16 Mayıs 2011 Pazartesi

Pazartesi Sendromu (Eurovision ÖZEL)


Ve bir Eurovision’un daha sonuna geldik. Sendrom’u bu hafta yarışmaya ayırıyor ve yarışmaya ait düşmüş olduğum notları paylaşmak istiyorum.


Birinci Final Gecesi:

Öncelikle müthiş bir açılış bekledim ama karşımda yarışmanın başlaması ile yerini almış üç sunucu beliriverince şaşırdım kaldım. Keşke bizden biraz ders alsalardı bu anlamda ve bir şekilde o sahneye yakışır bir merhaba yaşansaydı, yaşatılsaydı. Evet salonu ekranlardan görebildiğim kadar bir hayli büyük buldum ama bir o kadar da düzen içerisinde herkesin yerini aldığı gerçekti. Buradan da belki diğer ülkeler ders alabilir. Sahneyi beğendim. Öncelikle çok büyüktü ve doğru kullanan ülkeler olduğu kadar bu büyüklük altında ezilenlerin de olduğu - olacağı gerçekti.

Yayını TRT HD’den izlediğim için arada konuşan daha doğrusu şartlar gereği konuşamayan Bülent Özveren’i özveri ile dinleyemedim ama bu bir kayıp değildi adıma, artık her cümlesini ezberlemiştim adeta :) Teknik imkansızlıklar tabi ki kendisinin ve TRT’nin suçu değildi ama zerre kadar yarışma hakkında bilgisi olmayan bir ismin gazetesindeki köşesinde mesela bunu TRT’ye bağlaması trajikomikti. Adam bas bas bağırmaya çalıştı arada ve anlatmaya çalıştı sıkıntısının tekniksel yanını, bunu da mı duymadınız derler adama.

Neyse yarışmayı Twitter aracılığı ile dostlarım ve ben saniye saniye takip ettik. Özellikle zarflar – finale kalacak ilk on ülke açılırken heyecan yüksek de olsa kesin umutluyduk, bir şekilde çıkacaktık. Bu yarışmanın bu formatı almasından itibaren durum hep böyle olmuştu ki gurbetçi vatandaşlarımız bizi hiçbir zaman yalnız bırakmamıştı. Ama beklenen olmadı ve on ülke içinde yer almadık. Adıma önce bir şok yaşadım ki zerre elenmeyi beklemiyordum. Tamam şarkımızı sevmeyebilirdim ama en kötü finalde beklenen performansı vermezdi, heyecanımız en azından sonuna kadar devam ederdi.

Yüksek Sadakat’in sahnesini sevmedim. Tamam sahneden sesler yükselmiş belki salonda iyi bir rüzgar estirmiştir ama açıkçası korka korka dinledim - izledim. Şarkı kadar şovun da önemli olduğu çeşitli figürlerle ve dansçılarla farkına varılmıştı grup tarafından tamam da zorlamanın anlamı yoktu. Bu yüzden bunu hep savundum, hep savunacağım. Athena ile olmadı belki ama Mor ve Ötesi ile de Manga ile de bu tedirginliği hep duydum ki bu kez durum tavandı. Bu yarışmanın ve ülke olarak bizim formatına bence bu tarz asla uygun değil. Sırf zamanında Hadise’nin kaprislerinden bunaldığı için TRT rockçılarla sorun yaşamıyoruz nasılsa diye keyfi davranmamalı. Bunu da geçtim ki bu sene şarkı çok geç açıklandı, ne kadar tanıtım yapıldı bilemiyorum ki gördüğüm kadarı ile berbat da bir klip çekildi. Bir de anlamadığım şudur ki gruba yüklenmeyelim deniliyor orada burada. Hayır; ki kısmen yüklenme hakkımız var ama, madem sorumluluk aldılar katlanacaklar da gelecek her türlü eleştiriye ama dikkate alacakları uygun seviyede olanları olmalı elbette. Çünkü birçok sitede ve sosyal paylaşım platformunda gerçekten dinleyicilerine yakışmayacak yazılar ile de karşılaştım. Ben Yüksek Sadakat’e ve müziğine inanıyorum ayrı, bu şarkıya inanmadım o da ayrı, yarışmaya katılmalarını da gereksiz buldum bu da belki durumun ortası. Eminim şu sürecin bir an önce unutulmasını umuyorlardır ki bunu ben de diliyorum onlar adına. Bu yarışmanın popülaritesi bugün kalmadı, neden bu kadar takıyorsunuz diyenlere de kocaman bir ‘’ne alaka’’ demek istiyorum. Bu kadar insanın kalbi boşuna atmıyor ki bir bildikleri vardır, ilgilenmezsiniz olan bitenle olur biter. TRT umarım önümüzdeki sene için keyfi davranmayı bırakır ve sorumluluğunu az da olsa hafifletir; bize sorunuz, çekinmeyiniz, görüşlerimizi alınız, dinleyiniz, önemseyiniz, seviniz, sayınız lütfen.

Finale kalması için Türkiye’de dahil ancak 9 ülkede kaldım, yani 9 ülkenin şarkısının finale çıkacağına inandım. Listemde yer alan ülkeler çıkış sırasına göre şunlardı: Norveç, Ermenistan, Türkiye, Rusya, İsviçre, Gürcistan, Finlandiya, Azerbeycan, Yunanistan. Bunların tamamı favorim değildi, kanımca ipi göğüsleyeceklerdi. Örneğin Norveç fena değildi listeye giremedi, Ermenistan çok kötüydü zaten elenmesine şaşırmadım. Diğer tahmin ettiklerim tuttu. Sırbistan, Litvanya, İzlanda, Macaristan tahmin listeme almadığım, diğer finale çıkan ülkelerdi. En dikkat çeken ülkelerden biri de kuşkusuz Portekiz’di. O berbat şarkılarına rağmen açmış olduğu pankartlarda Türkçe’de bir mesaj vardı ki çok şaşırttı bizleri. ‘’Mücadele Devam Ediyor’’ yazıyordu ki acaba anlattıkları neydi, dikkatimi veremedim ki, o kadar çocuk korosuydu kendileri.

Kazananlar öncesinde sunulan şovu beğendim. Eğer normal TRT kanalından yarışmayı takip ediyor olsaydım yine kaçıracaktım.

Yarışmadan 13. olarak elenmişiz. Mesela Malta bir puanla elenmiş ki 10. sıradan yarışmaya İsviçre dahil olmuş. Bu serinin ilk üçü Yunanistan, Azerbeycan, Finlandiya şeklinde. Sonuncu ülke ise Polonya.


İkinci Final Gecesi:

Bu kez 10 tahminde bulunmayı başardım zira ilk günkü finale göre daha iyi şarkılar dinlediğimi düşünüyorum. Bosna Hersek, Hollanda, Belçika, Ukrayna, İsveç, Kuzey Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail, İrlanda kesin çıkar, Avusturya ve Danimarka sürpriz yapabilir diye not düşmüştüm ki Hollanda, Belçika, İsveç, Kuzey Kıbrıs Rum Kesimi, İsrail elenmiş oluyordu yarışmanın sonunda, diğer tahminlerim doğruydu. Haricinde finale kalan Moldova, İsveç, Slovenya, Romanya, Estonya oluyordu ki hak etmiyorlardı bence. Bu yarışmada da Kuzey Kıbrıs Rum Kesimi’nin ve İsrail’in elenmesi beni şaşırtıyordu ki en azından finalde dinlemek isterdim kendilerini. İsrail’i temsil eden Dana İnternational’ı düşünüp acımızın hafiflemesine yardımcı olabiliriz mesela. Bir Eurovision ‘’Diva’’sı elendi yahu ötesi var mı? :)

TRT’nin reklam aşkı Ukrayna şarkısını bize yarısından itibaren izletti ki çok ama çok büyük saygısızlık. Yarışmanın yayın anlaşmasında böyle bir durum olabilir mi, yani keyfi yerinde kesebilir de bir ülke istediği şeyi yayınlayabilir mi? Bu durumun detayını ciddi anlamda merak ediyorum. Final öncesi şovu yine TRT HD’den izliyorum ki bu kez klasik müzikler üzerine dans figürleri sergileniyor, pek etkilenmiyorum.

Bu serinin ilk üçü İsviçre, Danimarka, Slovenya şeklinde, sonuncu ülke ise Hollanda. (İsviçre’nin yarışmanın finalinde sonuncu ülke olduğu aklıma gelince bu ne yaman çelişki böyle)


Final Gecesi:

Sahne bu kez daha iyi şarkılarındı ki özellikle başlarda harika bir geçit yaşandı. Şarkılar kulağımıza daha bir aşinaydı artık. Türkiye’nin olmaması yarışmadan bizi biraz koparmış olsa da yine de bir merak vardı ve bakalım kim memnun ayrılacaktı.

Öncelikle ilk kez bu yarışmada dinlediğimiz ülkelere dokunalım kısaca ki Blue adına yani Birleşik Krallık için bayağı tahminler yapıldı, iddialıydılar ama bu yarışma için herhangi bir yarışmacıydılar diğerleri gibi değil ki kimleri böyle gördük özellikle son yıllarda. Netice de şarkıları ve şovları güzeldi ama yetmedi. İtalya çok büyük bir sürpriz yaptı. Uzun bir zaman sonra katıldığı bir yarışmada ikincilik kazandı. Çok kaliteli bir şarkıydı ki belki de sırf bu yüzden kendilerine çok fazla şans vermemiştim. Fransa her sene enteresan arayışlar içindeydi ki bu sene bir opera yolladılar yarışmaya, hani birinci gelse ne olacaktı. İspanya deseniz çok farklı değildi ama Almanya adına Lena’nın yeniden yarışacak olması evet kabul edilir bir ilginçlikti ama bir o kadar da gereklilik değildi. Lena’nın ne geçen sene birinciliği aldığı şarkısı ne de bu sene yarıştığı şarkı küçücük de olsa sempatimi alamadı.

Ukrayna, Yunanistan, Gürcistan ilk yarı finalden göz kırptıklarımdı ki ilk on içinde yer aldılar. Bu kez İsveç’in ve Danimarka’nın şarkısını da sevdim ki daha öncesi bu kadar ilgilenmemiştim, onlar da iyi bir derece ile tamamladılar. Çekinerek yaklaştığım ülkelerden biri Bosna Hersek’ti ki ama şans tanınıyordu ve kendisine inananları haksız çıkartmadı. Diğer bir ülke ise Azerbeycan’dı.

Azerbeycan yarışmaya dördüncü kez katılıyordu ama en başından beri iddiasını hep gösteriyordu. Bu sene ülkeyi Ell-Niki temsil ediyordu ve iyi bir şarkıydı ‘’Running Scared’’. Bu sene Türkiye olmadığı için bu puanlar Azerbeycan’a kayabilirdi ve bu güzel bir şey olabilirdi ki öyle oldu mu olmadı mı bilinmez, gayet güzel bir tablo vardı ortada. Birinci oldular ve sahneye Türk bayrağı ile indiler ya Nigar’ı artık sırtımızda bile taşıyabiliriz; öylesi bir sahne var ortada. Şunu da eklemeden geçemeyeceğim, yarışmayı önemsemeyen birçok kişinin nedendir bilinmez bir şekilde bir şeyler söyleme hakkını bulmasına da ayrıca şaşırıyorum. Kaldı ki bu birincilik için bile burun kıvıran yazılar okudum internette ve gerçekten anlamsız buldum. Velhasıl oylama sürecinden ve heyecanından da çok keyif aldım ve seneye yarışmayı yerinden seyretmeye çok yakınım, belli mi olur?

Bu sene puanlama da pek bir sevimli geçti; Ünlü isimlere de rastladık burada ki Dima Bilan, Ruslana, Eva Rivas gibi daha önce bu yarışmada yarışmış isimlerdi, ülkelerinin puanlarını onlar verdi. İtalya adına puanları veren bir dönemin ünlü starlarından Rafaella Carra da bir hayli alkış aldı.

Bu yarışmayı ve detayları sevgili Yavuz Hakan Tok’un blog sayfasından da okumanızı isterim. Kaldı ki süreci boyunca birebir izlenimleri ve fotoğrafları paylaşması ayrı bir güzellikti.

1975 yılından 2010 yılına yani ülkemizin 35 yıllık Eurovision serüvenine ve tüm detaylarına bu kitap dokunuyor: Türkiye’nin Eurovision Süreci. Michael Kuyucu’nun bu çalışmasını 2005 yılına kadar olan baskısında okuma şansı bulamamıştım, şimdi kısmetmiş, hemen bu hafta okumaya başlıyorum.

Ayrıca Twitter’da da ve Facebook’ta da arkadaşlarla bu yarışmayı dakikası dakikasına paylaştığım dostlarım vardı, kendilerine de teşekkür ederim, çok eğlendik. Yeni bir Eurovision macerasında görüşmek üzere.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Prodüksiyon olarak Eurovision logolariyla, formatiyla bezenmis alisildik Alman TV programiydi benim icin...

Yarismaci sarkilardan sanirim uzun bir süre akilda kalacak bir sarki mevcut degil.
Italya'yi sevmistim :o) Ikinci olmasina ayrica sevindim :o)

Merkezi Köln'de olan yarisma icin, SMS ler bizde normal SMS fiyatina ! Eger orada pahalliysa seneye oy göndermek istedigin ülkeleri söyle oy atarim :o)

Fransa, Inglitere, Estonya, Macaristan hayal kirikliklari olarak kalacak.

Irlanda, Italya, Azerbaycan da umarim yeni yetenekleri müzik piyasasina kazandiracak. San Marino'lu soliste de ABD'deki müzik sirketlerinden teklifler geliyormus.

Danimarka, Ukrayna, Azerbaycan artik ilk 5'e iyice alistilar.. Demek ki oluyor ki Danimarka da yakin bir zamanda ipi en önde gögüsleyecek :o)

Ukrayna kumlariyla, Bosna'li Dino ceketiyle, Sirbistan 70'ler trendiyle, Moldova tekerlekli kadiniyla, Habba Habba, Ding Dong, Lipstick, Popular diyerek bir sene daha gecti. Birileri Avusturyali kizcagizi Gülriz Sururi'ye benzetmis. Gecen sene de Sirbisatan adina Goran Bregovic bestesiyle VJ Bülent yarismti :o)))

Türkiye'm icin diyecek tek sözüm: Rock'a ESC'de bir süreligine mola :o)

Haydi simdi seneye kadar...

Kadri Karahan dedi ki...

Teşekkürler Özgür yorumların için, gayet keyifli oldu okuması :) ...