan filmin kadrosundan bir biz yokuz daha ne isteyelim :) Alaska’nın küçük bir kasabasına bir görev için iki dedektifin yollarının bir noktada ayrılması filmi başlatıyor ve sonrasında çeşitli sürprizlerle karşılaşılıyor. Bir anda ortaklık etmeye başladığı bir katil oluyor. Aksiyonu bir yana bırakıp biraz keyif almak için DVD başına geçtiğimde beni bekleyen film ‘’The Hangover - Felekten Bir Gece’’ karşıma çıkıyor. Tesadüf eseri karşılaştığım bu film 2009 yapımı bir komedi. Öyle her saniyesinde kahkahalar beklemiyor sizi ama itiraf ediyorum birkaç dakikasında kendime gelemediğim sahneler olmadı değil, gayet seyirlik bu anlamda. Bir tür bekarlığa veda partisi ve dört kafadarın başına gelenlerden ibaret film ve çok tanınan bir oyuncu kadrosu yok.

Bu haftanın en keyif aldığım filmine gelince kesinlikle ‘’Transylvania’’. Öncelikle bu filminden sonra yönetmeni Tony Gatlif’in diğer filmlerine ulaşmaya karar verdim ama ondan öncesi bu filmin ve diğerlerinin müzikleri ile ilgilenme kararı aldım ve bir bir ulaşmayı denedim - deniyorum. ‘’Transylvania’’ evet öncelikle müziklerine hayran kaldığım bir film oldu. Birol Ünel’in de kadrosunda olması ve bir kere daha oyunculuğunu konuşturması sebebi ile özellikle dikkatimi çeken filmde başrol oyuncusu Asia Argento’ya da hayran kalmamak mümkün değildi elbette. Duygusal ve bir o kadar tutkulu bir kadının sevdiği adam Milan’ı bulmak uğruna hiç bilmediği bir kente gelmesi, karşılaştığı hayal kırıklığı, kendisini yeniden yollara vurması ve bu yolculukta karşılaştıkları, yaşadıkları. Yer yer deliliğin yer yer sakinliğin diz boyu hâller alması ve her şey belki de garip bir masaldı.

Haftanın Repliği: Milan, içime ne koydun böyle … (Zingarina, doğum sancısı çekerken)


Dizi dünyama gelince öncelikle kısa bir ara veren ‘’Desperate Housewives’’ dehşet bir bölümle geri döndü. Kahramanı bambaşka bir sürprizler bekliyordu bu bölümde ve sevdiğim bir oyuncusunun diziden ayrılması ile başta ben de üzüntüye uğradım. Ama dizinin sonlarına doğru gözlerimin dolması başka sebeptendi. Özellikle Felicity Huffman nasıl özel bir oyuncudur; bu kadınları seviyorum, bir başka seviyorum. Henüz iki bölümünü seyrettim zira topu topu 6 bölümlük bir dizi ki ‘’The Prisoner’’mesajı detaylarında mı gizli? Orijinali daha öncesinde (1967 - o dönem için çok ciddi bir proje) 17 bölüm halinde çekilen dizinin bu yeni versiyonunda esas meseleler ve hikayeler değerlendirilmiş, evet 6 bölüme sığdırılmış hepsi. Kendini “Köy” adı verilen bir tür açık hapishanede bulan ve geçmişini hatırlamayan bir adamın, aynı kaderi paylaştığı insanlarla birlikte verdiği kaçış mücadelesini anlatıyor dizi ve ‘’The Truman Show’’, ‘’The Matrix’’ ve ‘’Lost’’ gibi yapımlara ilham verdiği söyleniyor. Evet orda bir köy var uzakta, o köy kimin köyüdür peki diye klasik olabilecek bir espri ile de bir sendromun sonuna böyle gelinilebilir mi :)

Hayır gelinemez haftanın bir şeyi daha var :)

Haftanın Sloganı: Sigara Sağlığa Zararlıdır - Sigara İçmeyin Müzik Dinleyin (Hürriyet Keyif’in arka sayfasında bir ilan. DMC tarafından Burak Kut’un ‘’İlaç’’ isimli albümünün tanıtımı. Kut’un sigara içerken çekilen bir fotoğrafı ve elbette sigara kısmının flulaştırılması.

Başka sözüm yoktur bu sendromluk, mutlu ve yaratıcı kalmak üzere, iyi haftalar :)

1 yorum:

Estar Abi dedi ki...

Bu hafta benim de izlemek istediğim ama henüz izleyemediğim iki filmden bahsetmişsin: The Hangover ve Transylvania. Onun dışında Insomnia, Heat'ten The Merchant Of Venice'e kadar Pacino'nun oynadığı en eli yüzü düzgün iki filmden biri. (diğeri Şeytanın Avukatı) Ama gel gör ki film Nolan'ın en zayıf halkası olarak biliniyor.