9 Mayıs 2011 Pazartesi

Pazartesi Sendromu


Ada Müzik son aylarda çok önemli yapımlara imza atmakta. Örneğin bu ay Gülcan Altan ve Eylem Aktaş albümleri yayınlanacak ki heyecanla bekliyorum. Geçtiğimiz günlerde bir başka kadın vokal Sibel Pamuk’un yeni albümü ‘’Payidar’’ ile buluşturdu bizleri. Pamuk bağırmadan, çağırmadan ve belki de en önemlisi çok çok büyük iddialar içinde olmadan türkülerini söylüyor bu albümde ki bana göre en önemli artısı oluyor. Kendi deyimi ile nakış nakış işlenmiş bir albüm ‘’Payidar’’. Hemen başında albümdeki müzisyen kadrosu dikkatimi çekiyor ki bir hayli zengin. Bir dönem çalışmalarını yakından takip ettiğim sevgili Ali Haydar Timisi’nin iki türküsü ile karşılaşıyorum bu albümde. Beraberinde Orhan Güler, İlhan Ertan, Gamber Hüseyinli, Kazım Birlik, Cengiz Demir eserleri ile tanışıyorum ilk kez. Daha önceki müzik yolculuğu hakkında çok fikrim yok ama Sibel Pamuk’un bundan sonrası adına takipçisi olacağıma inanıyorum, bir albümü daha ayrı saklıyorum.

Uzun bir zaman sonra baştan sona ilk kez bir albümü daha gayet keyifli, gayet kaliteli buldum. Ravi’nin ilk albümü Avrupa Müzik etiketi ile yayınlandı. Ravi ismi ile daha önce karşılaşmalarımız oldu aslında. Örneğin Ebru Gündeş ‘’Ölümsüz Aşklar’’, M.Ceceli & E.Günaydın ‘’Eksik’’ isimli şarkılarını yorumladı. Şimdi şarkılarını kendi yorumluyor ve dinleyicisinin beğenisine sunuyor. Ravi bu ilk albümünde aranjör olarak Selim Öztürk ve Burak Karataş ile çalışmış. Albümün açılış şarkısı ‘’Yorgun Gemi’’ başta olmak üzere ‘’Melekler Kalbinden Öpsün’’, ‘’Mutluluk Kayıp Yolcu’’, ‘’Bugün’’ özellikle etkisi altına alıyor sizi. Özetle tutacak ve ikinci bir albüm garantisi olacak, en azından öyle umuyorum. Aynı firmadan yayınlanan bir diğer albüm ise Betül Demir imzalı ‘’Mıknatıs’’. Albümde dört şarkı Sezen Aksu’ya ait. Kendisinin önceki çalışmaları gayet başarılıydı ama henüz bütününü dinleme fırsatım olmadı.

Haftanın Geri Sayımı:

Evet çok az kaldı. Minik Serçe yeni albümünü 18 Mayıs’ta DMC etiketi ile yayınlayacağını duyurdu. Ayrıca bir gece öncesi gerçekleşecek KRAL TV Müzik Ödülleri gecesinde yeni şarkılarını ilk kez seslendireceğini de açıkladı, bizden hatırlatması. Bu süre içinde ayrıca bu ödül töreni ile ilgili görüşlerimi de yazmaya çalışacağım.

Sezen Aksu’nun desteği ile müzik dünyasına da adını yazdıran ve hayli de başarılı, konsept albümler ile karşımıza çıkan Suzan Kardeş yepyeni bir çalışma ile bizlerle. ‘’Artık Neşelenmek Lazım’’ diyerek yola çıkılan bu albümün adı ‘’BALveKan - Bekriya III’’. 14 şarkının yer aldığı bu albümde sanatçı birçoğu anonim olan Türkçe, Sırpça, Makedonca, Boşnakça, Arnavutça şarkılar yorumluyor. Bu albüm ile fark ediyorum ki daha öncesinde herhangi bir şarkısına klip çekmemiş Kardeş ama bu albüm ile bir de ilke imza atıyor ve açılış şarkısı olan ‘’Yatacak Yeri Yok’’ için kamera karşısına geçmeye hazırlanıyor. Bu tarzı sevenlere bir diğer sürpriz de Serkan Çağrı & Rumeli Band ekibinden geliyor. ‘’Live Project’’ ismini verdikleri bu çalışmada da Balkan rüzgarı aynı coşkuda, aynı lezzette.

Bugün yayınlanacak bir albüme gelelim ve biraz da Mabel Matiz’den bahsedelim. Matiz adını bir roman kahramanından alıyor ve uzun bir süredir çalışmalarını kendi web sitesi ve çeşitli platformlar üzerinden bizlere ulaştırıyor. Derken zamanı geliyor ve bir albümde bu şarkıları toplaması gerektiğine inanıyor ve hazırlığına başlıyor. Yalçın Tosun’a ve Birhan Keskin’e ait bestelenen iki şiirin yanında tüm sözler ve müzikler kendisine ait. Tarzını matizm olarak adlandıran müzisyen geçtiğimiz günlerde bir de konser verdi. Ayrıca önümüzdeki günlerde yayınlanacak Teoman’ın ve Göksel’in albümlerinde de çalışmaları ile yer alacak. Matiz bu albümü ile haklı bir iddianın içinde ve bir an önce dinlemek için heyecanlanıyorum.

Haftanın Fırsatı:

Geçtiğimiz günlerde Medya Markt şubelerinden birinde neye uğradığımı şaşırdığım bir indirimle karşılaştım. Diğer şubelerinde var mıdır bilmiyorum ama Sony Müzik imzalı CD’lerinde adeta bir devrim var. Yerli 1.99 (Vega, Aylin Aslım, Pamela vs.) yabancı 4.99 (Barbara Streisand, Pink, Shakira, Cyndi Lauper vs.) gibi bir rakama kimler kimler yok ki. Örneğin piyasada 40 TL gibi bir fiyata satılan albümü böylesi bir ucuzlukta bulabilmek şaka gibi. Demek ki olabiliyor istenirse ki hep böyle olabilse ve herkes normalde alabilse.

DMC cephesinde de hoş bir durum var. Bildiğiniz gibi Soner Sarıkabadayı’nın ‘’Buz’’ isimli single çalışması 1 TL gibi bir rakamla dinleyicisine ulaşmıştı. Şimdilerde de Demir Demirkan’ın dört Gülşen’in tek şarkısı yine bu fiyatta buluştu bizlerle. Durum şimdilik sağlıklı.

Ve gelelim bu haftanın asıl aksiyonuna. Evet beklenen gün geldi ve bu hafta içinde üç ayrı gece Eurovision heyecanı içinde olacağız. Heyecan diyorum ama açıkçası pek bir havada değilim. Bu yılın yarışacak şarkılarını dinleme şansını bulabildim. Aman aman dediğim bir şarkı yok ama şovlar ile bütünlendiğinde eminim fikrim değişecek. Bu sene İngiltere Blue grubu ile olayı götürecek gibi ama yine de büyük büyük isimlerin ya da grupların bu yarışmada çok önemli olmadığını biliyorum. Bizim şarkımıza gelince açıkçası bu sene adına sürprizlerle karşılaşabiliriz diyorum. Yerimiz ilk on içinde olacaktır ama lütfen bir ikincilik olmasın, ikinci kere ipin ucundan dönersek bunu bünyem kaldıramaz. Yüksek Sadakat’in şarkısı beni çok fazla içine çekemese de tüm kalbim onlarla birlikte. Bu arada yarışmanın ikinci gecesini (12 Mayıs) izlemek yerine Babylon’da Naim Dilmener & Sarp Dakni DJ’liğinde özel bir Eurovision programı yapılacak oraya katılmayı diliyorum. Bilgen Bengü’nün konuk olarak katılacağı gecede bizlerden, onlardan unutulmayan şarkılar çalacak, asla tekrarı olmaz.

Haftanın Sürprizleri:

Çok ayrı bir dinleyici kitlesi var, çok iyi müzik yapıyorlar ve farkları hemen kendini gösteriyor. Sevenleri çok memnun çünkü yeni çalışmaları ‘’Daima’’ sekiz şarkıdan oluşuyor ve daha öncekilerde olduğu gibi yine web sitelerinden ücretsiz indirilebilir. http://tayfabandista.org/daima/ adresini ziyaret etmeyi unutmayın. Bir diğer sürpriz de Şebnem Ferah cephesinden. Bir proje için hazırladığı ‘’Özgürce Yaşa’’ isimli yeni şarkısı da bu adresten tarafımıza sunulmakta. http://www.ozgurceyasa.com/ Gel de bayılma bu duruma :)

Müziğin Sustuğu Yerden Alternatifler:

Öncelikle bu aralar kendimi dizilere verdim ki bu sebeple çok fazla film izleyemedim. Yatıp kalkıp dizi izliyorum evet çünkü biri bitiyor biri başlıyor, bu sezon çok hareketli. Öncelikle ‘’Camelot’’, ‘’The Borgias’’ en yeni dizilerdi takibinde olduğum ki şimdi onlara ‘’Game Of Thrones’’ eklendi. Hepsi dönem dizileri hepsi de kendi içinde çok başarılı. Beraberinde biraz beklemeye almıştım onları ki ‘’Nikita’’, ‘’Castle’’, ‘’The Mentalist’’, ‘’Desperate Housewives’’ yine kaldığım yerden dokunduğum diziler olmaya devam etti. Bu sene beni yerle bir eden ‘’24’’ü bitirmeme ise sadece bir sezon kaldı. Bu sene Bauer ve ekibi sayesinde gecelerim gerçekten bir başka hareketli oldu ki güz itibari ile yine böyle çok sezonlu ve daha önce izlemediğim bir dizi bulup tutunmam lazım. Bu arada yepyeni bir dizi keşfettim ki ‘’The Killing’’. Aslında gayet soğuk başlıyor dizi ve ilk dakikalarında açıkçası biraz yoruyor ama ilerleyen dakikalar ile birlikte heyecanı yüksek bir şekilde devam ediyor. Diğer polisiye dizilerinde olduğu gibi bir durum yok burada, tek bir bölümde bir son yok; ortada genç bir kızın cinayeti var ve durumlar çok karışık. Konusunun yanında oyunculuğu ve kesinlikle müzikleri ile gayet başarılı bir yapım. Bu arada HHD’mi hem çökerttiğim hem de üstüne onuncu kere yere düşürdüğüm için birçok dizi de orada kaldı. Özetle arşivimin bir kısmını kaybettim ama üzülmüyorum sağ olsun güzel dostlarım var, yeniden tamamlanacak onlar kendilerinin desteği ile.

Filmlere gelince, evet güzel filmler izledim ama detaylarına girmeyeceğim ve kısa kısa isimlerini ekleyip geçeceğim.. ‘’Perfume -The Story of a Murderer - Koku - Bir Katilin Hikayesi’’ nicedir arşivimdeydi. Neden bu kadar bekledim izlemek için diye yine kendime sormadan geçemedim. Sonra onun gibi arşivimde duran birçok filme de dokundum. İçlerinde birkaç Uzakdoğu filmi de vardı ki bu tarzın çok seveni değilim, onlarla bile iyi vakit geçirdim. Örneğin ‘’The Warlords’’, ‘’The Mythe’’ sonra ‘’Shinjuku İncident’’, ‘’A Bittersweet Life’’ gibi. ‘’Sneakers’’, ‘’Casino’’, ‘’Unstoppable’’, ‘’Because I Said So’’ sırasını bekleyen ve nihayetinde buluştuğum diğer filmlerdi, tavsiye ettim gitti :)

Haftaya bugün sendrom olmayabilir çünkü büyük bir ihtimalle çok enteresan bir proje için gelen bir daveti yanıtlamış olacağım ve daha önce hiç gitmediğim bir şehirde bulunacağım ama oradan notlarımı yine döndüğümde sizinle bu sayfalarda buluşturacağım. Hepimize güzel bir hafta olsun.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Artik finalde ilk kez heyecanlanmayacagiz.

Cok güzel bir eglence bekliyormus seni, tadini cikar. :o)

Kadri Karahan dedi ki...

Aynen, seninle paylaştım düşüncelerimi ama ayrıca bir yazı yazacağım üzerine ...